Dijitalleşme sürecine korona hız katıyor!
Koronavirüs süreci tüm sektörlerin kendini yeniden tanımlamasını gerekli kılıyor. Kurumsal ve bireysel gelişimin ve varlığını sürdürebilmenin temelinde ise artık ‘doru dijitalleşme’ var.
BThaber ve Cisco işbirliğinde 24 Nisan’da düzenlenen dijital etkinlik “Yeni Normalimiz ve Hızlanan Dijital Dönüşüm” başlığında uzman isimleri bir araya getirdi. Açılış konuşmasını yapan Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır, koronavirüs sürecine vurgu yaparak konuşmasına başladı. Ekonomilerin ve toplumsal yaşamın etkilendiği bir döneme karşılık, önümüzdeki yıllarda bu etkilerin artarak devam edeceği beklentisine dikkat çeken Kacır’a göre, bazı kavramlar öne çıkıyor, ülkelerin özyeterliliğinin ne düzeyde olduğuna dair sorular ve yanıtlar önem kazanıyor. Çünkü ülkeler, ihtiyaç duydukları ürünleri yerli üretme imkanına sahipse, artık bu önemli bir avantaj. Birçok ülkenin güçlü ekonomik yapılarına rağmen bu zorluklarla karşılaştığına işaret eden Bakan Yardımcısı Kacır’a göre, korona süreci ile küresel işbirliği kavramı da öne çıkıyor. Bakanlık olarak milli teknoloji hamlesini gündemde tuttuklarının altını çizen Kacır, sanayi ve teknoloji alanlarına hedeflerini bu çerçevede ele aldıklarını vurguladı ve ekledi: “Bu hamle Türkiye’nin kritik teknoloji alanlarında özyeterliliğini sağlama hamlesi.”
Türkiye’nin savunma sanayinde son 15-16 yılda küresel başarı elde ettiğine, yerli ve milli geliştirilen birçok yapı ile kendi imkanları ile geliştirme yaptığını vurgulayan Kacır, şöyle devam etti:
“Özyetkinliğimiz bizi güçlü kılıyor”
“Teknolojik bağımsızlık, savunma sanayiinden fazlasını gerektiriyor. Ulaştırma, gıda, sağlık gibi sektörlerde kritik ürünleri yerli ve milli geliştirebilmek önemli. 4. Endüstri Devrimi’nin daha eşitlikçi olmasının önemine dikkat çektik. Aradan geçen üç endüstri devrimine rağmen dünyada eşit paylaşım yok ve adalet, barış getirmedi bu devrimler. Bu yeni devrim insanlığa eşit, adil bir refah getirecek mi sorusuna yanıt verebilmek zorundayız. Milli teknoloji hamlesinin önemi de sağlık alanında kendini gösterdi korona ile. Dijital dönüşümün önemi de kurumlar, bireyler ve devletler için kritik bir noktaya geldi. Bu tarz konferansları internet ortamında yapıyoruz ve daha pratik olduğunu görüyoruz. Bu dönemde uzaktan çalışma, uzaktan eğitim, uzaktan sağlık öne çıkıyor. Çok fazla yeni müşteri kazandı e-ticaret şirketleri. E-devlet uygulamaları müşahede edilmiş oldu. Bu dönüşüme ayak uydurup çevik olanlar avantajlı olacak. Bu konuda insan kaynakları çalışmalarının önemi ortaya çıkıyor. Dijital dönüşüm yetkinliği, ülkeler arasında ekonomik gelişimde en önemli alanlardan biri olacak. Biz de bu çalışmalarımıza hız veriyor, korona sürecinde üzerimize düşenleri yerine getiriyoruz. Teknopark ve Ar-Ge merkezlerimizle ilk adımı attık. Büyük bir Ar-Ge ordumuz var. Onlara uzaktan çalışma imkanı getiren adımı attık. Teknoparklar kuluçka şirketlerinden 2 ay kira almama, diğerlerinin kiralarını öteleme kararı aldı. TÜBİTAK da eşzamanlı adımlar attı. Girişimler için hızlı destek çağrısına çıktık, COVID konusunda Ar-Ge yapmak isteyen şirketlere hızlı destek ile 35 projeye destek kararı aldık. Araştırmacılarımızın rol aldığı 15 farklı projeye TÜBİTAK tarafından destek sağlıyoruz. COVID aşısını ve tedavi ilaçlarını kendi özyetkinliğimiz ile geliştireceğimize inanıyoruz. Sadece Ar-Ge değil, üretim ve aşı konusunda da Türkiye’nin yetkinliği var. Dijital dönüşümü de kendi yetkinliklerimizle geliştirmek adına bu büyük bir umut.”
