Dünyada sanayi üretim alanında tüm bilinenler değişime uğradı
İstanbul Sanayi Odası (İSO), sürdürülebilirlik vizyonu kapsamında başlattığı ‘İSO Yeşil Gündem Sohbetleri’ etkinliğinin 10’uncusunu, 19 Ocak tarihinde çevrim içi olarak gerçekleştirdi. Etkinlikte; Türkiye’de üretilen enerjinin yüzde 50’sinin yenilenebilir enerjiden elde edildiği ve bu alandaki yatırımların artması gerektiği kaydedildi.
İSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi ve Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Sultan Tepe’nin ev sahipliğinde, Gazeteci Ilgaz Gürsoy’un moderatörlüğünde ‘Küresel Gelişmeler Işığında Türkiye Sanayisinin Yeşil Dönüşümü’ başlığında düzenlenen webinara, T.C. Ticaret Bakanlığı Uluslararası Anlaşmalar ve Avrupa Birliği (AB) Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Bahar Güçlü katılarak konuyla ilgili son gelişmeler hakkında izleyicileri bilgilendirdi. Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye) Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Dildar Edin, Kordsa Sürdürülebilirlik Grup Müdürü Nevra Aydoğan Gürsoy, EY Türkiye Dolaylı Vergiler Bölüm Lideri & Vergi Bölümü Şirket Ortağı Sercan Bahadır ve L.L.M Narter & Partners Hukuk Bürosu Yönetici Ortağı Av. Cenk Narter’in konuşmacı olarak katıldığı webinarı yeşil dönüşüm alanında yürütülen çalışmalar hakkında bilgi edinmek isteyen çok sayıda iş dünyasına mensup katılımcı ilgiyle takip etti. Webinarın moderatörlüğünü gerçekleştiren Ilgaz Gürsoy, AB Yeşil Mutabakatı’nın sürdürülebilir yatırımın önünü açmak ve yeşil dönüşüm adına çok kritik bir öneme sahip olduğunu söyledi. AB’nin hayata geçirmeye hazırlandığı sınırda karbon yasası gibi uygulamalara ülkelerin uyum sağlayabilmesinin önemine vurgu yapan Gürsoy, AB sınırda karbon uygulamasının ilk etapta demir-çelik, gübre, elektrik, çimento, alüminyum ve hidrojen sektörlerini kapsayacağını belirtti.
Sanayi; dünya kaynaklarını en çok kullanan sektör – Ana eksen dünya için temiz üretim olmalı
‘Küresel Gelişmeler Işığında Türkiye Sanayisinin Yeşil Dönüşümü’ webinarının açılışında kısa bir konuşma yapan Sultan Tepe, İSO’nun Türkiye’de sürdürülebilirlik çalışmaları kapsamında çok kıymetli çalışmalar yürüttüğünü söyledi. İSO Yönetiminin yeni çalışma programında sürdürülebilirlik konusuna geniş yer ayırdığına dikkat çeken Tepe, yeni dönemde enerjinin verimli kullanılmasından atık su yönetimine kadar çok kapsamlı çalışmaların devam edeceğine değindi. Sanayi sektörünün dünya kaynaklarını en çok kullanan sektör olduğu için sürdürülebilirlik konusunda ana paydaş durumunda olduğunu belirten Tepe, tüm dünyada sanayi üretim alanında bugüne kadar tüm bilinenlerin değişime uğradığını ve üretim süreçlerinde yeni metodolojilerin gündemde olduğuna vurgu yaptı. Yeşil dönüşüm konusunda sadece yaptırımlara odaklanılmaması gerektiğini belirten Tepe, konunun ana ekseninde dünya için temiz üretim olması gerektiğine dikkat çekti.
İklim Kanunu Yasası; yeşil dönüşüm alanında kritik bir yol haritası görevi görecek
Bahar Güçlü konuşmasında, İSO’nun sürdürülebilirlik konusunda yürütülen çalışmaların en başından itibaren bir lokomotif görevi üstlenerek üyelerini yönlendirmesini memnuniyetle takip ettiklerini söyledi. 2022 yılında yaşanan Rusya-Ukrayna savaşı sonrası tüm dünyada yeşil dönüşüm hedeflerinin rafa kalktığı gibi çok yanlış bir düşüncenin ortaya çıktığını belirten Güçlü, kısa vadede özellikle AB’de enerji üretiminde kömür gibi yüksek karbonlu çözümlere geri dönülmüş olsa da uzun vadede karbon azaltım hedeflerinin rafa kalkmadığının altını çizdi. Türkiye’nin AB’nin gümrük birliği ortağı olması sebebiyle 1 Ekim 2023 tarihinde hayata geçirilmesi planlanan sınırda karbon mekanizmasından dolaylı olarak etkileneceğini belirten Güçlü, yakın zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi’inin (TBMM) gündemine sunulan İklim Kanunu Yasasının yeşil dönüşüm alanında kritik bir yol haritası görevi göreceğinin altını çizdi.
