Dassault Systèmes’in Anketine Göre Tüketiciler 2030’a Kadar Kişiselleştirilmiş Sağlık Sisteminin Günlük Hayatın Bir Parçası Olacağını Düşünüyor
Covid-19 salgını ve alınan önlemler, sağlık sektörünün önemini ve salgın sonrası döneme sürdürülebilir, inovatif, uygun maliyetli ve hasta merkezli çözümlerle hazırlanma ihtiyacını en iyi şekilde gözler önüne serdi. Yapay zeka, sensörler, robotik ve simülasyonlar gibi birçok teknoloji daha verimli sistemlerin geliştirilmesine katkı sağlarken, kişiselleştirme gibi trendler de sağlık sektörünün geçireceği dönüşüme yön veren önemli etkenler arasında yer alacak.
Dassault Systèmes’in yaptırdığı anket bu konuda önemli bulguları ortaya koydu. Dassault Systèmes adına CITE Research (www.citeresearch.com), ABD, Fransa ve Çin’den 1.000’er katılımcıyla toplamda 3 bin kişiyle çevrim içi bir anket yaptı. Bu anketin amacı, tüketicilerin kişiselleştirmeyi nasıl tanımladıklarını, ne kadar önemli olduğunu düşündüklerini ve bunu elde etmek için nelerden feragat edebileceklerini anlamaktı. Anket, tüketicilerin kişiselleştirmeyi nasıl gördüğünü dört kategoride inceliyor: ulaşım ve mobilite, sağlık ve yaşam bilimleri, perakende ve çevre.
Anket sonuçlarına göre, katılımcılar en çok kişiselleştirilmiş sağlık hizmetlerine, özellikle önleyici sağlık planlarına ve uyarı sistemlerine ilgi duyuyor. Tüketicilerin çoğu, sağlık durumunu takip etmek için kullanılacak giyilebilir izleme cihazları ile düşme veya kaza sonrası yardım çağıran uyarı sistemleri dahil olmak üzere, 2030 yılına kadar kişiselleştirilmiş sağlık sistemlerinin yaygın olacağı kanısında. Tüketiciler genel olarak kişiselleştirilmiş sağlık hizmetinin birincil faydasının daha iyi sağlık anlamına geldiğini söylüyor. Yarısından fazlası ise daha düşük maliyet ve daha uzun ömür beklentisi taşıyor.
Y Kuşağı en çok kişiselleştirilmiş sağlık hizmetleriyle ilgileniyor
Dünya çapında tüketicilerin %87’si kişiselleştirilmiş sağlık hizmetleriyle ilgilenirken, dörtte üçü veya daha fazlası kişiselleştirilmiş ortopedik protez hariç tüm hizmetlerle ilgileniyor. Z kuşağı (%80), Y Kuşağı (%82) ve X Kuşağı (%80) genellikle kişiselleştirilmiş sağlık hizmetleriyle en çok ilgilenen kesimler olarak karşımıza çıkıyor. Bu grupların ayrıca test edilen spesifik sağlık hizmetleriyle ilgilenmesi daha olası görünüyor.
%60’lık bir oranla “boomer”lar, sağlık sektörünü en çok ilgilendikleri birinci sektör olarak değerlendiriyor. Sağlık hizmetleri tüm yaş gruplarında çoğunlukla birinci sırada yer alırken, daha yaşlı kuşaklara kıyasla Z Kuşağı mobiliteyi (%24), Y Kuşağı ise çevreyi (%21) birinci sıraya koyuyor.
“Boomer”lar kişiselleştirilmiş sağlık hizmetleri için veri paylaşmak istemiyor
Çoğu tüketici, verilerinin tamamını veya bir kısmını (küresel çapta %83) paylaşmaya istekli. Özellikle Çinli tüketiciler verilerini paylaşmaya istekli; sadece %6’sı herhangi bir veri paylaşmak istemediğini söylüyor. “Boomer”lar (%22) kişiselleştirilmiş sağlık hizmetleri için veri paylaşmaya daha az istekli. Bu bağlamda, “Boomer”lar (%9) kişiselleştirilmiş sağlık hizmetlerinden herhangi bir fayda beklemediğini söylüyor.
Kişiselleştirme konusunda en heyecanlı olanlar Çinli tüketiciler
Kişiselleştirme konusuyla en çok Çinli tüketiciler ilgileniyor. Fransız tüketicilerin kişisel sağlık hizmetlerini faydalı olarak değerlendirme oranları daha düşükken, Çinli tüketiciler tüm faydaların farkında. Amerikalılar neredeyse tüm kişiselleştirilmiş sağlık hizmeti sistemlerinin yaygın olmasını bekliyor. Çinli ve Fransız tüketiciler ise kişiselleştirilmiş sağlık sistemlerinde çeşitlilik görmeyi bekliyor.