Depolamanın önemi gün geçtikçe artıyor
Veri miktarı katlanarak artarken, nesnelerin interneti, makineler arası iletişim gibi yenilikler büyük veriyi daha da büyük hale getiriyor. Bu nedenle depolamaya hak ettiği önemi vermek şart.
Dilay Sağbili
Yeni teknolojilerin hayatımıza girmesiyle veri saklama gereksinimi kaçınılmaz bir hal alıyor. Güvenli ve etkin veri saklamanın önemini vurgulayan Seagate Türkiye Sorumlusu İlknur Baydak, hedef ve stratejileri hakkında sorularımızı yanıtladı.
2016’da ürün planı ve hedefleriniz neler? Seagate Türkiye’nin küresel pazarda nasıl bir konumu var?
2015 yılı BT sektörünün tümünde olduğu gibi, disk üreticileri için de zorlu geçti. Makro bazda tüketicinin BT için bütçe ayırmaması, düşük GSMH, PC pazarının ciddi düşüşü, mikro anlamda da SSD’nin pazardan pay alması, toplam pazarın beklenenin altında olması gibi sebeplerle küresel bazda zor bir yıldı. Ama bilgi depolayarak 13.7 milyar dolar ciro yaptık. Türkiye’deki ciromuz ise 40 milyon dolar olarak gerçekleşti. Türkiye’de bir önceki yıla göre yüzde 12’lik bir düşüş var. Bu durumun ana sebebini masaüstü PC pazarındaki kayıp olarak görüyoruz. Ancak alternatif kanallarda büyümeye devam ediyoruz. NAS cihaz pazarında KOBİ NAS büyüme hızı 2015’de yüzde 14.7 idi. Bu rakamın 2016’da yüzde 18.4 ve 2017’de yüzde 20.4`e çıkacağını ön görüyoruz. Bu da bizim için NAS disklerde ve Enterprise NAS disklerde adetlerimizin katlanarak büyüyeceğini gösteriyor. Bu yılın en önemli ürünlerinden birisi de 3.5 inçlik 10TB Seagate Enterprise Capacity.
10 TB’lık disk ne gibi özelliklerle karşımıza çıkıyor?
Teknolojik özelliklerini yılın başında duyurduğumuz ürünümüz Ağustos ayı itibariyle satışta olacak. 10TB kapasitesiyle, raf başına yaklaşık yüzde 25 daha fazla kapasite sağlıyor. Düşük güç tüketimi ve boyutları sayesinde veri merkezleri için optimum sahip olma maliyeti sağlıyor. Yaklaşık 2.5 milyon saat arızasız çalışabilme süresine sahip. SATA 6Gb/sn arayüzüyle kolay bir entegrasyon sağlıyor.
Öncelikleriniz neler? IoT, M2M gibi eğilimler bunları nasıl etkiliyor?
Geleneksel veri depolama çözümlerinin veri üretiminin katlanarak artan hızına yetişmesinin imkânsız olduğunu unutmamak gerekiyor. Sıklıkla söz ettiğim bir istatistik var: 2013 yılında dünyada 600 milyar DVD’yi doldurmaya yetecek kadar veri üretildi. Tahminler bu sayının 2020’de 10’a katlanmış olacağı görüşünde. IoT kavramı yayılmaya devam ettiği sürece önümüzdeki 5 yılda birbirine ve ağa bağlanacak cihaz sayısı 50 milyarın üzerinde olacak. Büyük verinin 2014’ten 2019’a yüzde 20.4 büyüyeceği ve 2019’da 8.5 milyar dolar büyüklüğe ulaşacağı öngörülüyor. Kapasite olarak bakarsak, 2019’a kadar yüzde 29.9 büyüme söz konusu. 2016 yılında dünya, depolayabileceğimizden fazla veri üretmeye başlayacak. Amazon, kısa süre önce havadan teslimat yapılabilmesini sağlayan insansız hava aracını tanıttı. Google ve diğer şirketler sürücüsüz arabalar üzerine çalışıyor. Bütün yeni teknolojilerin ortak bir özelliği var: Güvenilir, güvenli ve etkin veri saklama gereksinimi. Depolama endüstrisinin giderek büyüyen bu sorununun çözümü, depolama konusunda daha kapsamlı ve stratejik bir yaklaşım benimsemekte. Araştırmaya göre, küresel bulut depolama pazarı da önümüzdeki dört yıl içinde üç kat büyüyecek. Veri üretim hızı artarken her türlü depolama çözümüne ihtiyaç duyacağız. Sabit disklerden SSD’ye, HAMR’dan flaşa, DNA’dan elektron depolamaya her şey dünyanın ürettiği verilerin güvenle depolanmasında bir role sahip olacak. Yapılması gereken depolamaya maliyet ve erişilebilirlik açısından bakmak ve ihtiyaca cevap verecek doğru depolama tipini bulmak. Veri güvenliğine ilişkin kamu farkındalığının giderek artması ve hükümetlerin veri mahremiyeti, güvenilirliği ve güvenliği konularında daha sıkı düzenlemelere gitmesi her türlü depolama yönteminin olmazsa olmazlarından. Ancak güvenli depolama teknolojilerinin daha kapsamlı kullanımı tek başına çözüm olmayacak. 2016 yılında hem tüketicilerin, hem de işletmelerin neyi, nasıl depolayacaklarını düşünmeye başlaması gerekecek.