Digiform çıtayı yükseltti
Özellikle mobil cihazların kullanılmasıyla birlikte giderek artan veriler günümüzde altın kadar değerli hale geldi. Oluşan Büyük Veri havuzu her geçen gün daha büyüse de, analog haldeki dijitalleşmeyen verilerin yanında oldukça küçük kalıyor.
Yazılım üzerine yaklaşık 10 yıldır çalışmalar yapan Digiform, analog halde olan bu verileri sahip olduğu algoritma yardımıyla dijital ortama geçirebiliyor. Digiform Kurucusu ve İş Geliştirme Koordinatörü Gürkan Karagöz ile Digiform’un geliştirdiği çözümler hakkında konuştuk.
Digiform’dan ve geliştirdiğiniz teknolojilerden söz eder misiniz?
10 yıllık bir geçmişe sahip olan Digiform, temel olarak Büyük Veri Toplama teknolojileri üzerine odaklanmış bir yapıya sahip. Bu noktada kurumların, şirketlerin ve hatta bireylerin Büyük Veri konusuna nasıl yaklaştığından söz etmemiz gerek. Genel olarak dijital ortamda doğan ve yönetilen veri olarak algılanan Büyük Veri, analog halde olan yani dijitalleşmemiş verilere kıyasla “buz dağının görünen kısmı” olarak kalıyor. Digiform olarak bu analog halde olan verileri kameraya yardımıyla dijital ortama taşımaya yarayan teknolojiler üzerinde çalışıyoruz.
Digiform Mobile Capture adındaki uygulamamızla bu analog verileri dijital olarak saklayabiliyoruz. Geliştirdiğimiz algoritmaya sahip uygulama, mobil cihazın herhangi bir dokümanın üzerindeki bütün verileri çekerek oldukça uzun sürebilecek iş süreçlerini son derece kısaltabiliyor. Bu sayede müşterilerimiz önemli zaman ve maddi tasarruf elde edilmesine olanak sağlıyor.
Söz ettiğiniz proje kapsamında hangi sektörlerle çalışma içerisindesiniz? Bu noktada birlikte çalıştığınız şirketlerin geri dönüşlerinden söz edebilir misiniz?
Geliştirdiğimiz teknoloji özellikle sigortacılık, lojistik ve finans sektörü tarafından ilgiyle karşılanıyor. Sahada satış yapan, sahada dağıtım yapan, kısacası sahaya inen her şirket ve kurum için geliştirdiğimiz çözüm oldukça faydalı sonuçlar verebiliyor. Kamu tarafına da çözümler sunmak istesek de, bu alanda yer alan “verimlilik ölçüm sorunu” sebebiyle çözümlerimizi kamu tarafıyla buluşturmakta zorluklar yaşabiliyoruz.
Bu noktada Türkiye’de de hizmet veren küresel emeklilik şirketi ile yaptığımız çalışmanın oldukça başarılı olduğunu söyleyebilirim. Digiform’un geliştirdiği teknoloji sayesinde üç güne kadar uzayabilen operasyon süreçleri dakikalar mertebesine inerken, hızlanan iş süreçleri sayesinde milyonlarca liralık tasarruf elde edildiğini gözlemledik.
ICDAR 2015’te de boy gösterdiniz. Yarışmanın konseptinden ve Digiform’un elde ettiği başarıdan bahsedebilir misiniz?
26 yıldır her iki yılda bir düzenlenen International Conference on Document Analysis and Recognition yani ICDAR, insansız doküman ve veri yakalama çözümleri için akademik geliştirmelere yön veren, alanında “A” sınıfı derecesine sahip tek ve en etkili organizasyonudur. Organizasyonun yönetiminde 80’den fazla ülkenin önde gelen üniversiteleri yer alırken, bu üniversitelere Microsoft, Ricoh, Fujitsu, Samsung ve Google gibi birçok önemli şirketten temsilciler eşlik ediyor. Organizasyon bünyesinde önümüzdeki 5 yılın içerisinde kullanılabilecek teknolojilerin geliştirilebilmesi için temel oluşturacak algoritma ve yöntemlerin olgunlaşma düzeylerinin ölçülmesi hedefleniyor. Yarışmada bu yıl boy gösteren Digiform tamamen kendi geliştirdiği yöntem ve algoritmalarla final raporuna girmeye uygun beş yöntem içerisinde yer almayı başladı. Bu noktada diğer yöntemlerin tamamının akademik çevreler tarafından masaüstü ortamda geliştirmiş ve henüz akıllı telefonlar üzerinde çalışır halde olmadığını belirtmek gerekir.
Biraz da Digiform’un gelecek planlarından söz edebilir misiniz?
Hali hazırda sigorta ve emeklilik şirketleriyle görüşmelerimiz sona ulaşmak üzere ve daha önce gerçekleştirdiğimiz “yaygınlaştırma projesinin” önemini örneklerle bu şirketlerle paylaşıyoruz. Türkiye’deki birçok ARGE tabanlı projenin, gerçek hayata hazırlanması aşamasında hata yaptıkları için başarısızlıkla sonuçlandığını görüyoruz. Birçok ARGE’si tamamlanmış proje son aşamada yeterli son kullanıcı desteği göremediği için rafta kalıyor. Bu sebeple şirketlere ve kurumlara bu yapıyı ayrıntılı bir şekilde anlatarak, sahip olduğumuz yapıyı onlarla paylaşmayı amaçlıyoruz.
Bunun yanı sıra özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’da açacağımız ofislerle, o coğrafyalardaki yapıya uygun çözümler ve hizmetler geliştirmek istiyoruz. Önümüzdeki 2 yıl içerisinde almayı planladığımız yatırımlarla bu hedefimize ulaşmak istiyoruz. TEYDEP’ten beklediğimiz desteği alamadığımız için bu konuda uygun yatırımı verecek yapılarla iletişim halindeyiz. Bu yatırımla birlikte çok daha hızlı bir şekilde genişleyerek gerek Türkiye’de gerekse de yurtdışında hedeflerimize ulaşmak istiyoruz.