David Bowie neden önemliydi?
69’uncu doğum günü 8 Ocak’tı. 25’inci albümü o gün piyasaya çıktı. İki gün sonra Pazar öldü. Kanserdi.
David Bowie’nin 1970’lerdeki yaratıcı yenilikçiliğine kadar pop müzik, bir sahnede şarkı söylemekten ibaretti. Hatta o kadar ki Fransız sanatçılar, hareket bile etmezdi. Mikrofonun önünde sabit dururlardı. Hareket, Rolling Stones’la başladı. David Bowie, bugün “normal” saydığımız ve Lady Gaga’ya kadar uzanan bütün pop müzik gösterisini ilk kez büyük sahnede tiyatro-opera-dans-mim şeklinde sunan yıldız oldu. 1972-73’te “icat ettiği” Ziggy Stardust karakteri, o güne kadar pop müzikte görülmemiş bir yenilikti.
Batı Dünyası’nda 1970’lerde yaygınlaşan renkli televizyonun da sağladığı görsellikle Ziggy, evlere kadar girdi. Türkiye’de tek kanallı siyah-beyaz tv dönemiydi. David Bowie’nin yaratıcılığını dönemin Türk gençliği izleyemedi. Besteci, yazar, icracı, kültür ikonu, tabu yıkıcı, androjen, Japon Kabuki tiyatrosundan esinlenen, teknolojinin imkanlarını çok önceden gören, başarılı bir iş adamı ve engin yaratıcı bir sanatçı olarak 40 yıl kendisini sürekli olarak yeniledi. Bu anlamda bir Mr İnovasyon’du. New York’ta dramatik tiyatro yaptı. Paris’te Brian Eno ve Berlin’de dönemin deneysel müzikçileriyle çalıştı. Sağ gözü mavi, sol gözü yeşildi. Solaktı. Dünyaya düşmüş bir uzaylı gibiydi. 2007’de aniden sahneden çekildi. Bir daha müzik yapmadı.