“Dışa bağımlılığımızı azaltabildiğimiz noktada güçlü oluruz”
Dünyada ‘Rulman Terzisi’ olarak tanınan Das Lager Germany’in Yönetim Kurulu Başkanı Harun Adıgüzel, yerli üretimin desteklenmesi gerektiğini vurgulayıp savunma sanayi projelerinin birlikte yapılmasının ve yatırımların birlikte finanse edilmesinin öneminin altını çizdi.
Türkiye’de rulman sektörünün deneyimli firması olan Das Lager Germany, kendilerini dinamik, yaratıcı ve yenilikçi olarak tanımlamakta. Harun Adıgüzel, Das Lager ile ilgili şu bilgileri paylaştı: “Rulman ve yardımcı ekipmanları alanında faaliyet gösteren Das Lager Germany, endüstriyel ve otomotiv rulmanlarının üretimine ve pazarlanmasına odaklanarak Türkiye’de önemli bir konuma sahip oldu. Alman tasarımı ve mühendisliğiyle birinci sınıf kalitede rulman üretimi yapan Das Lager Germany, ev ve ofis uygulamalarındaki en küçük çaplı minyatür rulmanlardan ağır sanayi uygulamalarındaki çok büyük çaplı rulmanlara kadar tüm uygulama alanları için geniş ürün yelpazesine sahip. Standart ürünlerimizin yanı sıra müşterilerimizin özel uygulamalarındaki ihtiyaçlarına ve beklentilerine uygun özelliklerde rulman tasarımı ve üretimi de yapıyoruz ve dünyada ‘Rulman Terzisi’ olarak anılıyoruz. Türkiye’deki üretimimizi 2013 yılında temelleri atılan ve 2015 yılında faaliyete geçen, Eskişehir Organize Sanayi bölgesinde bulunan Das Lager Germany Teknoloji Üretim Merkezi’nde gerçekleştiriyoruz. Toplam 19 bin metrekare alanda kurulu olan tesis, 11 bin metrekare kapalı alana sahip. Eymak Plaza’da bulunan Das Lager Rulman Akademisi’nde teorik ve pratik merkezi eğitimler de gerçekleştiriliyor. Bu sayede kullanılan rulmanların servis ömürlerinin artması sağlanıyor, plansız üretim duruşları önlenerek üretim kayıplarının önüne geçiliyor.”
Rulman gibi kritik ve stratejik bir ürün, tüm sistemi kilitleyebiliyor
Savunma sanayisindeki çalışmaları hakkında da bilgi veren Adıgüzel, karşı karşıya olduğumuz fırsat ve tehditlerle ilgili olarak da görüşlerini şöyle aktardı: “1974 Kıbrıs çıkartmasından sonra ülkemize uygulanan ambargo nedeniyle, savunma sanayimizde ciddi bir sıkıntı oldu. 70’li yılları bizzat yaşayanlar çok iyi bilirler ki; bağımsız bir ülke ancak kendi savunma sanayisini kurunca olunabiliyor. O yıllarda küçücük bir rulmandan dolayı uçakların çalıştırılamamasını yaşadık. Özellikle rulman gibi kritik ve stratejik bir ürün, tüm sistemi kilitleyebiliyor. Bu açıdan baktığımızda, katma değeri yüksek aynı zamanda stratejik önemi olan rulman ve buna benzer ürünleri üretmek, savunma sanayimiz için muhakkak yapılması gereken bir faaliyet. Yurt dışından gelen rulman gibi kritik bir ürün, günün birinde sistemi külliyen çalışamaz hale getirebilir. Bunu yakın tarihte, İran’a uygulanan ambargoda gördük ve yaşadık. İran’da rulman üretilmiyor. Daha evvelden faaliyette olan bir rulman fabrikası vardı, bu fabrika teknolojik nedenlerle kapanmıştı. İran sanayisi rulmanlarını yıllarca Türkiye üzerinden aldı ve bu sayede ayakta durabildi. Ülkemizde ise 3 tane rulman fabrikası var. Tüm rulman çeşitleri üretilmese de, rulman çeşitlerinden önemli bir kısmı üretiliyor. Ölçek ekonomisi açısından bazı tipler ekonomik olmadığı için yatırım yapılmakta zorlanıyor ve bu tipler ithal ediliyor. Dışa bağımlılığımızı azaltabildiğimiz noktada güçlü oluruz.”
