Dünyanın uçak filosu tek rotada buluşuyor
Hitit Bilgisayar Hizmetleri’nin teknoloji markası olan Crane, havacılık odağında turizm sektörüne yönelik çözümleri ile dünyayı turluyor. Hedef net: 16 ülkede 23 havayolu.
Yurtdışına teknoloji ihracatı hedefi ile THY’den ayrılan deneyimli bir ekip tarafından kurulan ve havacılık odağında turizm sektörü odaklı çalışmalar yürüten Hitit’in ilk çıkış noktası Crane FF ürünü. “Bu çözüm, Miles and Smiles’ın ilk çıktığı dönemde altyapısını oluşturan çözüm” diyerek, böylece sadakat ve mil kazanma yapısının ortaya çıkmasını sağladıklarını vurgulayan Hitit Bilgisayar Hizmetleri Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Nevra Onursal Karaağaç, bu ürün ilk çıktığı zaman THY’nin ana referans olduğunu, böylece İzlanda, Etiyopya havayolları ile bu yapının yaygınlık kazandığını belirtti. ‘Sadakat’ kavramı gelişirken, beraberinde yeni fırsatlar da getirmiş. Nevra Onursal Karaağaç bunu, “Bir taraftan büyüyen ‘sadakat’ konsepti, bir yandan da havayolunun esas çekirdek operasyonu var” sözleri ile özetleyerek, böylece rezervasyon, biletleme, arka planda işleyen süreçler, tarife planlamasının geliştirilmeye başlandığını ifade etti. Bu yeniliklerin ilk kullanıcısı, yani ilk pilotu ise Pegasus Havayolları oldu ve Nevra Onursal Karaağaç’ın verdiği bilgiye göre, bu çözümleri Pegasus gibi dünyada 22 havayoluna verildi. “Türkiye’den teknoloji ihraç eden bir firmayız ve sektöre özel çözümlerimizi yatayda diğer sektörlerde de konumlandırabiliyoruz” diyen Nevra Onursal Karaağaç, “Bu ciddi bir ekip işi ve 200 üzerinde çalışanımız var. Bunların önemli bir kısmı mühendis. C level’da çok kadın var” detaylarını da paylaştı. Nevra Onursal Karaağaç ile yurtdışı planlarını ve stratejilerini konuştuk:
Yurtdışı stratejiniz nasıl ilerliyor?
22 havayolu ile 15 ülkede varız. Bazı havayolları sistemlerini değiştirmek istiyor, bunun için ihaleye çıkıyor ve biz de bu ihaleye katılıyoruz. Bir taraftan da, halihazırda ilgilendiğimiz belirli bölgeler var. Afrika’da güçlüyüz ve büyümeye devam ediyoruz. Ortadoğu’ya ilerlemeye başladık. Güney Amerika ise açılmak istediğimiz bir pazar ve ciddi yatırımlarımız var. Çünkü orada pazar biraz daha farklı işliyor ve hala dağıtım kanallarına çok bağımlılar. Bizim ürünümüzün güçlü yönü ile bunu kırabiliyoruz. Dolayısıyla o pazarda öne çıkabilecek çözümlerimiz var ve yatırım yaptığımız, odaklanmak istediğimiz bir pazar.
Peki ya süreç nasıl şekilleniyor?
Yurtdışında çalıştığımız firmalar veya kişilere ‘destek ağımız’ diyebiliriz. İlk adım onlar oluyor ve havayollarını ‘iş ortağı’ olarak tanımlıyoruz. Çünkü tamamen operasyonun içine girdiğimiz için 7/24 havayolu ile birlikteyiz. Yeni bir pazara girerken, muhakkak oralardan güçlü ve sektörün içine yer almış kişilerle irtibata geçip, her pazarın kendine has dinamiklerini öğrenme imkanı buluyoruz. Güney Amerika bu farklılıkların en güncel örneği ve mesela, orada low cost daha yeni doğuyor. Farklı kanallara açılmak, bunları ek ücretlerle satabilmek istiyorlar. Çünkü dünya bu noktaya gidiyor. Farklı kanallardan araştırmalarımız ve analizler bizde hiç bitmiyor ve bunların sürekli takip edilip geliştirilmesi lazım. Havayolu sektörü hantal gibi görünse de, kendi içinde çok dinamik. Sektörde farklı teknolojiler gelişiyor ve bunun Ar-Ge’den gerçek hayata geçmesi belli bir zaman alıyor. Çünkü havayolunun ve havaalanlarının işleyişine, belli güvenlik kurallarına uyum da şart.
