Dünyaya teknoloji ihraç ediyoruz!
Daimler’in Türkiye’de hayata geçirdiği Küresel IT Çözümleri Merkezi, teknoloji ihracatında birçok açıdan önemli bir başarıya imza atıyor.
Mercedes-Benz Otomotiv’in ana şirketi Daimler AG, 2013 yılında küresel BT stratejisi kapsamında Türkiye’yi bilgi teknolojileri üslerinden biri olarak konumlandırmasının ardından Hindistan’a paralel olarak Küresel IT Çözümleri Merkezleri’ni açtı. “Firmalar rekabette sürdürülebilirliği sağlamak için lokasyondan bağımsız, en hızlı ve en kaliteli hizmeti alabilmek istiyorlar” diyen Mercedes-Benz Otomotiv İcra Kurulu Üyesi ve Mercedes-Benz Küresel IT Çözümleri Merkezi Direktörü Özlem Vidin Engindeniz’e göre, Daimler gibi dev bir şirketin de BT süreçlerinde böyle bir yapılanmaya gitmesi beklenen adımdı. Bu süreçte Küresel IT Çözümleri Merkezi olarak birçok avantaj ile dünyadaki diğer lokasyonlarda öne çıktıklarını vurgulayan Özlem Vidin Engindeniz, bu avantajları da sıraladı: Avrupa’ya coğrafi konum olarak yakınlığımız, otomotiv dünyasındaki tecrübemiz, çok iyi eğitim almış ve Almanca/İngilizce bilen yetkin insan kaynağımız. Türkiye’nin ana şirket Daimler için önemli ve büyüyen bir pazar olduğunu belirten Özlem Vidin Engindeniz’e göre, Küresel IT Çözümleri Merkezi’nin İstanbul’da açılması bunun en büyük örneklerinden biri. Özlem Vidin Engindeniz, sorularımızı yanıtladı:
Bu merkez, küresel Daimler AG IT yapısında nasıl konumlanıyor?
Direktörlüğünü yaptığım Küresel IT Çözümleri Merkezi kapsamında aslında çoğunlukla global ölçekli işler yapıyoruz. Güçlü iş ortaklıklarımız ve tecrübelerimizle Daimler AG bünyesinde Türkiye’den 7/24 hizmet sunuyoruz. SAP alanında Daimler’in birçok lokasyonu için yeni projelerin yürütülmesi ve yazılım geliştirme aktivitelerinin yanı sıra sistem desteği ve bakım hizmeti de sunuyoruz. Ortalama 50 bin kullanıcıya, 72 farklı sistem güncellemesi, 40’tan fazla proje, 42 bin problem çözümü ve 600’den fazla geliştirme isteği gibi SAP hizmetleri veriyoruz. 7 yılda yaklaşık 10 kat büyüyerek mevcut tedarikçilerimizle beraber 400’ün üzerinde çalışanımızla yatırımlarımıza ara vermeden, yeni BT teknolojileri ile ilgili iş alanlarını bünyemize katarak yolumuza devam ediyoruz. Bu kapsamda 2020’nin sonunda Daimler Mobility organizasyonu için bir yazılım geliştirme üssü olacak olan Daimler Mobility Global Tech-Hub’ı kurduk ve finansal hizmetler, bankacılık ve sigortacılık alanlarında da baştan sona yazılım geliştirme desteği vermeye başladık. Yine geçen sene Daimler’in Binek Araç Ar-Ge departmanlarının IT Mühendisliği (IT Engineering) birimlerine destek veren bir ekibimizin merkezimizin bünyesine dahil olması ile hem test otomasyonu anlamında hem de mühendislik BT çözümleri anlamında yeni yetkinlikleri organizasyonumuza katmış olduk. Daimler’in Cyber Security IT teknolojileri alanındaki operasyon ihtiyaçlarının da bir kısmının hayata geçirilmesi için seçilen merkezimiz, bu anlamda Daimler içerisinde kritik konularda da görev almaya başladı. Özetle, merkezimizin Daimler açısından stratejik anlamda önemi her geçen gün biraz daha artıyor. Ekibimizin global proje ve konularda daha da fazla sorumluluk almasıyla organizasyonumuzu genişletmek ve büyütmek istiyoruz. Daimler, 40’tan fazla ülkeye hizmet veren merkezimize, 5 yılda toplamda 4 milyon Avro’yu aşkın yatırım gerçekleştirdi. Özellikle bilgi teknolojileri alanında Türkiye’ye yatırım yapılması bizim için büyük bir gurur kaynağı.