“Yeni normali benimseyeceğiz”
Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır’ın sunumunun ardından yine yetkin isimler panelde bir araya geldi. BTHABER Şirketler Grubu Başkanı Murat Göçe‘nin yönetimini üstlendiği panelin katılımcıları ise Cisco Türkiye Genel Müdürü Didem Duru, Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurul Üyesi Dr. Hakan Yurdakul, Akbank CIO / COO’su Dr. İlker Altıntaş, Yapı Kredi CIO’su Cengiz Arslan ve Migros CIO’su Kerim Tatlıcı oldu. Koronavirüs ile hayatımızın etkilendiğini, sosyal hayattan iş yapış tarzına kadar birçok başlıkta değişimin olacağını belirten Dr. Hakan Yurdakul’a göre, bu salgının dünyaya getirdiği değişimlere bakmak gerek. Mevcut durumun ve koronanın, dünyadaki bir gidişatı hızlandırdığı yorumunu yapan Dr. Hakan Yurdakul, şöyle devam etti:
“Hızlı ama bir geçiş süreci de var. Biz İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana istikrarlı bir dünyada yaşadık. Bu normalleşmişti. Ama bu normalin çok normal olmadığını ve sonsuza kadar sürmeyeceğini gördük. ‘Normal’ dediğimiz, ‘yarı normal-yarı anormal’ oldu. Bu tip krizler belli döngülerle var artık. Normalleşmeden kasıt AVM’lerin, dükkanların açılması, uçağa binmek değil. Normalleşme bizim burada öğrendiğimiz ve risk algımızın tezahür ettiği bir dünya olacak. Yani kaldığımız yerden devam etmeyeceğiz ve bazı sektörlere bunu taşıyacağız. ‘Biraz güvenli-biraz değil’ hissi ile bazı kavramlar arasında dengeler değişecek. Küresel tedarik zinciri avantajı tamam, ama korona ile güvenlik ve sürdürülebilirlik daha önemli oldu. Eskiden sürekli büyüme hedefi vardı, ama şimdi daha az riskli bir yöntemle, muhafazakarlıkla, eskisi kadar hızlı büyümeyip bütünsel olarak sürdürülebilirliğin, küresellikten ziyade mikro bölgeselciliğin öne çıkacağı bir dönem olacak.”
“Teknolojik olarak bu geçişe hazırdık”
Bankacılık sektörünün koronavirüs ile içinden geçtiği sürece odaklanan Murat Göçe’nin, şube yerine evden bağlantı kurarak görev yapan banka çalışanlarına dikkat çektiği sorusuna ilk yanıtı Cengiz Arslan, şöyle verdi:
“Korona süreci ile kriz yönetimi uygulamaya başladık. Gördük ki, teknoloji bu olayda iyi bir sınav verdi. Biz hazır yakalandık ve hızlı yanıt verebildik. Süreklilik ve felaket kurtarma senaryolarımız vardır, ama onlarda bu kadar uzun soluklu senaryo yoktur. Yine de bizler bunlara uyum sağladık. Şubelerin çalışma saatleri ilgili regülasyonla düzenlendi ve birbirine yakın şubeleri yedekliyoruz. Dönüşümlü kapatıyoruz bazılarını ve personeli de yüzde 50/50 dönüşümlü çalıştırıyoruz. Şubelerde yüzde 65’e varan bir müşteri azalması ile çağrı merkezi işlemlerine ve internet platformuna yönelim arttı. Teknolojik olarak bu geçişe hazırdık. Cisco için stres testi sonrası, uzaktan çalışmayla birlikte AnyConnect uygulamasını yaygınlaştırdık. Bin 300 çağrı merkezi çalışanımızı eve taşıdık. Fiziksel telefon yerine bilgisayarın mikrofon ve hoparlörünü kullanıyorsunuz. Cisco Softphone yapısı burada kullanıldı. Merkezi operasyon birimlerimizin büyük bölümünü, yaklaşık yüzde 98’ini ve çağrı merkezinin tamamının evden çalışmasını sağlıyoruz. Bizi en zorlayan konu ise iki haftada iki bin laptop alıp insanlara dağıtmak oldu.”