İş ortağı seçme kriterleriniz neler?
Çözümlerimizle örtüşen havayollarını bulmaya çalışıyoruz. Bir taraftan çok büyükleri hedeflerken, orta ölçekli havayolları ise operasyon anlamında çok daha rahat yönetebildiğimiz yapılar oluyor. İlk kriterimiz büyüme hedefleri. Sonuçta onlar büyüdüğü zaman biz de büyüyoruz ve kazanç yapımız bunun üstüne kurulu. Dolayısıyla bir havayolunu seçerken onun yapısına ve dinamiklerine bakarak ilerliyoruz. Ayrıca, analiz ettiğimiz bir startup yapısı da var. Bu gibi yeni kurulan havayolları farklı noktalarda ortaya çıkabiliyor ve bunlar daha kurulurken içine girdiğinizde gerçekten beraber büyüme trendi görüyorsunuz. Bünyemizde bir danışmanlık yapımız var ve buradaki ekip arkadaşlarımız havayolu operasyonları konusunda deneyimli. Bu tarz startup’lar veya değişim aşamasında olan havayolları varsa, onlara bu süreçte destek verebiliyorlar. Yani iş sadece sistemi kurmak değil, teknik bilgi paylaşımı ve rehberlik de var. A’dan Z’ye tüm bir operasyonun içindeyiz ve onlarla birlikte yaşıyoruz.
Bu danışmanlık, yurtiçi ve yurtdışında nasıl bir dağılım sergiliyor?
Türkiye’de Pegasus ve Onur Havayolları bizim tüm çözümlerimizi kullanıyorlar. Onların tüm organizasyonlarının içindeyiz. Gana’da bir startup havayolu var, yakın zamanda hayata geçecek ve bizim tarafımızda tüm operasyonları tamamlandı. Ekiplerimiz oradaydı, eğitimler verildi, sistemlerin nasıl kurulacağına bakıldı ve geçiş sağlanıyor. Zaten böylece 16 ülkede 23 havayolu sayısına ulaşacağız. Eğitimler esnasında farklı konular ele alınırken, önemli bir bilgi transferini de sağlıyoruz.
İş ortaklarınızı çözümleriniz konusunda ya da mesela Crane’de bir geliştirme yaptığınızda nasıl bilgilendiriyorsunuz?
Ürünlerimizi geliştirirken belli aralıklarla yeni sürümlerimiz oluyor ve bu yol haritamızın büyük bir kısmını 1 yıl önceden planlıyoruz. Her yıl Eylül-Ekim ayında ‘Partners Event’ dediğimiz bir organizasyonumuz oluyor. Buraya hem yurtiçi hem yurtdışından Crane kullanıcıları katılıyorlar. Bu toplamda 3 günlük bir organizasyon ve sadece kendi ürünlerimizi değil, Türkiye’yi de tanıtmak için farklı illerde düzenledik. Şu an sadece İstanbul olarak etkinlik planlamamızı yaptık, ama önümüzdeki yıl yine farklı bir yere taşımayı planlıyoruz. Yol haritamızda ‘bu süreçte şu gelişmeler olacak, bizim de şu tarz yeni ürünlerimiz olacak’ bilgilendirmesi ve bunun müşteriler tarafından oylanması gibi bir sistemimiz var. Ayrıca her düzenli sürüm atılmadan önce ‘zaten bu paketin içinde şu geliştirmelerimiz var, bunlar da tamamlanıyor, bir sonraki sürüme de şunlar eklenecek’ bilgisini veriyoruz. Yani her geliştirme bizim standart yapımız içinde, çünkü biz sektörde olup biteni sürekli takip ediyor, farklı küresel konferanslara katılıyoruz. Bu etkinliklerde dünyada olup bitenler, sektörel gelişmeler, teknolojik gelişmelerin havacılık ve turizme yansımaları, tüm bunlar arasında politik etkenler, belli kısıtlamalar ve bunların seyahat ve havacılığa olası etkileri gibi detaylar tartışılıyor. Planlamalarımızı yaparken bunları göz önüne alıyoruz. Ayrıca partnerlerimizin özel istek ve ihtiyaçları olabiliyor. Bunların da bazıları havayoluna özel geliştiriliyor, bazıları ise diğer sektör oyuncularına da dokunacaksa planlamamızda konumlanıp sistem güncellemesine dahil ediliyor. Bir de küresel dinamiklere bağlı yeni çözümler olabiliyor. Bu konuda üzerinde çalıştığımız, işin turizm boyutuna dokunan, ama yine havacılıkla bağlantılı olacak bir ürünümüz var. Mobil ve internet üzerinde satış gibi konularda da ciddi bir yapılanmamız var. Çünkü bunların her biri kendi başına ayrı bir dünya. Mobil uygulamalar, web sitelerinin mobile uyarlanması, bunların düzenli yönetilebilmesi önemli ve bu noktada çalışmalarımızı daha da artıracağız.
