Dijital uçar, kağıt kalır
Başlığa bakıp hemen suçlamaya çalışmayın, teşbihte hata olmaz, yani suya yazılan uçar gider misali dijitalde olan bir veri silinebilir, hack edilebilir, değiştirilebilir demek istedim.
Sözlerimin başında sizlere bir tüyo. Size “djital çok yükseldi, kağıda gerek yok” diyen gazetecilerin çoğunun kalbinde kağıtta yayın çıkarmak var. Fakat çıkaramıyorlar. Özellikle teknoloji medyası kağıtta yayın çıkarmak için çok istekli fakat artan maliyetler bunu zorluyor, bu nedenle de teker teker kapandılar, yayın hayatlarına en azından kağıtta son verdiler. BThaber dayanıyor ama çok da rahat olmadığımız kesin. Online medya üzerinden de gelir modeli tam oturmadığı için yol puslu, net değil ama konumuz bu değil. Konu kağıt yayınların azalmasının nedenleri.
Ortak dile bakarsanız, şirketlerin her yeni iletişimci çalışanları kağıdın gerekli olmadığını, artık her şeyin dijitalde olduğunu söyleyecektir. İlk bakışta bunu kabul etmemek imkansıza yakındır ve kabullenme kaçınılmazdır. Peki gerçekten öyle mi? Önce dünya örneklerine bakalım, evet bir sürü gazete kapandı veya kağıdı bırakıp dijitale geçti ama halen büyük tirajlar gerçekleştiren bir sürü gazete ayakta. Japonya’da The Yomiuri Shimbun milyonlar basıyor, Wall Street Journal hala baskıda, dedikodulara inanmayın. Japonya ve Amerika Birleşik Devletleri’nde milyonlar hala gazete okumayı tercih ediyor. Future Exploration Network araştırması Türkiye’de kağıtta medyanın bitişini 2036 olarak öngörmüştü ama bunun böyle olmayacağı da aşikar
Ülkemizde siyasi ve ekonomik nedenler bu gerilemeyi hızlandırdı ve hızlıca kağıt ortamlarda haber yayınları azaldı. Gazetelerin tiraj kaybı %20’nin üzerine çıktı. Fakat hala ayakta kalanlar yok değil. Hürriyet, Sözcü, Posta gibi gazeteler ve BThaber gibi teknoloji yayınları yayın hayatlarına başarı ile devam ediyorlar. Bu gazetelerin ayakta kalmalarının nedenleri ile ülkemizde ayakta kalan yayınların nedeni aynı. Evet her iki tarafta da azalma devam ediyor ama asla bitmeyecek çünkü basılı medya görece kesinlikle daha güvenilir, itibarı yüksek ve her zaman muhatabı olan kaynaklardır.
Dijitalde durum farklı. İşini düzgün yapanlarımız hariç bir kere tıklama aldatmaları, görüntüleme yalanları gibi rakam aldatmaları fazlaca. Üstelik online gördüğünüz bir haberin yarın silinmeyeceğini kim garanti edebilir?
Başka boyutlarını da inceleyelim; Bir karar vericinin önüne spam olanları saymazsak günde ortalama 50 eposta gelir. Bunlarla işi gereği ilgilenmek zorundadır, diğer mesajlarla ilgilenemez, bu nedenle ona mesajınızı bu yolla iletmeniz zordur, çünkü eposta spam filtrelerine takılır ya da okuyucu tarafından anında silinir. İşi gereği zaten çok yoğun olan bu karar vericilerin herhangi bir site üzerinde vakit geçirmeleri de pek mümkün görünmüyor. Diyelim bazıları günlük haberleri ya da işi ile ilgili bilgileri takip ediyor. Web sayfasından ulaşmak istediğinizde ona hangi site üzerinden ulaşabileceğinizi bilemezsiniz.
Online çıktığınız mesajın gün içinde görünür olması yeterli değil. Okuyucunun baktığı anda karşısına çıkması lazım. Baktığınız dijital ortamın aynı yerine kaç kere bakarsınız ki? Saniyeler mertebesinde gördüyseniz anlamlı, o süre geçti mi geçmiş olsun, mesaj görünmez, haber okunmaz ama size rakamsal analizlerde okundu olarak gözükür. Yüzbinler, milyonlar okudu diye bilgi gelir ama çok büyük çoğunluğu görmemiştir bile.
