Dünya yazılım haritasında Türkiye’nin yeri
Türkiye yazılım sektörü, özellikle yakın coğrafyada kendini gösteriyor. Ama daha fazlası, sektörün iç pazarda gelişimini güçlendirip bir ‘marka’ haline gelmesine, kamu kanadının destekleri ile sektörü daha da yakından tanımasına bağlı bulunuyor. Türk yazılım sektörünün önde gelen şirket temsilcilerine göre, kamunun Türk yazılımı için uygulayacağı bir ‘pozitif ayrım’ uygulaması hem yazılım ve hizmetlerin gelişmesini sağlar hem iç pazarda istihdamı destekler hem de Türk yazılım sektörünün küresel bir değer halini alarak ihracatta daha güçlü bir yere ulaşmasını sağlar.
Handan Aybars
Evren Gülyaşar
Türkiye’de bilişim sektörü; gerek yazılım, uygulama ve donanım alanındaki gelişimi, gerek Türk şirketlerinin bilişim odaklı ihtiyaçlarını karşılamak için hız kesmeden devam eden yatırımları ile istikrarlı bir büyüme ve gelişim sergiliyor. Bu gelişim, beraberinde bilişim sektöründe yerel çabaların da meyvesini vermesini sağlıyor. Yazılım da bu alanda öne çıkan başlıklardan biri. Bilişim sektöründe faaliyet gösteren, farklı ihtiyaçlara karşılık yazılım uygulamaları geliştiren şirketlerin sayısı artarken, bunları dış pazarlardaki ihtiyaçlar için yönlendirenler de var. Yani Türkiye, yazılım ihracatında da yerini alıyor. Ama bu adımların hızlanması için belli gerekliliklerin yerine getirilebilmesi, sektör şirketlerinin de en temel beklentisi.
Bu beklentiye, sektör şirketlerinin yorumları ile rehber olmayı hedefleyen İnterpromedya, ‘Bölgeden Türkiye’yi Yönetenler’ toplantılarının ikincisini ‘Yazılım İhracatı’ başlığında düzenledi. Türkiye’de yazılım sektörünün potansiyeli, bölge ülkelerinin ihtiyaçları ve sunduğu fırsatlar, sektörün gelişimi için atılması gereken adımlar ve taraflara düşen görevler sektör temsilcilerinin yorumları ile ele alındı. İnterpromedya Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi’nin moderatörlüğünde gerçekleşen toplantıda, katılımcıların hepsinin hemfikir olduğu konu; yazılımın katma değeri yüksek bir alan olduğu, genç bir sektör olarak olgunlaşma sürecine ilerlediği. Kamu ile iletişimin güçlendirilmesi ve sektörün yaptığı çalışmaların daha da tanıtılması gerektiği üzerinde duran katılımcılara göre, Türkiye yazılım sektörü kamu tarafından önceliklendirilmeli. Bu da, tüm katılımcıların hemfikir olduğu ‘pozitif ayrımcılık’ talebinin önemini ortaya koydu.
Hem iç hem dış pazarda güçlenmek şart
Toplantının açılış konuşmasını İnterpromedya Genel Müdürü Güldane Taşdemir yaptı. Sektörün büyümesi için İnterpromedya olarak verdikleri desteğe dikkat çeken Taşdemir, kamu ve bilişim sektörü arasında sürdürülebilir iletişimi sağlamanın önemini de hatırlattı. Yerli yazılım sanayisinin gelişiminin bu yüzden önemli olduğunu vurgulayan Taşdemir, Türk yazılım sektörünü merkez alan projelerin geliştirilebileceğine işaret etti. YASAD Başkanı Doğan Ufuk Güneş, dernek olarak hedeflerini ‘pazarı büyütmek’ olarak gösterdi. Bunun için yapılması gerekenleri sorgulayarak hareket etmenin gerekliliğine vurgu yapan Güneş’e göre, pazarı sadece ihracatla büyütmek mümkün olmaz. “Kamu tarafında da bir şeyler yapılmalı” diyerek, yerli yazılım firmalarına pozitif ayrımcılık çağrısını yineleyen Güneş, bu strateji ile ilerlediklerini söyledi.
Güneş’in ardından söz alan TAV Bilişim Yazılım Geliştirme Müdürü Hakan Öztürk, kendi çalışmaları ışığında önemli bir noktaya dikkat çekti: “Bizim avantajımız küresel standartları belli olan bir alana, havacılık sektörüne yönelik çalışma yapmamız. Ama diğer sektörlerde ülkeden ülkeye değişen regülasyonlar var. Özellikle ERP tarafında bunu gözlemliyoruz. Bunların getirdiği maliyet de sektörümüzün rekabet gücünü azaltıyor.”
