Bulutta rönesansın adı ‘multicloud’ oldu…
Multicloud konsepti gücünü artırırken, Oracle da bu başlıktaki yetkinliğini, farklı işbirlikleri ile güçlendiriyor. Rekabet ve işbirliği konsepti de böylece fiilen hayata geçiyor.
Her ülkenin dinamikleri, yapısı, gelişimi ve ihtiyaçları birbirinden farklı ve bu fark BT adımlarında da doğal olarak kendini gösteriyor. Oracle Autonomous Veritabanı Bölge Satış Başkan Yardımcısı Pınar Rua Aksu, İngiltere, Güney ve Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Afrika gibi birbirinden çok farklı ülkeleri barındıran bir coğrafyadan sorumlu. “Ama ortak nokta; her yerde zorluk ve problem de aynı, çözüm de…” saptamasını yapan Pınar Rua Aksu, ekledi: “Bölgemde Türkiye, bizim için ağırlığı itibariyle diğer ülkeler arasında ana pazarlardan biri. Her zaman inovasyona açık, yenilikleri benimsemeye hazır, pilot olarak çalıştırabileceğiniz uygulamaların yeri bence Türkiye.” Pınar Rua Aksu ile gelişen ve yenilenen ‘bulut’ konseptini ve kurumsal ilgiyi konuştuk:
Bulut bilişimde gelişimi Oracle nasıl değerlendiriyor?
Önce birey, sonra kurumsal olarak herkes bulutun içinde. Bu yapı hibrit ve ardından multicloud konseptleri ile gelişiyor. Bunları anlamlı biçimde yönetmek de ayrı bir yetkinlik demek. Bulut çözümleri zaten her firmanın gündemi ve Oracle bu yapıda yerini alıyor. Oracle, başından beri bir ‘veri’ şirketi ve veriyi en iyi bilen, veriyi en iyi yöneten, analitik yetkinlikleri ile veriye katma değer katan olma misyonuna sahip. Bu veriyi müşterilerimize doğru biçimde sunmamız, onların farklı açılardan bakabilmesi demek. Altyapıyı birçok noktadan edinebilirsiniz. Ama asıl önemli olan bunu güvenli biçimde sunabilmek. İkincisi bu yapının kendi kendisini yönetebilmesi ve müşterinin işinin minimuma inmesi. Zaten şirketler de bunu bekliyor, BT ekiplerinin daha yaratıcı işlere odaklanarak, rutin işlerin yönetimini başka bir yetkin yapıya devredebilmek istiyor. Bu bakış açısı da aslında hep özlenen ‘birimler arasında entegrasyona’ ilerliyor. BT’nin iş kullanıcısı ile aynı dili konuşarak, analiz yapacak birimler olması gerekiyor. Arka planda bütün altyapısal yönetimsel gereksinimleri ise biz üzerimize alıyoruz. Son dönemde çok sık duyduğunuz ‘kendi kendini yöneten sistemler’ (Autonomous Solutions) ve Autonomus Database ile Oracle’ın sunduğu çözüm de bunu hedefliyor. Yani veritabanını ben sana sağlayayım, istediğin gibi kullan, kurulmasından yönetilmesine ve güvenliğinin sağlanmasına kadar her şeyi ben yapayım. Sen iş kullanıcısı olarak verini topla ve onu yorumla, bu yapıyı da ‘kullandığın kadar öde’ modeli ile yönet.
Bu durumda dış kaynak kullanım ilgisi ve yöntemler de değişiyor, değil mi?
Evet. Bu artık bir gereklilik haline geldi. Çünkü büyük miktarda ve sürekli atan bir veri gerçeği karşısında, BT ekiplerinin de bu dev yapıyı bizzat kendilerinin yönetmeleri hem zor hem de bunun operasyonel yükü tüm taraflar için yüksek. Bu yüzden doğru kurgulanmış bir dış kaynağa, daha paylaşılabilir ortamlara ihtiyaç var. Doğru zamanda doğru kararlar vererek, fonksiyonalite ve verim elde edebilmek önemli. Bu yapılara yönelik ihtiyaç ve farkındalık arttı, ama asıl önemlisi, bu farkındalığı doğru şirketlerle işbirliği ile pratiğe dökebilmek. Burada bence en önemli konu güvenlik. Bu veriye bir tek sizin erişebildiğinizi bilmeniz lazım. Çünkü önümüzdeki dönemde de en büyük problem siber güvenlik olmayı sürdürecek. Artık saldırıları robotlar yapıyor ve robotlara karşı kendi altyapınızda risklere açıksınız. Buna karşı tek yöntem ise artık yapay zeka ve öğrenebilen sistemlerle bu robotlara karşı güvenliğinizi sağlamanız. Biz de Oracle olarak bunu yapıyoruz.