Daimler AG için Türkiye’de bu yapılanma, nasıl bir teknoloji merkezi ortaya koydu? Hangi taraflara ne gibi faydalar sağladı?
Daimler’in Türkiye’de gerçekleştirdiği bu yapılanmayla birlikte ortaya müşterilerine dedike bir şekilde çalışan, verdiği hizmette baştan uca sorumluluk alan ve teknolojiyi yakından takip eden bir yazılım merkezi ortaya çıktı. Bu yolculuk yıllar içinde gelişti. Örneğin; ilk kurulduğumuz 2013 yılında kendimizi daha çok Servis Merkezi (Service Delivery Center) olarak konumlandırıyor, daha çok Almanya üzerinden gelen işlere destek veriyor, biraz daha ticket çözme mantığında ilerliyorduk. 2017’de ise kendimizi Çözüm Merkezi (Solution Delivery Center) olarak konumlandırdık. 2020’den itibaren ise kendimizi bir Yazılım Merkezi (Software Delivery Center) olarak konumlandırmaya başladık. Bünyemize katılan Daimler Mobility Global Tech-Hub ve IT Mühendisliği ekipleri ile daha çok yazılım odaklı işler yapmaya başladık ve ekibimizdeki yazılımcı arkadaşlarımızın sayısını artırmaya odaklandık. Bu hem bizim hem Daimler için oldukça fayda sağladı. Bizim tarafımızda Türkiye’den Almanya’ya hatta 40’tan fazla ülkeye hizmet verdiğimiz için dünyaya teknoloji ihraç etmemiz büyük bir gurur kaynağı oldu. İşinde yetkin ekibimiz sayesinde elde ettiğimiz başarılarla merkezimize yeni görev ve sorumluluklar aldık, Türkiye istihdamına büyük destek verdik ve vermeye de devam ediyoruz. Daimler tarafından bakıldığında ise özellikle Türkiye’nin coğrafi konumu, Almanca ve İngilizce bilen, işinde donanımlı kişilerin olması büyük avantaj. Kültürümüz gereği esnek çalışma ile çözüm odaklı yaklaşımımızla tarafımıza verilen işleri aksatmadan müşteriye teslim etmemiz, baştan sonra sorumluluk almamız tabii ki maliyet avantajı da getirdi. Böylelikle her iki taraf için de oldukça olumlu faydalar içeren bir yapı kurulmuş oldu.
Almanya merkez, Türkiye’den elde edilecek sonuçları nasıl, hangi kriterlerle değerlendirecek? Yeni teknoloji hub’ları olması için Türkiye nasıl bir kriter oluşturacak?
Küresel IT Çözümleri Merkezi olarak Daimler’in BT stratejilerine paralel olarak çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Bu kapsamda kendimize koyduğumuz prensipler; müşteriler için değer yaratmak ve beklentilerini karşılamak, yüksek kaliteli ürünler yaratmak ve yazılım geliştirmeyi ana odak noktamız haline getirmek, inovasyon için zaman ve kaynak yaratmak, her türlü değişimi kucaklamak ve bu değişimlerden olumlu yönden faydalanmak, yüksek performanslı bir organizasyon olmak için ekiplerimizi güçlendirmek ve hata yapmaktan korkmamak, hatalardan ders çıkarmak (Fail n Learn) kültürünü benimseme ve son olarak çeviklik metodolojisini kullanarak müşterilerimize en kısa zamanda en kaliteli hizmeti sağlamak. Her yıl, yıl sonu müşteri memnuniyeti anketleri yapıyoruz. Burada hem iş yapış şeklimizi hem çalışma arkadaşlarımızın yetkinliklerini hem sağlanan hizmetin kalitesini değerlendirmelerini istiyoruz. Anketlerimizde her yıl bir önceki yıla göre daha iyi puanlar alıyoruz ve başarılarımızın da karşılığı olarak yatırımlarla birlikte yeni iş alanları merkezimize dahil ediliyor. Daimler’in yakın zamanda yeni bir teknoloji hub’ı açma planı bulunmuyor. Fakat ilerleyen dönemlerde yeni teknoloji hub’ları olması için Türkiye’nin güzel bir rol model olacağına inanıyorum.