İş yapış şekillerimiz bilişim teknolojilerine karşı gizli blok oluşturuyor
“Ülke olarak üretimde altyapımız var, teknolojimiz var. Millet olarak bu işlerin bilişim kısmında biraz zayıf kalıyoruz” diyen Adıgüzel, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Genel kullanım alışkanlıklarımız veya iş yapış şekillerimiz bilişim teknolojilerine karşı gizli blok oluşturuyor. Yönetimler bilişim konusunda ikna olduklarında alt kadrolar bu sefer gizli direnişe geçiyor. Bu kadar ileri teknoloji gerektiren ürünler üretirken bilişimi devre dışı bırakamaz, göz ardı edemezsiniz. Öyle ki; uluslararası sektörel standartlar zaten sizin iş yapış şekillerinizi, alışkanlıklarınızı kabul etmiyor ve bilişimi zorunlu hale getiriyor.” Savunma sanayinde kullanılan rulmanların özel teknik belirtimlere sahip olduğunu ifade eden Harun Adıgüzel, “Genelde ileri teknoloji ürünü özel rulmanlar kullanılmakta. Özellikle havacılıkta kullanılan ürünler kendi içinde ayrı bir özel hassasiyet gerektiriyor. Karacılık ve diğer savunma sanayi alanlarında kullanılan ürünler içinde de standart ürün çok az, genelde hep özel ürün kullanılıyor. Bu ürünlerin hassasiyet değerleri, malzeme kalitesi, toleransları hata götürmez şekilde mühendislik denetimlerinden geçmeli. Bu da ciddi bir teknolojik yatırım olmasını zorunlu kılıyor. Hem ürün hem de üründe kullanılan tüm bileşenlerin de kalitesi en yüksek sınıf olmalı. Özel mühendislik çalışmaları doğrultusunda ihtiyaca yönelik tasarlanan bu özel rulmanların maliyetleri de standart rulmanlardan kat kat fazla ve ithal ürünlerde maliyet daha da artıyor. Yerli üretimin bu anlamda desteklenmesi gerekiyor” açıklamasını yaptı.
Birlikte üretilmeyeni üretmek ve savunma sanayinde tam bağımsız hale gelmek için çalışıyoruz
Adıgüzel, “Savunma sanayi açısından özellikle ölçek ekonomisi çok küçük ama üretimin yapılması zorunlu” ifadesini kullanarak şunları kaydetti: “Bunun için yapılacak en iyi yöntem savunma sanayi projelerini birlikte yapmak ve gerekli yatırımları birlikte finanse etmektir. Bütün dünyada bu böyledir ve bu sanayide kâr gözetilmez. Önemli olan bu stratejik malzemeyi üretmektir, bağımsız hale gelmektir. Das Lager açısından ise bu bir vatani görev olarak görülmekte. Savunma sanayi içindeki firmalarla çalışmalarımızı daha da geliştirmek istiyoruz. Bu anlamda platformlara da bakanlıkça yapılan çalışmalara da katılım gösteriyor ve destek veriyoruz. Birlikte üretilmeyeni üretmek ve özellikle savunma sanayinde tam bağımsız hale gelmek için elimizdeki tüm imkânları seferber ediyoruz. Bazı özel teknik ekipman, makine ve tezgah yatırımlarını bir proje dahilinde yapıyor, Ar-Ge çalışmalarımızı sürekli artırıyor, TÜBİTAK, KOSGEB gibi kurumlarla özel projeler de yapıyoruz. Bilişim anlamında da mevcut sistemimizi sürekli iyileştirmek için uzmanlarla birlikte çalışıyor ve gelişmiş yöntemleri üretime entegre etmeye gayret ediyoruz. Ülkemizin maddi ve manevi kaynaklarını iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Cumhuriyet’in 100. yılında geliştirilen ve üretilen özel ürünlerin de ihracatını gerçekleştirmek, savunma sanayinde dışa bağımlı yapıdan dışarıya ürün tesisi edebilir yapıya geçmek hepimizin gurur kaynağı olur. Bu anlamda Sudan, Cezayir, İran ile sürekli proje çalışmalarımız mevcut. Ülkemiz için oluşturduğumuz her katma değer bizim için milli gelişime katkıdır.”