Değişim hızı bulutla yol alacak
Autodesk Global Satış ve Hizmetler Başkan Yardımcısı Carpenter’a göre, bulut bilişim tüm sektörlerde iş yapış biçimlerinden süreç yönetimine, istihdam ihtiyaçlarından gelişim eğrilerine birçok başlıkta değişim demek. Bu gerçeği reddetmek ise pek hayırlı olmayacak gibi gözüküyor.
Autodesk, Autodesk University Extention İstanbul 2016 (AUx İstanbul) ile 600’ün üstünde tasarımcı, mimar ve farklı sektörlerden profesyonelleri ikinci kez İstanbul’da buluşturdu. AUx İstanbul 2016’ya katılan profesyoneller, Autodesk’in üst düzey yöneticilerinden şirketle ilgili en güncel duyuruları dinlemenin yanı sıra, tasarım ve teknoloji dünyasına ilişkin eğilimler ve projeler hakkında da bilgi edindi. Autodesk’in üst düzey yöneticilerinin konuşmalarıyla başlayan etkinlik, üretim, inşaat ve diğer sektörlere odaklanan paralel oturumlarla devam etti. Sunumunun ardından bir görüşme yapma fırsatı bulduğumuz Autodesk Global Satış ve Hizmetler Başkan Yardımcısı Callan Carpenter, görüşmemizde de bulut bilişimin önemine, sektörlerde iş yapış şekillerini değiştirdiğine işaret etti. İşte detaylar:
Küresel bir değişimden bahsettiniz ve tüm sektörler bu değişime bağlı. Peki ya ülkelerin, sektörlerin bu değişim konusunda farkındalığı ne seviyede?
Farkındalık her ülke ve sektörde aynı değil, ama önemli bir gelişme sergilediğini kabul etmek gerek. Gittiğim her coğrafyada bu gelişimi görüyorum, ama herkesin gerekli tüm parçaları doğru biçimde bir araya getirdiğinden emin değilim. ‘Future of Making Things’te çoklu teknoloji akışları ile farklı fikirlerin bir araya gelmesi, vizyonumuzun gelişimi için önemli. Tasarım, üretim ve kullanım söz konusu olduğunda, tüm bu başlıklar arasında hiç olmadığı kadar güçlü bir bağ var. İnşaat şirketine gidin, mimar ve inşaatçı arasında her zaman bir rekabet vardır. Son model otomobil tasarlayan tasarımcı ile bunun işlerliğini üstlenen mühendis arasında da… Çünkü eskiden herkes birbirinden farklı diller konuşuyordu. Tüm tarafların farklı öncelikleri vardı, ama geldiğimiz noktada imalat sanayiinden bir şirketin çalışanları, aynı masanın etrafında oturup verileri ve hedeflerini konuşabilir. Yani tek bir kişi değil, tüm birimler ve tüm çalışanlar bu yeni bilişim dünyasının içinde ve kişiler arasında boşluk yok. Fikir paylaşımı; ürün, hizmet veya çözümde katma değer ve gerçek inovasyonu beraberinde getirme potansiyeline sahip. Tasarım, inşa ve kullanım arasındaki köprüleri kurup geliştirdikçe, gelecek vizyonunda önemli bir adım atılmış oluyor.
Peki ya buna direnç gösterenler?
Her zaman her konu ve sektörde yeniliğe karşı direnç gösterilir. Çünkü en zor iş değişimdir. Ben sana bir parça teknoloji, bir yazılım veya 3D baskı cihazı satabilirim, ama bunlar, esas çözümün yüzde 20’sidir. Kalan yüzde 80 ise insanlar ve verimli işbirliği. Geçen 5 yılda Autodesk danışmanlık yapısının da yönetimini üstlendim. Yaptığımız iş; temelde değişim yönetimini konumlandırmak. İnsanlara eski alışkanlıkları ile kullanacakları yeni teknolojileri vermekten ziyade, değişen tedarik ve ihtiyaç zincirini anlatmak, yeni teknoloji ile bunları işler hal getirmek için yöntemler düşünmek zorundasınız. Benim de görevim bu yeni dönem mühendisliği konusunda fikir vermek, bu yolculukta onlara rehber olmak.
