Elinizdeki veriye hak ettiği önemi doğru yöntemlerle verin
‘Büyük Veri ve Bulut Çözümleri ile Yapay Zeka Algoritmaları’ başlıklı oturumlarda ThoughtWorks Türkiye Teknoloji Direktörü ve DataIstanbul Kurucusu Abdulkadir Yaman, “Yapay Zeka Çağı ve Büyük Veriden Öğrenme’ sunumu ile büyük veriyi tanımladı. “Son iki sene içerisinde toplanmış veri, insanlık zamanında toplanmış veriden daha fazla” diyerek, akıllı bağlı cihazlara, 2020’de 6,1 milyar akıllı telefon beklentisine değinen Yaman, şu yorumları yaptı:
Verileri değerlendirdiğiniz kadar zenginsiniz
“Bu kadar veriyi topluyoruz, elimizde 5-6 zetabayt veri var ve bunun sadece yüzde 1’ini analiz edip değer üretmişiz. Çok bakir bir alan, verilerden öğrenebileceğimiz çok şey var. Bunu gören şirketler, bu araştırmanın yapıldığı şirketlerin yüzde 73’ü 2016 sonuna kadar büyük veriye yatırım yapma kararı almışlar. Veri diyoruz, topluyor, öğrenmeye, değer üretmeye çalışıyoruz, neden bu kadar insan değer üretmeye çalışıyor? Hedef ne? Aslında bir şeye hazırlık yapıyoruz. Bugün hazırlık yapıyoruz ki o gün geldiği vakit ürünlerimizi pazara daha doğru ve hızlı çıkabilelim. Bir jenerasyon geliyor ve o jenerasyon tüketim alışkanlıklarını çok ciddi şekilde değiştirecek. Z jenerasyonu maksimum 8 saniye odaklanabiliyor. Onlara ulaşmak istiyorsanız 8 saniyeniz var ve onlara konvansiyonel yöntemlerle değil, videolarla, resimlerle ulaşabilirsiniz. Dijital çağın sebebi Z jenerasyonu ve Z jenerasyonunun tüketici pazarını domine etmesine sadece 8 sene var, hazır olmak zorundasınız. Eski yöntemlerle bu jenerasyonu tanımaktan ziyade, daha geçerli ve doğru tahminler yapabilmek mümkün. Bu noktada işin içerisine başka bir element giriyor: Yapay zekâ. Yarın robotlarla yan yana çalışacağız, belki bazı noktalarda bizden daha iyi kararlar alacak.”
İçgörü sisteminizi kurun ve yönetin
Forrester Research İşletme Mimarisi Baş Analisti Henry Peyret, 'İç Sistemlere Doğru' (Toward System of Insight) başlıklı sunumuyla büyük verinin yeni bir konu olmadığına dikkat çekti. “Bu konuda -Türkiye olarak değerlerimizin değiştiğinin farkındayız ve bu değer odaklı müşteriler bizim yeni bir tüketim çağında olduğumuzun en büyük göstergesi” diyen Henry Peyret, sunumunda müşteriler çağına şöyle dikkat çekti:
“Alıcılar ürünlerden, hizmetlerden ve şirketlerden her türlü bilgiyi elde edebilmek ve daha fazla değer çıkartabilmek istiyorlar. Şirketler bazı problemlerle karşı karşıya da kalabiliyorlar. Çünkü müşteri bütün işlerin merkezinde, ama bu noktada müşterilerin etrafında olan noktalara baktığımız zaman, müşteriler farklı aplikasyonlarla kendi ekosistemini kendi etrafında topluyor, her zaman yeni değerlerin peşinde koşuyorlar. Sistemler arasında da güçlü bir ilişki var. Büyük veri dediğimiz zaman bu içgörüleri bir sonraki en iyi adımı belirlemek için sizlere sunuyor. Bütün bu şirketler, bu prensip üzerinde hareket ediyor, tekrar tekrar kullanıyor bu geri bildirim döngüsünü ve bu bilgileri kişiselleştirerek kişiye özel hizmet sunuyor. Müşteri odaklı, hatta müşteri takıntılı diye çevirebiliriz. Daimî bir döngüden bahsediyoruz burada. Sürekli o veritabanını beslememiz, hatalarımızdan öğrenmemiz, bunun için daimî bir öğrenim sürecinde olmamız lazım. Hatalar yapılabilir, ama sıkıntı yok. Aynı zamanda içgörü sisteminizi de yönetmeyi unutmayın.”
