“Casus Dosyaları”
2010 yılının bitimine WikiLeaks ve “Cablegate” yayını damgasını vurmuş, ABD dışişlerinin gizli belgeleri ortalığa saçılmış, düşen hükümetler, yıkılan diktatörlükler, batan bankalar, soruşturma altında şirketler görmüştük. Site saldırı altında kaldı, ABD hükümetinin baskısıyla yasa dışı bir biçimde mali kaynaklarına el kondu, kurucusu Julian Assange hukuksallığı tartışmalı bir operasyonla saf dışı bırakılmaya çalışıldı. Organizasyona verilen yoğun ve küresel desteğe rağmen, bu operasyonlar bir nebze başarılı oldu ve site yayın yapamaz hale geldi.
Ama yıl biterken WikiLeaks hayata döndü ve bu kez kitlesel gözetim sektöründeki 160 şirkete ait yüzlerce belgeden oluşan bir veri bankasını “Casus Dosyaları” (Spy Files) adıyla yayınlamaya başladı (http://wikileaks.org/the-spyfiles.html). “Bugged Planet” ve “Privacy International” gibi mahremiyet savunucusu örgütler ve altı ülkeden medya kuruluşları (Alman ARD, İngiliz The Bureau of Investigative Journalism, Hindistan’dan The Hindu, İtalyan L’Espresso, Fransız OWNI ve ABD’den Washington Post) ile birlikte gerçekleştirilen bu proje de bir hayli ses getireceğe benzer.
11 Eylül 2001’de özgürlük ve güvenlik arasındaki dengenin ikincisi lehine bozulmasından bu yana ciddi anlamda yükselişe geçen ve yıllık hacmi milyarlarca dolarla ifade edilen bu gizli ve küresel endüstri üzerine ışık tutmayı amaçlayan yayın, 287 dosya ile başladı ve 2012’de de devam edecek.
Teknoloji bakımından ileri ülkelerde yerleşik bulunan ve hemen hemen hiç bir biçimde düzenlenmeyen bu sektör, hükümetlerin, istihbarat kuruluşlarının vatandaşlar üzerinde kitlesel ölçekte gözetim, denetim, izleme ve fişleme yapmasını mümkün kılıyor. Elbette mahremiyet koruması ve iletişim özgürlüğü ile ilgili yasal çerçeveyi genellikle ihlal ederek… Ama durumun ciddiyeti bununla sınırlı değil. Bu endüstrinin varlığını Çin, Burma, İran, Tunus, Mısır, Libya ve Suriye gibi ülkelerde muhaliflerin hayatlarına ve özgürlüklerine mal olan uygulamalarla, otokratik rejimlere sağladıkları teknolojik gözetim-denetim imkanlarıyla duyduk.
“Deep Packet Inspection”dan (DPI), uydu dinlemeye, truva atı virüslerinden GPS izlemeye çok sayıda “ürün” ve “hizmet” üreten bu sektörde faaliyet gösteren şirketler, tahmin edebileceğiniz gibi, çoğunuzun yakından tanıdığı şirketler. Aralarında bir Türk şirketinin de olduğunu ekleyeyim (http://turk.internet.com/portal/yazigoster.php?yaziid=34784#). Resmi kuruluşlarımızın bu tip hizmetleri satın aldığı yolundaki duyumları bu köşede daha önce yazdığımı da hatırlatayım…