Devamlılık ‘doğru’ mobiliteye bağlı
Güvenlik, operasyonel kolaylık, çalışan verimliliği ve müşteri memnuniyeti için vazgeçilmez olan mobilite ise hele de pandemi sürecinde konumunu pekiştirdi. Peki ya sonrası? En önemlisi, kurumsal ve bireysel mobilite bu dönüşümün neresinde?
Bilişim Zirvesi tarafından düzenlenen “Kurumsal Mobilitenin Yükselişi” başlıklı özel etkinlik, SOTI sponsorluğunda gerçekleştirildi. Dijital etkinliğin açılışını yapan SOTI Güneydoğu Avrupa Bölge Direktörü Ayşem Pınarlı’nın dikkat çektiği gibi, dijitalleşme ve mobilitenin daha da önem kazandığı bu dönemde şirketler de artan mobil cihazlarını ve saha operasyonlarını en verimli şekilde nasıl yönetebileceklerini düşünmeye ve planlamaya başladı. “Alanında lider Kanadalı bir şirket olarak SOTI mobil cihaz yönetiminde süre gelen tecrübesiyle kritik süreçlerde mobiliteden kaynaklanan maliyet ve hizmet kesintilerine yönelik çözümler sunarak mobil operasyonları daha güvenli ve verimli şekilde yönetmeyi sağlıyor” açıklamasını yapan Ayşem Pınarlı önemli bir gerçeğe dikkat çekti. Buna göre, tüm şirketler iyi bir teknoloji yaratmak adına mobilin gücünden yararlanmanın yenilikçi yollarını arıyorlar. Giyilebilir cihazlar, IoT ile birlikte yeni iş modelleriyle verimliliği artırmak, müşterilerin ve şirketlerin etkileşimini kolaylaştırmak herkesin önceliği. Bu vizyonla dünya genelinde 17 binden fazla kurumsal müşteriye hizmet verdiklerine dikkat çeker Ayşem Pınarlı, Tomorrowizm Başkanı Eray Yüksek’e sözü bıraktı. “2022, 2025, 2030… Her Şeyin Değiştiği Dünyaya Hazır mıyız?” başlıklı sunumuyla Eray Yüksek, dijital etkinlik izleyicilerini bir gelecek yolculuğuna çıkarırken, önce insanlık tarihine, çocukluk günlerinden itibaren vazgeçilmez olan Jules Verne kitaplarına dikkat çekti. Ölçüsü ve sınırı bilinmeyen bir evrende konumlanıldığı gerçeğine işaret eden Eray Yüksek, önemli bir değişime vurgu yaptı. Buna göre, özellikle fütüristler zaman konusunda 40 sene öncesine dek bir takım tahminlerde bulunabiliyorlardı. Fakat günümüzde artık zaman verilemiyor. “Genç fütüristler, 2050’yi düşünemiyorlar. Teknolojik değişimler artık logaritmik artmaya başlıyor. Bugün, normal zamanlamada üçüncü evrede isek logaritmik olanda 4’e gelmiş durumdayız. 2025’e geldiğimizde teknolojik ilerlemede 16 kat ilerleme göreceğiz. 2030’larda 32 katları konuşmaya başlayacağız. Bu noktada bu hikaye yönetilemez duruma gelecek” saptamasını paylaşan Eray Yüksek, şöyle devam etti:
Veriler çığ gibi artıyor
“Önümüzdeki 9 seneyi bilmediğimiz bir dünyada yaşıyoruz. Bu 9 seneye bugünden itibaren sahip çıkmamız gerekiyor. Değiştireceği konular içerisinde de tıp, ilaç dünyasının yanı sıra sigorta, finans, bakım, ulaşım, otomotiv dünyası var. Bunları yönetebilmek için bir takım teknolojilere sahip olmanız gerekiyor. Yapay zekada çok sayıda veriye, bu verilere erişmeye ihtiyacımız var. Düzenli verilerin üzerine düzensiz veriler de gelmeye başladı. Çok yakın gelecekte tüm insanlık tarihinde şu güne kadar üretilmiş tüm veri bir gün içinde kendini yenileyecek. Bunca veri arasında işe yarayan verinin nasıl bulunacağı noktasında yapay zekaya, onun bu kadar veriyi düzenleyebilmesi için işlem gücü, bilgisayara ihtiyacı var. Şu anda bunu işlemeye süper bilgisayarlar yetmiyor. Bu noktada da kuantum bilgisayarlar ortaya çıkıyor. Bunun bir sonucu olarak tüm güvenlik protokollerinin yeniden yazılması, tüm verilerin kırılamaz, erişilemez ortamlara taşınması gerekiyor. Yapay zeka her yerde. 