Dijital dönüşüm için koordinasyon ve kurumlararası iş birliği sağlanmalı
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Sektörler ve Kamu Yatırımları Genel Müdürlüğü, Kamu Özel İş Birliği Dairesi Başkanlığı, ‘Dünyada ve Türkiye’de Kamu-Özel İş Birliği Uygulamalarına İlişkin Gelişmeler Raporu 2018’e göre dünyada olduğu gibi ülkemizde de kamu, yatırım ve hizmetlerinin gerçekleştirilmesinde Kamu-Özel İş birliğinden (KÖİ) önemli ölçüde faydalanıyor. Önümüzdeki dönemde daha küçük ölçekli projelerde yaygın şekilde kullanılacağı öngörülen KÖİ yönteminde etkinlik, finansal açıdan verimlilik ve uygulamada bütüncüllüğün gözetilmesi öne çıkmakta. Konu özel sektörün bilişim yatırımları olduğunda, bu konuda itici gücün kamu uygulamaları olduğu açık bir gerçek. Bu noktada kamu, reel sektörü sadece BT adına bir şeyler yapmak zorunda bırakmıyor, bizzat kamunun ilgili birimlerinde en yeni ve doğru, ihtiyaca en uygun mimarileri ve yenilikleri hayata geçiriyor. Diğer yandan Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın açıklamasına göre program yapıları oluşturuldu; 2020 Performans Programları, Program Bütçe esaslarına göre hazırlanacak ve bütçe de program esaslı olacak.
Kazanımların, sosyoekonomik etkiye ve toplumsal faydaya dönüşümü merkeze konuldu
Geçtiğimiz günlerde, Cumhurbaşkanlığı Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu (BTYPK) öncelikli teknoloji alanlarını belirledi. Hem yapılabilirlik hem de etki açısından ön plana çıkan alanlar şunlar oldu: İleri fonksiyonel malzeme ve enerjetik malzeme teknolojileri, motor teknolojileri, biyoteknolojik ilaç, nesnelerin interneti, enerji depolama, robotik ve mekatronik, yapay zekâ, büyük veri, bilgi güvenliği, genişbant teknolojileri ve mikro/nano ve opto elektronik teknolojileri. Düzenlenen istişare toplantısında Kurul Başkan Vekili Prof. Dr. Hasan Mandal, “Ar-Ge ve yenilik alanında ülkemiz için sosyo-ekonomik fayda ve ekonomik katma değere odaklanan çığır açıcı bir yaklaşım gereklidir. Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinin çıktılarına ve etkilerine odaklanmalıyız. Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları ve Stratejileri çerçevesini bu bilinçle oluşturduk” ifadesini kullandı ve şu açıklamayı yaptı: “Ekosistemde, Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinin girdi ve çıktılarından elde edilen kazanımların, sosyoekonomik etkiye, toplumsal faydaya dönüşümünü merkeze koyduk. Bunu en önemli birinci politika önceliği olarak benimsedik. Hedeflediğimiz etkilere ulaşabilmek için ne tip çıktılar elde etmemiz gerektiği hususunu ise iki boyutta ele aldık. Bunlardan ilki ülke ihtiyaçlarına yönelik kritik sektörlerde dışa bağımlılığı azaltacak ivedi çözümlerin geliştirilmesi oldu. Diğeri ise bölgesel ve küresel mukayeseli üstünlük kazandıracak niş alanlarda uzun vadeli politikaların geliştirilmesi olarak yerini aldı.”
