“Dijital Bankacılık yapmaya değil, Dijital Banka olmaya çalışıyoruz”
İhtiyaçların her zaman finansmana erişim şeklinde olduğunu, finans kuruluşlarının bu ihtiyaçlara farklı ürün ve hizmetler geliştirerek yanıt vermeye çalıştıklarına değinen Fibabanka Genel Müdür Yardımcısı Serdar Yılmaz, ihtiyaç ve beklentilerin iki büyük dalga halinde birbirleriyle etkileşerek bankacılığı gelişen teknoloji ile yeniden şekillendirdiğini söyledi.
Ayhan Sevgi
Yeni nesil teknolojilerin ve fintek ekosisteminin gelişmesi bankacılık alanında köklü değişimleri beraberinde getirdi. Dijital bankacılık ile birlikte “Dijital Banka” kavramı da hayatımıza girmiş oldu. Büyük ve köklü bankalara göre daha esnek ve hızlı hareket edebilen bu bankaların önemli örneklerinden birini de Fibabanka oluşturuyor. Fibabanka Genel Müdür Yardımcısı Serdar Yılmaz, sorularımızı yanıtladı.
- Dünya bankacılık sistemi nasıl bir gelişim süreci içinde ve bunun Türkiye’ye yansımalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Finans dünyası son yıllarda ciddi bir dalgalanma içerisinde. Özellikle Amerika ve Avrupa’daki yüksek faiz ve enflasyon problemi, bizim bölgemize yakın olarak gelişen Rusya-Ukrayna savaşının da global etkisiyle, global büyük bir sorun haline gelmişti. Doğal olarak bunların yansıması bizim ülkemizde de benzer şekilde hatta bazı alanlarda katlanarak gerçekleşti. Şu anda toparlanma sinyallerini Avrupa ve Amerika’da gözlemliyoruz. Benzer şekilde biz de Türkiye’de yılın sonuna doğru ciddi bir toparlanma beklentisi içerisindeyiz. Pandemi döneminin atlatılmasında dijitalleşme büyük bir rol oynadı. Bu alanda belki de 5-10 yılda kat edilecek olan yol birkaç yıla sığdırıldı. Finans dünyası sıkıntılı bir döneme girmeseydi ve aynı hızla gelişmeler devam etseydi şu anda çok farklı şeyler konuşurduk. Tabii bu daralma iş dünyasında verimlilik kaygılarına da neden oldu. Verimliliğin yolu da dijitalleşmeden geçtiği için tekrar teknoloji yatırımları öncelik haline geldi. Aslında bu süreç kendini tekrarlayan bir döngü şeklinde devam ediyor.
İhtiyaçlar her zaman finansmana erişim şeklinde kendini gösteriyor. Kuruluşlar bu ihtiyaçlara farklı ürün ve hizmetler geliştirerek yanıt vermeye çalışıyorlar. Tabii teknolojinin yaygınlaşmasıyla birlikte artık insanların beklentileri de değişiyor. Bu yeni ürün ve hizmetler kullanıcı deneyimine göre evrim geçiriyor. İhtiyaçlar ve beklentiler iki büyük dalga halinde birbirleriyle etkileşerek bankacılığı yeniden şekillendiriyorlar.
- Peki bu büyük dalganın oluşmasındaki fintekler nasıl bir rol oynuyor?
Buradaki fırsatı gören firmalar o boşlukları dolduruyorlar. Bir ara, büyük bankalar fintekleri bir tehdit ya da rakip olarak görüp, onlara çok destek vermiyordu. Ancak finteklerle birlikte olmanın kaçınılmaz bir şey olduğunu görünce destek vermeye veya verdikleri desteği arttırmaya başladılar. Çünkü büyük bankalar özellikle müşteri beklentilerini dinleme ve karşılama anlamında çok hızlı bir değişim içine giremediler. Finteklerin bu boşluğu doldurduğu görülünce artık bir rakip değil de kol kola çalışmanın gerekliliğini kabul etti büyük finans kurumları. Hatta finteklere ortak olmaya başladılar. Ortaklık, satın alma, birlikte proje geliştirme gibi çalışmalar ile güzel bir ekosistem oluşmaya başladı.
