Dışa bağımlı
Kuşkusuz, savunma sanayi en ileri teknolojileri talep eden yanı ile tüm sektörlerin ileri hamle yaptırıcı bir müşterisi. TRT Haber’de canlı yayın: Kozmik Oda. Sunucu ve konuğu, özetle, 1920’lerde başlayan hamle ile kendi ihtiyacımızı tamamen yerli olanaklarla karşılayabilen bir savunma sanayisine kavuşmuştuk, ama Marshall yardımı sonucunda fabrikalarımız işsiz kaldı ve köreldi diyorlar. Şimdi ise yerli sanayimizin büyük ölçüde dışa bağımlı olduğunu ekliyorlar.
Her şeyden önce, “aciz” değiliz. Geliştiremeyeceğimiz bir savunma sanayi ürünü düşünemiyorum. Bence sorun bir stratejik olma ve öncelik meselesi. Konuk ve sunucu buna da değiniyorlar: önde gelen şirketlerimizin yeteneklerini, tedarik makamlarını ve SSM’nin rolünü konuşuyorlar. Yapılarını ve askerlerden etkilenme düzeyini de. Kanımca, deneyimlerinden yararlanmak için emekli askerlerin sektöre yön veren yerlerde bulunmaları yararlı. Ancak, “yarının sorunlarına dünün çözümleri ile çare aramamak” adına bu kişilerden nasıl yararlanılacağını iyi belirlemek gerek; buna değinmeye fırsat kalmadan laf lafı açıyor, konu değişiyor.
Dışa bağımlılık olmasın diye her işi kendiniz yapmaya kalkarsanız yapraklarla uğraşırken ormanı kaybedebilirsiniz. On ayrı ülkeden alabileceğiniz bir çeliği beş katı bedelle neden yerli üretesiniz ki? Tabii eğer, tüm dünya ülkelerini karşımıza alarak izole kalacağımız bir durum için hazırlıklı olalım diyorsanız, evet o durum için en basit malzemeyi bile yerli olarak üretebilmeliyiz.
Sanırım tartışılmayan, doğru yere yatırım yapılması için esas tartışılması gereken, gelecekte ne tür çatışmaların beklendiği konusunda bir vizyon. Kişisel düşüncem, iki düzenli ordunun bir cephe oluşturarak ateş ve taktik üstünlükleri ile muharebe kazanmaya çalıştıkları günlerin artık geride kaldığı. Ya da ümidim öyle. Böyle bir savaş bizim topraklarımızda olursa çok şey kaybederiz. Peki nerede ve nasıl savaşacağız? Bunu da sesli düşünmeye yetkili miyiz, bence bu bile tartışma konusu. Öyleyse TRT Haber’deki bu program ne?