CFO’ların rolü yeniden tanımlanıyor
SAP Türkiye CFO’su Tüfekçi: “Pandemi ile birlikte dijitalleşme hız kazandığı için CFO’ların şirketlere ve yönetime katkısı daha da arttı.”
Pandemi işletmelerin kendilerini birer akıllı işletmeye dönüştürecek teknolojilere yatırım yapmasının önemini ortaya koyarken, bu gibi kriz durumlarında CFO’nun finans ekibi ile birlikte veriye tüm platformlardan hızlı ulaşımı çok daha önemli hale geldi. Bu dönemde evden çalışma modeline geçildiği için finans takımının hem kurumunun iş sürekliliği için bu koşullarda görevini yapabilmesinin hem de diğer birimlerle daha yakın çalışabilmesinin ne kadar önemli olduğu görüldü. Bu arada finans anlayışı da değişti ve buna bağlı olarak CFO’nun rolünde büyük bir değişim oldu. Dijital dönüşüm raporlama, nakit akışı gibi finansal fonksiyonları da anlık olarak yapabilme imkanını getirdi. Böylece tüm süreçlerde hız ve esneklik avantajı sağlandı. Akıllı işletmeler tüm iş süreçlerini bir bütün halinde yönetebiliyor. Bu şekilde iş sürdürülebilirliği de sağlanıyor. Bu tabloda, “Büyük çaplı işletmelerin CFO’ları, basit bir finans işinden çok daha fazlasını yapmak, finans verilerine bakarak stratejik trendleri ve şirketleri için temel performans göstergelerini etkileyebilecek kavrayışları saptamak zorunda” değerlendirmesini yapan SAP Türkiye CFO’su Buluş Fidan Tüfekçi’nin dikkat çektiği gibi, bu yüzden de girişimci kurumların CFO’larının görevleri, analist/güvenilir danışman rolüne doğru yöneliyor. Pandemiyle birlikte iş yapış biçimleri neredeyse tamamen değişti. Dijital dönüşüm, şirketlerin ayakta kalabilmesi ve işlerini devam ettirebilmesi için bir zorunluluk oldu. Dijitalleşmenin tetikleyici faktörleri arasında operasyonel mükemmellik, daha iyi rekabet edebilmek ve daha kârlı olabilmek var. Bunları en hızlı ve etkin bir şekilde gerçekleştirebilmek için yapay zekâ, nesnelerin interneti ve bulut teknolojilerinin sunduğu yetkinliklerin başka bir alternatifi yok. Bu değişim ışığında üst yönetimden beklentiler, üst yönetimin sorumlulukları ve yetkinlik gereklilikleri de değişiyor. Buluş Fidan Tüfekçi, bu değişimle ilgili sorularımızı yanıtladı:
CIO, CDO, CSO gibi görev tanımları ile bilişim ve güvenlik yöneticileri, finans yöneticilerinin bir miktar önünde yer alıyordu son yıllarda. Pandemi, bu döngüyü tersine mi çevirdi?
Aslında pandemi öncesinde de, dijitalleşmenin artmasıyla birlikte finans süreçlerinin değişim ihtiyacı CFO’ların rolünü ön plana çıkarmıştı. Pandemi ile birlikte dijitalleşme hız kazandığı için CFO’ların şirketlere ve yönetime katkısı daha da arttı diyebiliriz. Pandemi işletmelerin kendilerini birer akıllı işletmeye dönüştürecek teknolojilere yatırım yapmasının önemini bir kez daha ortaya koydu. Özellikle Kovid-19 gibi kriz durumlarında CFO’nun, finans ekibi ile birlikte veriye tüm platformlardan hızlı ulaşımı çok daha önemli hale geldi. Bu dönemde evden çalışma modeline geçildiği için finans takımının hem kurumunun iş sürekliliği için bu koşullarda görevini yapabilmesinin hem de diğer birimlerle daha yakın çalışabilmesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük. Dijital dönüşüm; raporlama, nakit akışı gibi finansal fonksiyonları da anlık olarak yapabilme imkânını getirdi. Böylece tüm süreçlerde hız ve esneklik avantajı sağlandı. Akıllı işletmeler tüm iş süreçlerini bir bütün halinde yönetebiliyor. Bu şekilde iş sürdürülebilirliği de sağlanıyor. Bu nedenle yeni nesil teknolojilere yatırım yapan şirketler ve CFO’lar, kriz bittiğinde diğer şirketlerden ve CFO’lardan bir adım daha önde olacak.