Yurtdışında proje geçişleri nasıl oluyor?
Yeni kurulan bir havayolunda bu süreç daha hızlı ilerleyebiliyor. Ama başka bir tedarikçiden geçiş olduğu zaman süreç uzayabiliyor. Özellikle havayolunun büyüklüğü ve dinamikleri belirleyici. Çünkü büyük ölçekli bir havayolu, uzun süredir tek bir sistemi kullanıyorsa geçmişe yönelik ciddi bir veri transferi var. Yasal zorunluluk olarak bu verileri saklamak zorundalar. Bir havayolunun sistemlerinin sıfırdan kurulumunu 150 günde tamamlayabiliyoruz. Eğer bir geçiş söz konusuysa, havayolunun üçüncü partilerle olan ilişkilerine bağlı olarak onda bile bu zamana ulaşılabiliyor. Ama bu konuda havaalanları ile olan anlaşmalar, diğer havayolları ile kendi içlerinde bağlantıları varsa, onların süreyi vermesi gibi konulara bağlı olarak süreç şekilleniyor. Bu yönüyle maksimum 1 yıl diyebiliriz. Oysa küresel bazda bu sürenin 1,5 – 2 yılı bulduğu olabiliyor.
Ar-Ge’de öncelikleriniz neler?
Mobilde var olan uygulamaların sürekli geliştirilmesi önemli ve çalışmalarımızın da odağı bu. Ayrıca seyahat çözümleri diyebileceğimiz bir geliştirme çalışmamız var. Bu başlıbaşına ayrı bir çözüm olarak çıkacak. Yani sırf havayollarına değil, aslında acentelere de verilebilecek bir yapı olacak ve detayları son çeyrekte açıklanacak. Odağımızdaki iki öncelikli konu bunlar.
2018 yılı ve orta vade için hedef ve beklentiler neler?
2018 yılı içinde halihazırda iki biri Pakistan biri Gana’dan havayollarını ailemize ekledik. Önümüzde de ihale sürecinde olduğumuz, yakın takipte olduğumuz havayolları var. Bunların da bir bölümünü bu yıl bitmeden aramıza katmayı hedefliyoruz. Güney Amerika da 2018 sonu ve 2019 başı olabilir. Hiç olmadığımız ve uzak bir pazar olduğu için normalden biraz daha uzun sürüyor bu yeni bölgeye girişimiz. Destek süreçleri başta olmak üzere gerek saat farkı gerekse İngilizce yerine İspanyolca ve Portekizcenin öne çıkması da süreci etkiliyor. Bir havayolunun kaç yolcusunu uçurduğu temel kriterdir gerek bizde gerekse küresel bazda bizim gibi şirketlerde. Bu konuda büyüme görülüyor ve havayolu sayımızı artırmamızın yanında havayollarının büyümesi ile biz de büyüyoruz. Rekabeti de bu belirliyor ve alanımızda dünyada 5’inciyiz. Hedefimiz ise orta vadede ilk 3 içinde konumlanmak. Rakiplerimizden Sabre, ABD’deki havayollarının birleşmesi ile kurulmuş bir çözüm. Amadeus ise Avrupa havayollarının buluşması. TravelSky da Çin hükümetinin desteklediği bir yapı. SITA ise Avrupa’daki farklı havayollarının verdiği bir hizmet. Onu Türkiye’den yüzde 100 yerli çıkmış, THY’den deneyimli iki kadının kurduğu bir yapı olarak biz izliyoruz.