Değişim baskısı, dalga dalga büyüyor
BT alanındaki her türlü gelişme, sektörel değişiklikleri, iş yapış şekillerinde köklü farklılaşmaları beraberinde getiriyor. Bu değişim baskısına karşı durmak nafile. Finans, kamu, perakende ve daha niceleri adım adım, hızlı bir dönüşüm içinde.
Birçok sektörde köklü değişim yönünde büyük bir baskı var. Bu baskıya karşı koymak da imkansız. Çünkü yapılan her yatırım ve atılan her adım, günümüzde ayakta kalmanın temel şartları olan sayısallaşmayı ve sürekli yenilikleri yapmayı sağlıyor. İşte bu nedenle ‘Gartner Top Predictions 2014: Plan for a Disruptive, but Constructive Future’ (Gartner 2014 Tahminleri: Yıkıcı Ama Yapısal Değişimli Bir Gelecek Planı) araştırmasında dikkat çekildiği gibi, her ölçekte şirket, doğru iş yapısı ve BT yol haritasını çizmek için hızlı olmalı.
Gartner araştırması birçok sektörde önemli sonuçlar ortaya koyuyor. Öncelikle ‘tüketicileştirme’ eğilimi önemli bir baskı kaynağı. Bu eğilim birçok şirkete geleneksel iş süreçlerini ve operasyon modellerini değiştirme yönünde baskı uyguluyor. Kişiselleştirmeye ve geliştirilmiş müşteri hizmetlerine odaklanmak birçok sektörde önemli bir ihtiyaç. Tüm sektörlerde sayısal iş modellerine geçiş gereklilik. Bu yapı, beraberinde geçmişte mümkün olmayan yepyeni iş fırsatlarının hayata geçirilmesini sağlıyor. Araştırmanın dikkat çektiği bir sonuç da, büyük veriye hak ettiği değeri vermek üstüne. Bilgiyi geçmişe kıyasla daha etkin kullanmak birçok sektörde iş performansının gücü ve sürekliliği açısından önem taşıyor.
Tüm sektörlerde transformasyon, ayakta kalmanın şartı niteliğinde. 2014 ve sonrasında bu anlamda birçok sektörde zorlu bir rekabete kesin gözüyle bakılıyor. Ayakta kalabilmenin sırrı ise yerleşik iş modellerinde çağın, teknolojinin, sektörün gereklerine uygun değişimi hayata geçirmek. Bu konuda atılacak her adımda kuruma, ihtiyaçlarına ve sektöre özgü önceliklere uygun bir rota çizerek ilerlemekte büyük fayda var.
BANKACILIK: Sektörün yapısında hızlı bir değişim var ve artan maliyetlerin burada payı büyük. Birçok banka yeni sistemlere, hizmetlere, İK'ya ve ürünlere yönelik yatırımlarında beklediği geri dönüşe ulaşamıyor. Ama bir tarafta da, özellikle gelişmiş pazarlarda rekabetçi konumlarını da korumaları şart. Tüketici talepleri ve beklentilerinin sürekli gelişimi, bankacılıkta sunum modellerini değiştiriyor, yeni, fazlasıyla agresif rekabeti beraberinde getiriyor. Şube operasyonları gibi geleneksel bankacılık modelleri kârlılığını koruyor. Ama bu gibi geleneksel modellere yönelik talebin azalacağı da bir gerçek. Bulut tabanlı dış kaynak kullanımı yeni, köklü stratejilerin kaynağı olabilir. Bazı sektör düzenleyicilerin yıllar yılı çok sıkı olan tutumlarını gevşetmesi de böylece gündeme gelecek. Bu esneklik, bankaların bulut tabanlı dış kaynak kullanımına imkan sunabilecek. Farklı bankaların stratejileri farklı teknolojileri ve mobilite, uygulama, API'ler, iş süreçleri denetimi, iş zekâsı, analitik, büyük veri ve sosyal medya gibi temel konularda farklı teknolojileri ve yaklaşımları gerekli kılacak. Ama her türlü stratejinin temelini ‘bulut tabanlı kaynakların daha yoğun kullanımı’ oluşturacak. Dış kaynak kullanımının artması ve bulut tabanlı çözümlerin yaygınlığı, finans sektöründe başarının temeli olacak. Bu beklentileri karşılayabilmek için tedarik kanadının üç unsura daha ihtiyacı olacak. Birincisi bankacılık ve yatırım hizmetleri şirketleri için özel olarak tasarlanmış bulut hizmetleri komisyonculuğu. Bu şekilde farklı bulut hizmetlerini biraraya getirmek daha kolay olacak. İkincisi sektöre özgü ihtiyaçları, yani düzenlemelere uyumu, veri güvenliğini, iş sürekliliği yönetimini karşılayan ortak bulutlar. Üçüncü ve son unsur ise düşük maliyetli, sektöre özel kamu kaynakları. Bunlar minimum özelleştirme içereceği gibi, sınırötesi işlem gibi konularda kolaylık sağlayabilecek.