“Yeni yaşam modelinin temelinde teknoloji var”
Evden çalışma artarken, sektör fark etmeksizin ekipler arasındaki bağı kurmak ve devamlılığını sağlamak da kritik bir hal alıyor. Bu gerçek ışığında Murat Göçe’nin ‘ekipler arasında bağın nasıl sağlandığı’ sorusunu Dr. İlker Altıntaş, şöyle yanıtladı:
“Hem iletişim hem iş yükü anlamında bunu yapıyoruz. Birçok konuda bu dönemin öncesinde uzaktan çalışma ile ilgili çalışmalarımız ve buna uygun altyapılarımız vardı. Örneğin; esnek çalışma modeli ile bazı çalışanlar evde oluyordu. Ama bu süreç, belirttiğim bu yapının tüm banka tarafından kullanılabilir olmasını sağladı. Bu sürecin ilk anından itibaren insan sağlığı, iş sürekliliği ve bunun toplam ekonomiye etkisinin sınırlandırılmasına odaklandık. Teknoloji, bu yeni yaşama modelimizin temelinde. Bu amaçla internet bant genişliğini iki katına çıkarttık. Kullandığımız iletişim cihazlarını kurumsal olarak bütüne yaydık ve Cisco Webex herkesin kullandığı bir yapı oldu. Güvenlik adımlarımızı da güçlendirdik ve VPN ile çalışıyoruz güvenlik başlığında. Sonuçta 9 bin kişi sürekli uzaktan bağlı ve sistemsel altyapılarda kesintisizlik ve altyapı için de iyi bir sınav verdik bu dönemde. Akbank olarak “Yeni Nesil Akbank” isimli bir programı bir süredir zaten yürütüyorduk. Süreç uygulamalarımızın da ele alınması, yalın ve uzaktan da yapılabilir, mobil hale getirilmesi projemizin de bu hızlı adaptasyonda faydasını görüyoruz. 150 milyon dolarlık kapsamlı bir yatırımla bugünlere geldik ve bugünün dünyasında bunun müşteriye hissettirilmeden, kolay sunumunun tasarım felsefesi de var. Merkezi operasyon, çağrı merkezi, şubeler dışında iki önemli servisimiz var: ATM ağımız ve fiziksel nakit operasyonlarımız. Nakit operasyonlarında gerekli tedbirleri aldık ve ATM’lerde bu konuda adımları attık. ATM tavsiye skoru artış kaydetti ve hizmet sürekliliğinin önemini ortaya koydu. Çalışma modellerimiz de bu yönüyle değişti. Çevik çalışma düzeni bugünün temasını, yani hızlı karar alıp, bunu hızlı hayata geçirebilmek, bunun için çevik organizasyona sahip olabilmek, bunu yönetebilmek için insan kaynağı, teknik altyapı ve içselleştirilmiş kültürü buluşturmak gerekiyor. Akbank’ta bu konuda attığımız adımların meyvesini alıyoruz.”
“Bulut çok işimize yaradı”
Perakende sektörünü bu dijital toplantıda temsil eden Migros’un CIO’su Kerim Tatlıcı, mağazalar ve evlere servis, ayrıca e-ticaret ile önemli bir operasyona imza attıklarını vurguladı. Bu süreçte sahadaki ekiplerle iletişim için attıkları adımları ise Kerim Tatlıcı, şöyle anlattı:
“Migros içinde 150 bin IP var ve bunların yönetimi için Cisco bizim için önemli bir iş ortağı. Şirketimiz uzaktan çalışmaya hazırdı, ama bizim üzerimizdeki yük de arttı. 2 bin 200 mağaza, ayrıca depolar var. Kredi kartı ödeme arttı ve saha ekiplerimiz de büyüktü. Perakende için eleman bulmak, eğitim vermek gerekiyordu. Çünkü müşteriler beklemek istemiyordu. Biz de süreci hızlandırmak için Cisco uygulaması ile hızı sağladık. Saha ekiplerinin teslimatta kullanabilmesi için kullanacakları araçları da sahada kullandık. Bize 3 bin tablet lazımdı. Migros tablet de satıyor ve bunları saha ekiplerine verdik. O tabletleri de devreye aldık. Yeni cihaz alınması ile 300 kişiyi burada çalıştırmaya başladık ve güvenlik sıkıntısı yaşanmadı. Koronavirüs ile sağlık çalışanları sonrası market ve finansta saha ekipleri büyük değişimler yaşadı. Bulut işimize çok yaradı. Kapasiteyi ve performansı artırdık. İnsanlar, eğitim almadan mobil cihazları kullanmaya başladı. Yönetim tarafında çeviklik de ekiplerin performansını artırdı. Çalışanlara çok eğitimler verdik.”
