Değişen müşteri yaklaşımları sektörü yeniden yaratıyor
HPE Aruba tarafından her sene düzenlenen EMEA Atmosphere etkinliğinin 2016 ayağı Portekiz’in Algarve kentinde düzenlendi.
23-26 Mayıs tarihlerinde düzenlenen etkinliğe EMEA bölgesinden şirket yetkilileri, iş ortakları, gazeteciler ve sektörden uzmanlar katılırken etkinlikte, mobiliteyle birlikte değişen nesiller ve buna bağlı oluşan yeni nesil iş modellerinin üzerinde duruldu. Mobiliteyle beraber iş süreçlerinden önemli bir dönüşüm yaşanırken, bir yandan da kendi neslini oluşturuyor. “Genmobile” olarak da adlandırılabilecek bu nesil, iş süreçleri üzerinde de önemli bir etkiye sahip.
Etkinlik Aruba CEO’su Dominic Orr’un konuşmasıyla başladı. Orr, ilk olarak HPE ve Aruba arasında yaşanan birlikteliğe değindi. Her iki şirketin de birbirinin bilgi birikiminden faydalandığının altını çizen Orr, halen önemli bir dönüşüm sürecinden geçtiklerini ifade etti. Yaşanan dönüşüm süreci ile beraber pazara yeni ürünler sunmaya devam ettiklerini hatırlatan Orr, bunun yanı sıra iş ortağı ekosisteminin de önemli ölçüde geliştirildiğini söyledi.
Genmobile ile beraber dünyanın değişmeye başladığına vurgu yapan Orr, bu süreçte müşteri deneyimi ve müşteri beklentilerinin hiç olmadığı kadar önem kazandığını söyledi. Bu doğrultuda özellikle dijital ofis ve çevik veri merkezi gibi kavramların, iş süreçlerine yön vermeye başladığını dile getirdi. Orr sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Müşteriler yeni nesil teknolojik gelişmelere hızlı bir şekilde adapte oluyorlar. Bu noktada şirketlerin ve kurumların, müşteri beklentilerini karşılayabilme adına onlara kulak vermeleri gerekiyor. Kullanıcılardan gelen geri dönüşlere hızlı bir şekilde yanıt veren yapıların, kendilerine önemli ölçüde avantaj sağladıklarını gözlemliyoruz.”
Ofisler dijitalleşiyor
Dijital ofis kavramının önemine değinen Orr, yeni neslin mobil kullanım alışkanlıklarıyla birlikte ofis kavramının da dijital ortama taşınmaya başladığını dile getirdi. Bu sayede şirketlerin ve kurumların çok daha esnek yapılara kavuştuğunu söyleyen Orr, bu durumun özellikle çalışanların yaratıcılıkları ve verimlilikleri açısından büyük önem taşıdığına dikkat çekti.
Etkinliğin açılış gününün önemli gündem maddeleri arasında “çevik veri merkezleri” yer aldı. Bulut öncelikli yapısı sayesinde sistem üzerindeki uygulamaların çok daha hızlı çalışmasına olanak sağlayan çevik veri merkezleri (agile data centers), kurumların ve şirketlerin iş süreçlerine önemli ölçüde dinamizm ve esneklik getiriyor.
Etkinliğin devamın Aruba’nın son dönemde pazara sunduğu ve sunmaya hazırlandığı teknolojiler ve çözümler hakkında bilgiler verilirken, özellikle “beacon” teknolojisinin ve buna bağlı çözümlerin üzerinde duruldu. Akıllı ev ve akıllı şehir konseptlerinin olmazsa olmazlarından biri olan beacon teknolojisinden bahsetmek gerekirse, en temelde menzillerindeki akıllı cihazlarla radyo sinyalleri yoluyla konuşan kablosuz cihazlardır. Mobil cihazlar bu sinyalleri yakalar ve sinyallere uygun görevleri yerine getiriyor. Sinyallerin nereden geldiği belli olduğu için bu görevler konum temelli görevler olarak adlandırılıyor.
Herhangi bir mekana yerleştirilen vericiler yardımıyla kullanıcıların aradıkları adres ya da nesnelere rahatlıkla ulaşabilmesine imkan sağlıyor.
Dijital çağın anahtarı: Mobilite
Spot: EMEA Atmosphere 2016 EMEA bölgesinden birçok önemli ismin katılımına sahne oldu. Etkinliğin katılımcıları arasında bulunan Aruba Türkiye Ülke Müdürü Ersin Uyar ile sektörü ve Aruba’nın son dönem faaliyetlerini konuştuk.
