Dijital liderler ile dijital şirketler…
Bilişim Zirvesi kapsamında CDO Türkiye işbirliği ile dijital dönüşüm süreçleri ve bu süreçlerde teknoloji liderlerinin rollerinin tartışıldığı bir “Dijital Liderler ile Dijital Şirketler” oturumu da düzenlendi. CDO Türkiye İcra Kurulu Başkanı Bülent Kutlu’nun yönetiminde gerçekleştirilen oturuma konuşmacı olarak Yıldız Holding CDTO’su Adnan Metin, Alternatif Bank Genel Müdür Yardımcısı Esra Beyzadeoğlu ve Ford Otosan IT Direktörü ve CDO’su Hayriye Karadeniz katıldılar.
Dijital dönüşümü, bir bebeğin yürüme sürecine benzeterek konuşmasına başlayan Bülent Kutlu, açılış konuşmasında şunları kaydetti:
“Dijital dönüşüm hepimizin konuştuğu, son 3-4 yılda özellikle ülkemizde de hemen hemen her şirketin gündemine aldığı bir konu. Dijital dönüşümü hepimiz yapmak istiyoruz, bunun zorunluluğunu biliyoruz. Fakat doğru inandığımız şeyin de ne kadar zor olduğunu aslında buradaki bu işi yapanlar olarak sizler de gayet iyi biliyorsunuz. Bir bebeğin, her defasında düşmesine rağmen ayağa kalkıp yeniden yürümesine benzetiyorum dijital dönüşüm sürecini. Peki dijital dönüşüm yolculuğu da birçok zorlukları içinde barındıran sonsuz bir yolculuk. Bu yolculukta bunu içselleştirip bunu ruhumuzda tutmamız gerekiyor ki bunu başarabilelim. Kurbağanın yavaş yavaş ısınması gibi halen dijital dönüşüm konusunda harekete geçebilmiş değiliz. Bana göre daha başlamadı. Bazı yerlerde başladı ama birçok kişi daha hâlâ bu dünyayı tam benimsemiş değil.
2030 yılında dünyadaki tüm iş gücünün 850 milyon insanla yapılabileceği öngörülüyor. Yaklaşık 10 yıl sonra 8,5 milyar dünya nüfusu olacağını öngörürsek, onda birlik kesim bütün işi yapabilecek durumda. Bunun daha ilerisine gitmek istemiyorum ama aslında biz ülke olarak bugün yaptıklarımızla karar vereceğiz. Bilgi toplumu olmaya mı karar vereceğiz, yoksa olmamaya mı? 2030’lardaki dünya çok iyi bir dünya olmayabilir. Tabi dijital dönüşümden bahsederken birçok güzelliklerden bahsediyoruz, her şeyin iyi olacağından bahsediyoruz. Günün sonunda birçok dijital dönüşüm çalışmasının başarısız olmasının faktörlerden bir tanesinin, müşteri odaklı bir süreç olduğunu şirketlerimiz yeni yeni kavramaya başladılar.”
Dijital dönüşüm liderinde olması gereken özellikler
“Gerek şirketlerin tepe yöneticilerin gerekse de şirketlerin operasyon ajandalarının zaten var. Ancak iş dönüşüme geldiğinde, her ne kadar kendi içlerinde bir dönüşüm ajandasına sahip olsalar da tepe yönetimin bunları derleyip toparlamakla ilgili zorluğu oluyor” diyen Adnan Metin ise şunları kaydetti
“Dolayısıyla yönetimler, işin dönüşümünü konuşabileceği bu rollere daha net ihtiyaç duymaya başladı. Kanaatimce bu rolleri bir süre zaten CIO’lar veya farklı roller yerine getiriyordu ama isim değişikliği ihtiyacı da doğdu. Dijital dönüşüm ajandalarının şirketler tarafından daha perspektifle yayılmasına da destek oldu. Dijital dönüşüm liderlerinin özellikleri neler olmalı? Benim gözlemlediğim en temel şey iş bilgisi. O sektörle ilgili tecrübesi olmayabilir ama genel olarak bir iş tecrübesi olduğunu düşünüyorum. İkincisi iletişim. Hem altlarınızla hem üstlerinizle iletişime ihtiyaç var. Buna liderlik edecek roller genelde hedef olurlar ve yıpranırlar. Ve dolayısıyla bu zemini yönetebilmek için güçlü bir iletişim kısmına ihtiyaç var. Üçüncüsü teknoloji okuryazarlığı ve teknoloji okuryazarlığında süreklilik. Burada trendlerimizden birisi, bu dijital