Youtube gibi kanallarda kimlerin videoları izlediği önemli. Burada da size sunulan rakamların profillerini incelemek lazım. Kurumsal bir ürünün reklamını, “şu kutuyu açalım bakalım” diye video oynatan bir kanalda yayımlattıysanız paranız yandı demektir. İyi bir video ya da webinar izleyicisi 200-300 civarını geçmemektedir. İş yoğunluğunda ne kadar sağlıklı izlendiği de ayrı bir tartışma konusudur.
Kağıtta mesajı gönderdiğinizde o yazı o an olmasa bile sonra da gözükebilir. Masada gözükebilir, dolmuşta, otobüste, çay içerken gözükebilir. Masa üzerinde duran gazetedeki mesaj sohbet anında göze takılır, ben buradayım der. Silinmez. Kaybolmaz. 2 gün sonra içeriği değiştirilemez. Güvenilir olmak zorundadır, yalan haberin hesabını soran basın savcılığı vardır, her yayın birden fazla kopyayı okuyucularına dağıtmadan önce savcılığa gönderir. Kağıt üzerinde yazılanlar silinmez.
Dijital kitap tutunamadı mesela. Hala ele alınan kağıttan oluşan kitap çok daha tercih ediliyor. Dünyada da ülkemizde de araştırmalar dijital kitapların azaldığını, kağıdın hızlandığını söylüyor. Sosyal medyadan haber izlemek de günün modası. Ben de özellikle twitter’ı bu konuda çok kullanıyorum ama ne kadar doğru? En son sahte Grammy ödülleri bilgileri yüzünden birçok kişi internetten zararlı yazılım kaptı, sırada corona var. Sosyal medyadaki bilgi kirliliği önemli bir sorun.
Bütün bu yazdıklarımın dışında kalan başarılı dijital çalışma örnekleri var elbette. Mesela büyük markaların veya global firmaların yaptığı mass marketing yani genel çaplı, yüksek bütçeli dijital reklam işe yarıyor. Çünkü bütçe yüksek olunca hem görünürlük yüksek oluyor hem de prestij artıyor. Bunun dışında küçük bütçeli işlere ait dijital pazarlamada başarı oranı bence daha az ama bunu dediğim için, kendini dijital pazarlama uzmanı olduğunu söyleyen çok sayıda kişinin olduğu sektörde iyi bir linç göreceğim kesin. Hadi hayırlısı Değinmeden olmaz, dijital haber ve reklam merkezlerinin kurumsallığı da kolay anlaşılabilir olmayabilir. İnternetten ve biraz da web sitelerinden biraz anlamak yeni bir portal açmak için yeterli. Etraftan toplanan yalan yanlış haberlerle dolu web sitelerine çokça rastlıyoruz. Bir kısmı bu konuya özenmiş birkaç genç veya bir işe yerinden ayrılıp ve hatta bütün bilgileri de kopyalayıp giden kişiler olabiliyor. Muhatap bugün var yarın yok belki de. Ama basılı yayında bunu yapamazsınız. Yatırım vardır, ekip vardır, organizasyon vardır, yani kabaca kurumsaldır.
Gelelim Google ve sosyal medya ortamlarındaki reklamlara. Mutlaka faydalı ve sonuca yönelik. Yine de dijitalde küçük bütçelerle çok ciddi sonuçlar almak biraz şansa bağlı gibi. Halkının büyük çoğunluğunun hala TV izlediği bir ülkede TV, radyo çok daha etkili medyalar belki de. Özetle; kağıt bir gün bitecek, doğrudur. Dijitale geçiş zorunlu, doğrudur. Dijital dönüşüm kağıt kullanımını azaltarak doğaya katkı sağlar, doğrudur. Fakat;
- Bu kaçınılmaz son düşünüldüğü gibi yakın değil, daha onlarca yılı var
- Bu günkü şartlarda kağıt medya dijitale göre çok daha güvenilir.
- Dijital medyadan gelir modelleri hala yeteri kadar gelişmedi. (Sosyal medya ve Google hariç).