- Açık bankacılığın gelişmesinin bu değişime etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Belirttiğim gibi finteklerle güzel bir seviyeye gelen bu birliktelik çok da isteyerek ve severek başlamamıştı. Aynı mesafeli duruşun uzunca bir süre açık bankacılık için de oluştuğunu düşünüyorum. Özellikle büyük ve güçlü finans kuruluşları bu alana pek yanaşmak istemediler, zaten ihtiyaçları da yoktu. Oysa bu gelişme küçük ve orta ölçekli bankalar için oldukça önemli bir konu. Bütün ekosistemdeki verinin küçük bankalara da açılma imkanının sunulması küçük bankalara inanılmaz avantajlar sağlamaya başladı. Nihayetinde doğru bir hamle oldu. Otorite burada masaya yumruğunu vurdu, kuralları koydu ve bu sayede son yıllarda açık bankacılıkta Türkiye’de çok önemli gelişmeler oldu. Bu da özellikle küçük bankalar için avantajlı bir durum yarattı. Müşteri hesap bilgilerinin müşterinin rızası ile diğer bankalarla paylaşımı mantığına dayalı bu açık bankacılık ortamının ötesinde, son yıllarda ilgili yönetmeliklerin de yayınlanması ile servis bankacılığının tanımı yapıldı. Bu sayede aslında sadece veri paylaşımına dayalı açık bankacılık tanımının üzerine ürün ve hizmet paylaşımı da gündeme gelmiş oldu. Bu kısım aslında çok daha heyecan verici olacak, özellikle dijital bankalar için.
Öte yandan dijital bankaların şube sayısının az olması ya da hiç olmaması, yani görünür fiziksel varlıklarının yaygın olmaması müşterilerde güven kavramını tam tatmin etmiyor olabilir. Bu da dijital bankalar için ana banka konumuna gelinmesini zorlaştırıyor.
- Bu gelişimin size nasıl yansıması oldu?
Hem Fiba Holding markası, hem de Holding kurucumuzun herkes tarafından bilinen kuvvetli algısı sayesinde, bizim güven endeksimiz çok yüksek. Dijital ürün ve hizmetler ile daha uygun imkanlarla müşterilerimize ulaşabiliyoruz. Ayrıca sürekli yeni ürün ve hizmet devreye alabiliyoruz. Diğer en önemli konulardan biri de Fibabanka’nın teknoloji konusunda yetkin bir ekibe sahip olması. Tüm bu avantajlarla bir teknoloji şirketi gibi hareket etmeye çalışıyoruz. Bankaların teknoloji ekiplerinde çalışan kişilerin sayısı, tüm banka çalışanlarına oranla yüzde 10 ile yüzde 17 arasında değişirken, Fibabanka’da bu oran yüzde 25. Bu önemli bir oran. Bir start-up gibi hareket ediyoruz. Son derece hızlı karar alıyor, hızlı çalışıyor ve hızlı ürün geliştirebiliyoruz. Kullanıcı deneyimini yönetebilmek için onları yakından takip edip hızlıca hareket etmemiz gerekiyor. Küçük olmanın, hızlı karar alabilme ve çözümler üretebilme avantajına sahip olduğunu sıklıkla gözlemliyorum. Bu da çok önemli bir yetenek, umarım büyüdükçe bu yeteneği kaybetmeyip daha da geliştiririz.
- Sizin fintek stratejiniz nasıl?
Fintek sinerjisiyle ve ekosistemi ile iç içe olan bir banka olarak finteklerle birlikte proje ve ürün geliştirirken, aynı zamanda onlara ciddi yatırım yapıyoruz. Fibabanka’nın Finberg adında bir iştiraki var. 2018 yılında kurulan Finberg, bugüne kadar 43 girişim ve 10 fona, 54 milyon dolar yatırım yapmış bir fon yönetim şirketi. Bu sayede sadece fintek şirketleriyle çalışmakla kalmayıp, aynı zamanda bu ekosisteme destek oluyoruz. Bu iki alanın birbirini tamamlayıcı şekilde güzel ilerlediğini söyleyebiliriz. Bu sayede bizi sürekli besleyen çok değerli bilgiler ve deneyimler elde ediyoruz.
- Fintekler aynı zamanda sizin Ar-Ge biriminiz gibi mi çalışıyor?
