Bursa’da sürdürülebilir iş süreçleri konuşuldu
BTvizyon, fiziksel etkinlikler serisine Bursa’dan başladı. Sırada 1 Mart’taki Gaziantep BTvizyon var.
Pandemi süreci ile birlikte dijital ortama taşınan etkinlikler farklı zamanlarda tekrar salon ortamlarında yapılmaya başlanıyor. Türkiye’nin en önemli bilişim etkinlikleri arasında yer alan ve ülkemizin farklı şehirlerinde düzenlenen BTvizyon Toplantıları da uzun bir aradan sonra ilk kez Bursa’da fiziksel ortamda gerçekleşti.
İnegöl Belediyesi Bilgi İşlem Müdürü Yusuf Baltacı’nın “Yeni Nesil Belediyecilik” konusunda yaptığı sunum ile başlayan ve kurumun yaptığı teknoloji tabanlı projelerin anlatıldığı etkinlikte Baltacı şu bilgileri verdi. “Şehri ve belediyeyi yönetmek üzere tasarlanmış iş odaklı, evrensel standart ve araçlar ile üretilmiş açık kaynak kodlu, özünde bulunan modern araçlar ile geliştirilmiş bileşen ve servis altyapısı ile güçlü bir yönetim platformu sunan bütünleşik Kent Yönetim Bilgi Sistemi ile uçtan uca tüm süreçlerimizi dijital ortamda işletiyoruz. Entegre çözümler ile şehir hizmetlerimizin akıllandırılması ve etkinleştirilmesi, sunulan hizmetlerin verimli hale getirilmesi, bunun sonucu olarak da vatandaşlarımızın yaşam kalitesini arttırmayı hedeflemekteyiz. Veriyi ve teknolojiyi, vatandaşlarımızın yaşam kalitesini iyileştirmek için kullanıyoruz. Daha kapsamlı, gerçek zamanlı veriler ile birim yöneticilerimize, olayları gerçek zamanlı izleme, talep modellerinin nasıl değiştiğini anlama ve daha hızlı ve daha düşük maliyetli çözümlerle yanıt verme becerisi sunuyoruz.”
BİSİAD Başkanı İdris Doğrul’un “Yeşil Mutabakat’ın Bilişim Sektörüne Etkileri” başlıklı sunumun ardından Bursa Çimento Genel Müdürü Osman Nemli, robotik sistemlerin kurumlarında hayata geçirilmesi konusunda bilgiler verdi.
Cyberwise Satış Öncesi Çözümler Müdürü Osman Karan “Modern Bir Siber Güvenlik Mimarisi Nasıl Kurulur?” başlıklı sunumunda; günümüzde yaşanan güvenlik sorunlarını şöyle sıraladı. Siber atıkların günden güne karmaşık hale gelmesi, gelişmiş tehditleri tespit etme mekanizmalarının yetersiz kalması, siber olay yanıtlama sürelerinin uzun sürmesi, tehdit avlama programlarının eksikliği, güvenlik sistemlerinin birbirlerinden bağımsız ve duyarsız çalışması, proaktif ve sürekliliğe dayalı risk ölçümü yapılmaması, dar görünürlülük ve sadece log toplama bağımlılığı, kurumlarda güvenlik farkındalığının düşük olması, zero trust güvenlik dizaynı.
“Müşteri Odağından Dijital Dönüşüm” başlıklı bir sunum gerçekleştiren Mechsoft Satış Direktörü Serkan Aktaş ise sunumunda şu bilgilere değindi. “Pandemi ile birlikte dijital dönüşüm motivasyonu arttı. Covid19’un her ne kadar toplumsal ve iş hayatında olumsuz etkileri olsa da bir konuda olumlu bir etkisi oldu diyebiliriz. O da firmaların dijital dönüşümüne daha fazla vakit ve nakit ayırmaları için motive edici bir durum oluşturdu. Bu motivasyon sayesinde de giderek artan dijital bir iş ortamına sahip olacağız. Firmalar, kendi gelecekleri için iç ve dış müşterilerini dijital olarak desteklemenin yollarını arıyor. Bunu başarmak için de firmalar, Dijital Müşteri Deneyimi çözümlerine büyük yatırımlar yapıyor.”