Kurumsal farkındalık bu konuda ne seviyede?
Konu modern bulut bakış açısı olduğunda, şirketlere rehberlik yapıyoruz, çünkü bulut, her ölçekte şirketin teknolojiye erişiminde eşitliği getiriyor. Öncelikli amacımız bu alanda onların bize güvenmesini sağlamak. Çünkü veriyi onlar için en iyi yönetmek ve hibrit bulut mimarisi konusunda iddialıyız. Kurumsal tercihler, sektörel regülasyonlar bu konuda alınan kararlarda belirleyici. Oracle olarak en büyük amacımız aynı altyapıyı hibrit mimaride onlara sunarken, müşteri de verinin nerede durduğundan bağımsız olarak aynı uygulamaları farklı yerlerde ve güvenli biçimde çalıştırabilsin. Bu açıdan dünya üzerinde birçok kuruma sesleniyoruz. Bunun yanında bazı işbirliklerimiz de var ve multicloud yapılarda işbirliklerine açığız. Bunun örneği olarak Azure platformu için Microsoft ile işbirliğini açıkladık bir süre önce. Uygulamanızı Azure üstünde çalıştırmaya devam edin, ama verinizi Oracle veri tabanına koyun ve biz de bunların hızlı biçimde birbirine bağlanabilmesi için gereken altyapıyı sağlayalım. Hem de bunu kullanıcıların önüne çıkmayan bir mimari ile yapalım, uyumlu ve sorunsuz altyapıyı size sağlayalım.
Peki ya KOBİ’lerin bu yapıya ilgisi nasıl?
Bence bu tarz altyapılar zaten asıl KOBİ’ler için çok anlamlı. Bu yatırımı yapabilme imkanları sınırlı. Bu yapının kontrolü ve sürekliliği için teknik elemanı hep bulundurmak da kolay değil. Bu nedenle zaten bulutun en çok hizmet ettiği alan KOBİ’ler. Siz altyapı yatırımı ile uğraşmayın. Tek yapmanız gereken uygulamanızı nasıl çalıştırmak istiyorsunuz, bunun için nelere ihtiyacınız var, bunları bilmeniz. Geri kalanını sizin için bulut üzerinden koordine ediyoruz. KOBİ’lerin sürekli gelişen bilişim dünyasında tek çıkışı da bu. Bulut başlığında Oracle, Türkiye pazarında büyük bir potansiyel olduğunu biliyor. KOBİ çok, üretim çok, servis sektörü giderek daha da gelişiyor. Bunlar da bulut ihtiyacını ve farkındalığı geliştiriyor. Maliyetlerin etkin biçimde azaltılması adına bulutun ciddi bir fırsat olduğuna inanıyorum.
Modern bulut konsepti ve ‘as a service’ olarak ihtiyaçları almak, kullanılan kadarını ödemek dediğimizde kurumsal karar verme yetkinliği ne seviyede? Siz onlara nasıl bir danışmanlık desteği sunuyorsunuz?
Şirketler de öyle bir noktaya geldiler ki, artık sadece BT birimi değil, iş kullanıcıları da bu kararları verir ve kendi bütçelerini oluşturur hale geldi. Bizim temel işimiz sizin ihtiyacınızı anlamak ve danışmanlık desteği sunmak, ardından terzi usulü modelleme ile ihtiyacınıza göre sizin için en uygun modeli bulup sunmak. Sonrasında kurum, kendi istediği gibi ihtiyacına göre şekillendirerek bu mimariyi kullanmaya devam ediyor, ama her zaman bir danışmanlık desteği sunuyor, yetkin İK’mızı hep hazırda bulunduruyoruz.