Dijital bir yıl bizi bekliyor…
Dünya süratle sayısallaşırken her yer, her eşya, her kişi sensörlerle donatılıyor. O kadar yaygın değil gibi görünse de, aslında düşünüldüğünden çok daha fazla teknoloji bulunmakta.
Yerleri düşünelim. Mobese kameraları, Foursquare gibi siteler, başka sensörler ve benzeri teknolojiler, ister donanım, ister yazılım servisleri olsun, ciddi oranda yaygınlaşmaktadır. Mekanlar, yerler ve aralarındaki hareketler hakkında veri toplanmaktadır.
Eşyaları düşünelim. Değeri belli bir seviyenin üzerinde eşyalar artık elektronik olarak etiketlenmektedir (RFID, vb.) ve takip edilmektedir (GPS, vb.). Zira takip etmemek, takip etmekten genelde daha maliyetlidir. Bu veriler bir yandan birikmeye devam etmektedir.
Son olarak kişileri düşünelim. Herkesin cebinde, çantasında önemli bir bilişim ve iletişim cihazı var. Bir tablet veya bir akıllı telefon. Sürekli iz bırakıyor, kendi isteğiyle veya dolaylı olarak. Çoğu kişinin birden fazla cihazı bulunmaktadır. Hepsini aktif olarak kullanmaktadır. Yavaş da olsa kişisel sağlık cihazları, hareket sensörleri ve benzeri cihazların çeşidi ve adedi artmaktadır.
CIO'lar için müthiş fırsatlar
Tüm bu cihazlar ve sensörler internete bağlıdır. Tüm bu cihazlar veri üretmektedir. Yakın gelecekte bu cihazlar bir birlerine bağlanacaktır. Bu ifadelerin hepsi kendi başına yeni bilişim sektörleridir, şirketler için yeni bilişim projeleridir. Bunlar kısmen hayata geçmeye başlamıştır, 2014 ve sonrasında daha da yaygınlaşacaktır.
CIO'lar için burada müthiş fırsatlar bulunmaktadır. Zira bu cihazların entegrasyonu, kurumların süreçlerini daha etkin hale getirecektir. Ayrıca bu cihazların ve sensörlerin kullanılması, yeni iş modellerini mümkün kılacaktır. Bunun muhtelif sektörlerde muhtelif başarı hikayeleri bulunmaktadır. Akla sadece bankacılık, telekom, perakendecilik gibi sektörler gelmesin. Endüstri, üretim, emniyet, eğitim ve özellikle sağlık sektörlerinde müthiş açılımlar mümkündür, mümkün hale getirilmektedir.
Ancak en büyük potansiyeli barındıran alan, 2014 ve sonrasında en çok proje görülecek alan bu biriken verilerin değerlendirilmesinde görülecektir. Yani büyük veri ve analitik uygulamalar. Zira cereyan eden gerçeklikler o verilerin içinde saklıdır. Bir müşterinin neden alış veriş yaptığı, nereden alış veriş yaptığı veya neden alış veriş yapmayı bıraktığı o verilerin içinde gizlidir. Bunu yapabilmek için doğru verileri bulmak, doğru modelleri oluşturmak, doğru algoritmaları geliştirmek ve bunları çalıştırmak gerekmektedir.
Duygular, analitik sonuçların önüne geçmemeli
Analitik uygulamalar alanında enteresan başka durumlar bulunmaktadır. Varsayalım ki üstte bahsedilenleri yapılmasına karar verilmiştir. Konvansiyonel yaklaşımlar ve teknolojilerle bunlar aylarca sürecek projelerdir. Ayrıca büyük veriden büyük sonuçlar hesaplamak için çok donanım ve çok zaman gerekmektedir. Oysa böyle yapılmamalıdır. Daha deneysel yaklaşımlar uygulanmalıdır. Gerçek zamanlı hesaplama kabiliyetleri buluttan kiralanmalıdır. Projeler ehil ve deneyimli ekiplerle günler veya en fazla haftalar mertebesinde sürmelidir ve sonuçlara gerçek zamanda veya ona çok yakın kısa sürelerde ulaşılmaya hedeflenmelidir.
En önemli bir ilginçlik daha bulunmaktadır. Yöneticiler analizlerin sonuçlarına her zaman gereken ciddiyeti ve güveni vermemektedirler. Başka bir deyişle, kişisel hisler ve deneyimler, içgüdüsel yönetim ve kararlar, analitik sonuçların önüne geçmekte, daha çok değer görmektedir. Bu zihniyetin değişmesi gerekmektedir. Bu bazen nasihat ile olabilecek, bazen musibet gerektirecektir. Zamanla değişecek, zamanla gelişecektir. Birlikte göreceğiz.
Yani değişen bir BT ortamından bahsediyoruz. Bundan dolayı BT birimlerinin yönetimi, yönetişim yapısı ve özellikle organizasyon yapısı ve beceri envanteri ciddi bir şekilde değişmesi, adapte edilmesi, geliştirilmesi gerekmektedir. Bunun için kurumlar, iş birimleri, üst yönetimler ve en önemlisi BT birimleri ve yöneticileri mentalitelerini, iş yapış tarzlarını değiştirmeleri ve günün koşullarına uydurmaları gerekmektedir. Proje süreleri kısalması şart. Disiplinler arası iş birliği ve karışık ekiplerin kurulması şart. Proje başarısı süre ve bütçe ile değil, ürettiği değer, müşteri memnuniyeti ve kullanıcı kolaylığı ile ölçülmelidir.
Bunun için daha çok tasarım düşüncesi (design thinking), sistem düşüncesi (system thinking) ve sosyal / davranışsal yetkinlikler kazanılmalı, ekiplere dahil edilmek durumundadır. Bunun için üniversitelerle iş birlikleri yapılabilir, farklı sektörlerden farklı deneyimi olan kişilerle ekipler zenginleştirilebilir ve kısa süresi iş birlikleri tesis edilebilir, edilmelidir.
Görüldüğü gibi, halen yapılacak çok iş var. Hepimize kolay gelsin.