Bulut için ‘de facto’ standart açık kaynak oldu
Red Hat Türkiye Genel Müdürü Haluk Tekin, yerel bulut sağlayıcılarının devlet tarafından desteklenmesinin stratejik olarak Türkiye’nin konumunu güçlendireceğini vurgulayarak “Hibrit bulut; tüm dünyanın gittiği yer” değerlendirmesini yaptı.
Red Hat Türkiye Genel Müdürü Haluk Tekin, BThaber’in ‘3 Gazeteci 1 Konuk-3G1K’ başlıklı dijital etkinliğinin konuğu oldu. Açık kaynağın, inovasyonun önünü açtığının altını çizen ve açık yazılımların güvenliğinin arka taraftaki geliştirici ordusuyla doğru orantılı olduğunu kaydeden Tekin, BThaber Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi, BThaber Ankara Temsilcisi Sedef Özkan ve BThaber Editörü Handan Aybars’ın sorularını yanıtladı:
Kullanıcılarda açık kaynak kod ilgisi ve bilgisi nasıl bir gelişim sergiliyor? Dijital dönüşüm süreçlerinde açık kaynağı nasıl konumlandırıyorsunuz?
Red Hat’in her sene açık kaynağa yönelik yaptığı bir araştırma var; seneden seneye eğilimleri takip ediyor. 2019’da en son yapılan araştırmaya göre BT liderlerinin yüzde 95’i açık kaynağın stratejik öneme sahip olduğunu söylüyor. 2020 planları için de, yüzde 77’si açık kaynağa yapacakları yatırımları artıracağını aktarıyor. Bu rakamlar açık kaynak konusunda şüphe kalmadığını bize göstermekte. Red Hat, Türkiye’ye gelmeden öncesinden beri Türkiye’de Garanti Bankası, Turkcell, THY gibi pek çok firma açık kaynak çözümlerini kullanıyordu. Firmalar açık kaynak kullanmaktan gurur duyuyor. Türkiye’de de tüm dünyaya paralel olarak bu firmaların sektörlerine özel açık kaynak yaygın ve hızlı olarak kullanılmakta. Yine de 5 sene öncesinde Türkiye’ye ilk geldiğimizde şöyle bir karar aldık; ilk hedefimiz bilinirliği artırmaktı. Açıkçası biraz zorlandık. Açık kaynak nedir, Red Hat ne yapar, çok az bilinen kavramlardı. Pek çok firma gözümüzün önünde olgunlaştı. 5 sene önce Red Hat’in adını duymamış firmalarla bugün ciddi dijital dönüşüm projelerinin içindeyiz. Tüm sektörlerde ilginin arttığını görüyoruz. Açık kaynak, dijital dönüşümün en ortasına geldi, oturdu. Bundan kaçış yok. Artık dijital dönüşüm herkesin gündeminde ama herkesin dijital dönüşümden anladığı farklı. Dijital kanalları kullanarak kendi ürünlerimizin ve hizmetlerimizin ne kadarını müşterimize, yeni teknolojilerle, yıkıcı fikirlerle daha hızlı götürebiliyorsak o zaman dijital dönüşümümüzü başarmış oluyoruz. Bunun da en önemli araçlarından birisi bulut teknolojileri. Bulut teknolojileri için de günümüzde artık ‘de facto’ standart açık kaynak teknolojileri oldu. Bulut teknolojileri bize her şeyden önce çok büyük bir esneklik getiriyor. Dolayısıyla bulut teknolojileri dijital dönüşümde çok önemli bir araçtır ve açık kaynak ‘de facto’ standart haline gelmiştir. Son geldiğimiz nokta budur.
Yerli yazılımların gelişimi açısından açık kaynağın önemi nedir? Bu süreçte Red Hat olarak yerli yazılım geliştiricilere ne tür destekler sunuyorsunuz?
