DAVOS 2019’DA TEKNOLOJİDEN SANATA KADAR KONULAR VARDI AMA TÜRKİYE YİNE YOKTU
Geçen yazımda (http://bit.ly/2MVtltL), Türkiye’den Davos 2018’e giden hükümeti ve iş dünyasını temsil edenlerin silik kaldıklarını, bunu zamanın Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin de “zayıftık” diye itiraf ettiğini belirtmiştim. Bu sene 22-25 Ocak tarihlerinde “Küreselleşme 4.0” temasıyla toplanan zirvede Türkiye’yi temsil edenlerin, dünyayı meşgul eden önemli sorun ve konularda ne gibi mesajları olduğunu merak ettim. “Davos 2019 Turkey” diye bir Google aramasıyla İngilizce haber ve yorumlara baktım. Karşıma sadece Hürriyet’in ve Sabah’ın İngilizce baskılarıyla, Bloomberg haber çıktı. Bunlar da, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Bloomberg’le yaptığı söyleşide, Türkiye’nin ekonomisinin ne kadar güçlü olduğunu ve daha da iyiye gittiğini anlatmasını özetleyen haberlerdi. Albayrak’la beraber Davos 2019’a giden Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ile ilgili bir haber yoktu. Yani, dünyanın büyük ekonomisi olmakla övünmekle birlikte, dünyanın önemli sorun ve konularında ne bir mesajımız veya görüşümüz ne de bir önerimiz vardı. Neden acaba? Ayrıca, bakan Albayrak’ın ülkemiz ekonomisini öven açıklamaları dünya medyasında ilgi çekip yer almamış.
Oysa, Davos’daki etkin katılımcılar sadece büyük ve zengin ülkeler değildi. Ortadoğu ülkelerinin de aktif bir katılım sağladığını arabnews.com sitesinden ayrıntılı haber ve analizlerde görebiliyoruz. Türkiye’yi yakından ilgilendiren, Çin’in “Belt and Road” (doğu ile batı arasında yeni bir ipek yolu) küresel projesi ile ilgili oturumda Azerbeycan başkanı Aliyev ve Singapur Maliye Bakanı konuşmacıydı. Yine ülkemizi de ilgilendirmesi gereken elektrikli otomobil konusunda, Katar ile Malezya’nın ilgili bakanları, ortak bir girişim başlatmak için görüştüler (http://bit.ly/2WFyFpn).
Sanat ve kültür de vardı Davos 2019 zirvesinde. Dünya Ekonomik Forumu’nun siparişi üzerine, komşumuz İran’dan ressam Mehdi Ghadyanloo’nun yarattığı “Finding Hope” (Umudu Bulmak) isimli eseri de sergilendi (http://bit.ly/2Gcd56M). Yanda fotoğrafını gördüğünüz, toplam 186 metrekarelik 3 panelin ortasında umudu temsil eden bir balondan oluşuyor eser. Balon, çocuksu bir masumiyet ve umut ama bir iğne ile hemen yok olabilecek kadar da kırılgan… Yine Ortadoğu’dan, Dünya Ekonomik Forumu’nun Kristal Ödülü’ni kazanmış Suudi Arabistanlı kadın film yapımcısı Haifaa Al-Mansour, doğunun ve batının kadınları arasındaki dayanışmadan doğacak evrensel değer üzerine ilgi çekici bir konuşma yaptı (bit.ly/2FU44P5).
Teknoloji Konuları
Siyaset, ekonomi, iklim değişikliği tartışıldı ama oturumlara ve konuşmalara teknoloji konuları damgasını vurdu. London Business School’un İnovasyon ve Girişimcilik Enstitüsü Direktörü Profesör Julian Birkinshaw’ın bizzat katıldığı oturumlarla ilgili eleştirel değerlendirmeler yapıp Forbes dergisinde yayımladığı yazıda (http://bit.ly/2RAh3HT) şu vurgular yer alıyor:
- İlgili üç oturumun da büyük ilgi çektiği yapay zeka konusu aşırı abartılıyor ve yanlış anlaşılıyor. Kimi konuşmacılar, son önemli gelişmeleri bilgisayar gücünün artışı sonucu olduğuna inanırken, diğerleri yeni ve radikal algoritmaların önemini vurguluyor. Bu arada, yazar, algoritmalardaki önyargılara karşı mücadele veren Algoritmik Justice League kuruluşuyla tanışıyor.
