Çevrekırım diye bir kavram?
İngilizcede “genocide” sözcüğünün Türkçe karşılığı “soykırım.” Bu sözcükten, yenilikçi bir girişimle, “ecocide” sözcüğü yaratıldı. Buradaki “eco”, ekoloji dediğimiz “çevre.” Yeni sözcüğün Türkçesi = Çevrekırım.
Bir İngiliz sivil toplum kuruluşu bu sözcüğü alarak “Stop Ecocide” kampanyası başlattı. Çevreyi “kasıtlı=bilerek=taammüden yok etmeye dur!” diyor. Bununla da sınırlı değil: Lahey (Hollanda’nın DenHaag kentindeki) Uluslararası Adalet Divanı’nın, (her türlü anlamda) çevreyi bilerek, isteyerek yok etmeyi bir “insan hakları ihlali” olarak kabul etmesi için kampanya başlatıyor.
Konuyu son Amazon yangınları çerçevesinde ele alan New York Times ise, açıkça isim vererek Brezilya Cumhurbaşkanı Bolsonaro’nun belki de bir gün “ecocide” suçlusu olarak yargılanabileceğini varsayan bir makale yayınladı. (https://nyti.ms/2m7ZEfw)
Hukukta yenilikçilik eğer mümkünse, belki gerçekten “ecocide” diye yepyeni bir kavram, bir hukuk kavramı olarak kabul edilebilir? Ya da, edilemese bile bu sözcük, İngilizce konuşulan ülkelerde gündelik dile girecektir. [Soykırım sözcüğü de İkinci Savaş’tan sonra Nazi liderlerinin yargılandığı Nürnberg Mahkemesi’nde uluslararası hukuk kavramı olarak tanımlanmıştı].
Çevrekırım diye bir kavramdan ilk söz eden devlet adamı İsveç Başbakanı Olof Palme’ydi. Taa 1972’de, ortalıkta “çevre” diye bir sorun yokken Palme, Birleşmiş Milletler’in ilk Çevre Konferansı’nı Stockholm’de toplamıştı. Palme, sanki bugünlerin geleceğini öngörmüş gibi şöyle demişti: “Soluduğumuz hava, hiçbir ulusa ait değildir. Okyanusların ulusal sınırları yoktur. Çevre hepimizin ortak hakkıdır.” Ama Palme’nin kehanet düzeyindeki vizyonuna aldırış eden olmadığı gibi, 1986’da Palme bir gece eşiyle sinemadan evine yürürken, tek kurşunla öldürüldü. Koruması falan da yoktu.