CIO’lar, çevrelerindeki bilişimci gençlere ellerini uzatmalı
Şeref Keser
Kalifiye eleman olarak ne yazık ki ülkemizde çok az insan yetişiyor. Hem kendisini hem de bu gerçeklerin farkında olan gençlerimiz kendilerini yetiştirmeye ve geliştirmeye çalışıyorlar. Genelde şirketler de bir elemanı aldıktan sonra onu şirkete uyumlu hale getirmeye çalışıyor. Tabii bu durum, şirketlere faydalı olana kadar geçecek bir süre kaybı olarak geri dönüyor. “Yetiştirdim” dediğinde yani elemanlar ayakları üzerine basmaya başlayınca da başka tekliflere açık olup yuvadan kaçabiliyorlar.
Bilişim alanında kalifiye eleman eksikliği ülkemizin gelişimini de negatif olarak etkiliyor. Gençler konseptini bilmediği işleri geliştiremiyor. Artık dünya bilgi üzerine kurulu, bilgisi olacak ki o konularda çalışabilsin. Örneğin hiç drone’u duymamış biri drone ile ilgili nasıl bir proje geliştirebilir ki. Bu yüzden elemanların bilgili olması hem işlerimizi bir seferde eksiksiz yapılmasını hem de gelişimimize katkı sağlar.
Pek çok mesleki okul ve üniversitelerden bilişimciler mezun oluyor, bu gençleri yeterince değerlendiremediğimiz için de aslında büyük bir sorun ile karşı karşıya olduğumuzu görmemiz lazım. İlgili üniversiteler ya da okullar bir aylık staj yaptırdıkça maalesef gençlerimi yeterince gelişemezler. Çocuklar stajları, yapılacak bir ödev gibi algıladıklarından, “İleride ben bu işi yapacağım, öğrenmem lazım” gibi bir dertleri olmuyor. Ayrıca çocuklarımız tüketim eğilimli oldukları için üretimle ilgilileri de çok az maalesef. Herkes birincil görev olarak, gençlerin bu mantıklarını değiştirmeye çaba harcamalı. Gençler, bir şeyler üretmenin ne kadar güzel bir duygu olduğunu tatmalılar. Bu da ancak süreklilik sağlarsak olur. Mesleki liselerde okuyan ve haftanın iki günü bize staja gelen çocukları yetiştirmeye çalışıyoruz. Ama birçoğu, demin verdiğim örnekteki gibi geçici bir durum hissine kapılıp devam etmiyorlar öğrenmeye. Bu işleri sevdirmemiz lazım. O yüzden sadece çocukların bizlere gelmesini beklemeden bizim de onlara gitmemiz lazım. En azından bu işi sevenleri ayırt edip onları düzgün bir şekilde yetiştirmemiz lazım. Hevesli bir çocuk hızlı ilerliyor, kendini de belli ediyor zaten. Bu konuda daha çok yolumuz var. Üniversite sanayi işbirliği konuları sürekli gündemde ve bunun güzel bazı örnekleri de var ama gelen genç arkadaşlarımıza bir şeyler öğretmek adına emek veren yönetici sayısı çok az. Hem şirketlerin hem de yöneticilerin bu konuda bu konulara olan farkındalığını artırmamız lazım.
Bu gençlerden maksimum verimi almak yani hem onlara hem de şirketimize fayda sağlayabilmek için, öncelikle seviyor ve ilgi duyuyorlarsa onlara yapabilecekleri bir iş vermek onları sürekli geliştirmek için çaba harcamak, dünyada olup bitenlerle ilgili bilgilendirmek, iş hayatında olan biteni ve işlerin nasıl yürüdüğünü göstermek zorundayız. Zaten bir iş yerinde çalışmak şimdiki nesle göre değil, çoğundan bu tepkiyi alıyorum. O yüzden startup’ı anlatıp, onun üzerinden proje üretecekleri bir şeyler gösterilebilirse hem öğrenip hem daha fazla faydalı olabilirler. Onlara eğitim kitapları, videoları, gerektiğinde kullanabilecekleri 3 boyutlu yazıcı, drone vs gibi imkanlar sunmak onların isteklerini arttırır, verimli hale getirir. Yani öğrenmeleri için her türlü kendilerini geliştirecekleri bir laboratuvar gelişimlerine çok şey katacaktır.