‘2023 Türkiye Sanayi ve Teknoloji Stratejisi’ iş dünyasına yol gösterici olacak
Ar-ge’nin kalkınmadaki önemine vurgu yapan, ülkemiz firmalarının kaliteli ve uygun maliyetlerde üretim yapmaları ve diğer ülkelerle rekabet edebilecek konuma gelmeleri için ellerinden gelen çabayı gösterdiklerini söyleyen Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan da, “Dünyadaki diğer ülkelere fark atmak istiyorsak Ar-Ge’ye çok büyük önem vermemiz gerekiyor. Hep birlikte nasıl ileri gidilebileceğinin araştırmasını yapmalıyız. Ar-Ge ve inovasyon olmadan ülkelerin refah ve zenginliğe ulaşması söz konusu olamaz. Ar-Ge ve inovasyondaki gelişmeler bizi yerli ve milli üretim noktasında da bir adım ileri taşıyacak” yorumunu yapıyor. Diğer yandan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, 18 Eylül tarihinde önemli bir toplantı yapacağını; ‘Milli Teknoloji Hamlesi’nin ana belgesi olacak ‘2023 Türkiye Sanayi ve Teknoloji Stratejisi’ni kamuoyu ile paylaşacaklarını ve ‘uçtan uca yerlileşme’ olarak da bilinen ‘Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi’nin pilot ürün gruplarını açıklayacaklarını duyurdu. Varank, “Rekabetçi üretim ve verimliliği odağına alan 11. Kalkınma Planı çerçevesinde oluşturduğumuz Sanayi ve Teknoloji Stratejimiz, büyük ve güçlü Türkiye hedefine ilerlerken bize ve iş dünyasına yol gösterici olacak” değerlendirmesini yaptı. ‘İhracat Ana Planı’nı açıklayan Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, 2019-2023 yıllarını kapsayan 11. Kalkınma Planı’nın istikrarlı büyümenin ihracata dayalı olduğu bir anlayışla hayata geçtiğini anımsattı ve başta bilişim ve yapay zekâ alanındaki küresel dönüşüm olmak üzere küresel ekonomideki büyük dönüşümü, eğitimli ve küresel becerilerle donanmış bir dış ticaret ailesini, kısacası çağımızın ‘başarı anahtarlarını’ yakalamak ve Türkiye’ye sunmak üzere hazırlanmış bir plan olduğunu aktardı.
Dijital Türkiye (e-Devlet) çalışmaları DDO çatısı altında yürütülecek
Mülga Kalkınma Bakanlığınca hazırlanan ‘2018 yılı Kamu Bilgi ve İletişim Teknolojileri Yatırımları’ raporunda belirtildiği üzere; merkezi yönetim bütçesinden BİT yatırım projeleri için 2002 yılında tahsis edilen ödenek yaklaşık 913 milyon TL iken, 2018 yılında bu rakam 5 kattan fazla bir artış kaydederek 5 milyar 67 milyon TL seviyesine yükseldi.
Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Dr. Ali Taha Koç, bu noktada şu açıklamayı yaptı: “Bugüne kadar ülkemizde kurum ve kuruluşlar ihtiyaçları doğrultusunda dijitalleşmeye yönelik çeşitli çalışmalar yürüttü. Bu çalışmalarda dijitalleşme açısından belirli ölçüde yol alınsa da, üst seviye koordinasyondan yoksun ve tekil ihtiyaçlara odaklı bu girişimler, maalesef makro düzeyde bir dönüşüm sağlayamadı. Mevcut çalışmaların dağıtık yapılar ile sürdürülmesi neticesinde dijital dönüşüm alanında gerekli koordinasyon sağlanamadı ve kurumlararası iş birliği istenilen seviyelere çıkarılamadı. Bu durum birbiriyle entegre olamayan aynı alanda yapılmış mükerrer çalışmaların ortaya çıkmasına ve uluslararası iş birliğinin istenilen seviyelere ulaşamamasına da neden oldu. Bu kapsamda farklı kurumlarda ayrı ayrı sürdürülen Dijital Türkiye (e-Devlet) ve siber güvenlikle ilgili çalışmaların Cumhurbaşkanlığı çatısı altında Dijital Dönüşüm Ofisi ( DDO ) Başkanlığı altında yürütülmesi büyük önem arz ediyor.”