Daldan dala…
Rehber
Bizim topraklarda okumak zordur. İnsanların güçleri ve zamanları zorlu hayat mücadelesi nedeniyle daha ziyade ekmek parası için harcanır. Çalışan insan günün yorgunluğunda TV karşısında uyuya kalır, bu çalışan bir de kadınsa evdeki temizlik, bulaşık ve çamaşır gibi eve gelince başlayan yeni dertleri vardır. Üstüne çocuktan bahsetmiyorum bile.
Aslında bu zayıf yanımız sadece günümüz yaşantısı için değil, tarihimiz için de geçerli. Bizim toplumumuz göçebe odaklı bir yaşama sahipti ve okumak göçebe toplumların görece uzak kaldıkları bir şeydir. Hayatta kalabilmek için sürekli tetikte olmaya mecburdur. Kitap en son düşünülecek bir konudur, aradan yıllar geçse de bence değişen bir şey yok, aynen devam ediyor.
Okumayan toplumlar okumamanın cezasını sadece ülke ekonomisi açısından çekmez. Aynı zamanda doğru beslenemez, hastalıklardan korunamaz, aldatılmaya açıktır vs vs. Ülke olarak bilgi güvenliğinde bu kadar zarar görüyorsak, sürekli hackleniyor ve bilgimizi, paramızı kaybediyorsak bunun bir nedeni de “ben biliyorum zaten” diyerek okumamaktır. Hangimiz yeni bir ürün aldığımızda önce kullanım kılavuzunu okuyoruz? Bence çok azımız. Genellikle ürün açılır, çalıştırılır, arıza durumunda okunur bizim ülkemizde.
Ama konu bilgi güvenliği olunca bu yapılan en büyük hata olur. Bu nedenle bugünlerde benim de gazetemizin de en önemli konularından biri TC Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Bilgi Güvenliği ve İletişim Rehberi oldu. Bu çalışmanın önemini her yerde ve defalarca vurgulamak istiyorum. Bilgi güvenliğine önem veren ki her firma ve kurum vermeli, bu rehberi baş ucu kitabı haline getirip , hatip etmeli. Biz hem yayınlarımızda detaylı yer veriyoruz hem de etkinliklerle anlatmaya çalışıyoruz. Bir dizi etkinlik de devam edecek.
Bu güzel eser için Dijital Ofisi bir kez daha tebrik ediyorum. Görevlerini hakkıyla yapıyorlar, teşekkür ederim.
AŞI
Çin aşısının klasik tarzda üretilen aşı olduğunu öğrendik. Benim kişisel tercihim de bu tip aşı. Fakat teknoloji yardımı ile yeni aşı tipleri üretildi, üretilemeye de devam ediyor, bunlar insanın DNA’sını kodluyor adeta. İnsan vücuduna virüsle savaşmasını direk gen yapısından öğretiyor. Bence riskli filan ama konunun da uzmanı değilim, bilim açısından ileri ülkeler kullanıyorsa, güvenli kabul ederim.
Buradaki amacım bu aşının üretilmesine yardımcı olan teknolojiye minnettarlığımı bildirmem değil. Konu aşının bambaşka bir konuda doğurabileceği faydayı ıskalamış olmamız.
Düşünün ki bir süreliğine yol, köprü vs yatırımlarını durdurduk, kamu harcamalarında tam bir frene bastık ve bütün paramızı aşı teknolojisine yatırdık veya yeterli sayıda aşı satın aldık. Akabinde ve kısa sürede tüm ülke aşılandı, virüs koruması %90’lara çıktı.
Ortaya çıkabilecek faydaları benden iyi gördüğünüze eminim. Bir kere başka yollarla aranan itibar bir anda tepe yapar. Dünya’da %90 korumaya sahip tek ülke Türkiye. Sonra ne olur? Turist akar, bizim gibi turizmden yılda 40-50m dolar planlayan bir ülke bir anda 200-250m dolar kazanabilir.
Elbette devlet büyüklerinin gördüğü, benim buradan göremediklerim vardır ama bir de bu gözle bakalım isterim. Kaldı ki hala 65 yaş altına aşı inmedi, bekliyoruz.
FİJİTAL
Etkinlikler dijital yapılmaya devam ederken, insanlar çok sıkılınca hibrit adı altında etkinlikler düzenlemeye başladılar. Bunun diğer adı da FİJİTAL.
Bilişim 500 Araştırması başlıyor, ödül töreni 4 Ağustos tarihinde. Bu törende 2 yenilik olacak, biri Fijital olacak, diğeri katılımcılar kendi aralarında konuşabilecekler, yani networking mümkün olacak.
Heyecanlıyız, geçen yıl muhteşem oldu, beklenti yükseldi, bu sene de iyi olacaktır.
OPPO
Bugünleri de göreceğiz, şükür. İlk zamanlarda Aselsan cep telefonu üretmişti. Ben detaylarını bilmiyorum, ne kadarı yerliydi, hangi kısımlarını biz yaptık vs. Fakat Çin malı Oppo’nun ana kartı dahil çoğu ülkemizde üretilecek. İlk test ürünlerini Sanayi Bakanımız Sayın Varank imzaladı geçenlerde. 1000 kişilik de bir istihdam planı var fabrikanın.
Şimdi sıkı durum, bu telefonların üzerinde “Made in Turkey” yazacak.
Ben gerçekten çok sevindim. Bu ürün bu durumda yerli mi, milli mi hiç umurumda değil. Burada üretiliyor ve üzerinde de ülkemin adı yazacak. Gurur duymalıyız.
Umarım Cumhuriyet tarihinde önü kesilen Devrim otomobile ve Türk yapımı uçaklara, hatta Aselsan neden durdurdu bilinmez ama hiçbirinin akıbetine benzemez.
Yazdım…