Diğer bir yandan özellikle Anadolu’dan birçok öğrenci staj yapabilecek bir kurum dahi bulamıyor. Bu sorunun çözümü topyekün bir değişim ile olur Devletimiz her bir okulun yakınlarında olan şirketlere “talimat” vermeli ve maddi olarak da desteklemeli. İstekte bulunan öğrenciler otomatik yerleştirilmeli devamında ne öğrendikleri ile ilgili bir kuruldan geçip iyi olanlarla, işi sevenlerle ilgili yola devam etmeli. BT birimleri sadece şunu yap, bunu yap değil çocuğun hangi yöne eğilimi var ise o yönde çocuğa yol göstermeli, test yaptırmalı, liderlik etmeli çocuğun gelişimine katkıda bulunmalı. Sürekli bir deneyimleme imkanı sunarak çocukları yetiştirmeli. Deneyimleme olmadan bizim işler öğrenilemez. Sadece teorik bilgi ile yarım yamalak öğrenen nesiller yetişir.
Bu işin önemli ayaklarından bir tanesi de CIO’lar. CIO’larımız buna zaman ayırmalı, ulaşabildiği bu tip istekli gençleri yanlarına alıp deneyimlerini paylaşmalı. Piyasadaki gelişmeler ve teknolojik eğilimler konusunda bilgilendirmeli, onları ellerinden geldiğince yönlendirmeleri. Tabii bunu sadece kendi şirketlerine gelen stajyerler için değil, konuşmacı olarak gittiği çevredeki okullardaki öğrenciler için de yapmalı. Yine yakındaki okullarda mentörlük derslerine girmeliler. Neler yaşadıklarını piyasada bilgilerin karşılığının neler olduğunu öğretmeliler.
Kurumlar da okullarda bir sınıf açıp istekte bulunan kişiler için eğitimler düzenlemeli, istekli olan çocuklara da kucak açmalılar. Bunların ucu hep paraya dayandığı için çoğu şirket uzak duruyor. CIO’larımız işlerinin dışındaki bu tip çalışmalar ile geleceğimize sahip çıkmalılar. Bu çalışmaların bir sosyal sorumluluk projesinden çıkıp, daha sistemli bir yapıya geçilmesi konusunda ise şunlar yapılmalı
- Şirketler de öğrenmek isteyen çocuklara mekan ayırıp onları yetiştirmeye zaman ayırmalı.
- Okul yönetimleri, bizim gibi tecrübeli insanlardan hayat dersleri ve teknik dersler alınmasını sağlayacak ortamları oluşturmalı.
- Devletimiz de bu konularda bizlere yardımcı olmalı. Hepimizin yetenekleri farklı, yeteneklerimize göre bizleri sınıflandırıp o şekilde eğitimlere sokmalılar.
- Bunları başarabilmemiz için de çok ama çok çalışmaya devam etmeliyiz. Çok çalışmazsak hep birlikte yok oluruz hepsi bu.
Şimdi diyeceksiniz ki “Peki güzel de siz bu konularda neler yapıyorsunuz?” Yaptığımız çalışmalardan birkaç örnek vermek istiyorum.
Emircan Kavas: İstanbul Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği 3. Sınıfta okuyan bu arkadaşımız gömülü sistemler ve nesnelerin interneti alanlarında çalışmalar yürütüyor. Bu kardeşimizle Ardunio ve Python ile tuvaletlerdeki temizlik durumlarını anlık bildiren bir sistem üzerinde çalışıyoruz, 1-2 hafta içinde bitecek. İçeride forkliftlerin yeri konusunda da projelere devam ediyoruz. Üretim makinalarından online veri çekme ile ilgili başlangıç seviyesi durdu – başladı gibi başta olmak üzere hangi makinadan ne verisi alınabiliyorsa denemelerini yapmaya çalışıyoruz.
