e-Devlet projeleri sadece teknolojiyi değil aslında e-Dönüşüm’ü içerir
Başbakanlık e-Devlet Danışma Grubu’nda e-Devlet Danışmanı olarak görev yapan, TÜBİTAK-BİLGEM Yazılım Teknolojileri Araştırma Enstitüsü (YTE) e-Devlet Danışmanı ve e-Dönüşüm Birimi Yöneticisi Mustafa Afyonluoğlu; e-Devlet algısı, e-Dönüşüm’ün önemini ve çok yeni bir kavram olan e-Oluşum ile ilgili görüşlerini paylaştı.
“e-Devlet denildiğinde genelde elektronik devletin e’sinden etkilenip; e-Devlet çalışmalarının ne yazık ki tamamen teknolojik bir çalışma olmasıyla ilgili yoğun bir yanlış algı var” diyen Mustafa Afyonluoğlu, bu algı sebebiyle e-Devlet projelerinin tüm açılardaki gereksinimlerinin sağlanması için bilgi işlem daire başkanlıklarına görev verildiğinin ve bu anlamda yalnız bırakıldıklarının altını çizdi. Afyonluoğlu, “Teknolojik gereksinimlerin sağlanması açısından bilgi işlem daire başkanlıkları elbette yetkindirler ve dolayısıyla bunu layıkıyla yaparlar. Projenin muhakkak ki teknoloji bileşenleri de mevcut ancak bir e-Devlet projesini buzdağına benzetecek olursak; buzdağının üst kısmındaki sadece yüzde 20’lik ve ‘görünen kısım’ teknolojik kısmı temsil ediyor. Buzdağının altındaki kısım; elle tutulamayan kısımlardır ki mevzuat, iş süreçlerinin iyileştirilmesi, değişim yönetimi gibi başlıklar bu kısımda yer alır, tüm projede çok daha büyük bir alanı kapsar ve genelde görünmeyen bileşenlerdir. Ne kadar mükemmel çalışan eksiksiz bir yazılım geliştirilse de, eğer mevzuatta; örneğin ‘vatandaş bu hizmeti alabilmek için başvurusunu ıslak imza ile doldurduğu bir dilekçe ile yapacaktır’ diyorsa, mevzuattaki bu hükmü yeni projenin ihtiyaçlarına göre güncellemeden, ilgili bilgisayar programını kullanıma açmak mümkün olmayacaktır” açıklamasını yaptı.
Her inovasyon aslında yaratıcı bir yıkımdır!
e-Devlet projelerinin algılanması konusundaki görüşlerini açıklamaya devam eden Mustafa Afyonluoğlu, ülkelerdeki örnekler incelendiğinde, bir kamu hizmetinin e-Devlet kapsamında elektronik ortamda verilmeye başlanmasının, geleneksel hizmet veriliş şekillerinin kalkması anlamına gelmediğini belirtti. Afyonluoğlu, “Mevzuat bizim yaşam şeklimizi ve sınırlarımızı belirler. Kamu kurumlarının da vermekle yükümlü oldukları hizmetler ilgili mevzuatta tanımlanmıştır. E-Devlet projeleri sayesinde, tanımlanan bu hizmetlerin daha etkin, verimli ve şeffaf şekilde her yerden ve her zaman sağlanabilmesi için elektronik dünyanın getirdiği imkânları kullanabilmek mümkün olmaktadır. Ancak hizmetin elektronik ortamda verilebilmesini sağlayacak yazılım ve donanımları temin etmenin yanı sıra, mevzuatı da bu gelişmelere uyarlamak, süreçleri etkin olarak yeniden planlamak ve ayrıca kurum içi ve kurum dışı paydaşların da bu yeniliği benimsemesini sağlamak büyük önem taşımaktadır. İşte bu aşamada, iç paydaşlar yani kurumun merkez ve taşra teşkilatındaki personelinin projeyi iyi anlaması, benimsemesi ve desteklemesi, projenin başarısı için anahtar hususların başında gelir. İnsan yeni başlatılacak proje ile kurumun iş süreçlerinin yeniden ele alınması, işlerin yapılış şeklinin değiştirilmesi ise, bu statik yaklaşıma ters düşmektedir. Bu sebeple yeni yapının bir tehdit olarak görülmesi ve bu sebeple de hayata ‘geçmemesi’ için olası dirençler meydana gelebilir. Oysa gelen değişiklik, mutlaka hem hizmet verenlere hem de hizmet alanlara birçok yeni fırsat sağlamaktadır. İşte bu yüzden, değişim yönetimine buradan başlamak zorundayız. Buzdağının görünmeyen kısmında yer alan ‘değişim yönetimi’, çoğu zaman her paydaş ile birebir ilgilenmeyi gerektiren, projeyi iyi anlatıp, benimsetip sahiplenilmesini sağlayacak oldukça meşakkatli bir süreçtir. Uluslararası literatüre bakıldığında, değişim yönetimi gibi görünmeyen süreçlerin proje süreçleri içerisinde fark edilmeyip ele alınmaması halinde, projelerin yüzde 68 oranında kısmen ya da tamamen başarısız olduğu görülmüştür” dedi.
e-Devlet projelerindeki başarısızlık: Yüzde 68
e-Devlet projelerinin işlevselliği konusunda çarpıcı açıklamalarda bulunan Afyonluoğlu, “Bilgisayar programı mükemmel çalışabilir ama kullanılamayabilir. Dünyada teknik açıdan çok başarılı olup da, ‘iç çalışanlar’ ya da ‘işbirliği yapılan dış paydaşlar’ reddettiği için hiç kullanılmadan bekleyen ve çöpe giden e-Devlet projeleri bulunuyor. e-Devlet konusunda guru sayılan Richard Heeks’in de belirttiği üzere, e-Devlet projelerinde dünya genelindeki kısmi yada tamamen başarısızlık; literatürde sayısal olarak yüzde 68 olarak gösteriliyor. Buradaki eksiklik şurada: Konuya teknoloji projesi olarak bakmamak gerekir, bir dönüşüm projesi olarak ele almak gerekir. Herhangi bir teknoloji projesi olarak bakarsak ve dolayısıyla sadece teknolojik gereksinimlerini temin edersek, o zaman projeyi bilgi işlem daire başkanlıklarına verilmesi gündeme gelir, bu birim de teknoloji şirketine yönlendirir, teknoloji şirketi de gereksinimi ‘donanım, yazılım ve altyapı olarak’ başarıyla masamıza getirir: Program, tarif edilen şeyi dört dörtlük yapıyorsa şirketinin/çözüm ortağının görevi bitmiştir. Peki arka tarafta bunun kullanılması benimsenmiş mi? Mevzuat yeni sürecin işletilmesine uygun mu? Bu adımlar şirketin görevi değil, çünkü iş tanımına girmiyor. e-Dönüşüm de buradan geliyor. Buzdağının altı dediğimiz yüzde 80’lik kısmı aslında sosyolojik yaklaşım içeriyor” dedi.