Çipler, küresel hegemonya mücadelesinin ana unsurlarından birine dönüştü
İstanbul Sanayi Odası (İSO), 7 Nisan’da düzenlediği pandemi sürecinde küresel tedarik zincirlerinde yaşanan sorunları ele aldığı toplantı serisinin beşincisinde çip konusunu ele aldı.
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın ev sahipliğinde video konferans yöntemiyle yapılan ‘Tedarik Zincirlerinde Çipler’ etkinliğine Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır da katıldı. ‘Çip Tedariğinde Güncel Gelişmeler’ paneline sanayiciler ve teknoloji profesyonelleri yoğun ilgi gösterdi. Toplantının açılışında konuşan Erdal Bahçıvan, artık neredeyse hiçbir teknoloji ürününün eşyaya bir nevi akıl katan çip olmadan çalışmadığının altını çizdi. Elektrikle çalışıp da mikroçip içermeyen cihazların yok denecek kadar az olduğunu belirten Bahçıvan, salgınla birlikte hem iş süreçlerinde hem tüketim tercihlerinde, teknoloji ve dijital dönüşümün daha da büyük ağırlık kazandığını vurguladı. Uzaktan çalışmaya yönelim ve evde geçirilen sürelerin artmasının, elektronik ve akıllı ürünlere olan talebi hızlandırdığına dikkat çeken Bahçıvan, “Tüm bu unsurları bir arada düşündüğümüzde, doğal olarak dünyanın benzeri görülmemiş bir çip krizi yaşıyor olması hiç de şaşırtıcı değil” ifadesini kullandı.
Sadece ocak ayında dünya üzerinde 40 milyar dolarlık çip satıldı
Bahçıvan, küresel pazarda lider olan pek çok akıllı cihaz üreticisinin yeni ürün lansmanlarını ertelemek zorunda kaldığını ve bu ürünlerin fiyatlarında da güçlü bir artış baskısı ortaya çıktığını dile getirerek daha uzun vadeli bir perspektiften bakıldığında, çip kullanımında halen ciddi bir büyüme potansiyeli olduğunu kaydetti ve sadece ocak ayında dünya üzerinde 40 milyar dolarlık çip satıldığını, üreticilerin her gün artan talebe yetişemez durumda olduğunu ifade etti. Diğer yandan günlük kullanılan ev aletlerinden araç içi elektronik sistemlere, savunma sanayisinden giyilebilir teknolojilere kadar her alanda büyük önem taşıyan çiplerin ticaret ve teknoloji alanında süregelen rekabetin ve hatta küresel hegemonya mücadelesinin ana unsurlarından biri haline dönüştüğüne dikkat çeken Bahçıvan, ‘Konteyner Savaşları’, ‘Aşı Savaşları’, ‘Siber Savaşlar’ ve son olarak ‘Çip Savaşları’ dikkate alındığında savaşların şeklinin, içeriğinin ve kapsamının değiştiğini vurguladı ve Çin’in 2015’te ilan ettiği ‘Made in China 2025 Planı’nın önemli bileşenlerinden birinin ülkenin çip tedariki konusundaki bağımlılığını azaltmak olduğunu hatırlattı. Bahçıvan, geçtiğimiz yıl Huawei ve bağlı ortaklıklarının, ABD firmalarının çip teknolojilerini kullanmasının ulusal güvenlik gerekçesiyle yasaklandığını söyledi. Bu kısıtlamaların Biden yönetiminde de yürürlükte kalacak gibi göründüğünü aktaran Bahçıvan, ABD’nin kendi içerisinde kamu bütçesinin de desteğiyle çok daha büyük yatırımlara hazırlandığını vurguladı. Erdal Bahçıvan, ABD Başkanı Biden’ın geçtiğimiz günlerde açıkladığı 2,2 trilyon dolarlık yatırım planında, ülkenin çip endüstrisine 50 milyar dolarlık destek verilmesinin de yer aldığını ekledi.
