Dönüşümden uzak kalma şansınız yok
Veri depolama şirketi Hitachi Data Systems (HDS), Türkiye’ye yaptığı yatırımları artırıyor. HDS’in “Transformation as a Service” isimli ve iş ortaklarının da katıldığı etkinlikte sayısallaşan iş ortamlarındaki dönüşüm ve HDS’nin bu süreçlerdeki katkısı ele alındı. HDS Gelişen Ülkeler Başkan Yardımcısı Tom Pegrume, HDS EMEA İçerik, Bulut ve Mobilite İş Geliştirme Müdürü Jonathan Preston ve HDS Türkiye Ülke Müdürü Serdar Sayar’ın katıldığı etkinlikte sayısallaşma, teknolojik kümelenme, mobilite, bulut bilişim, nesnelerin interneti başlıkları ele alındı. İş tanımlı BT sayesinde şirketler kârlılığı artırıyor, maliyetleri düşürüyor, iş yapılarını yeniden inşa ediyor. İleri veri depolama ve işleme teknolojileri kurumsal hayatta payını giderek artırıyor. Yazılım tanımlı altyapılar ise iş süreçlerini ve BT altyapılarını dönüştürüyor. HDS de sanallaştırma teknolojisiyle sunulan sanal depolama platformlarıyla her ölçekte şirkete hizmet verebiliyor. Toplantı sonrası HDS Gelişen Ülkeler Başkan Yardımcısı Tom Pegrume, kurumsal BT yapılarındaki değişim konusunda sorularımızı yanıtladı:
Nasıl bir küresel yapı var karşımızda?
Dünyanın her yerinde şirketler engeller ve sorunlarla boğuşuyor, özellikle veritabanı kullanımında esneklik ihtiyacı duyuyor. Pazarda geleneksel oyunculara baktığımızda, şirketler de bunlarla ilişkilerini sorguluyor, hatta değişim adına, yıllardır işbirliği içinde oldukları BT şirketleri ile yollarını ayırıyor. Bütçeler de sınırlı. Yani sorunlar ortak. Ama bunlar yaratıcı ve çevik olma odaklı fırsatları beraberinde getiriyor. Attığımız her adım veri üretiyor ve biz de çözümlerimizle bunları buluşturuyoruz yönetim, IoT gibi alanlarda. Bu da müşterilerin geleceğe bakarak ilerlemesini ve sosyal inovasyonu sağlıyor. Görünürlük, akıcılık ve veri yönetimi gibi başlıklarda BT ve iş birimi arasında köprü olup, aradaki boşluğu dolduruyoruz.
Gelişmekte olan pazarlarda ihtiyaçları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye, Pakistan, Ortadoğu ve Afrika benim bölgem. Coğrafi açıdan çok büyük ve farklı yapıları içeriyor. Bölgede öne çıkan pazarlar arasında ise Türkiye, Suudi Arabistan, Kenya, Cezayir ve Güney Afrika Cumhuriyeti var. Geleneksel olarak depolamada sağlıklı bir pazar payına sahibiz. Küresel bir gerçek var ki, üst seviye depolama şu anda baskı altında. Sanallaştırma ve bulutun bu baskıda payı büyük. Ama şanslıyız ki bu baskıyı fazla yaşamıyoruz. Bütünleşik altyapı ve çözümleri, bulut odaklı çözümleri sunuyoruz. Türkiye’de olgun bir BT ortamı var. Türkiye’de şirketlerle konuşuyoruz ve diğer ülkelerle kıyaslayınca, bu konumu ve potansiyeli ile bir ‘gelişmekte olan’ ülkeden ziyade, aslında Güney Afrika Cumhuriyeti gibi bölgenin öne çıkan pazarı. Yasal altyapı son derece gelişkin. Uzmanlık ve bilgi birikimi fazla. Ölçeklenebilir bir ekonomik gelişim var. İnanılmaz bir büyüme değil tamam, ama zaten böyle bir büyüme nerede var ki şu an. Sonuçta tüm dünya ülkeleri bir mücadele içinde. Ama bu dönem, ileri bakıp büyüme fırsatlarına odaklanmak için bulunmaz fırsat. Türkiye’nin potansiyeli, onun gelişmekte olan pazarlar arasında öne çıkmasını sağlıyor.
Bölgede stratejiniz hangi kriterlere göre değişiyor?
Temelde strateji değişmez. Ama pazarın bulunduğu konuma göre uyarlamalar yapabilirsiniz. Örneğin bazı pazarlarda mobil altyapı hala inşa halinde. Bunlar da, yatırım ve teknolojilerinde geride kalıyor. Ama belirttiğim gibi, ülkeler ve stratejimiz arasında çok büyük farklılıklar yok. Bir sonraki adımı atmak, bu dönüşümü sağlamak, ülkenin bu değişime ne seviyede hazır olduğu asıl belirleyici faktörler. Burada tüm sektörler için önemli olansa inovasyon bilinci.