Regülasyonlar var ve bu çok büyük bir tartışma konusu. Genel bulut sağlayıcılarına, regülasyonlara izin vermekle doğru yapıyor muyuz, yapmıyor muyuz? Bu firmaların esnekleğine esneklik katacak bir şey ama madalyonun diğer yönünde de şu var: Günümüzde en stratejik şey; veri. Ülkemizin en değerli verilerini genel bulutlarda tutmak konusunda ortada bir yerdeyim. Bu verilerin stratejik açıdan çok dikkatli bir şekilde korunması gerek. Regülasyonlarda ara bir yol bulunmalı. Yerel bulut sağlayıcılarının devlet tarafından desteklenmesi stratejik olarak Türkiye’nin konumunu da güçlendirir. Firmalarımızın daha esnek ve daha verimli çalışabilmesi için bu gerekli. Açıkçası bulut teknolojilerinin getirdiği yararlardan dünyadaki rakipleri kadar faydalanamıyorlar. Hibrit bulut; tüm dünyanın gittiği yer. Tamamen esnek bir yapıdan söz ediyorum. Diğer yandan en önemli konu eğitim. Çok geniş bir teknik kadroya ihtiyaç duyuluyor. Dünya; yeni gelen teknolojilerle, 5G başta olmak üzere ve buna bağlı olarak IoT teknolojileri, Yapay Zekâ ve sınır teknolojileriyle birlikte hiçbirimizin hiçbir zaman düşünemediği bir yere doğru gidiyor. Nasıl bir yıkıcı teknolojiyle karşı karşıya kalacağımızı bilmiyoruz; biliyorsak zaten bu yıkıcı olmaz! Bu dönüşümü yapamayan ülkeler geride kalacak dolayısıyla ‘1 Milyon İstihdam Projesi’ çok doğru bir adım. BTK Akademi’de geniş bir eğitim ağı mevcut; desteklenmesi ve geliştirilmeye devam edilmesi gerek. Red Hat’in küresel anlamda açık ‘DevNation’ açık eğitim portali var; sadece eğitim değil, çok farklı konularda ücretsiz olarak geliştiricilere veriliyor. Türkiye için de önemli ve sorun yaşarlarsa bizlerle irtibata geçmelerini öneririm. Her bir geliştiriciye bir adet işletim sistemi veriyoruz. Geliştiricilere yönelik pek çok inisiyatifin içindeyiz.
Eğer arkasında topluluk yoksa açık kaynak da olmaz
Kamunun gerek Türkiye’de gerek küresel bazda açık kaynak kod odaklı yatırımları, bu konudaki ilgisi ve desteği ne seviyede?
Açık kaynak devletin hedeflerinden bir tanesi. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın kurduğu Açık Kaynak İnisiyatifi var. Açık kaynağa yönelik destek ve teşvikler devletin yayınladığı planlarda mevcut. Başta savunma olmak üzere kamunun açık kaynağa ciddi bir ilgisi bulunuyor. Bu destek ve ilgi devam etmeli. Açık kaynağın ne kadar güvenilir olduğuna dair dünyada somut veriler var. Ülkeler savunma alanında açık kaynak kullanıyor. Türkiye’de projeler henüz açıklanabilir düzeyde değil ama başta Havelsan olmak üzere Ankara’da çok değişik projeler yapıyoruz. Yapılan en büyük hata şu; açık kaynağın ücretsiz olduğu zannediliyor. Bu bilinçlendirmeyi yapmak gerek. Açık kaynak dediğiniz şey; arkasında çok büyük bir topluluk olması gereken büyük bir oluşum. Eğer arkasında topluluk yoksa açık kaynak da olmaz. Bu yoksa zaten ürünler ölüyor. Kamuda da ancak arkasında topluluk varsa destek alabilirsiniz. Kamu kuruluşlarını Pardus kullanmaya zorlarsanız, bir süre sonra başları derde girebilir. Parduscular bana kızmasın; aslında onları destekleyici bir şey söylüyorum; siz Pardus’u belli bir destek ücreti karşılığında bu firmalara kullandırtmalısınız. Eğer bunun bedava olduğunu düşünüyorsanız, çok yanlış bir yerdesiniz. Arkasında ciddi bir şekilde yazılımı geliştiren ve destekleyen bir ekip olması şart. Günümüzde teknolojiler sürekli gelişiyor ve yeni teknolojiler geliyor. Bunlara göre yazılımı sürekli güncellemek zorundasınız. Etmezseniz çok kısa bir süre sonra o yazılım kullanılmaz hale gelecektir. Pardus gibi bir yapının da arkasında topluluk olması, burada çalışanlar olması gerekir. Hiçbir şey bedava değil. Red Hat gibi firmaların lisans bedeli yoktur ama senelik destek bedeli vardır. Bedava olan; açık kaynağa erişim çok kolaydır, hızlıdır, geliştirmeler yaparsınız, eğitim alırsınız. Bu kolaylık olmasa yıkıcı teknolojiler olmaz! ‘Startup’lar böyle çıkıyor zaten; her şey için lisans bedeli verdiğinizi bir düşünsenize! Açık kaynağın güvenilirlik, bağımlılık açısından çok ciddi şekilde millileşmeye katkıları var. En önemli noktaya geliyorum; açık kaynak inovasyonun önünü açıyor. İnovasyon, maliyetten de diğer kalemlerden de önce düşünülmeli. Açık kaynak olmasaydı ‘startup’ olmazdı. Yeni fikirli arkadaşların öne çıkabilmeleri için açık kaynağı desteklemeliyiz ve ön sıraya koymalıyız. Şirketlerin de kamunun da yeni fikirler geliştirebilmeleri için açık kaynağın önünü açmalıyız. İnovasyon; teknolojilerin gerisinde kalmamak için gereklidir. Kamuda açık kaynağın ücretsiz, bedelsiz olarak düşünülmesinin üzerinde durulması gerek.