PFU’nun öncelikleri net!
Bir Fujitsu şirketi olan PFU’nun EMEA Bölgesi Pazarlama Direktörü Klaus Schulz, “Dijital Çağda Belge Tarayıcı Çözümleri” başlıklı sunumuna, kurumsal yapılanmaları hakkında bilgi vererek başladı.
“Bu şirkette Fujitsu organizasyonu içerisinde belge ve tarama, tarayıcı çözümleri üretme konusunda uzmanlaşmış birimiz. Fujitsu içerisinde PFU belge tarayıcı çözümlerin tamamıyla bizim tarafımızdan ele alındığı konu, Fujitsu içerisinde en büyük şirketlerden biri” diyen Schulz, çözümleri ve hedefleri hakkında şu bilgileri verdi:
“PFU üç konuya odaklanıyor. Bunlardan ilki görüntüleme sistemleri, veri tarama, veri yönetimi gibi konular. Çözüm dediğimiz kısım, iç Japon piyasası için çözüm sağlıyor. Şirket içerik yönetimi konusunda sistemler sunuyoruz ve bu konuda ciddi deneyimlerimiz var. Üçüncü alan ise faal olduğumuz, ATM makineleri gibi gömülü bilgisayar sistemleri. İnsan-makine etkileşimi, mobil ortamda bilginin aktarılması ve belgeler üzerinde aktarılan bilginin buluta aktarılması konusunda deneyimimiz var. PFU; teknolojik taahhütü olan bir şirket. Piyasa lideriyiz çok uzun yıllardır belge tarayıcılar konusunda. Portföyümüz donanım, yazılım birlikteliğine kadar gidebiliyor ama bu noktada yerel ve bölgesel çözümlerin sorunsuz olarak müşterilerimizin değer zincirine katkıda bulunmasını da hedefliyoruz. Fujitsu belge çözümleriyle birlikte partnerlerimize yardımcı oluyoruz ve bu yeni çağda birlikte yürümeye devam ediyoruz.”
Birçok kriteri göz önünde bulundurun
Boğaziçi Üniversitesi YBS Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Onur Durahim, “Şirketler İçin Doğru Bir Büyük Veri ve Bulut Stratejisi Nasıl Oluşturulur?” sunumuyla, şu bilgileri verdi:
“Bulutu aldık, verimizi attık olmaması lazım. Temel özellikleri; talep edildiğinde kullanılabilir, her şeyden ulaşılabilir. Aslında bu kullandığım kadar ödeyeceğim sistemle çalışır, ama her zaman bu tutmaz. Ben büyük veri için bulutu kullanmak istiyorum deyip kiralayıp, baştan bir anlamanız gerekiyor. Burada tabi masraf en önemli öncelik, araştırmadan bu işe girmemek lazım. Dezavantajları, güvenlik, mahremiyet problemi, güvenirlik problemi var. Bulut bilişim için internet erişiminizin olması lazım. İnternetiniz yoksa bulut diye bir şey yok, varsa da her yerden her zaman buluta ulaşabiliyorsunuz.”
Ölçülebilir maliyet dengesi
Bulut Yazılım CEO’su Hüseyin Mert, “Bulut Üzerinde Çalışan Yazılımlar” sunumu ile kurumsal BT uygulamaları ve bunların kullanımında gelinen noktayı şöyle özetledi:
“Önceden sanal makinelere bölüyorduk, artık işlemlere bölmemizi istiyor yazılımlarımızda. SaaS değil, aslında daha ötesinde ‘container as a service’e inmiş durumdalar. Bu da trendleri gösteriyor. Google Trends’ten çıkardım. Virtual machine ölmüyor ama gittikçe gidiyor. Eski kafayı bırakmamız lazım. Mimarinin ismi sunucusuz yazılımlar. Biz de bu alanda ürünler çıkarttık.”