trendleri dünyada ürettiğin faydanın buralara nasıl uyarlanabileceği, öngörülerin oluşması. Ama en önemlisi ki benim sonlara sakladığım ama en önemlisi de benim gözlemlediğim inovasyon ve risk alma yeteneği. Çünkü dönüşüm gündemi, kolay değil. Dolayısıyla inovasyon perspektifi yoksa, inovasyonu yaptıracak ekosistemle senkron değilse, bunun yürümesi çok mümkün değil. Belli yerlerde risk almak gerekiyor. Buralarda ortaya koyacağınız projelerin büyük bir kısmının fizibilitesi olmayabilir başlangıçta. Dolayısıyla bu riskleri de kontrollü bir şekilde alabilecek bir arka plana ihtiyacınız var. İş bilgisi dedik, iletişim dedik, inovasyon ve risk almadan bahsettik. Bunun dışında herhalde vizyoner olması ve stratejiye katkıda bulunması da bir o kadar kritik. Şirketlerde genelde dijital strateji konuşulmaya çalışılır ama genelde iş stratejisini tanımlayıp onunla uyumlu olacak bir dijital yön haritası oluşturmak herhalde en rasyoneli. Çünkü dijital strateji, işi dijital olan şirketlerde çok daha rasyonel oturuyor ama tüm şirketler için dijital stratejiyi ana strateji olarak tarif etmek herhalde riskli olacaktır. Şirketlerde; doğru analiz edilemediği, dönüşüme ne kadar müsait olup olmadığının doğru tartılamadığı, bununla ilgili bileşenlerin dönüşüme hazır hale getirilmediği yerlerde, herhangi bir dönüşüm hikayesinin başarısızlıkla sonuçlanması büyük ihtimal.”
“Neyi, niçin yaptığınızı çok iyi anlatmanız gerekiyor”
Oturumda daha sonra söz alan Esra Beyzadeoğlu da görüşlerini şöyle açıkladı:
“Artık dijitalleşme, dijital dönüşüm, dijital liderlikten bahsediyoruz. Dijitalleşme biraz daha iş modelleri, çalışma yapılarını etkisine alan bir konuma yerleşti. Ben kendi adıma şöyle şanslıyım, bankamızda bana verilen görev, CIO rolünün dışında yani tüm teknolojiden sorumlu olmanın dışında, dijital bankacılık, tüm kanal yönetimi, CRM, süreç ekiplerini de kapsıyor. CRM ve müşteri analitiği, süreç yönetimi ve dijital bankacılık işlerinden sorumluyum. Bütünsel olarak dijital lider konumunda beni adreslemiş oldu kurumumuz. Bu tabi ne demek oluyor, bu aslında segment yönetimi, müşteri yönetiminden, bir arada olduğunuz, dijital modeller çerçevesinde oluşturduğunuz, her bir müşterinizin tek ve biricik olduğu yaklaşımlı bir yapıya gidiyor. Daha çok iş üreten, karlılıktan benzer şekilde sorumlu olan yapılara doğru gidiyor. Bunu adresleyen farklı isimlerle adresleyen kurumlar da var ama bizim sektör bu anlamda benim gibi rollerin şanslı olduğu yerler.
Tüm bu süreçlerde insan faktörünü hiç unutmamak lazım, değişimi yapan da değiştirdiğiniz de değiştirdiğiniz şeyler sonucunda sunduklarımız da insan toplumu. Dolayısıyla, neyi, niçin yaptığınızı çok iyi anlatmanız gerekiyor. Bunu yapan da etkilenen de insan. Ekiplerinizin bu anlamdaki motivasyonunu sağlamak da o açıdan çok çok önemli. Değişimi birlikte yapıyoruz çünkü. Çok yüksek teknolojiyi konuştuğumuz yerde bile her şeyin kalbinde insanı unutmamak gerektiği duruyor. Bir sürü zorluk yaşanıyor, iş hayatı kendi içinde doğal zorlukları barındıran bir yapıya sahip. Yönetim gruplarının bu anlamda inancı ve desteği çok nemli ama her şey bütçe demek değil. Evet, bir kriter, bir kısıt ama her şeyi gerçekleşen değil. Birlikte nereye koştuğunuzu bilmek ve stratejiyi doğru tasarlamak en önemli şey. Birlikte bir yerde sorun yaşarsanız, birlikte bunu göğüsleyebilme cesaretini de gösteriyorsunuz.”
Müşteri odaklılık oluşmadığı anda yıkım geliyor!