Nasıl bir bilinçten bahsediyoruz?
Bazı kesimlerde değişime karşı bir direnç olabiliyor. Yenilikleri ‘tehdit’ olarak görebiliyorlar. Özellikle büyük şirketlerde BT birimine baktığınız zaman, sadece sunucular, sadece ağ yapıları odaklı çalışanlar var. Yani bu rutine çok alışkınlar. Oysa biz, çekirdek operasyonları kendi içlerinde yürütmeye bu çok alışkın birimlerin karşısına çıkıp, üstünde yüzlerce sunucu barındıran hizmetleri onlara sunuyoruz. Sonuçta bunları bütünleştirip tüm maliyeti aşağı çekebilir, birkaç bütünleşik platformda her şeyi bir araya getirebilir, yönetimsel kolaylık, ağ yapısında trafiği optimize etme imkanı bulabilirler. ‘IT economics’ dediğimiz zaman kurumsal dönüşümü, departman bazında yenilenmeyi de kapsıyor, çözümlerimizle onlara bütçeyi doğru konumlandırma imkanı veriyoruz. Sonuçta bu birimlerde asıl sorulması gereken soru; bu tarz bir optimizasyon sonunda kurum içinde daha fazla nasıl yaratıcı olabiliriz?
Yani kurumlara bir danışmanlık desteği sunuyorsunuz.
Bir yönüyle evet, kurumlara var olan kaynaklarını en verimli ve bu amaca uygun biçimde nasıl kullanabileceklerini gösteriyoruz. Rutinden çıkan BT ekipleri, birçok başlıkta yaratıcı çalışmalarla kendini ve kurumu geliştirme imkanı buluyor. Biz kurumsal dönüşüm uzmanı değiliz. Ama insanları, kuruma en uygun çözümlerle buluşturmak, bu konuda onların vizyonlarını geliştirmek önemli. Sonuçta ayakta kalmak ve ‘yaratıcı’ olarak bilinmek istiyorlarsa, bir biçimde bu değişimi yapmak zorundalar. Başka şansları yok. Biz de onlara bu dönüşüm için yardım ediyoruz. Stratejimize ‘IT economics’ adını veriyoruz. ‘Doğru kararları almaları için rehberlik’ diyebiliriz bu konsepte.
‘IT economics’ stratejisinin bir şirkette oluşturulması ve konumlandırılması ne kadar sürüyor?
Bu tamamen kurumun ölçeğiyle ve şirket içinde bu değişimi yapmayı gerçekten istemekle alakalı. Bir BT çalışanının direncine karşı kurumsal farkındalık ve bu yatırımı yapma konusunda ‘C’ seviyesinde yönetici desteği, yani kurumsal işbirliği gerek. Bu tarz bir çalışma sadece BT biriminin işi değil aslında. BT biriminin temel görevi; kurum içinde iş birimleri için iş sürekliliğinin her açıdan sağlanmasını garanti etmek. Her kurumda öyle ya da böyle ‘Shadow IT’ vardır. Ama buna çözüm için BT birimine yüklenemez, bir yatırım planı çizmesi ve bunu konumlandırması için aylarca bekleyemezsiniz artık. Onların görevi ya sizi bazı şeyleri yapmaktan alıkoymak veya bu tarz yapıları kurum BT yapısında konumlandırıp doğru araçları size sunmak. Kurumsal değişime BT’nin uyum sağlaması işte bu yönüyle kritik.
Bu dönüşümde bulut bilişim nasıl bir yere sahip?
Özel veya genel fark etmez, kurumları buluta geçmeye teşvik etmeye önem veriyoruz. Sektöre özgü yasal sınırlar dahilinde bunu yapabilirler. Bulut; esnekliği ve kullanım kolaylığı gibi özelliklerle kurumsal bilişimin geleceği. Bu nedenle hangi bulut yapısına geçmek istiyor, daha çevik bir kurum oluşturmak için hangisi gerekiyorsa bunu yapabilir, iç ve dış müşterilerin beklentilerine uygun bir kurguyu hayata geçirebilirler.
Peki ya güvenlik?
Güvenlik devamlılığı olan bir süreç. En büyük güvenlik riskinin, kurumun kendi çalışanları olduğunu unutmamak gerek. Güvenliğe her zaman önem vermeniz gerek, risk yönetimi ve güvenlik her zaman gündeminiz olmalı. Altyapınızı bütünleştirip konsolide etmek, size yüzde 100 güvenlik sağlamaz sonuçta.