- Blok zinciri teknolojisi artık genel kabul ve ilgi görüyor; anlamlı uygulamalar gerçekleşiyor. Akademisyenler ve bürokratlar, kripto-para kullanımı artınca merkez bankaların devreye girip düzenlemelerle müdahale edeceğini iddia ederken, kripto-para taraftarları, blok zinciri sayesinde merkezi otoriteye gerek kalmayacağı görüşündeydi. Bu arada, BitPesa adındaki firma, Afrika ülkeleri arasında nakit para işlemleri için blok zinciri kullandığını açıklayarak iki görüşün uzlaştığı bir uygulama sundu.
- Platformlar ve ekosistemler, şirketlerin var olma nedenlerini tamamen değiştiriyor. Davos katılımcıları artık platformların temel mantığını ve platform şirketlerinin – Uber, Facebook, Tencent gibi – müthiş gücünü anlamış görünüyor. Dolayısıyla, konuşmalar daha çok platform şirketlerinin yarattığı sorunlar üzerineydi. Örneğin, Çin’de, bisiklet paylaşım platformlarının aşırı rekabeti sonucu 400 milyon bisikletin hurdaya gitmesi … Örneğin, Afrika’dan bir konuşmacının, tüketiciye kısa vadeli yararları olan platform şirketlerinin, uzun vadeli yerel inovasyonu öldürdüğü iddiası … Yazar, kendisinin konuşmacı olduğu panelde, önemli bir iddia ortaya koyuyor: Daha önceleri, firmalar üretip sattıkları ürünler ile değer yaratıyordu; fakat, şimdiki dijital dünyada, firmalar diğerleriyle yarattıkları ilişkiler sonucu değer yaratıyorlar. Yani, değer ağda yatıyor, firmanın sahip olduğu varlıklarda değil.
- Teknoloji devleri, bizim verilerimizi nasıl kullandıkları konusunda daha şeffaf olarak güven kazanmaları gerektiğini anlamış durumda. Bunda yeni bir şey yok. Zaten 1-2 yıl içerisinde, ya Facebook, Google ve diğerleri kendi kendilerini regüle edecek, ya da ABD hükümeti bunu yapacak gibi görünüyor.
- İstihdamın geleceği. İlgili oturumlarda DEF’in bir araştırma raporunda ortaya koyduğu bir tahmine atıf yapıldı: Şimdi ilkokulda olanların ileride çalışacakları iş dallarının %68’i şu anda ortada yok (http://bit.ly/2StUqt8). Genel kanı, sorunun teknolojinin insanları işsiz bırakması değil, insanlara yeni beceriler kazandırmak olduğu üzerineydi. Yazar da benim gibi bunun çok yetersiz bir yaklaşım olduğu düşüncesinde. Ayrıca, bir New York Times muhabiri özel sohbetlerde firmaların hızla otomasyona geçerek işçiden kurtulma amaçlarını dillendirdiklerine tanık olmuş (https://nyti.ms/2Tv4kI3).
Yukarıdaki kaynakta, yazarın sözünü etmediği önemli bir konuşmada, Merkel şu üç konuda etik standartların olması gerektiğini vurguladı: kişisel verilerin sahipliği ve kullanımı, yapay zeka, genetik mühendisliği (https://nyti.ms/2TtZ73e). Zirveye katılan Japonya, Çin ve Güney Afrika devlet başkanları da bazı farklılıklarla, Merkel ile benzer görüş belirttiler.
Sonuç
Davos zirvesinden dünyayı değiştirecek görüşlerin çıkması beklenemez. Sadece, devletlerin ve firmaların, biraz da akademisyenlerin ve STK’ların önemli temsilcileri arasında bir diyalog ortamıdır. Daha önceleri, neo-liberal görüşün ve küreselleşmenin savunma platformu niteliğindeydi. Bu görüşler hala egemen fakat bir dünya görüşünü yaymak yerine, ortaya çıkan küresel sorunlar için de bir tartışma ortamı haline gelmiş durumda. Dünya Ekonomik Forumu, küresel önemini kaybetmemek için, giderek sadece tartışma ortamı olmanın ötesine geçip daha etkin mekanizmaları da geliştirmeyi hedeflemiş görünüyor. Tartışmalarda etkileyici görüşlerle yer almak, ortaya çıkan mekanizmalarda etkin olmak, ülkemizin STK’ları, akademisyenleri ve hükümet için önemli. Dünyanın karşı karşıya olduğu sorun ve konularda etkileyici görüş sahibi olmadan, sadece ülkemizin ekonomisini anlatmanın, tanıtımını yapmanın anlamlı bir yararı olmuyor, olmayacaktır. Arap ülkelerinin bunun farkında olduğu görülüyor.