2025 yılında genel yapay zeka devreye girecek, 2030’da süper yapay zeka tüm dünyanın tanımını yaşam içinde ve endüstrilerde değiştirecek. Endüstrilerde yapay zekanın değiştiremediği iş, meslek kalmayacak. İnsanın tanımladığı her şeyi yapay zeka, algoritmalar devamını oluşturan robotlar alacak. IoT, insan vücudunun içine kadar girecek. Sürücüsüz araç da IoT kapsamına giriyor, damarlarınızda gezen nano-botlar da… Bu geleceğe hazır olabilmek için 18 endüstriye bakmamız lazım. Endüstrilerin tamamı kendilerini yenilemek zorundalar. Türkiye’den dört tane milyar dolarlık firma çıktı. Dördünün ortak özelliği start-up olarak internette ve mobil dünyadalar. Gelecek senaryoları kapsamında hiç bitmeyecek pandemi senaryolarına da hazır olmamız gerekiyor. Değişime hazır olmak zorundayız. 2030’da hiçbir şey aynı olmayacak. Senaryolar bir insan tipini daha ortaya çıkardı. Nesil bağımsız bir insan grubu meydana geldi ve Zoom Nesli gibi bir nesil yaratıldı. Her an her şeye bağlantılı, sürekli bilgi altında ve bunları istedikleri zaman kullanabilen bir nesil ve bunun etrafında doğan yeni işler, yeni modeller söz konusu. Bir de gezegene, doğaya saygılı olan, zamanını uzaklarda geçirmeyi seven bir nesil. Bunlar da teknolojiyi kendi amaçları için kullanıyorlar. Gelecek kapsamında bu senaryoları aklımızda tutmamız gerek.”
Süreklilik kurumsal yapıya emanet
“Mobil Cihaz Yönetiminde Esneklik ve Bilgi Güvenliği” başlıklı paneli SOTI Güneydoğu Avrupa Bölge Direktörü Ayşem Pınarlı yönetti. Katılımcılar ise Zebra Türkiye Azerbaycan, Gürcistan & İsrail Bölge Satış Direktörü Can Tolu, EnerjiSA Müşteri Teknik Hizmetler Uzmanı Hakan Aksoy ve EnerjiSA Müşteri Teknik Hizmetler Uzmanı Mustafa Necati Aydoğan oldu. Mobil süreçleri yönetirken var olan çözümlerin en önemlilerinden birisini donanımlar olarak gösteren Pınarlı, SOTI’nin önde gelen iş ortaklarından olan Zebra’da Can Tolu’ya ilk sözü verdi. Tolu, iki şirket arasındaki bağları şöyle tanımladı:
“SOTI ile işbirliğimiz çok uzun yıllara dayanıyor. Bu işbirliği kapsamında mobil cihazlarını, tüm cihazlarınızı merkezden kontrol etme ve yönetme kolaylığını sağlıyoruz. Google ile işbirliklerimiz sayesinde her Zebra cihazı için uçtan uca Android’in tüm faydalarından yararlanarak müşterilerimizin verimliliklerini artırıyoruz. Zebra’nın Android’e özel yazılımlarından oluşan ‘Mobil DNA’ olarak adlandırdığımız bir dizi uygulamamız var. Bu sayede sahadaki cihazlarınızı yönetmek ve güvenliğini sağlamak çok kolay hale geliyor. Bu ürün koleksiyonu içerisindeki birçok uygulamanın ücretsiz olduğunun altını çizmek istiyorum. Örneğin; Zebra StageNow uygulaması ile tek bir barkod okutarak tüm cihazlarınızı kolaylıkla yapılandırabiliyorsunuz. Zebra LifeGuard güvenlik programı ile her 30 günde bir güvenlik güncellemeleri sunarak yeni tehditlere karşı koruma sağlıyoruz. Cihazınızı minimum 5 yıl süresince destekleyeceğimizin de sözünü veriyoruz. Bu noktada işletmenin sürekliliğinin ancak kurumsal cihazlarla sürdürülebileceğini düşünüyoruz.”
