Eğitimin inovasyona ihtiyacı var
Geçtiğimiz yıl sonunda, Ankara’daki girişimcilik ekosisteminde yer alan tüm paydaşları bir araya getirmek amacıyla düzenlenen ‘TechAnkara Proje Pazarı 2014’te Bilişim Garaj Akademisi projesiyle birinciliği göğüsleyen Doç. Dr. Selçuk Özdemir ile projenin çocuklarımıza ve ülkemize getireceği katma değeri konuştuk. Özdemir, projeyle ilgili şu bilgileri paylaştı: “ Teknoloji geliştirme bölgelerinde faaliyet gösteren şirketlerin 144 projesinin yatırımcıların beğenisine sunulduğu etkinlik kapsamında düzenlenen yarışmada; 7-16 yaş arası gençlere çevrimiçi ortamda kodlama, web tasarımı, 3D tasarım/üretim, robot tasarım/kodlama ve girişimcilik eğitimleri sunan Bilişim Garaj Akademisi (bilisimgarajakademisi.com), başarılı mühendislik projelerinin arasından sıyrılarak en iyi proje seçildi. İkinci yılında farklı şehirlerdeki yaklaşık 4000 ilkokul, ortaokul ve lise öğrencisine hizmet veren Bilişim Garaj Akademisi, TechAnkara Proje Pazarı sponsorlarından Borsa İstanbul tarafından ‘BİST Özel Pazar’ kapsamında desteklenecek.”
İnovasyonların inovasyonu: Bilişim Garaj Akademisi
Kazandıkları bu başarının Bilişim Garaj Akademisi'nin kurucusu olarak kendisini çok mutlu ettiğinin altını çizen Özdemir, “Çünkü özellikle akademik dünyada, teknoparklarda ancak tıp ve mühendislik alanlarından uzmanların yer alabileceği, eğitim fakültelerinde görevli akademisyenlerin buralarda değer yaratamayacağı şeklinde bir algı bulunuyor. Hatta Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, üniversitelerin sadece tıp, mühendislik ve teknoloji fakültelerinde çalışan akademisyenleri ‘Ar-Ge personeli’ olarak hesaba katıyor” şeklinde konuştu. “Yarışmada, jüri önünde yaptığım konuşmada Bilişim Garaj Akademisi'ni 'inovasyonların inovasyonu' olarak tanıtmıştım” diyen Özdemir, bu kadar güçlü bir benzetme kullanmasının sebebini şöyle açıkladı: “Bilişim Garaj Akademisi'nde; ne güneş enerjili araba ne de toryumla çalışan mobil nükleer santral veya Facebook'u veya Twitter'ı sallayacak bir sosyal medya yazılımı geliştiriyoruz. Bilişim Garaj Akademisi, bu saydığımız teknolojilerin önümüzdeki yıllarda bu topraklardan çıkma ihtimalini artırıyor. Daha 10'lu yaşlarında Bilişim Garajı'nda aldığı kodlama, web tasarımı, 3D tasarım ve elektronik/robotik eğitimleriyle çocuklarımızın, 20'li yaşlarına geldiklerinde yüksek teknolojili inovasyonlara imza atma veya patent alma şansı bugünkünden çok daha yüksek olacaktır.”
Var olan eğitim mimarimizle çocuklarımızı iş ve toplum hayatına hazırlama şansımız yok
Doç. Dr. Selçuk Özdemir, ülkemizin inovasyona en fazla ihtiyaç duyduğu alanların başında eğitimin geldiğini vurgulayarak var olan eğitim mimarimizle, çocuklarımızı üretim ve sosyal ilişkilerin tamamen şekil değiştireceği 2025'lerdeki iş ve toplum hayatına hazırlama şansımızın olamayacağını söyleyerek konuşmasını şu şekilde sonlardırdı: “Aynı zamanda, tamamen geleneksel üretim ve hizmet sektörleri göz önünde bulundurularak hesaplanan 500 milyar dolarlık 2023 ihracat hedeflerine ancak yüksek teknoloji üreterek erişebileceğimizi idrak edersek, eğitim fakültelerinde görevli akademisyenlerimizi, teknoparkların ışıklarını sabahlara kadar açık tutacak Ar-Ge çalışmalarının içine çekmek için fazla zaman yitirmememiz iyi olur.”