EĞİTİM İÇİN BİLGİ TEKNOLOJİLERİ
ULUSAL
SIK SIK dünyada 16. büyük ekonomi olduğumuz gururla söylenir ve ekonomimiz için övgü konusu yapılır. Hatta “Avrupa’dan iyiyiz” sözlerini bile duyuyorum! Uzak bir gezegenden gelip Avrupa’nın kentlerini, köylerini görenler, çevre koşullarını, insanların yaşam koşullarını izleyenler, bu sözleri duyunca Türkiye’yi cennet zanneder.
“Refah sadece para değildir.” Bu bir solcu veya çevreci veya budist sloganı değil. Amerika’da çıkan, dünyanın önde gelen günlük ekonomi gazetesi The Wall Street Journal’da geçen hafta, 26 Ekim’de yayımlanan bir yorum yazısının başlığıdır (“Prosperity Is More Than Just Money”). Yazı, ülkelerin refah düzeyini ölçen ve her yıl yayımlanan raporun bu yıl sonuçları üzerine (“2010 Legatum Prosperity Index,” www.prosperity.com). Türkiye, 110 ülke arasında 82 sırada. Geçen sene 80. sıradaydık! Bizden daha iyi durumda olan bazı ülkeler: Yunanistan (39.), Botswana (57.), Çin (58.), Namibia (71.).
Refah göstergesinin alt endekslerinden birisi olan eğitimde de Türkiye 82. sırada. Oysa, günlük yaşamımızda, ulusal bağlamda yaşanan sorunların hangisi üzerine sohbet edersek edelim, hemen hemen her konuşma “eğitim şart!” diye biter. TBMM’de de durum farklı değil.
Neden o zaman eğitime gereken önem verilmez? Bu konuda TBMM’de yaptığım tartışmalardan şu anlayışın hükümette egemen olduğunu anlıyorum: Önce zenginleşelim, vergiler artsın ondan sonra eğitime daha fazla kaynak ayırabiliriz. Oysa, refah konusunda önde gelen ülkelerin geçmişlerini incelersek, neden-sonuç ilişkisinin tam ters yönde olduğunu görüyoruz: Eğitime önem verince zengin olunuyor.
2010 Legatum Refah Endeksi raporunda eğitim ile ilgili kısma bakınca, eğitim kalitesinin en ciddi sorun olduğu görülüyor. Eğitim sisteminin bu zayıf yönü nedeniyle de, ülkemizde beşeri sermaye kalitesi düşük. Bunun sonucu olarak da mal ve hizmet üretiminde ucuz işgücü yerine katma değer yaratarak rekabet gücü kazanmakta arzu edilen düzeye gelinemiyor. Yine bunun sonucu olarak işsizlik giderek artan ciddiyette bir sorun olmaya devam ediyor.
Bilgi teknolojilerinin eğitim kalitesine ne kadar olumlu etkisi olduğu iyi bilinen bir gerçek. Oysa, BT uygulamaları için ülkemizde önde gelen iki alan finans ve sağlık. Bu durum, hükümet politikalarının bir sonucu.
“Milli Eğitim Bakanlığı 2010-2014 Stratejik Planı” eğitimde BT uygulamaları konusunda genel dilek niteliğinde söylemler ve hedefler içeriyor. Fakat, hem bu hedefler somut ve iddialı değil, hem de hedeflere ulaşmayı ölçmek için seçilen performans göstergeleri yetersiz. Oysa, UNESCO1 ve AB’nin2 etraflı çalışmalar sonucu önerdiği göstergeleri içeren raporları ben Milli Eğitim Bakanı’nın dikkatine getirmiştim. MEB Stratejik Planı’nda BT okur-yazarı öğretmen sayısı, öğrenci başına düşen bilgisayar sayısı gibi göstergeler var. UNESCO ise harcanan kaynak ve zamana ilişkin göstergeler öneriyor. Okullarda teknoloji sınıfları olabilir, okur yazar öğretmen de olabilir; fakat, bu teknoloji sınıflarını her bir öğrenci haftada sadece 1-2 saat kullanıyorsa veya öğretmenler öğrencileri evde de bazı yazılımları kullanmaya yönlendirmiyorsa, tüm bu altyapı başarılı bir şekilde kullanılmıyor demektir.