Standartları koruma yöntemi
EnerjiSA’nın büyük bir kadro ve kritik görevler üstlenen dev cihaz parkını yönetme stratejileri hakkında bilgiler veren Hakan Aksoy, yaklaşık 5 bin cihazı yönettiklerini söyledi. Özellikle pandemi döneminde çok farklı bir dünya ile karşılaştıkları gerçeğine vurgu yapan Hakan Aksoy, “Hepimiz sahada iken bir anda evlerimizde kalmaya başladık. Aynı şekilde cihazları evden yönetebilmemiz gerekiyordu ve bunun için büyük çaba sarf ettik. SOTI bu anlamda bize destek oldu. Tüm cihazlarla aynı konfigürasyon içerisinde kalmak ve onlarla birlikte yönettiğimiz sistemin devamlılığını sağlamak bizim için esas. Elektrik dağıtıyoruz. Regülasyona tabiyiz. Birçok standardın içerisinde olmamız gerekiyor” açıklamasını da ekledi. EnerjiSA olarak çok büyük bir dağıtım yapısını yönettiklerini, bu noktada ekibin de büyük önem taşıdığını vurgulayan Hakan Aksoy, şu bilgileri verdi:
“Profil mantığıyla şirketin kurumsal uyarılarının tamamını aynı anda mobil cihazlarımıza yansıtabiliyoruz. Artık hayatımıza Android Enterprise girdi. Android zaten hayatımızda vardı. Çünkü SOTI ile ya da herhangi bir cihazı jenerik kodlarla yüzde 50-60 civarında yönetebilirsiniz. Cihaz tüm API’lerini açmışsa yüzde 70-80’ini de yönetebiliyorsunuz. Geri kalan yüzde 20 bizim için çok büyük bir ihtiyaç olabiliyor. Bu ihtiyacı karşılayabilmek için bazı çözümler bulmak zorunda kalıyoruz. Bu noktada StageNow bizim için çok büyük avantaj sağlıyor. StageNow geri kalan yüzde 20’yi karşılayabiliyor, değişimini gerçekleştirebiliyor. Cihazdan sisteme, sistemden cihaza birçok veri akışımız var. Buradan aldığımız verilerle şirket içerisindeki başka ihtiyaçlarımızı planlıyoruz. Buradaki cihazlarımızın performanslarına da bakıyoruz. Bu noktadaki performanslar, gelecek odaklı ne gibi gerekliliklere ihtiyacımız olduğunu gösteriyor. Bunları yapabilmek adına bir test ortamınızın olması gerekiyor. Birden fazla test ortamımız, bu işler için teknik desteğe de ihtiyaç var. Aynı zamanda ‘Enterprise Support’ alıyoruz. Biz regülasyondan dolayı SOTI’yi kapalı devre kullanıyoruz. Bu noktada gereksinimlerimiz çok daha farklı oluyor. Birçok standardı mevcut. Buraya sürekli destek vermek zorunda kalıyoruz ve bu noktada ‘Enterprise Support’ gerçekten çok işimize yarıyor. EnerjiSA süreçlerinin gelişiminde DevOps yapılanmasını kurguluyoruz ve o noktada bir ekibimiz var. O ekip bu sistemi yönetiyor. O kısma sadece destek verme tarafındayız. Çünkü içerik ve arka plandaki geliştirme tarafı bizi tamamen aşacak şekilde olan bir yapı. Operatör tarafında konum servisleri ile ilgili de hizmet alıyoruz. Çoklu operatör kullandığımız durumlar oluyor. Kapalı devre bir sistem kullanıyoruz. Bunların konfigürasyonlarını SOTI üzerinden kolayca yapıyoruz. Tamamen bize özgün bir konu olarak ‘device location’ı kullanıyoruz. Yaklaşık 20 LockDown’umuz var. Cihaz, çalıştığı sürece göre LockDown’unu otonom seçiyor. Arka tarafta AI gibi çalışan bir algoritma var. Bu algoritma cihazın ne kadar süre ile çalıştığını tespit ediyor, onunla ilgili dosyaları, parametreleri gönderiyor. Sisteme ilişkin birçok konunun kararını o noktadan verebiliyoruz. Eldeki mobil cihazlarla yaklaşık 20 bin cihazı yönetiyor, çok büyük bir coğrafyada hizmet veriyoruz. Pandemiyi de bu konuda çok iyi atlattık. Bize bu konuda birçok uyarı geliyor ve biz de bu uyarıları cihazlara aktarıyoruz. Operasyonu durduramayacağımız dönemlerde uzaktan güncelleme bizim için el ayak oluyor. Şu anda tümünü uzaktan yönetebiliyoruz. Raporları ise iki bağlamda toplayabiliriz. Birincisi; anlık ihtiyaç olan raporlar. Yaptığımız kritik değişikliklerin cihazları nasıl etkilediğine ilişkin matematiksel verilere ihtiyacımız oluyor. İkincisi; günlük-haftalık-aylık raporlarımız. Bu raporları da kota takibi için kullanıyoruz. Kontrolden çıkan bir uygulamanın olup olmadığının takibini buradan gerçekleştiriyoruz. Batarya, SD Kart, cihaz müdahale raporları bize gelecek odaklı planlarımızda öngörü sağlıyor.”