Daha sonra söz alan GTI Teknoloji Güvenlik Danışmanı Tuncay Yıldız, “TrellixSaaS – Yönetilen Güvenlik Hizmetleri” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Yıldız, şu bilgileri verdi: “Yönetilen Güvenlik Hizmetleri (MSSP), güvenlik cihazlarının ve güvenlik uygulamalarının; dış kaynaklı olarak izlenmesini ve yönetilmesini sağlar. Kuruluşunuzun kurum içinde yeterli insan kaynağı, uzmanlığı veya güvenlik ortamınızı sürekli olarak izleyip yönetmek için zamanı yoksa, yönetilen güvenlik hizmetleri yararlı bir seçimdir. GTI – Yönetilen Güvenlik Hizmetleri; Endpoint, EDR, DLP, Web Gateway, IPS, Sandbox, SIEM, DB Security, Cloud Security gibi güvenlik ürünlerinin hizmet olarak kiralanması modelidir.”
“Bulut Tabanlı Ağ Yönetimi” başlıklı bir sunum gerçekleştiren Artı&Artı Teknoloji Network Çözüm Mimarı Hasan Hüseyin Ünlü ise sunumunda şu bilgileri verdi: “Bulut tabanlı ağ yönetimi ile bakım gereken ilgili donanım ve yazılımlara gerek kalmamaktadır. İş ve kullanıcı deneyimini geliştirmek için analitik ihtiyaçlara sahip olunmaktadır. Bulut bağlantısı başarısız olduğunda yerel yönetim desteğiyle çalışma süresi garanti altına alınmaktadır. Farklı abonelik seçenekleri ile her zaman her yerden erişim imkanı sağlanırken, ağ altyapısı da ölçeklenebilir hale gelmektedir.”
Daha sonra söz alan SecHard Genel Müdürü Serkan Akcan ve SKT Bilgi İşlem Sorumlusu Emrah Karan “Bilişim sistemlerinde Güvenlik Sıkılaştırması ve Sıfır Güven Yaklaşımı” başlıklı bir sunum gerçekleştirdiler. Serkan Akcan, SecHard çözümleri hakkında bilgi verirken, Emrah Karan da SecHard ile neler yapabildiklerini şöyle sıraladı. CIS Benchmark’a göre skorlama, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi’ne göre skorlama, otomatik güvenlik sıkılaştırma iyileştirmeleri, yetkili hesap yönetimi, zafiyet takibi, cihaz yönetimi ve konfigürasyon yönetimi, performans izleme ve yönetimi, BT Varlık yönetimi, risk yönetimi ve skorlamaları.
Etkinlik, Dia Satış Müdürü Emre Diktaş’ın “Bulut Bilişim” başlıklı sunumuyla son bulurken, Diktaş şu bilgileri verdi: “Klasik bilgi işlem ortamları; parasal, fonksiyonel ve fiziksel gibi başlıkları içeren klasik yazılım risklerini barındırmaktadır. Dolayısıyla bilgi işlem süreçlerini buluta taşıyan kurumlar bu riskleri ortadan kaldırmaktalar. Özellikle girişimler ve KOBİ’ler, bu süreçlerde önemli avantajlar elde etmektedirler.”
BİSİAD Başkanı İdris Doğrul: Bilişimciler Yeşil Mutabakat’a farklı gözle bakabilmeli
Dijital çağa girdik ve bu çağda bilişimciler bir adım daha ön plana çıktılar. Türkiye’nin dijital endekste bulunduğu konum, özellikle de kurumsal yazılım ve bulut performansımız, bilişimciler olarak bizlerin yaklaşımlarımızı biraz daha değiştirmemizi gerektiriyor. Dünya yeni bir sisteme doğru evriliyor. Çevreciliğin ön plana çıktığı, kaynakların doğru olarak kullanılması gereken bir döneme girdik. Sürdürülebilir yapılar ön plana çıkıyor. Tabii bunun için de anlık veriye her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Yeşil Mutabakat’ta dört ana başlık öne çıkıyor. Hayat felsefesi, sürdürülebilirlik, ekonomik gelişim ve verimlilik. Avrupa Birliği bu konuya 1 trilyon avro bütçe ayırdı. Bu bütçeden sadece üye ülkeler değil aday ülkeler de yararlanabiliyor. Biz de geliştirdiğimiz projelerle bu bütçeden hak ettiğimiz payı almalıyız. Yeşil Mutabakat’ta yer alan tüm maddeler; tüm yaşamı sürdürülebilir bir döngü içerisinde, ekonomik yaşamın oluşturulabilmesi için kullanılabilecek bir yaşam parametresi çizmeye başladı. Bu da ancak bilişim ile gerçeğe dönüşür. Bilişim için veriye ihtiyaç var. Bu veriyi toplayacak ve işleyecek kişiler de bilişimciler yani bizler. Onun için kendimizi daha kolektif işlere senkronize etmemiz gerekiyor. Bizlerin genelde sanayi olarak baktığımız ama diğer parametreleri kaçırdığımız ilişkileri de bu konuları ele alarak yakalayabiliriz. Bilişimciler olarak bizlerin daha fazla farkındalık oluşturmamız, diğer sektörlere etki etmemiz ülkemizin geleceği açısından da önemli bir konu.
