Doğru dengeleri kurmanın zamanı!
Digitopia’nın kurucusu ve CEO’su Halil Aksu’ya göre, tüketicinin ve çalışanın güvenini kazanmak her zamankinden daha önemli. Dijital ve yüz yüze iletişim arasında sağlıklı bir denge de önemli bir gereklilik.
BThaber’in “3 Gazeteci 1 Konuk-3G1K” başlıklı dijital etkinliğinin son konuğu Digitopia’nın kurucusu ve CEO’su Halil Aksu oldu. Kurumsal kimlikte ‘GelecekHane’den ‘Digitopia’ya bir geçiş sürecinin gerekçesini “GelecekHane İngilizce bir anlam ifade etmiyor. Oysa biz faaliyetlerimizi Türkiye dışına taşımaya, 1 yıl önce yurtdışına açılmaya, İngilizce çalışmaya karar verdik. Ekim 2018’de “Dijitopya” isimli Türkçe bir kitaba imza atmıştık. Ondan esinlenerek, şirketin adını İngilizce yazılmış haliyle “Digitopia” olarak değiştirdik. Londra’da bir ofisimiz var. Önümüzdeki dönemde Orta Doğu’da, muhtemelen Dubai’de de bir faaliyetimiz olacak. Ama Şangay ve Hong Kong asıl hedefim. Çünkü ekonomi oraya doğru kayıyor” sözleri ile özetledi. Bundan sonra farklı bir geleceğin insanları beklediği üzerinde duran Halil Aksu, yakın gelecekte nelerin olacağını, teknoloji temelli olarak nelerin değişeceğini, nelerin olması gerektiğini içeren bir raporu da ilk olarak 3G1K buluşmasında paylaştı. BThaber Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi, BThaber Ankara Temsilcisi Sedef Özkan ve BThaber Editörü Handan Aybars sordu, Halil Aksu yanıtladı:
Koronavirüs süreci teknoloji dünyasını nasıl etkiledi?
Webinar düzenleme alışkanlığı son aylarda oldukça yaygınlaştı. Kamera karşısında boşluğa doğru konuşmalar yapıyoruz. Karşımızda kaç kişinin olduğunu, kimlerin olduğunu, ciddiyetle dinleyip dinlemediklerini, neler yaptıklarını, kameraların açık olup olmadığını, şortla mı yoksa takım elbise ile mi oturduklarını bilmediğimiz yeni bir düzen oluştu. Eski, yerinde gerçekleştirilen etkinliklerin yeri farklı; ancak bu şekilde, insanların farklı ülkelerde bizi dinleyebilme imkanları var. Bu imkan eskiden beri vardı. Post-COVID döneminde de webinar düzenlemek pazarlama portföyümüzün bir standardı haline gelecek. Her etkinliği fiziksel bir mekanda yapma koşulunu aramayacağız. Sizin düzenlediğiniz Bilişim Zirvesi gibi daha üst düzey, daha kalabalık etkinlikler yine büyük merkezlerde olacaktır. Ama yıl boyunca bu yaptığımıza benzer webinar’lar bir alışkanlık haline geldi. Teknoloji şirketleri ise eğitim seviyesi daha yüksek ve online konferans yapmasını bilen insanlardan oluşuyor. İnsanları bir yere taşımak konusunda bu kadar ısrarcı yaklaşmamak gerektiğini, bir ekran aracılığıyla çalışabileceklerini herkes gördü. Bu da yeni normalin bir parçası haline gelecektir.
Yeni normal noktasında bu araştırmanız var. Detaylarını paylaşır mısınız?