Değişim yönetimi konusunda stratejiniz ve öncelikleriniz neler?
Tüm bunlar sektöre ve ülkeye göre değişiklik gösteriyor. Ama ortak gerçek; büyük bir teknoloji devriminin varlığı. Örneğin BIM (Building Information Modeling), inşaat sektörü ve mühendislik başlığında ezber bozuyor ve bu yapıda gelişimin sonu yok. ABD’de, İngiltere’de, Singapur veya bir Kuzey Avrupa ülkesinde büyük bir inşaat projesi yapacaksanız, BIM’i bilmeniz gereklilik. Yani BIM’i reddederek rekabet edemezsiniz. Ama örneğin Japonya, BIM’e uyum konusunda nispeten daha yavaş. Japonya farkı bir inşaat kültürü ve ekosistem barındırıyor. Bu nedenle Japonya’da bir şirket, BIM kullanması konusunda üzerinde baskı hissetmiyor. Ama Vietnam, Singapur, Kanada gibi ülke dışında projelere adım atınca görüyorlar ki; rekabette BIM belirleyici. İşte bu nedenle herkesi yenilikler konusunda doğru biçimde eğitmeye önem veriyoruz. Sunumumda da gördünüz, Autodesk çözümü tanıtmadım, bu değişimin gerçek olduğunu anlamaları ve onları motive etmek için bilgi verdim. ‘Disruption’ hem risk hem fırsatları beraberinde getirir. Siz hangisini istiyorsunuz, önemli olan bu. Geçtiğimiz aylarda kaybettiğimiz, Intel’in eski CEO’su Andrew Grove, ‘Only the Paranoid Survive’ isimli bir kitap yazmıştı. Bu sağlıklı bir paranoya ve anlamı şu: Yeniliklere açık değilseniz, pazarınızı veya müşteri ihtiyaçlarınızı değiştiren unsurların farkında değilseniz, bu değişimin avantajını da başkası alır. İşte bu nedenle paranoyak olmanız lazım. 30 yıldır pazardayız ve sektörümüzde eski tarz iş yapan rakiplerimizden yana kaygımız yok. Onları çok iyi tanıyoruz. Bizi tedirgin eden ise garajda bir araya gelen 5 girişimcinin ilginç ve yaratıcı bir fikir etrafında toplanması, bu fikir ile geleneksel iş yapış şeklini değiştirme potansiyeli. Bulut bilişim büyük bir değişime fırsat veriyor, rekabet yapısını, iş yapış şeklini değiştiriyor. Etkili ve tamamlayıcı bir paranoya, her sektörde kendini göstermeli.
Bulut bilişimde gelişimi nasıl görüyorsunuz?
Bugün Ar-Ge’mizin çok önemli bir bölümü bulut bilişim odaklı. Bundan 4-5 yıl önce bulut bilişimden bahsettiğimiz müşteriler ilgilenmiyorlardı. Ertesi yıl ziyaret ettiğimizde ‘tamam gelin anlatın bari 5 dakika’ demeye başladılar. Üçüncü yılda ise gittiğimiz müşteriler bizi dinlemeye başladıkları gibi, güvenlik öncelikli olmak üzere soruları da arttı. Bugün geldiğimiz noktada müşterilerimiz bizden hep yenilikler bekliyor, özellikle bulut bilişim başlığında daha hızlı olmamızı istiyor. Örneğin küresel finansal sistemde tüm bankalar bulut ağ yapısı ile birbirine bağlı durumda. Bu nedenle bulut konusunda güvenlik endişesi olan müşterilerimize şunu söylüyoruz: Sıkıntılar var tamam, bunları kabul ediyorum, bazı ülkelerde bant genişliği de sorun olabiliyor, ama bence bulut bilişim, bu gibi sıkıntılara farklı açılardan yerinde çözümler sunma potansiyeline sahip. Burada önemli olan sizin nasıl düşündüğünüz.
Düşünüş şekli nasıl bir fark yaratıyor?