Türkiye en kısa sürede yerli çip fabrikasına kavuşmalı
Tüm bu gelişmelerin 2020’li yıllarda dünyanın teknoloji haritasında büyük değişimler olacağını haber verdiğine dikkat çeken Bahçıvan, “Türkiye olarak bizim de, giderek daha zorlu hale gelen küresel rekabet koşullarında bu değişimleri kenardan izlemek gibi bir lüksümüz yok” değerlendirmesini yaptı ve konuşmasına şöyle devam etti: “Ülkemiz savunma sanayinden yerli otomobile, uzay programından akıllı şehir projelerine kadar uzanan, yüksek katma değeri ve dijitalleşmeyi merkeze alan yeni bir sanayileşme stratejisini hayata geçirmeye çalışıyor. Yaşanan tüm olumsuzluklara karşın pandemi şokunu hızlı bir toparlanmayla aşan sanayi sektörümüz, yeni yatırımlarla geleceğe hazırlanmanın ve küresel değer zincirinde konumunu güçlendirmenin gayreti içerisinde. Dünyada yaşanan dönüşümü yakından takip eden ve pandemi sonrası dönemin fırsat ve tehditlerinin farkında olan pek çok sanayi işletmemizin yeni yatırım projelerini gündemine almış olmasını sevinerek gözlemliyoruz. Yakın coğrafyaya ve yeni pazarlara yönelik büyük hedefleri olan, üretim, yatırım ve büyüme arzusu açısından tabiri caizse kabına sığmayan bir sanayici profilimiz var. Bu durum, önemle vurgulamak isterim ki geleceğin teknolojik ihtiyaçlarına hitap eden ürünlerin ihtiyaç duyduğu hammadde tedarikine yönelik stratejik yatırımlarda; devletin de katkısıyla güçlü bir üretim seferberliğini zorunlu kılıyor.” Erdal Bahçıvan, tüm bu olgulardan yola çıkarak Türkiye’nin en kısa sürede en son teknoloji ve bilgi birikimiyle donanmış bir yerli çip fabrikasına kavuşması gerektiğinin altını çizerek bu konuda gerek Savunma Sanayi Başkanlığı gerekse TÜBİTAK gibi kurumların nezdinde belli çabaların sergilendiğini memnuniyetle izlediklerini belirtti. Bahçıvan, öte yandan dünyada yaşanan hızlı sürecin, adımları sıklaştırma konusunda herkes için önemli bir uyarı niteliği taşıdığını sözlerine ekledi.
Tek merkezli üretim yerine çok merkezli üretim anlayışı öne çıkacak
Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır toplantıdaki konuşmasında, tedarik zincirindeki aksaklıkların bütün dünyanın gündeminde olduğunu kaydetti. Özellikle otomotiv sektöründe yaşanan sıkıntıların çip konusunu öne çıkardığına değinen Kacır, APS’den hava yastıklarına, park yardımcılarından dört çeker sistemlere kadar çipin otomobil üretiminde önemli olduğunu ifade etti. Pandemi döneminde kripto paralara olan ilginin artması gibi tüketici elektroniğinde yaşanan artışların çip tedarikini daha da güçleştirdiğini belirten Kacır, sipariş ve üretim arasındaki zaman aralığına dikkat çekerek bu sürenin 12-20 hafta olduğunu aktardı ve bundan dolayı sektörün kısa vadeli şoklardan büyük ölçüde etkilendiğini anlattı. Çip tasarımı konusunda firmaların çokluğundan ama buna karşın üretici firma sayısının azlığından bahseden Kacır, dünyanın bu durumu yeniden gözden geçirdiğini ifade etti. Tedarik zincirine genel olarak bütün bakışın değiştiğinin ve tek merkezli üretim yerine çok merkezli üretim anlayışının öne çıkacağının altını çizen Kacır, yarı iletkenlerin ‘Odak Sektörler’ arasında yer aldığını dile getirdi. Cari açığın fazla olduğu ve katma değeri yüksek olan ürünleri yerli imkânlarla üretmeyi amaçladıklarını vurgulayan Bakan Yardımcısı Kacır, yarı iletken pazarı ile doğrudan ilişkisi olan mikro elektrik alanında buna yoğunlaştıklarını aktardı ve özel sektörden gelen, yarı iletkenlerin üretim ve yatırımına kadar elektronik sistemlerde kullanılan bileşenlerin daha yüksek adetlerle ekonomik verimlilik adında ortak bir satın alma platformuyla alınması konusunu değerlendirdiklerini söyledi. İnsan kaynağı ve altyapı oluşturmaya yönelik girişimciler için bilgisayar destekli altyapı test destekleri vermenin gündemlerinde olduğunu kaydeden Kacır, stratejik gereksinimleri hesaba katarak küresel marka ortaya çıkaracak şekilde marka desteklerini nasıl gerçekleştirebileceklerini değerlendirdiklerini anlattı. Kacır, yapısal olarak cari açığı ülke gündeminden çıkarmak için adımlar atacaklarına değinerek iyi bir planlama ve doğru bir koordinasyonla özel sektörün desteğiyle bu konuda önemli gelişmeler olacağını söyleyerek konuşmasını tamamladı.