Dernekçilik…
Meslek hayatım boyunca birçok dernekte kurucu üyelik, yönetim kurulu üyeliği gibi görevler aldım. Elimden geldiğince de yardım etmeye çalıştım ama olmadı bir türlü …
Bir kısmı benim birlikte hareket etme kabiliyetsizliğimden de olsa gerek devam ettiremedim. Başlangıçta umutlarla katıldığım oluşumlar herhangi bir nedenle, benim açımdan başarısızlıkla sonuçlandı.
En son TBD İstanbul Şubesi yönetim kurulu üyesiydim, bu defa katılmak istemedim. Başkanlarım da bunu anlayışla karşıladılar, eksik olmasınlar.
Özellikle yakın olduğum bilişim STK’larının yapısına baktığımızda fedakar başkanlar ve yanında ona destek veren bir avuç insan görüyoruz. Vakitlerini, güçlerini bin bir fedakarlıkla yönettikleri derneklere harcıyorlar. TBD Genel Başkanı Rahmi Bey inanılmaz şekilde çalışıyor, koşturuyor, Deniz Başkanın günü gecesi dernek işlerine karışmış durumda. Yanında destekçileri de aynı fedakarlıkla çalışıyorlar. Diğer derneklerin tam içinde olamadım, yorum yapamıyorum.
Küçük çaplı bir şubenin aylık gideri 15 bin TL civarında. Büyükler ve merkez yapıların daha fazla elbette. Kar gütmeyen dernekler olduklarından ve masrafları karşılamak için mücadelenin büyük bir kısmı etkinlik ve eğitim organizasyonlarıyla geçiyor. Yöneticiler bu parayı bulabilmek için kendi özel yaşantılarına vakit ayıramıyorlar hatta işleri bile aksıyor olabilir. E o zaman yanlış giden bir şeyler var demek ki…
Benim dernek denildiğinde aklıma gelen, aidat ve bağışlarla masraflarını karşılayan, sektörel çıkarımlar yapıp, bunları devletin en üst organlarına götürüp üyelerine ve sektöre faydalı sonuçlar üreten kurumlar. Üyeler aidat ödüyor mu? Çok azı evet, gerisi hayır. Peki bağış yapan güçlü kaynaklar var mı? Kesinlikle hayır. E bu durumda dernekler belki arada faydalı çalıştaylar yapıyor olabilir ama kalan önemli iş gücünü etkinliklere ayırıyor. Bu durumda da mesela benim gibi 25 kişiye istihdam yaratmış, bunları geçindirmeye çalışan kurumlara hatta üyelerine rakip oluyorlar. Böyle çok da çözümü kolay olmayan bir çevrime takılmış durumdalar.
Şöyle bir çağrı yapalım, büyük markaların her biri fazla değil 10 firmamız yeter, TBD İstanbul’a her ay 2 bin TL ödesin, şubenin masrafları çıksın, etkinlikleri de bu markaların sponsor olduğu ücretsiz şenliklere dönüşsün. Derneğimiz de etkinlik mücadelesi yerine sektöre katkı sağlayacak çalıştaylar, kurullar ve bedelsiz eğitimlerle üyelerine fayda sağlasınlar.
Bilişimdeki büyük derneklerimize zaten lafım yok, onların keyfi yerinde gibi. Ankara’da kamu bilişimcilerinin oluşturduğu derneğin sponsor derdinin olmadığı belli, böyle bir tavsiyeye ihtiyaçları da yok. Sektörümüzün önemli derneği TÜBİDER kendi çapında güzel işler yapıyor, para dertleri var ama en azından üye firmalar el ele güzel sonuçlar üretiyor. Son olarak bir de sektörümüzün etkinlerine el atan sektör dışı dernekler var. Neden ve nasıl Bilişime bulaştılar, sektöre nasıl fayda sağlayacakları hiç bilinmez ama etkinliklerin büyüklerini de aldıkları desteklerle paylaşmış durumdalar.
Ülkenin en güçlü, en güzel derneği TBD’nin en kısa sürede bu sorunları aşmasını arzuluyorum. BThaber her zaman desteğini sürdürecek. Yeniden seçilen başkanlarım başta olmak üzere, tüm yönetim kurullarına çalışmalarında başarılar ve kolaylıklar dilerim. Emrinizdeyiz….
Güvenli günler dilerim.