Çözümler, eğitimlerle zenginleşiyor
Bu noktada Necati Aydoğan da şu bilgileri paylaştı:
“Çok farklı departmanlardan çok farklı istekler de gelebiliyor. Bunları yönetebilmek için elinizde güçlü bir AMD olması gerekiyor. Bunların yönetimini hızlı ve düzgün bir şekilde yapabilmeniz çok önemli. Bu noktada SOTI, isteklerimizi gerçekleştiren bir AMD altyapısını sunuyor. Bir uyarlama yapmak istediğimizde bunu tüm cihazlarımıza yapmamız gerekiyor. Burada da elinizdeki AMD’nin bunu sağlayabilmesi şart. Esneklik, bilgi güvenliği kısmı çok önemli. Bu noktada Android Enterprise’a geçişimiz söz konusu. Cihazlarımızı profil paket mantığıyla yönetiyoruz. Personelimize bu cihazları vermenin yanında en efektif bir şekilde nasıl kullanabileceklerini öğretiyoruz. Cihazlarda bazı kısıtlamalar yapmanız, konfigürasyon uygulamanız gerekiyor. Servis ağı apayrı bir kısım. Konfigürasyonları hızlı bir şekilde cihazlarımıza uyguluyoruz. İşin Ar-Ge’sine de geçtiğimizi söyleyebiliriz. Regülatif olarak çok denetlenen bir firma olmamız, iş yapısına ve iş yapış süreçlerine etki yapıyor. Bu noktada çok hızlı aksiyon almanız gerekiyor. Talep devlet eliyle geldiği için çok hızlı bir şekilde planlamanız, uygulamanız önemli. SOTI’nin Snap uygulaması önemli ve Snap üzerine güzel kısayollar ekleyebiliyorsunuz. Bu noktada SOTI Snap yapısında istediğiniz birçok şeyi daha rahat yapabiliyorsunuz. Çünkü HTML üzerinde bazı şeyleri bu kadar rahat yapmanız mümkün olmayabiliyor.”
Değişime hazır olmak şart!
Tomorrowizm Başkanı Eray Yüksek, SOTI Güneydoğu Avrupa Bölge Direktörü Ayşem Pınarlı ile “Mobilitenin Geleceği” başlıklı sohbette beklentilerini şöyle dile getirdi:
“Satış mesleği, insanlığın doğduğu çağlardan itibaren geçerli hikayelerden biri. Satışı ilişkilerle yapıyorsanız bunu yapay zekaya yüklemek biraz zor; ancak Velocity gibi birçok uygulama var. Yapay zekada duygu yoktur. Duygu yaşanmışlıklarla kazanılıyor ve dış algılarınızla duyularınızı besliyorsunuz. 5 duyunun tamamını yapay zekaya öğretebilirsiniz. Bilgisayara konuşmayı öğreten dilsiz ve sağır bir profesörle tanışmıştım. 2030’da bugün gördüğünüz mesleklerin hiçbiri olmayacak. Olanlar da çok ucuza olacaklar. Makineden ucuz olmak ister misiniz? Dolayısıyla değişime bireyler ve şirketler olarak hazır olmamız, bir sonraki aşamada değişimi yönetmemiz gerekiyor. 5G uygulamaya geçtiğinde yapılanlara inanamayacaksınız. Güveni, amacı, insan boyutunu öne almak gerekiyor. Biz sürekli yatırımlar yapacağız. İşimiz; korkan endüstri liderlerinin büyük adımları atmasına yardım etmek.”