“Aramızdaki mesafe, dijitalleşmeyi ön plana çıkarttı”
Dijital panelin katılımcılarını örnek gösteren Murat Göçe, Didem Duru’ya sordu: “Cisco çözümlerini kullanan tüm müşterileriniz memnun. Peki siz bu süreçte neler yaşadınız?” Cisco ekibi olarak stratejilerini ve yorumlarını Duru şöyle anlattı:
“Cisco ekibi olarak evde çalışmada uzun bir süreyi geride bıraktık. Genel olarak uzaktan çalışmaya yabancı değiliz, ama yüz yüze olmayı ön planda tutarız. İş ortaklarımızı ziyaret etmek isteriz. Ama bu dönemde görüyorum ki ofis rutinimizi daha yoğun biçimde sürdürüyoruz. Toplantılarımız Webex ortamında devam ediyor. Sohbetleri, bilgilendirmeleri, eğitimleri Webex üzerinden yapıyoruz ve eskisinden fazla yaptığımızı da düşünüyoruz. Birbirimiz ile bağlantılı kalma kısmı bizim için önemli. Ekiplerimizle sohbet ettiğimiz görüşmelerimiz de var. Müşteri ihtiyaçlarını sağlayabilmek için Webex ve güvenlik ekiplerimiz çok yoğun çalışıyorlar. Bugünlerde aramızdaki mesafe ile dijitalleşmenin önemi de kendini gösterdi. Yani bu süreç dijital dönüşümü daha da hızlandırdı ve her ölçekte şirketin daha fazla gündeminde olacak artık.”
Dijital buluşmada akılda kalanlar…
Mehmet Fatih Kacır: “Enerji, ulaştırma, sağlık gibi alanlarda da savunmada olduğu gibi yerli ve milli adımlarımızı sürdüreceğiz. Bakanlığımızda yeni bir organizasyonal dönüşümü hayata geçirdik ve yeni birimlerimiz kuruldu. Milli teknoloji hamlelerimizi daha da sıklaştıracağız. Bu birlik ruhu bizi ayakta tutacak ve geleceğe taşıyacak.”
Dr. Hakan Yurdakul: “Uzaktan erişim araçlarının kullanımı artacak. Sürdürülebilir ve sembiyotik bir yapı çıkacak ortaya. Çin’den kaçacak üretimin bir bölümü buraya akacak. Turizm ve organizasyon gibi sektörler yapısal dönüşüme girecek. Yazılımcılık ise okuma-yazma kursu gibi olacak. Bunu böyle anlamalıyız.”
Kerim Tatlıcı: “Tahminleme yapabilmenin ve verinin önemi daha da artacak. Startup’ların bize erişimi kolaylaşacak ve işbirliklerimiz gelişecek. Tarım geleceğimiz ve yerel üreticiler stratejik hale gelecek. Dijital ve veriyi kullanabilen yönetim ekipleri daha değerli olacak. Fintech ve dijital para yılın ikinci yarısı daha enteresan hale gelecek.”
Didem Duru: “Siber güvenlik çok önemli olacak. Çünkü BYOD ile herkes online olacak. Bunun sonucunda bireysel ve kurumsal güvenlik daha da önem kazanacak, her noktada vazgeçilmezimiz olacak. Bu süreçte devletin yazılımcı alım kararı ise çok önemli.”
Dr. İlker Altıntaş: “Bu sürecin ilk anından itibaren insan sağlığı, iş sürekliliği ve bunun toplam ekonomiye etkisinin sınırlandırılmasına odaklandık. Teknoloji, bu yeni yaşama modelimizin temelinde. İş sürekliliği senaryolarımızı elden geçirmemiz gerektiğini hepimiz gördük.”
Cengiz Arslan: “Teknoloji, korona sürecinde iyi bir sınav verdi. Süreklilik ve felaket kurtarma senaryolarının uzun soluklu olması gerektiği görüldü. Teknolojik olarak bu geçişe bir bütün olarak hazırdık.”