PERAKENDE: 3D baskı teknolojisi, perakende sektöründe büyük bir dönüşümü beraberinde getirecek. Satıcı konsolidasyonu da 3D baskı teknolojileri pazarının büyümesini destekleyecek. Perakende tüketici eğilimlerinde 'kişiselleştirme' en önemli faktör halini alacak ve bu da 3D baskı teknolojisi adına önemli bir fırsat sunacak. 3D baskı teknolojisi, sayısal modellerden fiziksel objeler yaratmada yeni imalat tekniklerini ortaya koyuyor. Geçen 12 ay içinde 3D baskı konusunda eğilimler zaten güç kazandı. Bunun temel sebebi ana akım medyada birçok mağazanın bu teknolojiyi benimsemesi. Pazardaki büyümenin bir işareti de teknoloji sağlayıcılar arasında konsolidasyon. 2013 yılında sektörde bu bağlamda birçok satın alma ve birleşme örneği görüldü. Perakende sektöründe bu teknolojinin kullanımında artışın hız kazanması bekleniyor. Sebep ise 3D baskı cihazlarının perakende sektöründe daha kolay edinilebilir hale gelmesi. 3D tarayıcılar ve tasarım araçlarında, tasarım yazılımı araçlarında ticari ve açık kaynak gelişimi de 3D baskı teknolojisini daha kolay edinilebilir hale getiriyor. Bu arada bazı perakendeciler halihazırda müşterilerine 3D baskı cihazları satıyorlar. Böylece tüketiciler kendi tasarımları olan ürünleri üretebiliyor. Bu teknoloji, perakende pazarında yeni iş modelleri ile büyük bir değişimi beraberinde getirecek. Bunun ilk örneği 3D fotokopi hizmetleri. Burada tüketiciler, perakendeciye 3D kopyasını istedikleri ürünü götürebilecek ve perakendeci de 3D baskı ile ürünün üretimini yapacak. İkinci örnek ise 3D baskı hizmet büroları. Burada tüketiciler web tabanlı bir hizmeti kullanabilecek, 3D modeli e-posta ile gönderecek ve fiziksel ürünler onlara posta ile gönderilebilecek.
KAMU: Giderek bütünleşen teknoloji eğilimleri ve açık veri gerekliliklerine yanıt olarak, yeni BT liderlik pozisyonları gelişiyor. Bu da sayısal kamu stratejilerinin geliştirilmesi ve konumlandırılması için önem taşıyor. Birçok kamu kuruluşu iş sorumlulukları konusunda tam ve açık iş tanımına sahip değil. Bu da CIO, CTO, veri yetkilisi veya sayısal yetkili gibi yepyeni görev tanımlarında ‘eksiklik’ olarak kendini gösteriyor. Kamuda görev yapan CIO'ların yüzde 20'sinden fazlası sayısallaştırmadan sorumlu yetkili görevlerinin bazılarını yerine getirdiği bilgisini veriyor. Tüm dünyada açık ve erişilebilir kamu verisinde artış var ve bu da 'kamunun sayısallaşması' anlamına geliyor. Yani kamu sektöründe BT yetkinlikleri ve liderlik becerileri yeniden tanımlanıyor. Yeni iş modelleri ortaya çıkıyor ve bu, çoklu katılım kanalları ile vatandaşa kamu hizmetlerini ulaştırmaya yetkisi olan mobil bir istihdam gücünü ortaya çıkartıyor. Maliyetleri azaltma ve performansı geliştirme baskısı ile karşı karşıya kalan kamudaki bazı CIO'lar, arka ofis çalışmalarını üçüncü parti bulut