Bu merkezde nasıl bir istihdam yapısı ve Ar-Ge önceliklendirilmesi var?
2013 yılında 38 çalışan ile faaliyetlerimize başladık ve 7 yılda 10 kat büyüyerek mevcutta tedarikçilerimiz ile beraber 400’ün üzerinde çalışanımızla yatırımlarımıza ara vermeden devam ediyoruz ve istihdama önemli katkı sağlıyoruz. Ana şirketimiz Daimler AG’nin özellikle Almanya’da yoğunlaşan lokasyonları ve Almanya’daki kontaklarımızla doğrudan iletişim ihtiyacımız sebebiyle bazı pozisyonlarda Almanca bilgisi ön plana çıkıyor, bazı pozisyonlarda sadece çok iyi derecede İngilizce dil bilgisi yeterli olabiliyor. Yüzde 90’ı Almanca veya İngilizce bilen kadromuz, projeler sayesinde yabancı dillerini aktif bir şekilde kullanma imkânına sahip oluyorlar. Bilgi teknolojileri çok geniş bir alan ve bu kapsamda birçok farklı hizmet sunduğumuz için bünyemizde yazılım projelerinde görev alan yazılım geliştirme uzmanları, yazılım mimarları ve mühendisleri kadar proje yöneticileri, bilgi güvenliği uzmanları gibi çok çeşitli profillerde çalışan arkadaşlarımız var. Bu arkadaşlar dahil oldukları uluslararası projelerde çok farklı alanlarda çalışabiliyorlar. Bu arkadaşlar çok iyi üniversitelerin bilgisayar ve diğer mühendislik bölümlerinden iyi derece ile mezun olmuş ve kendini uluslararası platformda iyi ifade edebilen adaylar arasından seçiliyorlar. Ayrıca işe aldığımız arkadaşlarımızın yetkinliklerini daha da geliştirmeleri için kapsamlı bir eğitim desteğimiz var. Her çalışanımızın Udemy Business eğitim hesabı var. Buradan da kendileri istedikleri eğitimlere sınırsız bir şekilde erişim sağlayabiliyorlar. Çalışanlarımızın kendilerini geliştirmeleri bizim için çok çok önemli o nedenle insana yatırım mantığı ile ilerleyen bir organizasyonuz. Ekiplerimiz sorumlu oldukları alanlarda makine öğrenmesi, yapay zeka veya benzeri konularda Ar-Ge çalışmaları yaparak bu ve benzeri teknolojileri Daimler bünyesinde kullanılır hale getiriyorlar. Daimler’in farklı iş birimlerine verdiğimiz desteğin sonucu olarak farklı birimlerin kullanabilecekleri ortak ürün ve çözümleri de Ar-Ge kapsamında üretiyoruz. Lokasyonumuzun Daimler dünyası içerisinde her geçen gün önemi artmakta ve çeşitli alanlarda yeni sorumluluklar da almaktayız. Bünyemize kattığımız yeni ekiplerle birlikte, SAP danışmanlığı, siber güvenlik, yazılım geliştirme (Back-End, Front-End ve Full-Stack) ve uygulama yaygınlaştırma alanlarında 2021 sonuna kadar yaklaşık ek 100 kişilik bir istihdam gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.
Bu merkezi hangi açılardan geliştirmek gündeminizde?
Almanya’nın Türkiye’de böyle bir yatırım yapması gurur verici. Her ne kadar müşterimiz sadece Daimler içi olsa da, hem sağladığımız istihdam olanakları hem de dijital dönüşüm kapsamında Türkiye’den Almanya’ya yazılım mühendisliği ihraç etmemiz nedeniyle Türkiye bilişim sektörü için önemli bir konumda olduğumuzu düşünüyorum. Öncelikli planımız, ek 100 kişilik istihdamı tamamlamak. Orta vadede ise kendi içimizde SDC (Solution Delivery Center) 3.0 olarak adlandırdığımız yazılım merkezi olma yolunda ilerlemek hedefimiz. Bu kapsamda SDC TR bünyesinde yapay zeka, büyük veri ve bulut teknolojileri gibi alanlara daha fazla yatırımlar yapmak ve kendimizi geliştirmek planlarımız arasında.