Araştırmayı ilk kez sizlerle paylaşacağız. Anket bazlı araştırmaya 340 kişi katıldı ve bunu 29 Nisan-4 Mayıs arasında gerçekleştirdik. Şirketlerinin stratejilerini ve beklentilerini sorduk. Büyük bir çoğunluğu yöneticilerden oluşan katılımcıların yüzde 70’i, 200’den fazla kişi Eylül ayı itibariyle normale döneceğimizi, yüzde 50’si, 170 kişisi birkaç ay içinde geriye döneceğimizi varsayıyorlar. Yüzde 90 oranında bunun kademeli bir geçiş olacağı öngörülüyor. Çalışanların kademeli ve dönüşümlü olarak şirkete geleceklerini, hijyen koşullarının yakından takip edileceğini varsayıyorlar. Dolayısıyla ofise geri dönüş kademeli bir şekilde olacak. Ofise geri dönmesi gerekmeyen bir kitle de var. Evden çalışmaya devam edileceğini öngören bu kitle, hangi ekiplerinin evden çalışmaya devam edebileceğini araştırıyor. Katılımcıların yüzde 90’ı farklı lokasyonlardan çalışmanın, bir toplantı ya da bir konferans için eskisi gibi insanları bir araya getirmenin ciddi oranda değişeceğini öngörüyor. Yüzde 65’i komple bir değişikliğin olacağını, yüzde 87’si evden çalışmanın yaygınlaşacağını öngörüyor. Katılımcıların önemli bir kısmı evden çalışmanın önemli bir opsiyon olduğunu söylüyor. Öncesinde, bunu sağlayan genelde yabancı menşeili şirketlerdi. Teknoloji, ilaç ya da telekomünikasyon gibi şirketlerde bu biraz daha yaygındı. Büyükşehirlerimiz başta olmak üzere plazaların içi insanlarla dolu oluyordu. Asansörlerde kuyruklar oluşuyordu. Sabah bir servis trafiği oluşuyordu. İnsanlar yaşadıkları yerden Levent, Maslak, Ataşehir gibi iş yerlerinin yoğun olduğu yerlere akın ediyorlardı. Bu hareketlilikte bir azalma bekleniyor.
Ya e-ticaret?
Hepimiz bir anlamda mecburiyetten e-ticarete alıştık. Dezenfektan, kolonya, tuvalet kağıdı, un, makarna gibi ihtiyaçlarımızı e-ticaretten ve eve teslim kanalları üzerinden almayı çok fazla kişi öğrendi. Bu alanda hazırlıklı olan, öncesinde e-ticaret ve eve teslim konusunda başarılı olan perakendeciler ve e-ticaret uygulamaları ciddi avantaj elde ettiler. Bu konuda hazırlıklı olmayan kurumlar, bu noktadaki dijital ciroları kaybettiler. Ankette yüzde 84’lük kesim bu alanda bir değişim olacağını, insanların dijitali, e-ticareti tercih edeceğini, yüzde 60 katılımcı çok ciddi değişiklik olacağını öngörüyor.
Kamu ile çalışıyor musunuz? Bu konuda neler planlıyorsunuz?
İstanbul’da olunca tabiri caizse Ankara’daki kamudan biraz uzak kalıyoruz; ama İBB ile çalışmıştık. Belediyeler açısından “Akıllı Şehir Dönüşümü” en önemli başlık. Dijital dönüşümün temas etmeyeceği hiçbir yer yok. Sağlık sisteminin dijitalleşmesi gerektiğini COVID bize gösteriyor. E-okul dünya çapında emsal gösterilen sistemlerden bir tanesi. EBA nispeten iyi çalışıyor. İnternet altyapısı bunu kaldırıyor. Bu mucize gibi bir şey. Ben çok büyük sorunlarla karşılaşacağı düşüncesi içerisindeydim. Telekom operatörlerimiz ve telekomünikasyon altyapımız ülke çapında çok başarılı bir sınavdan geçiyor. Bunun da hakkını teslim etmek lazım. Yapay zeka, büyük veri, ileri analitik gibi şeyleri düşündüğümüzde kamuda çok fazla veri var. Tabiri caizse ülkenin tüm verisi, eğitim, sağlık sektörü, adalet, ulaştırma altyapısı bakımından kamuda. Buralarda açık veriye geçilse ve girişimcilere, akademisyenlere, araştırmacılara daha fazla veri imkanı sağlansa, optimizasyon konusunda çok ciddi açılımlar yapılabilir. İBB, açık veri çalışmaları yürütmeye başladı. Başka yerlerde de var. Ülkemiz gerçekten iyi bir imtihan verdi. Kamu çok büyük bir alan. Biz dijital dönüşümde her sektör ile çalışabiliyoruz. Cumhurbaşkanlığı bünyesinde Dijital Dönüşüm Ofisi var. Bu önemli devlet stratejilerinden bir tanesi. Kamunun da yoğun bir şekilde hızlıca başarılı bir şekilde dijital dönüşüme uğraması için bir olgunluk modeli çalışmalar yürüttüklerini de biliyorum. Ülkemizde bu konudaki en iyi ekiplerden birisi bizim şirketimizdir.