EFQM modeli, KOBİ’lere global rekabet gücü kazandırıyor
Toplam kalite yönetimini esas alan stratejiler özellikle Türkiye’deki sanayi ve girişim ekosisteminin temel yapı taşını oluşturan KOBİ’lerin gelişimi adına itici güç görevi görüyor. Bu yönetim stratejilerinin başında gelen EFQM modeli ise KOBİ’ler için düşen maliyetler, iş hacminin büyümesi ve buna paralel olarak istihdam havuzunun genişlemesi gibi birçok fayda sağlıyor. Avrupa Kalite Yönetim Vakfı’nın (EFQM) ulusal iş birliği ortağı olan Türkiye Kalite Derneği (KalDer); yönetim kalitesinin sağlanması, kayıpların giderilmesi, maliyetlerin düşürülmesi, muhtemel hataların önlenerek mükemmelliğin sağlanması gibi birçok hedef için bu modeli rehber kabul ediyor. EFQM modelinin omurgasını oluşturan kurumdaki tüm süreçlerde kalite ile verimliliği artırmaya yönelik dinamik bir yapı sunan KalDer, KOBİ’lere verimlilik ve süreklilik sağlama hedeflerinde destek oluyor.
KOBİ’ler için EFQM modelinin sunduğu avantajlara değinen KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Bayraktar; “Bütünsel bir bakış açısı sağlayarak birçok yönetim araç ve tekniklerinin uyum içinde ve birbirini tamamlayıcı bir biçimde nasıl kullanılabileceği konusunda kuruluşa yardımcı olan dönüşüm modeli olan EFQM, kuruluşlar için yenilikçi ve sürdürülebilir bir yönetim anlayışı ortaya koyuyor. Dünya çapında tanınan ve yönetim çerçevesi oluşturan EFQM modeli, ülkemizdeki girişimlerin neredeyse tamamının KOBİ’lerden oluştuğu düşünüldüğünde ayrı bir önem kazanıyor. Bu etkin model, KOBİ’leri değişimi yönetme ve performanslarını iyileştirme konusunda destekliyor. En yalın tanımıyla EFQM, KOBİ’lere sürdürülebilir değer yaratma yolculuklarının neresinde olduğunu ölçümleme ve başarı elde etme fırsatı sunuyor. Bu noktada KalDer olarak potansiyeli ve avantajlarına rağmen küresel rekabetin gerisinde kalan KOBİ’lerin gerçek gücünü ortaya koyabilmesinin EFQM modelinin temelini oluşturan kurallar çerçevesinde mümkün olduğuna inanıyoruz. Çünkü EFQM, KOBİ’lerin röntgenini çekerek firmaların neye ihtiyaçları olduğunu reçete ediyor, üstelik kanıtlanmış yöntemlerle… Doğru stratejilerle doğru hamleler yapabilen KOBİ’ler ise üretimde kayıp giderme, maliyet düşürme, kalitenin artırılması ve verimlilik gibi avantajlar elde ediyor” dedi.
Şeffaf ve kurumsal yapı
Bayraktar, EFQM modelinin temel yaklaşımlarına dikkat çekerek şunları söyledi:
“EFQM modelinde önemli olan müşterinin önceliğini anlamak, uzun vadeli, paydaş odaklı bir görüş benimsemek ve bir kuruluşun yaptıklarıyla neler başardığı arasındaki sebep ve sonuç ilişkilerini görmektir. Buradaki temel amaç ise KOBİ’lerin daha kurumsal ve global arenada rekabet edebilir bir yönetim anlayışına ve idari yapıya kavuşmalarını sağlamaktır. EFQM modeli sunduğu yönetim anlayışıyla şeffaflık, etkin stratejik planlama, dijitalleşme olgunluğunun artırılması, şirketin yapılanması ne olursa olsun doğru kurumsal yapının oluşturulması için gerekli alt yapıyı oluşturuyor. KOBİ’lerin üretim süreçlerine ve pazarlara ilişkin vermeleri gereken kararlarda, teknik verimlilik kazançlarına ilişkin olarak özellikle küçük işletme yöneticilerinin farkındalıklarını artırıyor. KOBİ’lere küresel tedarik zincirlerine entegre olabilmeleri için gerekli temel beceriler konusunda rehberlik ediyor.”
Türkiye’deki girişimlerin yaklaşık yüzde 98’ini oluşturan KOBİ’lerin yönetim anlayışlarını EFQM modeli ile kurguladıklarında birçok kazanımı da hanelerine yazdırdıklarını ifade eden Yılmaz Bayraktar; “Müşteri sayısı, müşteri memnuniyeti oranı, kârlılık ve gelir artışı, rekabet avantajı gibi bir dizi katma değer sağlayan bu model, KOBİ’lerin makro kalkınma yolculuğunda yanında yer alıyor. Bu katma değeri somut verilerle ortaya koymak adına, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı dahilinde T.C. Cumhurbaşkanlığı Stratejik Kalkınma Daire Başkanlığı ve derneğimiz iş birliğinde bu modeli uygulayan 19 KOBİ üzerinde bir değerlendirme yapıldı ve değişimleri ortaya konuldu. Pek çok değerlendirme kriterinde yüzde yüzü aşan rakamların damga vurduğu değerlendirmede KOBİ’lerde atılım, yayılım, paydaş odaklılık gibi önemli kazanımlar gözlemlendi. Yapılan değerlendirmeler sonucunda araştırmaya katılan KOBİ’ler özelinde toplamda yüzde 48,5 oranında bir iyileşme sağlandığı görüldü. Bu doğrultuda; kurumsallaşma oranı yüzde 26’dan yüzde 65’e çıkarken, işletme anayasasının uygulanması oranı yüzde 28’den yüzde 68’e yükseldi. Profesyonellik ve uzmanlaşma oranı yüzde 30’dan yüzde 65’e, formal örgüt yapısı yüzde 30’dan yüzde 70’e ulaştı. Yetki devretme yüzde 27 iken yüzde 65’e, stratejik planlama yüzde 20 iken yüzde 66’ya, yönetim şekline katılma yüzde 24 iken yüzde 63’e çıktı. Karar alma şeklinde gelişim yüzde 20’den yüzde 60’a ulaşırken, iletişimde ise bu rakam yüzde 30’dan yüzde 70’e yükseldi” dedi.