Çalışma düzeni yeniden şekilleniyor
Pandemi süreci, çalışma alışkanlıklarımızı kökten değiştirdi ve hibrit çalışma modeli, iş dünyasında hızla benimsenen bir düzen haline geldi. Türkiye ve dünya genelindeki şirketler, çalışanlarının esnek çalışma taleplerine yanıt vererek hibrit çalışma modeline geçiş yaptı. Uluslararası İşgücü Anketi’ne göre, dünya genelinde büyük şirketlerin %75’i hibrit çalışma modelini benimsemiş durumda. Türkiye’de ise, Deloitte’un raporuna göre, şirketlerin %60’ı hibrit çalışma modelini destekliyor. Bu oranlar, özellikle teknoloji ve finans sektörlerinde daha da yüksek. Bir araştırmaya göre Hibrit çalışma modelini benimseyen CEO’ların %70’i, bu düzenle verimliliğin arttığını belirtirken, diğer bir araştırma ise CEO’ların %60’ı çalışan memnuniyetinin iyileştiğini ifade ediyor. Bu veriler, hibrit çalışma modelinin sadece geçici bir çözüm olmadığını, aksine kalıcı bir iş modeli olma yolunda hızla ilerlediğini gösteriyor.
Gilda&Partners IK Danışmanlık firması kurucusu Jilda Bal, yeni nesil CEO’ların, dijital dönüşümün ve modern iş dünyasının gerekliliklerine hızla adapte olup hibrit çalışma modelini hızla benimsediklerini belirtti. Genç liderlerin, teknolojiyi etkin bir şekilde kullanarak çalışanlarının esnekliğini ve verimliliğini artırmayı hedeflerken, eski nesil CEO’ların ofis ortamının disiplin ve odaklanmayı artırdığına inanarak ofiste çalışmayı tercih ettiklerini belirten Bal, “Bu iki nesil arasındaki liderlik anlayışı farklılıkları, CEO’ların yönetme tarzlarına yansıyor. Yeni nesil CEO’lar, çalışan memnuniyetini ön planda tutarak hibrit çalışma modelinin işveren markası üzerinde pozitif bir etki yarattığını savunuyor. Buna karşılık, eski nesil CEO’lar, ofiste sürekli yüz yüze iletişimin ve fiziksel varlığın kurumsal kültürün korunması açısından kritik öneme sahip olduğunu düşünüyor” dedi.
McKinsey & Company ve Gartner’ın araştırmalarına göre, köklü şirketlerden gelen CEO’ların %60’ı ofis bazlı çalışmayı tercih ederken, yeni nesil CEO’ların %80’i hibrit veya uzaktan çalışma modelini desteklediklerini ileten Jilda Bal, bu farkın temel nedenleri arasında, eski nesil CEO’ların yüz yüze iletişim ve kontrolü ön planda tutmaları, yeni nesil CEO’ların ise teknolojiyi etkin kullanarak esnek ve verimli çalışma modellerine daha açık olmalarının yer aldığının altını çizdi.
Hibrit çalışma modelinin, hem çalışanlar hem de işverenler açısından birçok avantaj sunduğunu belirten Jilda Bal, şöyle devam etti:
“Çalışanlar, ev ve iş arasında denge kurma imkanı bulurken, işverenler de ofis masraflarını azaltarak maliyet avantajı elde edebiliyor. Hibrit çalışma, çalışan memnuniyetini artırarak yetenekli personelin şirkette kalmasını sağlıyor ve iş gücü devrini azaltıyor. Ayrıca, bu model, farklı coğrafyalardan yetenekli çalışanları işe almayı mümkün kılarak şirketlerin global yetenek havuzundan yararlanmasını sağlıyor. Ancak, hibrit çalışmanın bazı dezavantajları da bulunuyor. Özellikle şirket içi iletişim ve işbirliği, yüz yüze etkileşim eksikliği nedeniyle zorlaşabiliyor. Ayrıca, çalışanların iş-yaşam dengesini korumakta zorlanabileceği ve evden çalışmanın getirdiği dikkat dağıtıcı unsurların verimliliği olumsuz etkileyebileceği de göz ardı edilmemeli. Bu nedenle, hibrit çalışma modelinin başarılı olabilmesi için, şirketlerin etkili iletişim araçları ve stratejileri geliştirmesi kritik öneme sahip.”