Pandemi süreci açık kaynak dünyasını ve Red Hat’i nasıl etkiledi? Kurumsal öncelikleriniz, stratejileriniz nasıl yenilendi? IBM ile birleşme nasıl gidiyor?
Zoom’un pazar değeri 100 milyar doların üzerine çıktı. Artık uzaktan projeler yapılıyor. En büyük değişiklik; bizim de uzaktan çalışmamıza olanak sağlayan yazılımlar oldu. Dijtal dönüşümün, hız ihtiyacından dolayı arttığını görüyoruz. Başta perakende firmaları olmak üzere gelen büyük taleplere yanıt verebilmek için hibrit bulut teknolojilerine yönelik olarak yatırımlarını ve bakış açılarını hep güncellediler. Bu firmalar eğitime daha çok yöneldi. Dijital kanallara yönelecek altyapıları kuruyorlar ve bulut teknolojilerine olan yatırımları da etkiliyor. Bizim açımızdan oldukça yoğun bir dönem. Müşterimizi her zaman iş ortağı olarak gören bir firmayız. Bu açık kaynak kültüründen gelen bir şey. IBM çok doğru bir strateji uyguluyor; Red Hat’i bağımsız bıraktı. Gerçek anlamda sinerji noktalarını yakalıyoruz. Ürünler için ortak stratejiler yapılıyor. Küresel anlamda Red Hat’in pek çok iş ortağı, IBM’in de rakibi. Günümüzün mottosu; rakiplerle iş birliği yapmak. Müşteriye fayda sağlayabilmek için birlikte çalışmak zorundayız. Birleşme, başarılı şekilde sürüyor.
Açık kaynak dünyasında güvenlik ihtiyaçları nasıl gelişim dönüşüm sergiliyor? Şirketler konu açık kaynak kod olunca danışmanlık desteği almaya nasıl bakıyor?
Açık yazılımın doğası itibarıyla arkasında ne kadar büyük bir topluluk varsa o kadar güvenlisiniz. Bu durumda o kadar çok farklı göz yazılımınızı inceliyor ki hızlı bir şekilde güvenliğe yönelik olarak çözümleri de geliştiriyor. Açık yazılımların güvenliği arka taraftaki geliştirici ordusuyla doğru orantılı olan bir şeydir. Yazılımlar daha kurumsal hale gelip firmalar tarafından kullanıldıkça güvenlik ihtiyaçları daha da çok büyüyor. Güvenlik alanındaki firmalarla iş birliği yapılıyor. Destek olmalarını ve geliştirilen yazılımlara göre sürekli adapte olmalarını bekliyorsunuz ve görüyorsunuz. Yerel iş ortaklarımız var. Bunlarla birlikte danışmanlık ihtiyaçlarını karşılayabilmek için gerek yerel gerek yabancı kaynaklardan yararlanıyoruz. Firmaların açık kaynak konusundaki olgunluklarıyla da ilgili bu. Özellikle bir dijital dönüşüm projesinin başında olabilecek bir mimariye yönelik çalışmalarda danışmanlık ihtiyacını muhakkak öngörüyoruz.