Önümüzdeki 10 yıldaki en büyük risk; iklim krizi
Ebru Dildar Edin, yeşil dönüşüm alanında hâlâ atılacak çok fazla adım olduğuna değinerek iş dünyasının bu alana büyük bir hassasiyet göstermeye başlamasının sevindirici olduğunu belirtti. Dünya Ekonomik Forumu’nun geçtiğimiz günlerde yayımlamış olduğu 2023 raporunda önümüzdeki 10 yıldaki en büyük riskin iklim krizi olduğunu belirten Edin, 2022 yılında yaşanan sadece 10 doğal afetin zararının 200 milyar dolar olduğunu dile getirerek konunun ne kadar kritik olduğunu vurguladı. Yeşil dönüşüm konusundaki çalışmaları tabana yaymaya çalıştıklarını belirten Edin, bu anlamda İSO’yu kritik bir iş birliği ortağı olarak gördüklerini ve önümüzdeki dönemde yeni iş birliklerini hayata geçirmek istediklerini ifade etti.
Yeşil dönüşümdeki sorumluluklar tedarik zincirlerine de adapte edildi – Analitik veri çok kıymetli
Nevra Aydoğan Gürsoy da yaptığı konuşmada şirket olarak 2019 yılında sürdürülebilirlik konusunda bir strateji ekibi kurduklarını söyledi. Üst yönetimden en alt kademeye kadar bu konuyu içselleştirdiklerini belirten Gürsoy, yeşil dönüşüm konusundaki sorumluluklarını tedarik zincirlerine de adapte ederek konuya bütüncül yaklaştıklarını belirtti. Sürdürülebilirlik çalışmalarında ürün yaşam döngüsü araştırmalarının kritik bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Gürsoy, düzeltme yapılması gereken alanların görülmesi adına analitik verinin çok kıymetli olduğu ifade etti. Türkiye’de üretilen enerjinin yüzde 50’sinin yenilenebilir enerjiden elde edildiğine değinen Gürsoy, bu alandaki yatırımların artması gerektiğine dikkat çekti.
Türk şirketleri açısından yeşil dönüşüm daha da hassasiyet kazandı
AB’nin hayata geçirmeye hazırlandığı sınırda karbon uygulamasının AB’deki yerleşik şirketlerin ithalatına yönelik ortaya çıkan bir mekanizma olduğunu belirten Sercan Bahadır, hangi ürün grubunun buna dahil edileceği konusunda AB içerisinde müzakerelerin devam ettiğini dile getirdi. Bahadır, Türkiye’nin AB ticaretinde değer zincirinde yer almasından dolayı bu uygulamadan etkileneceğine vurgu yaptı ve 2022 yılında Konya’da düzenlemiş olduğu İklim Şurası sonrasında gündeme gelen iklim yasası kapsamında, Türkiye’nin kendi Emisyon Ticaret Sistemi’ni (ETS) hayata geçirmesinin, AB sınırda karbon uygulaması sonucu ortaya çıkacak maliyet riskini minimalize edecek en önemli unsur olarak gördüğünü belirtti. Av. Cenk Narter yaptığı konuşmada, Almanya hükümetinin AB sınırda karbon uygulamasına benzer Alman tedarik zinciri yasasını hayata geçirdiğini söyledi ve bu yasanın çevresel riskleri minimuma indirmek ile birlikte iş güvenliği, yasaklı kimya ürünü kullanmama ve insan hakları gibi çok geniş bir alanı kapsadığına dikkat çekti. Narter, bu yasanın Alman şirketlerine değer zincirinde yer alan firmalardan kaynaklı oluşacak usulsüzler çerçevesinde yaptırımlar öngörmesi ve Alman şirketlere denetleme görevi de vermesi sebebiyle, Almanya ile ticari faaliyet yürüten Türk firmalarının bu düzenlemelerden etkilenebileceğini söyledi. Alman tedarik zinciri yasasına benzer bir uygulamanın AB’nin de gündeminde olduğunu belirten Narter, Türk şirketleri açısından yeşil dönüşüm konularının daha da hassasiyet kazandığını belirtti.