Sessiz olun lütfen, otomobiller aralarında konuşuyor
Son günlerde, iki Türk, fütürist girişimci Alphan Manas ve fütürist otomobil tasarımcısı Murat Günak’ın heyecan verici işbirliği gazete manşetlerini kaplıyor. Fransız niş otomobil üreticisi Heuliez’in belirli oranda hisselerini alarak, Murat Günak’ın kızı Mia’nın adını taşıyan Türk Malı elektrikli otomobili üretmek istiyorlar. Elektrikli otomobil denilince, öncelikle aklımıza gelen, elektrik motoru ile çalışan bir otomobil. Oysa; elektrikli otomobil yalnızca elektrik motoru ile sınırlı yenilik (inovasyon) içermiyor.
Renault-Nissan çoktan beri sıfır karbondioksit salınımlı araçlar üzerinde çalışıyor. Bu yıl yollara çıkması düşünülen yeni tasarladıkları bir ürün temelde Nissan’ın Tiida/Versa modeli üzerine kurgulansa da daha önceki elektrik motorlu araçları Cube’den çok farklı olacak. Bu fark otomobilin elektrik özelliklerinin yanı sıra elektronik özelliklerinden kaynaklanıyor. Gelişmiş bir bilgi teknolojileri sistemi ile donatılacak otomobiller kendi aralarında bir şebekeye sürekli bağlı kalarak iletişim içerisinde olacaklar.
Sürücünün otomobilde kullanmayı düşündüğü kendi özel elektronik cihazları iPhone’da olduğu gibi tak-kullan (plug-in) uygulama servisleri yeteneğine sahip olacak. ‘Gelecek Nesil Otomobiller’ olarak adlandırılan bu ve benzeri teknolojiler kullandığımız elektronik cihazların özelliklerinin de değişmesine neden olacak. Nissan’ın EV-IT adını verdiği teknoloji, araçlarda bulunan mobil iletişim sistemini kullanarak küresel veri merkezlerine bilgi gönderebilecek, bu merkezlerden gerekli bilgileri anında alacak.
Nissan’da olanlar pek çok başka otomobil üreticisinin de gündeminde. Örneğin, Porsche’nin melez arabası 918 Spyder’ı, BMW’nin Project 1’ı, Audi’nin A1 e-tron’u gelecek nesil otomobiller arasında ilk göze çarpanlar. Hatta Ferrari bile 3-4 Mart 2010 tarihlerinde gerçekleşen 80. Cenevre Otomobil Fuarı’nda HY-KERS Vetture Laboratorio (Deneysel Araç) modelini tanıtarak ilgi odağı oldu.
Gelecek nesil otomobillerin elektrik motorlarını bir yana bırakırsak; bilgi teknolojileri donanımları nasıl olacak? İletişim Özellikli (fully networked) otomobiller öncelikle birbirleriyle haberleşecekler. Trafiğe ilişkin anında güncellenmiş raporları sürekli alabilecekler. Olası yol sorunları konusunda diğer sürücüleri uyarabilecekler. Yeni alternatif rotalarla sürücülere yol gösterecekler. E-posta alıp/gönderebilecek, borsa bilgilerini gösterecek, hatta Facebook, Twitter gibi sosyal ağlarla bağlantı sağlayabilecekler.
BMW, 1996 yılında radyo vericilerini kullanarak dünyada ilk kez trafik ile ilgili gerçek zamanlı (real-time) mesajların sürücülere doğrudan ulaşmasını sağladı (Radio Data System-Traffic Message Channel, RDS-TMC). Trafik bilgilerini devletin resmi kurumları üretiyor, mesajlar sürücülere FM kanalları üzerinden ulaştırılıyordu. Bugün bile Avrupa ve Kuzey Amerika’da hala başarıyla uygulanan bu sistem sürücünün geçtiği yollardaki FM verici antenlerden bilgi aldığı için bir anlamda navigasyon sistemi gibi çalışıyor ve yalnızca çevredeki yolların durumuyla ilgili bilgiler veriyor. Bu sayede sürücüler kendilerini ilgilendiren bu yararlı bilgiler sayesinde sorunlu yollara karşı tedbirlerini önceden alabiliyor ve alternatif rotalara yönlenebiliyor. Altyapı zaten mevcut FM yayını altyapısı olduğu için ilave bir maliyet külfiyeti de getirmiyor.
