Elektrikli otomobil dönüşümü, tarihi bir fırsat demek!
Uluslararası denetim ve danışmanlık şirketi EY (Ernst & Young), Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi iş birliği ve katkıları ile hazırladığı ‘Mobilite Sektöründe Gündem’ (Mobility Industry Agenda) raporunu yayınladı. 2018 ve 2019 yıllarının ardından bu yıl üçüncüsü yayınlanan rapor, Türkiye’nin toplam sanayi üretimi ve ihracatında en büyük paya sahip sektör konumunda olan otomotiv endüstrisinin gündemine ve gelecekte izleyeceği rotaya veriler ve uzman görüşleri eşliğinde ışık tutuyor.
‘Mobilite Sektöründe Gündem’ raporu, Türkiye ve dünya otomotiv sektörüne ilişkin güncel istatistikler, otomotiv sektörüne yönelik yatırım ve teşvik verileri, sektörün lider oyuncuları ve kurumlarının temsilcileri ile yapılan röportajların yanı sıra çip krizi ve bağlantı gibi sektöre özel trendleri de detaylı bir biçimde ele alıyor.
Raporda, küresel OEM üreticilerinin 2000 yılından bu yana yaptığı ve değeri 15 milyar ABD dolarını aşan kapsamlı yatırımların Türkiye’nin dünyanın en güçlü üretim merkezlerinden biri haline gelmesine önemli katkı yaptığı vurgulanıyor.
Türkiye’nin otomotiv sektöründe sahip olduğu tecrübe, rekabet gücü ve jeostratejik konumu ile elektrikli araç ve ilgili ekipman yatırımlarında cazip bir konuma sahip olduğunu vurgulayan rapor, Türkiye’nin bu alandaki birikimi ile elektrikli araç ve ilgili yan sanayi ürünlerinin imalatı açısından tarihi bir dönemeçte olduğuna da işaret ediyor. Elektrikli araçlara yönelik küresel talebin tırmanışta olduğunu rakamlarla ortaya koyan raporda yer alan bilgilere göre, küresel elektrikli araç ve hibrit pazarı pandemi etkisinde geçen 2020 yılında bile %32,9 gibi yüksek bir oranda büyüme kaydetti. Aynı dönemde dünyada içten yanmalı motor segmentinde ise pazar %18,5 oranında küçüldü. Dünyada 2030 yılına kadar satılan her iki araçtan birinin elektrikli olacağının tahmin edildiğine değinen rapor, Türkiye’nin otomobil üretimi ve yan sanayiinde sahip olduğu deneyim ve altyapıyla oldukça önemli bir avantaja sahip olduğunu ortaya koyuyor.
‘Mobilite Sektöründe Gündem’ raporu, Türkiye’nin otomotiv alanında dünyada en yüksek potansiyele sahip ülkelerden biri olduğuna dikkat çekiyor. Buna göre Türkiye, dünyadaki ilk 15 üreticiden biri olarak araç üretimindeki payını 2020 yılında %1,67’ye yükseltti. Bu oran 2021 yılının ilk yarısında %1,48 olarak gerçekleşerek Türkiye’yi dünyanın 12. en büyük üreticisi konumuna getirdi.
Raporda yer alan verilere göre, otomotiv ihracatını 25,5 milyar ABD doları seviyesine ulaştıran Türkiye, 2016 yılından bu yana ihracatta ABD doları bazında yıllık ortalama %1,6 büyüme kaydetti. Bugün Türkiye’nin güçlü otomotiv endüstrisi, ürettiği her 10 araçtan yaklaşık 8’ini Avrupa ülkelerine ihraç ediyor. Yaşanan pandemi ve çip tedarik krizine rağmen 2020 yılında Avrupa Birliği’nin otomotiv ithalatının %17,6’sını Türkiye’de üretilen araçlar karşıladı.
Türkiye pandemiye rağmen otomotiv ihracatının ulaştığı toplam değer açısından dünyadaki en güçlü 16. ülke oldu. Raporda, Türkiye’nin 2008 yılında 1,53 milyon adet olan üretim kapasitesinin 2019 yılında 2,09 milyon adede yükseldiği, 2020 yılında ise pandemi etkisiyle bir miktar düşerek 2,05 milyon adet olarak gerçekleştiği belirtiliyor. Yaklaşık 200 bin çalışan ile Türkiye’nin nitelikli istihdamına da büyük bir katkı yapan otomotiv endüstrisi, OEM’lerin yeni kapasite artırımları ve bu yeni kapasitelerin desteklediği yan sanayi yatırımları sayesinde 2020 yılı itibarıyla net satış gelirlerini yaklaşık 270 milyar TL’ye yükseltti.
Otomotiv sektöründe Ar-Ge harcamaları 2010 yılından bu yana yıllık %19,6 artarak 2020 yılında 3,5 milyar TL’yi aştı. Otomotiv sektöründeki Ar-Ge harcamaları, Türkiye’nin üretim endüstrilerindeki toplam Ar-Ge harcamasının %17’sini ve tüm Ar-Ge harcamalarının ise %10’unu oluşturuyor.
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı A. Burak Dağlıoğlu raporla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
“Güçlü, dayanıklı ve hızlı büyüyen ekonomisiyle Türkiye, sürdürülebilir uluslararası doğrudan yatırımlar çekmek için yatırımcı dostu politikalar ve geniş yetenek havuzunun yanı sıra Avrupa, Asya ve Afrika’nın kesiştiği noktada küresel pazarlara erişim sağlıyor. Mobilite sektörümüz küresel tedarik zincirine entegre yapısı ile de Ar-Ge, tasarım, üretim, lojistik, eğitim ve yönetim gibi birçok alanda uluslararası yatırımcıların faaliyetleri için bölgesel bir merkez olma özelliği taşıyor. Ülkemizde faaliyet gösteren küresel OEM’ler, son 60 yılda çok sayıda küresel tedarikçiyle birlikte Türkiye’de rekabetçi bir mobilite ekosistemi oluşturdular. Son yıllarda ise üretim kapasitelerini artırmak, tesislerini modernize etmek, elektrikli araç dönüşümünü yakalamak ve sürdürülebilirlik hedeflerini gerçekleştirmek amacıyla yatırımlarına devam ediyorlar. Son aylarda açıklanan batarya yatırımları ile de ekosistemimiz güç kazandı. Türk otomotiv sektörü uluslararası konumunu her geçen gün pekiştirirken, ekosistemdeki paydaşlar fırsatlardan yararlanmaları için doğru bilgi kaynaklarına ihtiyaç duyuyor. Bu ihtiyaca yönelik olarak EY Türkiye ile otomotiv sektöründeki tüm paydaşların yararlanması için ‘Mobilite Sektöründe Gündem’ raporumuzun üçüncü sayısını yayınlamanın memnuniyeti içerisindeyiz. Emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum.”
EY Türkiye Mobilite Sektörü Lideri Serdar Altay da “Otomotiv sektörü, güncel küresel gelişmeler, pandeminin devam eden etkileri ve ülkemizin kendine özgü dinamikleri ile sıra dışı ve zor bir süreçten geçiyor. İhracat pazarlarındaki arz ve talep dengesizlikleri ve pandeminin neden olduğu tedarik zincirlerinin de eklenmesi, sektördeki öngörülebilirliği azaltan bir etken. Dijitalleşme ve elektrikli araçlara geçiş süreçleri, Türkiye’nin otomotiv endüstrisini şekillendirebilecek ve geleceğe taşıyabilecek bir fırsat olarak görüyoruz” dedi.