Gündemde olan konulardan bir tanesi de tasarruf odaklı düşünme. Bu konunun gelişmesi de tabii ki bilişimciler sayesinde olacak. Tüm bunlar için Yeşil Mutabakat’ın getirilerini herkesin çok iyi anlaması gerekiyor. Ülkemizde bu konuda yapılan çalışmalara baktığımızda anlama ve uygulama safhasında çok gerçekçi olmadığımızı söyleyebilirim. Bu yarışta en büyük sorunlarımızdan bir tanesi yetişmiş insan kaynağımızın yurtdışına gitmesi. Dünyada üstün olabilmenin yolunun bilgiden geçtiğini unutmamalıyız.
Bursa Çimento Genel Müdürü Osman Nemli: Robotik Veri Giriş Sistemi’ni tüm süreçlerimize entegre edeceğiz
Bilişim artık her alanda yoğun olarak kullanılıyor. Buna çimento sektörü de dahil. Biz de bilişim teknolojilerini iş süreçlerimizde yoğun olarak kullanıyoruz. Çimento; yükte ağır pahada hafif bir ürün. Yılda ortalama 5 milyon ton malzemeyi elleçliyoruz. Bizim yapımızda maliyetin en önemli kalemini enerji oluşturuyor. Bu enerjinin de yüzde 70’ini kömürden elde ediyoruz. Kömür maliyetlerimizi optimize edebilmek için ikincil yakıtları kullanıyoruz. Başka sektörlerin kullanmadığı ama çöpe gittiğinde de çevreye zarar verebilecek ürünleri biz ikincil yakıt olarak kullanmaya çalışıyoruz. Bu sürecimiz Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından sıkı bir şekilde takip ediliyor. Bize gelen ürünler, işlediğimiz ürünler takip ediliyor. Ayrıca iki fırınımızı belli oranlarda yakma konusunda lisansımız var. Bunların tamamı bakanlık tarafından kontrol ediliyor. Bu durum da bizim için yoğun bir işlem yükü oluşturuyor. Fabrikamıza geldiğim gün verdiğim ilk dijitalleşme talimatlarından bir tanesi bu iş yükünü azaltma yönünde oldu. Çünkü biz şu anda yüzde 15 oranında atıl yakıt kullanıyoruz ama gelecekteki hedefimiz bunun altı katını kullanmak yönünde. Dolayısıyla bugün yetişemediğimiz süreçleri, beş yıl sonra bu hedefe ulaştığımızda nasıl yapacağız? sorusu gündeme geldi. Bu sorunun cevabı da dijitalleşmede yatıyor. Bizim için çok önemli olan Gözetimsiz Robotik Veri Girişi çözümü ile bulunduğumuz noktaya geldik. Bu süreç şöyle işliyor. Bize ikincil yakıt gönderen herkes, bunları bakanlığa bildiriyor. Biz de bize geldiği anda bakanlığa bildirim yapıyoruz. Bunları işleme tabi tutup boyutlandırıyor, ayrıştırıyor ve fırınlarda yakıyoruz. Yaktığımız oranı da lisanslarımız ile uyumlu olarak yine bakanlığa bildiriyoruz. Bu süreç bizim için çok büyük bir veri giriş sürecini oluşturuyor. Tüm bu süreçleri bir kişi yaklaşık bir ayda yapabilirken şimdi ise birkaç saat içinde hem de hata oranı olmadan yapabiliyor. Şu an için bir kişilik tasarruf bizim için çok önemli görülmeyebilir ama önümüzdeki beş yıllık hedefimiz için çok önemli. Bundan daha önemlisi, çevre kapsamında önümüzdeki dönemlerde çok daha fazla yaptırımlar ile karşılacağımız için Robotik Veri Giriş Sistemi sayesinde geleceğe de hazırlanmış oluyoruz. Tabii biz bu sistemi diğer pek çok iş sürecimizde de kullanabiliriz.