EKONOMİK VE TEKNOLOJİK REKABETÇİLİKTE 141 ÜLKE İÇİNDE 61. SIRADAYIZ -ULUSAL-
Dünya Eknomik Forumu’nun (WEF) her yıl geniş bir veri tabanı kullanarak, titiz bir araştırmayla hazırladığı Küresel Rekabet Raporu 2019 yayımlandı (http:// bit.ly/2P7Fyi6). Ülkemizin her önemli konudaki uluslararası sıralamalarda çok gerilerde olması ya sıradanlaştığı için haber değeri taşımıyor ya da hükümetin özellikle teknoloji konularında “öncü oluyoruz, olacağız” söylemiyle çeliştiği için medyada yer almıyor. Anadolu Ajansı, rapor ile ilgili haberinde, durumumuzu sadece 3 cümle ile aynen şöyle vermiş (http://bit. ly/2o9TkFO): “Türkiye ise bu yıl puanını 0,5 puan yükseltti ve 62,1 puana ulaştı. Bu puanla Türkiye 61. sıradaki yerini korudu. Türkiye sağlık (100 üzerinden 87,1 puan) ve altyapı (74 puan) alanlarında ilerleme sağlayarak sırasıyla 42. ve 49. sırada yer aldı.” Genel sıralamayı belirlemek için WEF, 103 kriter belirlemiş ve bunları 12 alt endeks altında toplamış.
Her bir ülkenin her bir kriterdeki notuna göre, alt endeks notları belirlenmiş, alt endeks notlarınından da genel notu hesaplanmış. Aslında raporun temel amacı, her bir ülkenin durumunu iyileştirebilmek ve sıralamada yukarılara çıkabilmek için özellikle ve somut olarak hangi alanlara – yani kriterlere ve alt endekslere – odaklanmaları gerektiğini göstermek. Ülkemizde, program, strateji, plan, yol haritası gibi başlıklarla çok sayıda belge sık sık yayımlanır. Bunlara bu gibi raporlar ışık tutuyor olmalı. Fakat, maalesef bunu göremiyoruz. Zaten yayımlanan belgeler o gün medyada “müjde” olarak verildikten sonra bir izleme olmadan unutulup gidiyor. Bu durum değişmezse, ülkemiz “61. sırada yerimizi koruduk” demekle yetinir.
Ülkemizin ekonomik ve teknolojik rekabet gücünün artmasını isteyen her sivil veya devlet kuruluşu, rapordaki 4 sayfalık (s. 562-566) ayrıntılı karnemizi, yani her kriter ve alt endeksteki durumumuzu inceleyip, somut olarak hangi alanda nasıl politikalar geliştirmek gerektiğini belirleyebilir. Durumumuzla ilgili en çarpıcı bulduğum iki noktaya değineceğim. Alt endekslerden birisi olan inovasyon kapasitesinde 49. sıradayız. Bu alt endeksi belirleyen kriterlerden ikisinde durumumuz ilginç: çok-paydaşlı işbirlikleri kriterindeki notumuza göre 86. sıradayken, araştırma kuruluşlarının (araştırmacı üniversitelerimizin) ünü kriterinde 19. sıradayız (en iyi durumda olduğumuz kriter budur.) Sadece bu iki ölçüte bakarak, eksiğimizin ne olduğu ve ne yapılması gerektiği çok açık.
İkinci vurgulamak istediğim, genel rekabetçilikte 61. sırada olmamızın vehameti. Bunu görebilmek için bizden iyi durumda olan bazı ülkelere ve sıralamalarına bakmak yeterli: Birleşik Arap Emirliği (25.), Malezya (27.), Katar (29.), Suudi Arabistan (36.), Bahreyn (44.), Küveyt (46.), Endonezya (50.), Mauritius (52.), Umman (53.), Kazakistan (55.), Brunei Darüsselam Sultanlığı (56.) ve Azerbeycan (58.). Ülkemizde hiç kimsenin bu durumumuzu “korumak” istediğini sanmıyorum.
ELON MUSK’IN SPACEX FİRMASI 30 BİN STARLINK UYDUSU İÇİN DAHA BAŞVURDU -KÜRESEL-
Starlink projesi, Dünya’nın etrafını saracak uydularla, en erişilmez yerler dahil, her yere ucuz, güvenli ve hızlı internet hizmeti sunmayı amaçlıyor. Başta, 12 bin uydu için FCC ve ITU’dan (International Telecommunication Union) onay almıştı ve Mayıs ayında ilk deneme olarak 60 uyduyu yörüngeye yerleştirmişti. İletişim cihazları, itici ve güneş enerjisi paneli taşıyan her bir uydu, yaklaşık 225 kilogram ağırlığında. Büyük ilgi çeken projeyi önceki iki yazımda ele almıştım (http://bit.ly/2Mxc1wq ve http://bit.ly/2N2vnZg). Bir hafta önce, SpaceX’in 30 bin uydu için daha ITU’nun onayına başvurması şaşkınlık ve kuşku yarattı (http://bit.ly/2W6JS2n, http://bit.ly/2qytzzJ).
Her biri 1500 uydu için, 20 başvuru yapması, acaba ITU’yu bunları değerlendirmekle meşgul tutup, benzer projeleri olan OneWeb ve Amazon’un onay almasını geciktirmek art niyeti taşıyabilir mi? Her ne kadar uydular Dünya’dan 328 ile 580 kilometre uzakta, göreceli olarak tenha bir yörüngeye yerleştirilecek olsa da, oluşturacağı yoğun uzay trafiği ne gibi sorunlar yaratacak? Zamanla uzay büyük bir çöplüğe mi dönüşecek? Bu ve diğer kaygılara yanıt niyetiyle, SpaceX bir açıklama yaparak, çok hızlı artan internet talebi ve veri akışını karşılayabilmek için bu yeni başvuruları yaptığını açıkladı. Fakat, zaman içerisinde SpaceX’in farklı tarafların protestolarıyla karşılaşması kaçınılmaz görünüyor.