Çağatay Çiftçi: İstanbul Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği 3. Sınıf bu arkadaşımız Backend ve Frontend teknolojileri, mobil uygulama geliştirme, yapay zeka, Blockchain, Docker alanlarında çalışmalar yürütüyor.
M. Bahaeddin Aydemir: İstanbul Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği 3. Sınıf bu arkadaşımız ise mobil uygulama geliştirme ve Frontend konularında çalışmalar yürütüyoruz. Bu kardeşlerimizle beraber birçok program yazdık hem web hem mobil olacak şekilde fuar da kim geldi kim gitti akşam patronun önünde olmak üzere IOS native bir uygulama ile başladık. Daha sonra mağazacılık tarafında basit elle yürütülen sipariş ve sonrasını yine web ve mobil tabanlı yazılıma taşıdık böylece mağaza sahibi anlık olarak kimden ne sipariş aldığını görebilir hale geldi. Şirketteki bilişim yöneticisinin elinin altında bulunması gereken envanter ve bilişimle ilgili detayları görebileceği bir program yazdık. Keçe hattı takip programı yazdık keçe üretim hattımızda makina arızasını kaydedilen satışların yapıldığı analiz edebilmek için yine web ve mobil ortamda yazıldı. En sonda startup yapabilmek adına Helpdesk yazılımı yazıyoruz. Kullandığımız teknolojiler herkesin daha yeni duyduğu bazılarının hiç duymadıklarından oluşuyor. Bu da bizi farklı kılıyor.
Burak Can Çiftçi: Cahit Zarifoğlu Anadolu Lisesi 12. Sınıf öğrencisi bu kardeşimizle de konuşan perde diye bir çalışma yaptık, Nasrettin hoca masalı anlatan perde. Şimdi de paketli ürünlerin içindekileri okuyup zararlı madde var ise onlarla ilgili bilgiler verebilen bir mobil program yazıyor. Aynı zamanda Unity’de oyun programı yapmaya çalışıyor.
Yasin Elüstü: Başakşehir Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 12. Sınıf bu kardeşimizle yemek takip, kütüphane, stajyer takip, kartela takip gibi programları yaptık.
Osman Okuyan: Selçuk Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri ve Mühendisliği’nde okuyan bu arkadaşımızla birlikte bir ay içerisinde elektrik arıza bakım sürecini web’e taşıdık. Şu anda iyileştirmelera devam ediyor ve lokantada kullanılacak bir programla ilgili çalışıyor.
Beyhur Kaya: Lefke Avrupa Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği mezunu bu kardeşimizle üç ay birlikte çalışarak iş zekası nedir ne değildiri öğrendik. Devamında Qlikview ile ilgili iş zekası uzmanı olarak işe girdi. Şu anda yine büyük veri projeleri ile ilgili kendini geliştirmeye devam ediyor.
Merve Çelik: Aydın Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği 4. Sınıf öğrencisi bu arkadaşımız, bir ay içerisinde araç takip, muayene bakım gibi işlemleri yapabilecek bir arayüz yazmaya çalışıyor. Proje bitmedi ama React öğrenip bir yandan da uygulamaya çalışıyor.
Çoğu da piyasada bir yerlerde çalışmaya devam ediyor. Listede, dünya genelindeki yarışmalarda Türkiyemizi temsil eden birçok yetenekli arkadaşlarımız ve hocalarımız da var.
Amaç hep birlikte ülkemizin daha iyi bir seviyeye gelmesini sağlamak için çok çalışıp bir şeyler yapabilmek. Tabii gücümüz yettiğince.
*Baydemirler BT Direktörü.