Bu yorumunun ardından, ‘yerel’ denilen noktanın artık tüm dünya olduğu gerçeğine de dikkat çeken Öztürk, önemli bir konuyu hatırlatmadan geçmedi. Buna göre, sektör dünyaya açılmazsa, iç pazarda rekabette de öne çıkmak zor olur. Logo Yurtdışı Satış ve Pazar Geliştirme Müdürü Şule Altuner, ihracattaki potansiyeli, kendi verileri ile örnekledi. Geçen yıl Türkiye’de yüzde 45, ama yurtdışında yüzde 70 büyüdüklerini söyleyen Altuner’e göre, yurtdışında büyüme potansiyeli çok fazla. Balkanlar, Rusya, Türk Cumhuriyetleri, Ortadoğu ve Körfez Bölgesi, Afrika gibi yakın pazarlar ise talepte öne çıkıyor. Çünkü tüm katılımcıların dikkat çektiği bir gerçeği, Altuner şu sözlerle pekiştirdi: “Hedeflediğimiz bölgelerin potansiyeli çok yüksek ve doğrudan Türkiye’ye bakıyor, Türkiye’yi yazılım konusunda da öncü olarak görüyorlar.”
Şirketler çabalıyor, destekler yetmiyor
Türkiye’de bilişim sektörünün bir bütün olarak ulaştığı başarılı noktayı, kart çözümlerini eskiden dışarıdan alırken, bugün yerli uygulamaların uluslararası kabul gören çözümler haline gelmesi ile örnekleyen Cardtek EMEA Bölgesi Satış ve Kanal Yönetiminden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Gökhan İnönü, eklemeden geçmedi: “Bugün 5 kıtada faaliyet gösteriyoruz. Ama bu noktaya tırnağımızla kaza kaza ulaştık.” Kendi kurumsal yayılımlarını örnek gösteren İnönü’ye göre, fuarlar, destekler var, ama bunlar yeterli değil. İşte bu yüzden her şirket kendi gayretiyle bir noktaya gelebiliyor. Bu arada İnönü, sektördeki insan kaynağı ihtiyacının da altını çizdi. Bu ihtiyaçta temel konu, yabancı dili kullanma yetkinliği olarak öne çıkarken, İnönü, üniversitelere yönelik projeler yaptıkları bilgisini de paylaştı. Amaç, hem sektörü hem de şirket çalışanlarını bilgilendirmek. Bu arada İnönü, yakın coğrafyadaki ülkelerden ziyade, ABD’nin yazılım ihracatındaki potansiyeline şu sözlerle dikkat çekti:
“Şirketimizin çalışmaları için ABD dev bir pazar. Bölgede güçlüyüz tamam, ama dev pazarlara da kendi bireysel gayretlerimizle ulaşmaya çalışıyoruz.”
İnönü’nün sözlerine Netaş Ağ Teknolojilerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Gönül Kamalı da, “Yazılımın bir sektör olarak tanınması ve devlet stratejisi haline gelmesi konusunda net bir yol haritası yok” eleştirisi ile destek verdi. YASAD’ın bu konudaki çalışmaları ile son yıllarda oluşan farkındalığa rağmen, Kamalı’ya göre, kamu ile tüm görüşmelerde teşvik sistemi öne çıktı, yazılım sektörünün sağladığı katma değeri anlatmak üzerine yoğunlaşıldı. Gelinen noktayı Kamalı, “Bu bir sektör mü, katma değeri ve geleceği ne kadar büyük konusunda belirsiz bir ortam olduğunu görüyoruz” sözleri ile tanımlayan Kamalı, şöyle devam etti:
“Lisanslı ürünlerimiz kendi çevremizde kabul görüyor ve çözümlerimizle daha gelişmiş bir bölgeyi temsil ettiğimiz için bunlar hızlı kabul görüyor. Bu pazarlarda kendimizi gösterip iş yapabiliyoruz. Ama bu, bireysel çabalara dayanıyor.”
Kamu desteği, pazarın büyümesinin anahtarı
Söz konusu yazılım ihracatı olduğunda, herkesin ortak görüşü, pazarı büyütmek. Ancak bu şekilde yerli lisansları yurtdışına açmanın mümkün olacağı kanısındaki sektör temsilcilerine göre, böylece hem yazılım hem de yazılımın önemli bir bölümünü oluşturan servis pazarında Türkiye’nin büyük bir gelişim sergilemesi mümkün olabilir. Katma değerli servislere sektörün hazır olduğu kanısındaki sektör temsilcilerine göre, bölge ülkelerinde de özellikle KOBİ çözümlerinin götürülebileceği önemli bir pazar var. “Dünyanın her yerine ulaşabilecek çözümlerimiz ve yeteneklerimiz oluştu” diyen Kamalı, asıl önemli olanın ise bunun sürekliliğini sağlamanın anahtarı olan destek ve stratejiler olduğunun altını çizdi. Bu noktada herkesin görüşü; FATİH Projesi gibi çalışmaların devamı için kamunun adım atması, bu alanda gerçek bir stratejinin ortaya konulması. Konu teşvikler olduğunda ortaya çıkan bir diğer sonuç da, güçlü KOBİ’leri büyütebilmek için teşvik yapısını hayata geçirmek. Varolan teşvik yapısını kompleks ve prosedürü yoğun bir yapı olarak tanımlayan sektör temsilcilerine göre, bu yapıda sürekli yaşanan değişimlere de ayak uydurmak zor. Bu nedenle yazılım sektörünün gerçekten ‘katma değeri yüksek bir sektör’ olduğunun kamuya detaylı bir biçimde anlatılması gerektiği açıkça ortaya çıkıyor.