İlk etapta EMEA Atmosphere 2016 etkinliğini değerlendirebilir misiniz?
Etkinliğe 140 kişiye yakın bir ekiple geldik. Bu noktada iş ortaklarımızdan, müşterilerimizden ve tedarakçilerimizden önemli bir destek gördüğümüzü söyleyebilirim. Etkinlik alanında ve oturumlarda önemli bir katılım gözlemliyoruz. Katılımcılar özellikle oturumlardan önemli kazanımlarla ayrılıyorlar. Katılımcılar, etkinlik alanında kullanılan beacon’lar ile yaptıkları programı, etkinlik alanında vakit kaybetmeden takip edebildiler. Bu manada oldukça verimli bir etkinlik olduğunu ifade edebilirim.
Sunumlarda özellikle evden çalışma ve dijital ofis kavramlarının üzerinde duruldu. Türkiye’nin bu kavramlara olan yaklaşımını değerlendirebilir misiniz?
Üreticiler olarak mobiliteyi ve mobilitenin sunduğu çözümleri en iyi şekilde uygulamaya gayret ediyoruz. Bu kavramları müşterilerimize de en iyi şekilde aktarmaya gayret ediyoruz. Olaya sadece iş dünyası özelinde bakmamak lazım. İstanbul gibi bir şehirde sadece trafikte kaybedilen zamanları düşündüğümüzde mobilitenin bir lüksten çıktığını, bir ihtiyaç haline geldiğini görüyoruz. Düşündüğümüzde bütün verilerimize, bilgilerimize şirketimizin bulut mimarisi üzerinde erişebiliyoruz. İçerisinde bulunduğumuz dijital dönüşüm çağının önemli unsurlarından birini kullandığımız altyapı oluşturuyor. Bu altyapının en temel taşlarından biri de mobilite temelli çözümlerden oluşuyor. Bu noktada dijital dönüşümü ülkemizde de verimli bir şekilde yaşayabilmek için Türkiye’deki yapılara mobiliteyi ve getirilerini anlatmaya gayret ediyoruz.
Dijital dönüşümün getirileri arasında nesnelerin interneti ve akıllı şehirler yer alıyor. Peki nesnelerin interneti ve akıllı şehirler özelinde ne gibi güvenlik çalışmaları yapılabilir?
Mobilite ve nesnelerin interneti konularının en önemli soru işareti güvenlik. Nesnelerin internetine baktığımızda çok sayıda cihazın internete bağlı olduğunu görüyoruz ve bu önemli bir güvenlik açığına davetiye çıkarabiliyor. Bu noktada Aruba olarak sunduğumuz çözümlerle kurumlara ve şirketlere mobil altyapı güvenliği konusunda yardımcı olmak için çaba sarf ediyoruz.
Bunun yanı sıra hali hazırda bulut mimarisi üzerinden hizmet sunmaya çalışan büyük ölçekli operatörler ve entegratörlerle önemli çalışmalar gerçekleştiyoruz. Entegratör ve operatörler ile bulut üzerinden kurumlara ve şirketlere kendi altyapılarını sağlayacak ve o altyapıları yönetecek bulut/wi-fi çözümü geliştirdik.
Türkiye’deki son dönem çalışmalarınızdan söz edebilir misiniz?
Aruba’nın son dönem performansına baktığımızda gerek küresel pazar gerekse de Türkiye pazarında en önemli iki oyuncudan biri olduğumuzu görüyoruz. Türkiye pazarına gelirsek, pazarda HPN ve Aruba’nın paylarının çok önemli boyutlara ulaştığını gözlemliyoruz. Bu noktada HPE ve Aruba birleşmesinin ve her iki şirketin birbirlerinin bilgi birikiminden yararlanmasının büyük faydasını gördüğümüzü de eklemeliyim.
Hali hazırda Türkiye’nin her noktasına hizmet verecek bir ağa sahibiz. Aruba olarak İstanbul, Ankara ve İzmir gibi merkezlerin dışarısına taşan hizmet ağıyla, farklılık yaratmaya gayret ediyoruz.
IDC’nin son açıkladığı rakamlara göre özellikle kablosuz pazarında son 3 ayda pazarın lideri konumundayız. Yani Türkiye’deki her 10 kutudan 4’ünün Aruba’ya ait olduğunu ifade edebilirim. Amacımız elde ettiğimiz bu başarıyı devam ettirmek yönünde.