Denize Özlem…
Çocukken yazın gelmesini iple çekerdim.
Okullar tatil olur, önlük, yaka, mendil, çanta bir köşeye atılır, ısınan havayla birlikte esen ılık rüzgarlarla gönlümüz ısınırdı. Karpuz kabuğu denize düştükten sonra da deniz mevsimi başlardı.
O zamanlar İstanbul’un birçok noktasında denize girilirdi. Rahmetli annem tutar elimden, kah Florya Plajı, Ataköy Plajı, Menekşe Plajı’na giderdik.
Ama en çok sevdiğim yer vapur ve banliyö treni yolculukları yaptığımız İdealtepe Plajı’ydı. Hayatımın ilk aşkını da (sanırım 5 yaşında filandım) kumdan kaleler yaparken yaşamıştım.
Ergenliğe girince deniz sevdam, mahalleden arkadaşlarla Kabataş’ta, Harem’de, şimdilerde Çırağan Kempinski’nin olduğu, eski Şeref Stadı’nın önünde, Bebek’te, Hisar’da devam etti.
İstanbul çocuğu olmak buydu… Boğaz’da yüzmeyen, Marmara’nın suyunu yutmayan yoktu aramızda…
Şimdilerde Karaköy’de, Galata’da suya atlayan Suriyeli çocukları görüyorum. Erkekler neyse de kızların hiç şansı yok. İşte bu fotoğrafta olduğu gibi şehrin ara sokaklarında yanlarında can simitleri denize özlemleri sürüp gidiyor ne yazık ki…
Cem Kıvırcık
instagram, twitter, facebook