Peki Türk yazılım sektörü bir markaya dönüşebilir mi? Katılımcıların yorumları, bu konuda da kamu tarafından beklentiler olduğunu gösterdi. YASAD Başkanı Doğan Ufuk Güneş, sektörde bir STK’nın olmasının önemine dikkat çekti ve şu yorumu yaptı:
“Taraflar arasında bir güç birliğinin oluşması gerek. Biz, ‘Rekabette en avantajlı olacağımız sektör yazılım’ diyoruz. Bölge ülkelerinin Türkiye ilgisi ortada. Bizim de bundan kaynaklı ticari faydaları hissedebilmemiz lazım. Sektör şirketleri elinden geleni yapıyor. Tek derdimiz ise pastanın büyümesi, sektör şirketlerinin yerelden küresele gitmeyi kafasına koyması. Ama bunun için destekler olmalı. YASAD olarak pazarı büyütmekle sorumlu olduğumuzu hep söylüyoruz. Bu da ihracat ve istihdamla, bir de kamuda yerli yazılım kullanılmasıyla olabilir. Örneğin telekom sektöründe yaşanan ilerleme; Ar-Ge’ler, destekler ve düzenlemelerle oldu. Şu anda ihtiyacımız olan şey; pazarın büyümesi. Çünkü 800 milyon-1 milyar dolar arasında zor duran bir yapı var bugün. YASAD olarak bunu organize etme durumundayız. Kamuda yetkili isimlerle görüşmelerde de bunu hep dile getiriyor, desteklerin önemine vurgu yapıyoruz.”
”Almanya, kendi BT şirketlerine fırsat sağlamak için kamu kurumlarında yerli yazılım kullanılmasını teşvik ediyor. Türkiye’de bir önemli sorun da çok fazla kopya kullanımı. ”
”Sektörün ihtiyaçları doğrultusunda eleman yetiştirilmesi için teşvikte bulunuyoruz. Ama bu, bir devlet stratejisi olarak bir arada yürütülmesi gereken bir mücadele.”
Vize problem oluyor
Toplantıda tüm şirket ve STK yetkilileri özellikle Avrupa’da uygulanan vizelerden dert yandı. Daha önce de sıkça bahsi geçen ve girişimcilerin önünü tıkayan vize problemi nedeniyle işlerin yavaşladığını belirten yöneticiler, her gidişte alınması gereken vizeler nedeniyle hem iş olanaklarını kaybettiklerini hem de yaptıkları işlerde gecikmeler yaşandığını aktardı.
Yazılım envanterimiz yok
Ülkemizde üretilen yazılımlar ve bunlarla ilgili detaylı bilgilerin bulunduğu bir kaynak ne yazık ki bulunmuyor. Bu konuda çalışmalar yürüttüklerini dile getiren Doğan Ufuk Güneş, “Yeni Türk Ticaret Kanunu ile gelecek zorunluluklar neticesinde bu ihtiyacın giderilmesinin daha kolay olacağını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
TÜİK’in bu konuda çalışma yapmadığını ifade eden Gönül Kamalı, “Devlet de envanter çalışmasını sektörden bekliyor. Sadece BTK’da bazı raporlar bulunuyor. Telekom sektörü ile ilgili raporlar bulunsa da bilişim ya da yazılım için herhangi bir çalışma bulunmuyor” dedi. Uluslararası rekabetçilik teşvikini de hatırlatan Kamalı, “İhracatçılar Birliği’nin yazılım için sektörün büyüklüğü ve önemli verilerini ortaya çıkarması için ihalesi bulunuyor” bilgisini verdi.
Artık Silikon Vadisi’ne gitmeye gerek yok
Almanya’daki yazılım sanayisinden örnek veren Gönül Kamalı, yazılım sanayi ve finansmanının küçük olduğuna dikkat çekti ve ekledi:
“Yine sektör oyuncuları girişimci ve yaratıcı. Bu yönde markaların yaratılması gerekiyor. Devlet teşviklerinin de marka olunması konusunda destek olması gerekiyor.”
