Damdan düşen bilir!
2013 yılının yaz aylarında havuz kenarında puro içerken diye başlayan bir hikayem var, fırsat buldukça anlatırım, naçizane kitabımın da bir bölümünün girişini oluşturur. Bu hikaye girişimcilere tavsiye niteliğini de taşısa aslında iyilik kötülük ana fikrindedir.
Biriktirilen paralar bitmiş, yavaş yavaş gelecek kaygıları başlarken sabah saatlerinde bir telefon aldım. Bu bir genel müdürlük teklifiydi. Firmanın madden çok iyi olduğum zamanlarda destek mahiyetinde %2 hissesini satın alıp, sonra da unuttuğum bir yer olması hikayeyi daha heyecanlı kılıyor diye düşünebilirsiniz, ben de öyle sandım. Bir zamanlar minicik hissedarı olduğum ve sektörde çok başarılı bilinen bir firmaya genel müdür olmak onur vericiydi.
Aynı yıl 30 Eylül 2013 tarihinde Haliç Kongre merkezinde gerçekleştirilen Bilişim Zirvesi’ne misafir olarak gittim, 2010 yılında sponsoru olduğum etkinliğin bu kadar büyümüş olmasından ve bu şirketin başına geçeceğimden havalara uçuyordum desem yeri var. Düşük bir ücretle görevi kabul ettim ve 4 Ekim 2013 tarihinde işe başladım. 5 Ekim 2013 tarihinde yönetim kuruluna seçilmiş olmak beni bir hayli şaşırttı , dönemin şirket sahiplerine gidip ayrı ayrı teşekkür ettim. 65 kişilik bir şirket, 50’den fazla sektörün önde gelenlerinin ortağı olduğu bu güzel şirketi artık ben yönetecektim.
Hikaye ne güzel değil mi? Allah herkese böyle güzel görevler nasip etsin ama birazdan anlatacağım durumda değil.
2 yıl sonrasında ö dönemin şirket avukatından öğrendiğim bilgiye göre devlete, çalışanlara ve sektöre olan borçların birisine yıkılması için aranan bir kurbanmışım. Milyonlar değerinde borçları devralacak kişi olarak ben seçilmişim. Şimdi nasıl? Heyecan devam ediyor değil mi? Bence de…
Kanunlar bunu demiyor elbette, Anonim şirketlerde özellikle devlete olan borç eski yönetim kurulunu da bağlıyor. Öyle yönetim kurulunu birisine devretmekle kurtulmak mümkün değil. Avukat ile şirket sahibi bu konuda bayağı bir tartışmış, avukatın anlattığına göre.
Ben 2014 yılında markaların devrini yaparak üzerime aldım. İnanmayanlar ve önce evet deyip sonra sıkıntıları görüp kaçanlar geride kaldı. Eski ekipten bana inanları, aramıza yeni katılanlar ile harmanlayıp muhteşem bir ekip oluşturdum. Bana yıkılan tüm borçları 2 yıl önce temizlemiş oldum. Emeğinin karşılığını alamayan maaş ve tazminat alacaklıları, cari alacaklılar, devlet vs ne varsa bitti.
Şimdi elimde BThaber, Bilişim Zirvesi, Bilişim 500 gibi dev markalar var. Elbette çok para kazanacak seviyeye gelmedik ama her geçen gün büyüyoruz, birgün büyük bir yatırımcı desteği ile de uluslararası bir Medya ve Etkinlik firması olabiliriz. M2S gibi sektörün tam verisine sahip araştırma şirketimiz çoktan yatırımcı bulmuş olacaktır zaten.
Kıssadan hisse malumun ilanı.
- Ortaklıklar, yetki ve sorumluluk devri gibi konular öyle kapalı gözle imzalanacak konular değil. Çok iyi şekilde ve ayrıntılarıyla incelenmesi gereken hassas konular.
- Çok çalışınca, üstüne akıllı stratejilerle başarıya ulaşmamak mümkün değil.
- Bir konuda uzman olabilmek için ilgili konuda 10.000 saat çalışmış olmak kuralını defalarca katlayan ekip, sahiden bu konularda sektörün en iyileri. En iyiler ile çalışmakla başarı gelir. Bu konuda çok fazla söz var ama en sevdiğim söz Warren Buffet’a ait: Her zaman sizden daha iyi insanlarla vakit geçirmeye çalışın. Zamanla siz de onlara benzemeye başlayacaksınız.
Yani sizinle uyum içinde çalışmayanlarla ya da az çalışanlarla vakit kaybetmeyin. İyileri ile yola devam edin.
- Bir girişimcilik maceranız olacaksa ya ortağınız kanuni konulardan iyi anlasın, ya da iyi bir avukat yanınızda olsun.
- Demek ki neymiş, vergi borçları hiçbir şekilde başkasına devredilemez. Şirket sahibi olacaksanız devlete borçlanma durumunu iki kez düşünün, sonra dinlenip, yatıp kalkıp iki kez daha düşünün.
Yazdım…