Tabii ki. Bir fikirle ve küçük bir başlangıçla ortaya çıkan bir fintek ürününün değer kazanması için birlikte bir proje geliştirip finansman sağlamak önemli. Bu durum fintek şirketinin büyümesi ve değerlenmesini sağladığı gibi, aynı zamanda Ar-Ge yapabilen bir yapı da ortaya çıkmış oluyor. Bizlerle birlikte prototipten gerçek ürüne dönüşüm sürecini hayata geçiriyorlar.
- Yeni yatırımlarınız devam edecek mi?
Son dönemde teknolojiye verdiğimiz önem ve yaptığımız yatırımlar ile hem insan kaynağı açısından hem de altyapı bileşenleri açısından çok iyi bir noktaya geldik. Yakın zamanda farklı alanlara yönelik yeni spin off’ların da duyurusunu yapacağız. Özellikle hem iş kolu hem de teknoloji anlamında üst seviyeye getirdiğimizi düşündüğümüz projelerimiz yeni iştirakler olarak hayat bulmaya başlayacak çok yakında. Şu anda üzerinde çalıştığımız ve sona yaklaşmış iki sürpriz var.
- Sizlerin fintek ekosistemi ile daha yoğun olarak çalışması, yatırım olarak değil ama teknoloji harcamalarınızı düşürüyor mu?
Birim maliyetler düşüyor, daha verimli ve etkin çalışır hale geliyoruz. Genel maliyetlerde görünürde çok azalma görülmese de ciddi üretim artışı sağlamış oluyorsunuz. Bu konu teknoloji takımlarında çalışanların sayısı için de geçerli. Teknoloji takımları da daha verimli çalışıyor. Sayı azalmamış olsa bile ciddi bir üretim artışı ile birim maliyetleri düşürmüş oluyoruz.
- Teknoloji yatırımlarına baktığımızda Fibabanka’nın gündeminde neler var?
Teknoloji alanında iki önemli konu bu dönem gündemimizde yer alıyor. Birincisi, Servis Bankacılığı. 2021 yılındaki yönetmelik ile tanımı yapılan servis bankacılığında çok önemli bir teknik mimari ve yapı geliştirdik. Çok yaygın olarak bilinen bir finteki arayüz sağlayıcı, Fibabanka’yı da servis bankası olarak konumlandırdığımız bu uygulamayı uzun zamandır pilot aşamasında izliyoruz. İlgili otoritenin onayının yakında açıklanmasını bekliyoruz. Bu sayede, ülkemizdeki ilk servis bankacılığı örneğini Fibabanka ile görmüş olacağız.
Diğer önemli gündemimiz, yapay zeka. Bu konu sadece bizi değil tüm finans dünyasını yakından etkiliyor. Yapay zeka konusunda uzun yıllardır deneyimimiz var. Bu konuyla ilgili başarılı çalışmalara yıllardır devam ediyoruz. Özellikle GenAI (üretken yapay zeka) alanının finans dünyasına ciddi etkisini iki yıl içinde göreceğiz. İlk aşamada GenAI ile verimlilik ve çalışanı destekleyici uygulamaları devreye almayı planlıyoruz.
Bu ana odaklarımızın dışında Web3.0 için hazırlıklarımızı yaptık. Merkeziyetsiz Finans, Tokenization gibi Blokchain tabanlı projeler ve Metaverse alanlarında olası gelişmelere teknolojik anlamda hazır hale geldik. İlgili regülasyonların çıkmasını heyecanla bekliyoruz, takip ediyoruz.
Tüm bu çalışmaları yapabilmek için artık yüksek işlem kapasitelerine ihtiyaç var. Bu ihtiyaç esneklik ve ölçeklenebilirlik gerektiriyor, tabi ki uygun maliyet ile. Bu da bizleri bulut teknolojilerine yönlendiriyor. Bu alanda da yeni yasal düzenlemelerin yakında gündeme geleceğini düşünüyorum.
Son olarak; biraz daha defansif alanlar diyebileceğimiz siber güvenlik ve fraud alanlarındaki yatırımlarımız ve geliştirmelerimiz de her zaman önceliğimiz olarak devam ediyor.
Özetle; Dijital Bankacılık yapmaya değil, her şeyiyle Dijital Banka olmaya çalışıyoruz.