EĞİTİMDE ÇAĞ MI ATLIYORUZ, YOKSA… BİLİŞİM SEKTÖRÜ MEB’İN “2023 EĞİTİM VİZYONU”NU DEĞERLENDİRMELİ
Sanayi Devrimi’nin ihtiyacı eğitim sisteminin artık yetersiz kaldığı, 21. yüzyılın ihtiyacına yanıt veremediği üzerine küresel bir görüş birliği var. Ama, henüz yeni bir model yok ortada. Çağımıza uygun insangücü nasıl eğitilmeli, ne gibi yetenekleri olmalı üzerine pragmatik öneriler, daha temel nitelikte felsefi tartışmalar, pedagojik iddialar var. Bunların yanında ürün satmak isteyen teknoloji devlerinin gayretleri ve tabii çağımızın jargonlarıyla konuşarak vizyoner görünmek ve prim yapmak isteyen politikacıların söylemleri de yaygın.
Daha bakanlığının ilk gününden, çağımızın jargonlarına ve eğitimin temel meselelerine hakim olduğunu söylemleriyle gösteren Ziya Selçuk, 140 sayfalık “2023 Eğitim Vizyonu”nu belgesini (http://2023vizyonu.meb.gov.tr/), Cumhurbaşkanı Erdoğan ile beraber yaptığı bir sunumla (http://bit.ly/2SljjV2) açıkladı. Vizyon belgesi, 3 yıllık ayrıntılı bir takvim de içeriyor.
Gerek vizyon belgesinin giriş kısmında yer alan “Sözün Özü” ve “2023 Eğitim Vizyonu Felsefesi”nin içeriklerini, gerekse vizyon belgesinin sunumunda yaptığı konuşmayı eğer bakan Ziya Selçuk uluslararası saygın bir eğitim konferansında sunsaydı, eminim ayakta alkışlanırdı. Bu genel ve şık söylemlerin somutlaşıp uygulamaya nasıl yansıtılacağı merakı zirveye ulaşırdı. Ben de o merakla inceledim vizyon belgesini. Özellikle dört konuya odaklandım: Verilmesi gereken temel nitelikler ve bilgi, dijital becerilere yaklaşım, uygulama ve izleme mekanizması, gerçekçiliği ve güvenilirliği.
Temel nitelikler ve bilgi
Her ne kadar çağımıza uygun eğitim modeli henüz bilinmiyorsa da pedagoji uzmanları şu dört yeteneğin verilmesi gerektiği konusunda birleşiyor: Eleştirel düşünce, iletişim, takım çalışması ve yaratıcılık. Vizyon belgesinin giriş bölümünde, “2023 Eğitim Vizyonu Felsefesi” altında bu dört kavramın hepsi yer alıyor (s. 14). “İçerik ve Uygulama” kısmında da bu kavramların öğrencilere aktarılması üzerinde duruluyor.
21. yüzyılın olmazsa olmazı olduğu iddia edilen yukarıdaki dört yeteneğe ek olarak, Konfüçyüs’den bu yana ama özellikle değişimin çok hızlı olduğu günümüz dünyasında en önemli bilginin kendini bilme olduğu kabul edilir. Vizyon belgesinin “Temel Politikamız” kısmı, kendini bilmeye vurgu yapıyor.
Dolayısıyla, açıklanan vizyon belgesi, çağımızın gereği, temel nitelikteki eğitim kavramlarının hepsine değinmiş diyebiliriz. Giriş bölümünde değinilen bu kavramlar ile belgenin devamında yer alan somut hedef ve eylemlerin ilişkilendirmesi de yapılsaydı iyi olurdu. Kavramlar sadece sözü edilmekle kalmaz, somut uygulamada yerleri belli olurdu.
Dijital beceriler
Vizyon belgesinde “Öğrenme Süreçlerinde Dijital İçerik ve Beceri Destekli Dönüşüm” başlıklı bir kısım (s. 71-75) yer alıyor. İki somut hedef belirlenmiş. Birincisi, “dijital içerik ve becerilerin gelişmesi için bir ekosistem kurulacak.” Bu ekosistemin – ki vizyon belgesinde sık sözü geçiyor – ne olduğu ve bileşenleri nelerdir açıklanmamış.
İkinci hedef, “dijital becerilerin gelişmesi için içerik geliştirilecek ve öğretmen eğitimi yapılacak. Geliştirilecek olan beceriler arasında 3D-tasarım ve kodlama var. Fakat, bunlar hangi yaşta başlayacak gibi önemli ayrıntılar yok. Yedi yıl önce büyük iddialar ile ortaya atılıp, hiçbir zaman bir proje bile olamamış FATİH’den vizyon belgesinde söz edilmiyor. FATİH bağlamında ele alınması gereken ama alınmayan, dijital materyaller ile basılı materyallerin ilişkilendirilmesi eylemi ise somut olarak belirtiliyor bu kısımda. Öğretmenlerin eğitiminden yüz yüze atölyelere kadar, belirtilen hedefler için yapılması gerekenler sıralanmış.