Dönüşümün içinde birçok belirsizliğin olduğunu belirten Hayriye Karadeniz ise görüşlerini şöyle açıkladı:
“Teknolojinin olgunluk seviyesi de işin içinde yeterince ileri noktada değil. Biz daha önce nasıl yapıyorduk dönüşümü, teknoloji bağımsız oluyordu, şirketler de buna adapte oluyordu. O kadar hızlı geldi ki bu dönüşüm, henüz teknolojinin olgunluğunu göremiyoruz. O yüzden bizim sağduyulu, temkinli, akıllı ama bir taraftan da içinde başarma duygusunu ortaya koyarak doğru şeyleri seçiyor olmamız lazım. Yoksa burada ciddi riskler var. Her yapılanı taklit etmeye çalışan bir modelle bu işi yaparsanız, çok yanlış yerlere gidebilirsiniz.
Bu tip panellerde çok ileri teknolojiyi, dönüşümü konuşurken, reel sektör çok da oyuncular arasında olmuyordu. Bankalar, telekom ya da teknoloji şirketleri vardı. Bizim buralarda olmamız önemli bir sinyal aslında. Benim şirketim de 60. yılını dolduracak, ana ortağımız 100 yılını geçmiş bir şirket. Alibaba gibi örneklere bakınca oyunun değiştiğini görüyorsunuz. Dünyada oyun değişince de sizin bu oyun içinde var olmanız gerekiyor. Bunun için de tekrar vizyonunuzu, geleceğinizi tasarlamanız önemli bir nokta. Bizim şirketin de dijital dönüşümü tek başına olmuş bir şey değil. Biz 2015 yılında zaten bütün şirket vizyonunu yeniledik. Büyük bir dönüşüm var, çok yeni oyuncular var. Müşterilerimize dokunmaya çalışan, araç içindeki zamanını alarak fırsat yaratmaya çalışan ya da bu dünyaya başka şekilde gelen yeni rakipler var. Pastanın bir bölümünden ciddi şekilde pay alan ekipler var. Öyle olunca da biz vizyon olarak şunu hep beraber düşündük. Dijital dönüşüm işin bir parçası ama inovasyon, iş geliştirme, süreçlerin yeniden yalın ve dijital bir şekilde ele alınması gerekiyordu. Bu savaştaki önemli noktalardan bir tanesi de bu dönüşümü ve teknolojiyi iyi bir şekilde kurgulayabilmek.
Mevcut iş süreçlerini dijitalleştirmekten öte insanın, müşterinin olduğu yepyeni bir geniş alanlara açılıp ve oralardan gelir elde etmeye giden farklı bir şey bu. O yüzden dijitalleşmeyi nasıl algıladığınız ve şirket içinde yaşadığınız zorluklar değişebilir. Bu bir süreç, çok hızlı sonuçlara ulaşmanız mümkün değil. Biz bu süreci farkındalıkla öğrenme olarak adlandırdık. Her iş birimindeki herkesin bunu öğrenmesi, farkına varması, risklerini görmesi, kritik noktaları ortaya koyması gerekiyor. Sonra bu farkındalığın üzerine deneme, yanılma ve doğru şeyleri seçme dönemi eklendi. Pek çok işin içinden gerçekten olması gerekenleri belirliyorsunuz. Bu olgunlaşma diyebileceğimiz bir süreç. Artık riskleriniz belli, onlar üzerinde takımlar çalışıyorlar, belli sonuçlara ulaşmaya çalışıyorlar. Tabi en sonda da tüm bu çalışmaların sürdürülebilir modele dönmesi gerekiyor.
Bu süreç, son dönemlerde oldukça önemli bir şeyi daha ortaya koydu. Müşterilerin satın aldıkları ya da beğendikleri hizmetler olduğunda, bizim ne sunduğumuzdan çok onların ne istediğine göre resim bir anda değişebiliyor. Hiç aklınıza gelmeyen şirketlerin bir anda dönmesi, doğru müşteri ihtiyacını bulup müşterinin gerçekten aradığı şeye derman olduğu için büyük bir değişim oldu. O yüzden şirketler artık müşteri odağını bence zaten deneyim olarak değiştirmesindeki en önemli fark o diye düşünüyorum. Müşterinin ne ihtiyacı var, o deneyiminde neyi farklılaştırmak istiyor ki ben orayı yakalarım diye bakıyor. Biz teknoloji falan diyoruz da teknoloji değil, müşteriye hitap edemiyorsanız, deneyimiyle ürünlerinizi ve hizmetlerinizi buluşturamıyorsanız yıkım o zaman geliyor.”