ve servis sağlayıcılara yönlendiriyor. Bazı CIO'lar da bu hizmetlerin iç tedarikçisi olma yolunu seçiyor. Bu yapılar BT odaklı inovasyonlarla vatandaşa ve kamu sektörü işgücüne önemli destek sunuyor. Sayısal varlıkları dengeleme eğilimi, BT rollerinin çoğalmasını ve dağıtılan sorumlulukları beraberinde getiriyor. Hem BT'nin tüketicileştirilmesi de kamunun BT yatırımlarını yapma şeklini, bu yatırımlarda sorumlulukların dağılımını etkiliyor. Ancak teknoloji satın alma ve konumlandırma kararları giderek BT şirketinin ve CIO'nun görev alanının dışında yapıldıkça, yönetim ve organizasyonel etkinlik de tehlikeye girebiliyor. Çünkü büyük ölçekli sayısal değişimin yönetiminde yetkinlik boşlukları veya kontrol açıkları söz konusu olabiliyor. Burada kamunun sayısala dönüşümünü yönetirken, zaman sınırı olan bir yol haritasıyla ilerlemek, sayısal stratejinin de ilgili kamu kuruluşunun faaliyet stratejisi ile bütünüyle bütünleşik olmasını sağlamak önemli. C seviyesindeki BT yöneticilerinin rollerinin açık bir biçimde tanımlanması da şart. Kamu için sosyal ağlar, mobil iletişim, veri analitiği ve bulut gibi başlıklarda sinerji ile gelen değerin sunumunda BT liderliğinin sürekli geliştirilmesi önem taşıyor.
KAMU HİZMETLERİ: 2015 yılında ABD'de 65 milyon akıllı ölçüm cihazının konumlandırılması hedefleniyor. 2020 yılında ise küresel bazda bu rakamın 1 milyara ulaşması bekleniyor. Gelişmiş ölçüm altyapısı (advanced metering infrastructure-AMI) veri miktarını artırırken, geçici, mekansal ve olay bağlantılı veri kombinasyonlarının üretimi söz konusu olacak. Bu veri işlemeye yönelik talepler, erişilebilen verinin en doğru şekilde kullanılabilmesini sağlayacak. Kamu hizmetlerinde iş zekâsı teknolojilerinin hakkıyla kullanımında hala bazı eksiklikler var. Bu da, bu alanda kamu dışındaki tedarikçilerle işbirliğini gerekli kılıyor. Yani kamu hizmetleri, kendi akıllı ölçüm hizmetlerinin en azından bir bölümünü analitik hizmet sunuculara bırakma ihtiyacı duyacak. Böylece büyük veri ve bilgi işleme ihtiyaçlarını en doğru biçimde karşılayabilecekler. Kamu hizmetlerinde bulut tabanlı akıllı ölçüm analitiklerine yönelik artan ilgi aslında hem iyimserlik hem de temkinli bir tavrı gerekli kılıyor. Bulut tabanlı akıllı ölçüm, veri analitik çözümleri konumlandırma sürelerini kısaltabilir, BT altyapısı yetersiz, veri analiz deneyimi sınırlı kamu kurumlarına sade yapılar sunabilir. Ama bir tarafta da, bulut tabanlı akıllı ölçüm veri analitiği alanında çok çeşitli sağlayıcılar var ve her birinin yetkinlikleri birbirinden çok farklı. Sonuçta sektör de farklı analitik uygulamaları hala keşfetme ve öğrenme sürecinde. Bu nedenle bulut tabanlı sağlayıcılar, esnek analitik teknolojilerine, farklı ihtiyaçları karşılamaya yönelik kurum içi deneyimi desteklemeye odaklanmalılar.