1903 yılında Wright kardeşler, tasarladıkları ilk uçak modeli ile yerden biraz yükselip kısa mesafe gidebildiler. Birisi bu çabaya bakıp ‘siz delisiniz, bu uçağın birçok eksiği var, ayrıca havaalanlarımız yok, risk yüksek, o yüzden unutun gitsin’ diyebilirdi. Ama bir başkası, bu çabalara baktı ve yıllar sonra havada seyahat trafiği potansiyelini gördü. Bulut bilişime de böyle bakmamız gerek. Hem de sadece veri depolama için değil… İnanıyorum ki, güvenlik gibi bilişim odaklı problemlerin çözümünde de bulut bilişim belirleyici olacak. Çünkü bir zamanlar havayolu ulaşımı nasıl yaratıcı bir fikir idiyse, birileri havalimanlarını inşa edip geliştirdi, birileri daha konforlu koltukları kullanıma sundu, birileri yemek servisinin daha da etkili olmasını sağladı. Bu gelişim uzun bir süreç, ama buna değer. Sonuçta bulut bilişim de hayatımızı benzer biçimde değiştirecek. Ayrıca uçaktan çok daha hızlı bir devrim hayata geçecek, mekanik gelişimden daha hızlı bir süreç olacak.
İK ihtiyaçları BIM’de nasıl şekilleniyor?
“Autodesk University Las Vegas 2016, Kasım ayında düzenlenecek ve ilk gün, davetlimiz olan yönetici oturumunu yöneteceğim. Seçtiğimiz yöneticileri her yıl bir araya getiriyoruz ve bu yılın konusu “Future of Work”. İşgücümüz nasıl, hangi açılardan değişecek, eğitim başlığında ve yetkinliklerde nelere ihtiyaç var gibi konuları ele alacağız, çünkü geleceğin iş yapısı ve istihdamını bu dijitalleşme paralelinde geliştirmek gerek. Hatta sadece üniversiteler değil, liselerde, ortaokul ve ilkokullarda da bu konuda eğitimler verilmeli ki hem farkındalık oluşsun hem yetkinlikler gelişsin. Autodesk, 2008 küresel kriz döneminde, gerileyen gelirlere rağmen aldığı kararla üniversitelere yazılım sunumlarından vazgeçmedi. Her öğretmen ve öğrencinin küresel bazda çözümlerimize ulaşabilmesinin önemini biliyorduk ve bunu, öğrenci versiyonu ile değil, tam kullanıcı sürümüyle yapıyoruz. Öğrencilere verdiğimiz eğitim ve sunumlarla, üniversiteden çıktıklarında 3D tasarımı, tüketici ve şirket beklentilerini, onları nasıl dinleyip geliştirmeler yapacaklarını biliyorlar. Şirketler de bu yetkinliğe sahip gençleri bünyelerine katmaya sıcak bakıyor. Türkiye’de de eğitim bizim için önemli bir başlık ve eğitimin yanında, öğrencileri hedefleyen tasarım yarışmalarını da hayata geçiriyoruz.”
İNŞAATTA HERKES BIM’E HAKİM
“ABD’de inşaat sektöründeki birçok başlıkta sendikalar yaygındır. Bunlar üstü başı beton ve demir tozu kaplı, kafasında bareti ile belli bir yaşa gelmiş adamlar. Biz sendikalarla işbirliği yaparak 1 milyon inşaat sektörü çalışanına BIM’i öğrettik ve verdiğimiz tabletlerle onlar da aynı veriye ulaşabilir hale gelmekle kalmadı, sorumlulukları paylaşmak ve iş süreçlerini yönetmek çok daha verimli hale geldi. Bu çalışmaya bayıldılar, çünkü sendikalar da üyelerine gerçek bir değer sunabilir hale geldi, dijital dönüşüm sürecinde sendika üyeleri için katma değer oluşturdu. Bu işbirliği ile taraflarda BIM hakimiyeti olduğu için tüm çalışanlar aynı dili konuşuyor, sendika sayesinde işçiler kişisel bir değer oluşturma fırsatı elde ediyor.”