Konu bilişim olduğunda, yıllar içinde iş birimleri arasındaki kopukluk azalmaya, tüm birimler aynı dili konuşabilmeye başladı. Bu da CFO’ların rolünün değişmesinin bir sebebi olabilir mi?
Özellikle teknolojinin etkisi ile yeni bir dünya düzeni içerisinde bulunuyoruz. Aslında CFO’ların rolü pandemi öncesinde zaten değişmeye başlamıştı. Ancak pandemi bu değişimi daha da hızlandırdı. CFO’ların rolü bugün yeniden tanımlanıyor. Bu aslında uzun zamandan bu yana beklenen bir şeydi. Çünkü birçok CFO veya altında çalışan ekibi operasyonel konularda o kadar fazla zaman harcıyorlar ki, asıl önemli projelerin üzerinde iş geliştirme ya da finansman yollarını bulma, büyük tabloyu görme ve ona göre de strateji belirleme konusunu kaçırabiliyorlar. Gelecek çok hızlı şekillendiğinden, şirketlerin hızlı karar alabilmesi kritik öneme sahip. Bu konuda CFO’lara da önemli görevler düşüyor. Hem satış hem operasyon ekipleri ile yakın bir şekilde çalışarak, teknolojinin de desteği ile şirkete değer katacak projeler hayata geçirebiliyorlar.
Bu noktada, günümüzde bir CFO hangi becerilere sahip olmalı? Bu beceri ve yetkinlikler büyük ölçekli şirketler, KOBİ’ler, startup’lar arasında farklılık gösteriyor mu?
CFO’lardan bu yeni dönemde şirketin stratejilerine katkıda bulunarak işe ve müşteriye daha yakın olmaları bekleniyor. Dijital dönüşümle birlikte finans birimlerinin artık temel finans faaliyetleri dışında strateji, verimlilik, projelerin yönetimi, etik ve kontrol konularında şirketlerine katkıları daha da artıyor. Başarılı CFO’lar, teknoloji ve insan arasındaki dengeyi yakalayan ve görevleri yetkinliğe odaklanarak dağıtanlar olacak. Artık bir CFO’nun raporlama yapmak veya nakit akışını idareden öteye geçerek, çalıştığı kurumu geleceğe hazırlamak için stratejik aksiyon planları oluşturması gerekiyor. Dolayısıyla; CFO’ların yeniliğe yönelmesi, hızla değişen iş dünyasına ayak uydurabilmesi, şirketlerini ileri taşımaları için çok önemli. Finans liderleri ayrıca; tasarruf, risk yönetimi ve öngörü artışını en iyi şekilde kullanabilmek için varsayımları sorgulayan, yerinde riskler alabilen ve yeni deneyimleri de destekleyen yöneticiler olmalı. Bugün binin üzerinde çalışan istihdam eden büyük çaplı işletmelerde, artan karmaşıklığı etkin bir biçimde yönetebilmek meselenin kendisi haline geldi. Bugünün girişimci işletmeleri, faaliyetlerin giderek hızlanması, faaliyet verilerinin artan hacmi ve küresel ticaretin genişleyen kapsamı gibi zorlukları içeren daha karmaşık bir zorluk silsilesiyle karşı karşıya kalıyor. Bunun bir sonucu olarak da büyük çaplı işletmelerin CFO’ları, basit bir finans işinden çok daha fazlasını yapmak zorunda. CFO’lar artık finans verilerine bakarak stratejik trendleri ve şirketleri için temel performans göstergelerini etkileyebilecek aksiyonları saptamak zorunda. Bu yüzden de girişimci kurumların CFO’larının görevleri, analist/güvenilir danışman rolüne doğru yöneliyor. Kurumlar da sürekli değişen rollerle başa çıkma konusunda ihtiyaç duyulan teknolojiler/araçlar üzerinde yoğunlaşıyor.