Uygulama ve izleme mekanizması
Vizyon belgesinin sonunda üç yıllık ve ayrıntılı bir takvim verilmiş. Fakat, bu uygulamaların gerçekleşmesi izlenip her yıl durum kamuoyu ile paylaşılacak mı? Uygulama aşamasında şeffaflık sağlanacak mı? Ekosistem kimlerden nasıl oluşacak ve nasıl çalışacak? Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu ile ilişkiler nasıl olacak? Bu ve diğer uygulama ve izleme mekanizmalarına ilişkin soruların yanıtlarını belki zamanla göreceğiz. Fakat, kamuoyu önünde şeffaf olunacağına ilişkin somut bir bilgi içerseydi vizyon belgesi iyi olurdu.
Dikkatimi çekip anlayamadığım bir uygulama da vizyon belgesinin MEB sitesinden pdf olarak indirilmesine izin verilmemiş olması. Neden acaba? İlgilenenlerin incelemesini kolaylaştırmayı, üzerine not düşmelerini ve elinde tutmalarını istememek rahatsızlık verici.
Gerçekçiliği ve güvenilirliği
Vizyon belgesi, eğitim sistemimizde ciddi paradigma değişikliği yapmak ve adeta çağ atlatmak iddiasını taşıyan söylemlerle sunuluyor. Bunların ne kadar gerçekçi ve güvenilir olduğu hakkında fikir sahibi olmak için, 3 Ağustos’ta açıklanan hükümetin “100 Günlük İcraat Programı” içinde Milli Eğitim Bakanlığı’nın yapılacaklar listesi (http://bit.ly/2KsNLY0, s.23) ile karşılaştırmak gerekiyor.
İcraat programının açıklanmasının üzerinden yaklaşık 75 gün geçtikten sonra, MEB’in o listede yer alan vaatlerinin büyük ölçüde tamamlanmış olması gerekir. Böyle bir açıklama vizyon programında veya sunumunda yer almıyor. Hatta, o liste ile vizyon belgesi arasında bir ilişki de yok gibi. Örneğin, bu vizyon belgesinin açıklanacağı o listede yoktu. Örneğin, icraat programında somut vaatlerden birisi şuydu: “Ülkemizin stratejik kurumlarında istihdam edilmek üzere yurt dışına 500 öğrenci gönderilmesi.” Vizyon programında ise bu vaatle ilgili gibi görünen ama düşük bir cümleyle, muğlak yazılmış bir eylem var (s. 115): “Öğrencilerin işbaşı eğitim ve yabancı dil becerilerini geliştirilmesi amacıyla yurtdışı hareketlilik projeleri hazırlanacaktır.” Maalesef, MEB’nın 75 gün arayla kamuoyuna sunduğu iki vaat listesi arasında ilişki olmaması hatta tutarsızlıklar, vizyon belgesinin gerçekçiliğine ve güvenilirliğine gölge düşürüyor.
Sonuç ve öneriler
Sanayi Devrimi’nden bize miras kalan, 20. yüzyılın gereği eğitim sisteminde çok başarısız olmuş olan ülkemize, yeni “2023 Eğitim Vizyonu” belgesinin girişinde, 21. yüzyılın gereğini iyi değerlendirmiş bir eğitim sistemi vaat ediliyor. Çağ atlama niteliğindeki bu iddialı vaadin risklerini bakan Ziya Selçuk’un gayet iyi bildiği anlaşılıyor. Bakanın kamuoyu katkısı ve desteği almaya ihtiyacı olacaktır. Fakat, bu desteği alması için tutarlılık, güvenilirlik, şeffaflık ve hesap verebilirlik konularında şimdiye kadar gösterilenin çok ötesinde duyarlılık gerekir. Belki en önemlisi, vizyon belgesinin giriş kısmındaki vizyoner söylem ile, belgenin içindeki hedef ve eylemler arasında bir ilişki olması gerekir. Yoksa, çağın jargonlarını içeren parlak söylemler hızla değer ve umut erozyonuna uğrayabilir.
Yeni teknolojileri dolayısıyla çağımızı göreceli olarak en yakından izleyen ve anlayan sektör doğal olarak bilişim sektörüdür. Bu sektörün eğitim sistemimizin çağın gereklerine yanıt verecek niteliklere kavuşmasına önemli katkılar sunmayı görev olarak benimsemesi beklenir. Somut olarak, bilişim sektörünü temsil eden TBD ve TÜBİSAD gibi STK’ların, “dijital içerik ve becerilerin gelişmesi için bir ekosistem kurulacak” hedefinde sözü geçen ekosistemde yer almak için girişimde bulunması gerekir diye düşünüyorum. Dolayısıyla, bilişim sektörü de önümüzdeki vizyon belgesini dikkatle inceleyip söz hakkını kullanmalıdır.