Nitekim, seçim bölgem olan Uşak’ta bir matematik öğretmeni tarafından daha birkaç ay önce titizlikle yapılmış olan iki araştırma da, teknoloji sınıflarının yaygın olmasına rağmen, bilişim teknolojilerinin eğitim kalitesine katkısının sınırlı olduğunu gösteriyor. Birincisi, Sebit Eğitim ve Bilgi Teknolojileri A.Ş. tarafından öğretmen ve öğrencilere eğitim destek hizmeti vermek amacıyla geliştirilmiş olan Vitamin yazılımının matematik öğretmenleri tarafından kullanılmasını araştıran bir çalışma3. Ödül kazanmış olan Vitamin yazılımının kullanım oranının çok düşük (yaklaşık yüzde 20) olduğu anlaşılmıştır. Bunun en önemli nedenlerinden birisi, öğretmenlerin Vitamin yazılımının kullanımına ilişkin yeterli hizmet içi eğitim almamış olmasıdır. Diğer bir araştırma ise4, öğrencilerin evde bilgisayarlarını eğitim amaçlı olarak fazla kullanmadığını ortaya koymuştur. Bunun en önemli nedenlerinden birisinin, öğretmenlerin ve eğitim kurumlarının öğrencileri eğitim yazılımlarını kullanmaya teşvik etmemesi veya edememesi olduğu anlaşılmıştır.
Dolayısıyla, hem eğitimin kalitesini yükseltmek için, hem eğitim sektöründen bilişim sektörüne gelen talebi artırmak için, Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmenler için yoğun ve yaygın bir hizmet içi eğitim programı verme kampanyası açması gerekiyor. Ayrıca, MEB’in Strateji Planı’nda belirtilen hedeflere ilişkin daha anlamlı ve etkin performans göstergeleri kullanması gerekiyor.
[1] http://www.uis.unesco.org/template/pdf/cscl/ICT/ICT_Guide_EN.pdf
[2] http://ec.europa.eu/education/more-information/doc/ictindicsum_en.pdf
[3] Demet Cengiz, “MEB Öğretmenlerinin TTnet Vitamin Kullanımında Uşak Örneği,” 9. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi, İzmir, Eylül 2010.
[4] Demet Cengiz, “Bilişim Teknolojilerinin Öğrenciler Tarafından Kullanılmasını Sağlayacak Unsurların Belirlenmesi,” TBD Bilişim Kurultayı, Ankara, Eylül 2010.
KÜRESEL
Mühendislik dalında dünyanın en iyi üniversitesi olarak kabul edilen Massachusetts Institute of Technology (MIT) öğretim üyeleri 1999 yılında interneti misyonları doğrultusunda – bilgiyi yaymak ve öğretmek – nasıl kullanabilecekleri konusunu tartışmaya başladılar.
2000 yılında, üniversitede verilen derslerin notlarını bir web sitesi üzerinden ücretsiz olarak sunmaya karar verdiler. Bir pilot uygulama olarak, 2002 yılında 50 dersin notlarını bir web sitesinde (http://ocw.mit.edu) yayımlamaya başladılar.
2007 yılında üniversitenin tüm müfredatını, 33 alanda 1,800 dersi sitede yayımlar duruma geldiler. Hala, yeni dersleri, eski derslerin güncellenmesini ve başka hizmetleri siteye koymaya devam ediyorlar.
2010 yılı itibariyle, dünyanın her köşesinden toplam 100 milyon kişinin ziyaret ettiği siteye, ayda yaklaşık 1 milyon kişi giriyor. 2005 istatistiklerine göre Türkiye’den en fazla ziyaret ODTÜ’den olmuş: ayda 2,172 ziyaret.
İkinci ilginç uygulamayı, Edip Emil Öymen’in 11-17 Ekim 2010 tarihli BThaber yazısından öğreniyoruz. Londra’daki Ashmount ilkokulunda şimdilik deneme olarak başlayan bu uygulamada, öğrencilere matematik dersinde yardımcı olması için Hindistan’dan öğretmen tutuluyor. Hintli öğretmenler, internet üzerinden ilkokul öğrencileriyle teketek ders yapıyor. Her yıl fen ve matematikten 690 bin mezun veren Hindistan’ın ucuz işgücünü şimdi de bu alanda değerlendiren İngiltere oldu.
Bu arada, ülkemizde kimi şirketlerin yaklaşık 10 bin Hintli bilişimciye istihdam sağladığı iddiası var. Başbakan’a bu konuda verdiğim yazılı soru önergesine Ulaştırma Bakanı’nından cevap olmayan bir cevap geldi. Buna rağmen, ülkemizde İngiltere’deki Ashmount okulunun değil, ABD’deki MIT’nin örnek olmasını diliyorum.