Pandemi dönemi evden çalışma ve hibrit iş modellerini öne çıkardı. Finans ve bankacılık başta olmak üzere birçok sektör için görev tanımları ve iş sürekliliği anlayışı değişti. Bu değişimi sektör, şirket ve çalışan nezdinde nasıl değerlendiriyorsunuz?
Finans ve bankacılık sektörleri de diğer sektörler gibi hızla dijitalleşiyor. 2025 yılına geldiğimizde bankaların oynadığı rol de köklü bir değişime uğramış olacak. Banka gelirlerinin önemli bir kısmı bankacılık dışı hizmetlerden gelecek. Bankalar artık birer dijital hizmet platformu haline gelecek. Deneyim yönetimi, bankalar için hem itici güç olacak hem de fark yaratma olanağı yaratacak. Bu vizyonu başarmak için bankaların kendi uçtan uca süreç ve operasyonlarını entegre etmesi gerekiyor. Bankalar da rutin görevleri insanlardan ziyade makine öğreniminin sağladığı iş sistemlerine kaydırarak akıllı işletmelere dönüşecek. Bu sebeple finans şirketlerinin yüzde 62’si şu anda bulut sistemlerine yatırım yapıyor ve bulut sistemlerini genişletiyor. Yüzde 95’i ise büyük veri ve gerçek zamanlı analitik teknolojilerini benimsemenin dijital dönüşüm hedeflerine ulaşmada onlara yardımcı olacağını düşünüyor. Dijital finans sistemleri aslında finans ekiplerindeki insanların fonksiyonunu ve katma değerini artırıyor. Böylece şirket daha güçlü ve daha sağlıklı kararlar alabiliyor. Finans yazılımlarının barındırdığı zekâ, hâlihazırda birçok biçimde karşımıza çıkıyor. Seçili veri setlerinin eşlik ettiği iş akışı otomasyonu, geleneksel kullanıcı arayüzleri, sohbet botları ve akıllı analitik bunlar arasında yer alıyor. Birlikte devreye sokulduğunda, tüm bu akıllı iş akışları zaman tasarrufu sağlıyor, operasyonel verimliliği artırıyor; daha da önemlisi insan eliyle kopyalanması mümkün olmayan büyük veri analizi için kolaylık sağlıyor.
Küresel bazda her sektörde her ölçekte şirket, yeni bir iş yapış şekli yaratıp, dijital altyapısı ile kurgulamaya ne kadar hazırdı?
Pandemi işletmelerin kendilerini birer akıllı işletmeye dönüştürecek teknolojilere yatırım yapmasının önemini bir kez daha ortaya koydu. Dijital dönüşüm bir zorunluluk haline geldi. Pandemi öncesi dijital dönüşüm yolculuğunu başlatmış olan şirketler bu belirsizlik döneminde hem zaman kazandı hem de daha esnek hale gelerek çok daha hızlı karar verebildi. Yani, bu sürece hazırlıklıydılar. Bu süreçte harekete geçenler krizi fırsata dönüştürerek bu yarışı önde tamamlayanlar olacak. SAP bugün küresel yazılım ve uygulama alanında dünyaya öncülük eden bir şirket. Dolayısı ile dijital dönüşümün tam merkezinde yer alıyoruz. Bu süreçte de küresel bazda olduğu gibi Türkiye’de de kurumların büyük bölümünün hızla harekete geçerek dijitalleşme anlamında aksiyon aldığını gözlemledik. Sağladığı hız ve çeviklik ile şu an başka bir alternatifi bulunmayan bulut teknolojilerine, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ilgi ve talebin artması da son teknolojilere yapılan yatırımların önümüzdeki dönemde daha da artacağını gösteriyor. Çünkü dijital çağda ve dijital ekonomilerde işin sürdürülebilirliği ve rekabette öne çıkmak için iş yapış şeklinizi dönüştürmekten başka seçenek yok.