Kendine göre, belirli standartları olsa bile RDS-TMS sistemi dünyada sınırlı bir coğrafyada kullanılıyor. Oysa bu yılın sonuna kadar dünyadaki motorlu araç sayısının 950 milyona ulaşacağı varsayılıyor ve iletişim özellikli otomobillerin bir küresel standart ile hayata geçirilmesi planlanıyor. Bu en çok büyük çaplı otomobil üreticileri tarafından dile getiriliyor. Neticede, standart belirleme işinde Dünya Telekomünikasyon Birliği’ne (International Telecommunication Union) görev düşüyor.
ITU Telekomünikasyon Standartları Bürosu Direktörü Malcolm Johnson, küresel boyutlarda iletişim özellikli otomobil standartları oluşturmak için WSC (World Standards Cooperation), ISO (International Organization for Standarization) ve IEC (International Electrotechnical Commission) ile işbirliği yaptıklarını söylüyor. Standartlaştırılacak sistemin tümüne birden Akıllı Ulaşım Sistemi (Intelligent Transport System) adı veriliyor. Johnson, bu standartlara sahip otomobiller ile üreticilerin küresel ekonomik krizlerin üstesinden gelmek için telekomünikasyondan yararlanmalarına olanak sağlanacağını düşünüyor. Şimdi bile navigasyon cihazlarına olan ilgiye dikkat çeken Johnson, çokluortam iletişim, park yeri bulma-rezerve etme, hava durumu, hava kirliliği raporları üretme, acil durumlarda ilgili birimleri haberdar etme, en az yakıt tüketimi için yol rehberliği yapma, karbondioksit salınımını kontrol altına alma, kaza olduğunda arkadaki araçların hızlarını zamanında düşürmelerine yardımcı olma, paralı yollarda ödeme zorluklarını ortadan kaldırma, sürücüler arasında sosyal iletişim ağları oluşturma ve daha pek çok yararlı uygulamayı İletişim Özellikli otomobillerin getireceği yeniliklerin arasında sayılıyor.
Yapılan hesaplamalara göre, ITS sayesinde mevcut altyapıdan en üst düzeyde yarar sağlanabilecek. Bu sayede gereksiz yatırımlardan kaçınmak mümkün olacak. Araçların seyirleri sırasında boşuboşuna yaptıkları ‘dur-kalk’ların yüzde 40 azalacağı tahmin ediliyor. Bu da ulaşılacak yere gitmek için yüzde 25 daha az zaman harcama anlamına geliyor. Aynı zamanda yüzde 10 daha az yakıt tüketilecek. Karbondioksit salınım yüzde 22 azalacak. Sadece ABD’de sürücüler sıkışan trafik yüzünden yılda 4,2 milyar iş saati kaybına uğruyor. Bu, bir başka deyişle, 10,6 milyar litre yakıt boş yere harcanıyor demek. Sonuçta ITS’in olmaması Amerikan ekonomisine 200 milyar dolara mal oluyor. ITS uygulandığında Amerika’da trafik sıkışıklığının yüzde 20 azalacağı varsayılıyor.
ITS’in geliştirilmesine ETSI (European Telecommunication Standardization Institute) ve Avrupa Birliği de destek veriyor. 13 Mayıs 2010 tarihinde AB Ulaşım Projeleri Merkezi (Centre for EU Transport Projects) Polonya’da geliştirilecek ITS projeleri için 175 milyon dolarlık bir fon yaratıldığını duyurdu. Trafik yönetimi, yol güvenliği, seyahat servis bilgileri gibi konularda yapılacak araştırma ve geliştirme çalışmalarına kamu ve özel sektör kurum ve kuruluşları birlikte katılacaklar.
Yazımıza Türkiye’nin kendi markası ile bir elektrikli otomobil üretme girişiminden söz ederek başlamıştık. Son on yılda otomobil üretimiyle dünyanın sayılı ülkeleri arasına giren ülkemizin karayolları, deniz ve hava taşımacılığı alanlarında yaptığı atılımların dikkate değer ölçülerde olduğunu biliyoruz. Ulaşımda hazır bu denli büyük yatırımlar yapmış ve başarılar elde etmeye başlamışken, iletişimdeki Ar-Ge ve inovasyon kapasitesinin ulaşım sektörüne yönlendirmesi, bu alanda daha yolun başındaki dünyada öncü olmak için bir fırsat yaratacaktır. Başta ETSI olmak üzere küresel standartlaştırma kurumları Türkiye’nin böyle bir inisiyatifine olumlu yaklaşacaklarını şimdiden belirtiyorlar.
mustafa.aykut@turktelekom.com.tr