Toplantıya katılanların hemen hepsi Silikon Vadisi’ne gitmek için bir sebep kalmadığını dile getirdi. Silikon Vadisi’nde yer almanın, bir Türk şirketine etiket getirdiğini aktaran Gökhan İnönü, yerli şirketlerin gücünün farkında olmayan sektörlerde önem kazandığını dile getirdi. Artık günümüzde şirketlerin kendini ne kadar doğru tanıtabildiğinin önemli olduğuna işaret eden İnönü, “Hizmet ve ürün kalitesinin ötesinde kendimizi ne kadar doğru markaladığımızın önemi artıyor” dedi.
Tüm dünyanın gözü Türkiye’nin üzerinde
Bu hız ve çabayla Türkiye’den önemli bir markanın çıkacağına olan inancını belirten Şule Altuner, dünya siyaseti ve dengelerdeki değişimin önemli olduğunu aktardı.
Toplantıdaki ortak kanı; tüm dünyanın gözünün Türkiye’nin üzerinde olduğu yönündeydi. YASAD Başkanı da Türkiye’den marka çıkmaması için bir sebep olmadığının altını çizdi. Klasik sanayi çağının bakışının ötesine geçilmesi gerektiğini aktaran Güneş, şirketlerden ziyade, Türkiye’nin bu alanda marka haline gelmesi gerektiğini de vurguladı.
Toplantıda hangi konular öne çıktı?
Toplantıya katılım gösteren tüm yöneticiler birçok ortak paydada buluştu. Öncelikle Türkiye’nin gayrisafi milli hasılası (GSMH) içinde yazılımın payının artması gerektiği belirtildi. Zira ‘bilgi toplumu’ olarak anılmak isteyen ve 2023 için önüne önemli hedefler koyan bir ülkenin katma değerli hizmetlere, yazılım dışında ulaşma olanağı bulunmuyor. Pazarın büyümesi için doğrudan devlet teşvikinin yanında, özel şirketler ve STK’ların da aktif olması gerekiyor.
Yazılım sektörü oyuncularının birbirlerini engellemek yerine, STK çatıları altında buluşması önem taşıyor. Bunun yanında, sürdürülebilir bir rekabet ortamının da pazarın iç dinamikleri açısından fark yaratabileceği düşünülüyor.
Bu doğrultuda yazılım sektörünün her kesim için başlı başına bir sektör olarak algılanmasına ihtiyaç duyuluyor. Pazarın büyümesi ile gereken ilginin de artacağından kimsenin şüphesi bulunmuyor.
Yurtdışındaki örneklerinde olduğu gibi, ülkemizde de yerli yazılım konusunda pozitif ayrımcılık yapılması gerekiyor. Zira Türkiye’deki yazılım şirketleri uluslararası standartları yakalasa bile, gerektiği kadar itibar ve kabul görmüyor. Devletin bu konuda fitili ateşleyici bir rol üstlenerek yerli yazılımı tercih etmesi dinamiklerin değişmesine etkisi olabilir.
Yazılım sektörüne güçlü sermayesi bulunan girişimcilerin de yatırımda bulunması gerekiyor. Zira yüksek getirisi olan bu alanda, sermaye birikimi olmadığı için dünya çapında rekabette zorluklar yaşanıyor.
Ülkemizde yetenekli ve genç bir nüfus bulunmasına rağmen, yeteri kadar yetişmiş eleman bulunmuyor. Bulunsa bile, elemanlar doğru yerlere yönlendirilemediği için işsizlik oranları yükselmeye devam ediyor. Bunun yanında, ülkemiz gençlerinin yabancı dil öğrenimlerine dikkat edilmesi de bilişim şirketlerinin eleman bulma konusunda önünü açacak bir faktör.
Kısa sürede yazılım sektörünün envanterinin oluşturulması önemli bir gereklilik olarak gösteriliyor. Zira sektörle ilgili yeterli verilere ulaşılamadığında, yatırımcı çekilmesi de zorlaşıyor. Bunun yanında, devletin de konuya olan ilgisi kayboluyor. Sektör oyuncuları somut bilgileri olmadığı için piyasada önlerini görmeden hareket ediyor.
Belki de Hindistan gibi bir yazılım markası haline gelmeli Türkiye. Zira ülkemizde bir ya da birkaç şirketin uluslararası marka olmasının yeterli olmayacağı, tüm ülkenin bu algıyı vermesi gerektiği üzerinde duruluyor.
TAV Bilişim Yazılım Geliştirme Müdürü Hakan Öztürk
”Türk yazılım sektörü dünyaya açılmazsa, iç pazarda rekabette de öne çıkmak zor olur.”