SİGORTA: Tüketiciye dönük mobil uygulamalar, sigorta sektörü için büyük bir öncelik oldu, ama onların mobil projelerinin birçoğu da son kullanıcıya çekici gelmekten uzak kaldı. Tüketicilerin, sigorta şirketleri tarafından sunulan mobil seçenekler hakkında bilgisi sınırlı ve mobil özellikler de sigorta satın alma kararlarında büyük bir etkiyle sahip değil. Birçok mobil sigorta uygulamasının tasarımı çok zayıf ve yaygın tüketici kullanım senaryolarını karşılamaktan uzak. Son yıllarda sigorta sektörünün tüm segmentlerinde mobil uygulama geliştirmek temel öncelik oldu. Ancak bu ‘mobil sigorta’ projelerinin birçoğu son kullanıcıyı çekmekte yetersiz kaldı. Çünkü Gartner'ın araştırmalarına göre, tüketicilerin büyük bölümü mobil sigorta uygulamaları kullanmıyor, kendi sigorta şirketlerinin sunduğu mobil seçenekler hakkında bilgi sahibi değil ve mobil özellikler, onların sigorta satın alma kararında hiçbir rol oynamıyor. Bir tarafta da birçok mobil sigorta uygulamasının yetersizliği ile sonuçlanan başarısızlıklar var. Tüm bunlar yüklü yatırımlar, buna karşılık dönüşü olmayan yatırım harcamaları demek ve bu açıdan, sektör şirketlerinin işi zorlaşacak. Sektörün odak noktası daha farklı alanlara kayabilecek. Örneğin bazı sigortacılar mobil uygulama geliştirmeye bütünüyle son verecek, bazıları uygulamalarını elden geçirecek ve daha tüketici odaklı yapılar oluşturacak, bazıları da mobile özel uygulama geliştirmek yerine, mobile uygun web siteleri tasarlamaya odaklanacak. Birçok sigorta şirketi, ilk nesil mobil uygulamalarını devre dışı bırakarak, bunları daha odaklı ve fonksiyonel uygulamalarla güncelleyecek. Ayrıca sigortacılar kendi sayısal iş modellerinde mobil uygulamaları daha doğru biçimde konumlandıracak, bu başlıkta verimli iş ortaklıklarına bile imza atacak. Bunun ilk akla gelen örnekleri sosyal medya veya ödeme hizmet sağlayıcıları.
SAĞLIK: Yeni ürün tasarımları ve fayda kriterleri aslında sağlık hizmeti tüketicilerinin tıbbi ürün ve hizmetlerde yaptıkları harcamalarda geçmişe kıyasla daha büyük bir yükümlülüğü üstlendiğini gösteriyor. Kalite kıyaslamalarına dair bilgilere erişimin artması, tüketicilerde güvenlik ve sağlık hizmeti sunucularının etkinliği bazında sürekli güncellenen, daha güvenilir bir rehber demek. Tüketicilerin 'alışverişi yapılabilir tıp' başlığındaki araştırmaları artık sadece fiyat kıyaslamakla sınırlı olmayacak. Artık kalite, hasta tercihleri ve deneyimlerinin paylaşımı gündeme gelecek. Bu gelişen karar süreçlerinin her adımında daha karmaşık karar alma süreçleri ve değerlendirme için ek veri noktaları gerekli olacak. Sağlık hizmeti faturalama uygulamaları da tüketicilerin yakın takibinde olacak. Çünkü sektörün şeffaflığı, tüketicilere hesap bilgilerine erişimde daha da fazla özgürlük sunacak. Burada sağlık sektörüne ödeme yapanların, şeffaflık uygulamalarını destekleyen kaynakları saptaması ve daha iyi tıbbi karar desteği için gelişen tüketici talebini karşılayacak BT çözümlerini hayata geçirmek gerek.
EĞİTİM: İlk ve orta eğitimde (K-12) bütçeler durağan kalacak veya gelecek 3 yıl içinde iyice düşecek. Ama bütçe kısıtlarına karşılık, eğitim sektörünün paydaşları, öğrenciler için kişiselleştirilmiş bir eğitim yol haritası talep edecek. Bu; temelde yetkinlik tabanlı, ideal eğitim sistemini oluşturuyor ve öğrencinin karakteristik özellikleri ve yetkinliği bir sonraki eğitim aktivitesini belirliyor. Küresel bazda şu anki eğitim sistemi göz önüne alındığında, eğitmenlerin her bir öğrenciye yönelik kişiselleştirilmiş eğitim planı geliştirmesini beklemek hayal. Bu arada, öğretmen başına düşen öğrenci sayısını azaltmak da kişiselleştirilmiş eğitim ortamı yaratma yöntemi değil. Eğitim aktiviteleri sunmaya yönelik algoritmalar kullanan çevrimiçi çözümler öğretmenleri her bir dersi planlama yükünden kurtarabilir, bunun yerine öğrencilere koçluk etmeleri için imkan verebilir. Kişiselleştirilmiş yapı içeren çevrimiçi çözümlerde ilk dalga eğitim dönemi hedefleri ile bağlantılı olarak derslerin içeriklerini sunacak. Öğretmenlerin de her bir öğrenci veya öğrenci grubu için bu veriyi kullanması, yönlendirici etkinliklerle rehberlik yapması beklenecek. Böylece aslında öğretmenin rolü de değişmeye başlayacak. Öğretmen ‘yetkin bir koç’ rolüne bürünecek. Eğitim başlığında tedarikçiler de algoritma tabanlı bir yaklaşım sunan çevrimiçi sistem sunmak için birbiri ile yarışacak.
İMALAT SEKTÖRÜ: Temel imalat pazarlarında büyüme potansiyelinin sınırlı olması, birçok şirketi yeni gelir fırsatları aramaya itiyor. Bir tarafta da mobil internetin yükselişi ve bunun bağlantılı tüketici yaratması, 'şeylerin interneti' kavramını pekiştirmesi sektör ve pazar sınırlarına yönelik tanımları tepeden tırnağa yenileyecek. Bu, bütünleşik sektör yapısının, sektör dışı iş fırsatlarının gündeme gelmesini sağlayacak. Hatta bu bütünleşik yapıların ilk sonuçları ortaya çıkmaya başladı bile. Örneğin 2012 yılının başında Nike, kişisel fitness cihazı ve servis yapısı olarak FuelBand ürününü pazara sundu. Bütünleşik sektör yapısı, gerekli yetkinliğe sahip pazarlarda bir sonraki büyük büyüme fırsatı anlamına geliyor. Böylece tek bir ürün veya hizmete odaklanmak yerine, sektörler arası değer fırsatları ve bunların teknoloji ile nasıl desteklenebildiği önem taşıyacak. Bu yeni yapı, tek bir sektörle sınırlı olan dikey ve yatay entegrasyonla da asla karıştırılmamalı. Sektörel bütünleşmeyi, sektörler arası değer fırsatlarını benimseyen üreticiler yeni ürün ve hizmetler sunabilecek ve böylece sadece tek bir sektörün değil, birçok sektörün ihtiyacını karşılayarak faaliyet alanını genişletebilecek. Yani uzmanlık paylaşımı ile yaratıcı değer sunumlarını ortaya koymak adına çok sayıda şirketin yakın işbirliği hayata geçecek. Bu eğilim, iş modeli algılarında değişim demek. Gelir elde etme felsefesi ‘ürün odaklı’ satış modelinden ‘tüketicinin bütünsel hayat tarzı’ odaklı bir yapıya geçecek.
FİKRİ MÜLKİYET: Fikri mülkiyet hırsızlığı uluslararası bir sorun ve küresel ticarette payını gittikçe artırıyor. 3D baskı cihazları, tarama cihazları ve 3D modelleme teknolojisi de fikri mülkiyet hırsızlığını önemli ölçüde kolaylaştırıyor ve bunun maliyetini azaltıyor. Fikri mülkiyet hırsızlığı teknolojileri daha yetkin ve daha erişilebilir hale geliyor. Sahtecilik ve fikri mülkiyet hırsızlığını yaygın hale getiren 3D baskı teknolojisi, üreticilerin hak ihlalleri karşısında tazminat hakkı elde etmesini zorlaştıracağı gibi, tüketicilerinin de kalitesiz veya tehlikeli ürünlerle karşı karşıya kalması riskini beraberinde getirecek. Ürün yöneticilerinin 3D baskı cihazı ile kopyalanamayacak ürün içerikleri belirlemesi, bunlar için işbirliklerine hazır olması bu yüzden önemli. Bunun ilk akla gelen örneği, tekil sinyal özellikleri sunan gömülü çipler. Üreticilerin ve perakendecilerin, ayrıca BT uzmanlarının arasındaki işbirliğinin gelişmesi şart.
PAZARLAMA: İçerik odaklı pazarlama; üreticiler ve perakendeciler için oyunun kurallarını değiştiren bir yapı. Alışveriş yapan tüketicilerle etkileşim birçok açıdan fırsat. İçerik odaklı sunumları yapmak için gereken unsurların ve yetkinliklerin birçoğu yavaş yavaş hayata geçiyor. Ancak bunları sunan birbirinden farklı çok yapı var ve tek bir tedarikçi de tüm başlıklara sahip değil. Yani gerekli motorlar, sadakat verisi ve veri yönetimi, mobil perakende uygulamaları, lokasyon sağlayıcı özellikler farklı teknoloji tedarikçilerinde dağılmış durumda. Üreticiler ve perakendeciler arasında daha etkili işbirliği pazarlamanın bu biçimde gelişmesinde öneme sahip. Bu işbirliği; veri paylaşımı, promosyon çalışmaları ve daha fazla 'birlikte kazanma' hedefiyle hayata geçecek, işbirliğinde tüm tarafların ortak paylaşımı esas olacak. Tüketicinin de bu değişimi istediğini unutmamak gerek. Birçok tüketici ilginç teklifler almak istiyor. Bu arada perakendeciler ve üreticiler, tüketicilerle daha yakın ilişkiler kurma peşinde. Yeni ‘içerik’ odaklı modelin gelişimi bu yönüyle bazı kilit değişimlerin adresi olacak. Öncelikle perakendeciler ve onların tedarikçileri arasında gerçek büyüme fırsatları hayat bulacak. Genel fırsat sunumlarından ziyade, bireysel teklifler öne çıkacak. Bu da, daha fazla tüketici bilgisi edinmeyi gerekli kılacak. Şu anda perakende sektörü ‘mağaza konumu’ bazında neyin satıldığı odaklı işliyor. Ama yeni yapı ile ‘mağaza lokasyonunda kime neyin satıldığı’ verisiyle daha çok ilgilenilecek. Zaten bu da bireysel sunumları mümkün kılacak.
Sektör bazlı stratejik varsayımlar
– 2016 yılında özkaynakları dikkatli harcama gereği ışığında, küresel bazda bankaların yüzde 60'tan fazlası işlemlerinin büyük bölümünü buluta alacak.
– 2017 yılında dünyanın önde gelen 10 çoklu kanal perakendecisinin en az 7 tanesi 3D baskı teknolojilerini kullanarak müşterilerin siparişlerine yanıt verecek.
– 2017 yılında akıllı ölçüm çözümleri kullanan kamu hizmetlerinin yüzde 40'ı bulut tabanlı büyük veri analitiğini kullanacak. Bu da hizmetlerin tüketici ihtiyaçlarına göre en doğru biçimde konumlandırılabilmesini sağlayacak.
– 2015 yılı sonunda yetersiz yatırım geri dönüşleri ile birçok sigorta şirketi mobil uygulamalarının yüzde 40'ını devre dışı bırakacak.
– Tam gen diziliş düzeni ile tıbbi veri bankaları için yeni bir pazar oluşacak. 2016 yılında pazar penetrasyonu yüzde 3'leri aşacak.
– 2017 yılı boyunca K-12 çevrimiçi eğitim harcamaları yüzde 25 oranında artacak. Bütçe sıkıntıları ise geleneksel kategorilerde harcamaların durağan bir yapı sergilemesine yol açacak.
– 2018 yılında önde gelen 100 üreticinin yüzde 20'sinin gelirinin kaynağını yeni, sektörler arası değer sunumlarının meyvesi olan inovasyonlar oluşturacak.
– 2018 yılında 3D baskı, küresel bazda fikri mülkiyette yıllık en az 100 milyar doların yitirilmesine yol açacak.
– 2017 yılında tüketicilerin yüzde 15'i bireysel özelliklere ve tüketici profiline dayanan metin odaklı sunumlara yanıt verecek.
– 2015 yılında, hayat bilimi kuruluşlarının yüzde 80'i büyük verinin baskısı altında kalacak. Bu da BT yatırımlarında yatırım dönüşlerinin pek bekleneni vermemesine yol açacak.