Elzem adımlar için kritik başlıklar
TBV, TÜBİSAD ve TESİD işbirliğiyle 2011 yılında kurulan Dijital Türkiye Platformu (DTP), Avrupa’nın dijital dönüşüm yaklaşımını ve PwC Türkiye ile birlikte hazırlanan “Dijitalleşme Yolunda Türkiye” raporunu; iş dünyası, üniversiteler, STK’lar ve kamu kuruluşları ile paylaştı.
İstanbul’da düzenlenen toplantıya Dijital Türkiye Platformu’nun üyesi olduğu Digital Europe’un Genel Direktörü Cecilia Bonefeld-Dahl da konuşmacı olarak katıldı. PwC Türkiye ile hazırlanan “Dijitalleşme Yolunda Türkiye” raporu, dijital dönüşümün paydaşları olan birey, devlet ve iş dünyası ile bu tarafların ortak paydası olan “bağlanabilirlik”, “siber güvenlik” ve “yapay zeka” konularının önemine dikkat çekiyor. Sektörün sorunlarının çözümü ve sağlıklı gelişimi odaklı katkı sunmayı amaçlayan DTP, Türkiye’de bireyler, kamu ve iş dünyasını kapsayan bütüncül bir dijital dönüşüm odaklı politika önerileri oluşturuyor. DTP, bunun yanında Avrupa dijital teknoloji endüstrisinin temsilcisi Digital Europe’un üyesi olarak, Avrupa Birliği (AB) dijital gündemini de yakından takip ediyor.
DTP ve TBV Başkanı Faruk Eczacıbaşı, AB ile aramızdaki dijital endüstri kavramını pekiştirmek için 2011 yılında kurulan DTP’nn önemine dikkat çekerken, “Dijitalleşme Yolunda Türkiye çalışması ile refah seviyesinin yükselişinde, dijital dönüşüm fırsatının, seri bir planlama ile değerlendirmesinin önemine dikkat çekmek istedik” dedi. TESİD Yönetim Kurulu Başkanı C. Müjdat Altay ise gençler ve eğitim, altyapı teknolojileri alanında ortak seferberlik ve güç birliği ile hedeflerini gerçekleştirmek istediklerini vurgulayarak, “Bu yönüyle Digital Europe ile hedeflerimiz büyük ölçüde ortak. Yerli imkanlarımızla dijitalleşme çok önemli ve bu alanda başarının yolu dijital becerisi yüksek birey ve kurumlardan geçiyor. Türkiye’nin dünyadaki dijitalleşme sürecindeki konumunu ve yol haritasını göstermesi açısından önemli bir kaynak niteliği taşıyan bu raporun ülkemizde yapılması gereken dijitalleşme çalışmalarına önemli bir rehber olacağına inanıyoruz” yorumunu yaptı.
“Dijital ekonominin temeli; dijital veri, yapay zeka, otonom robotlar, büyük veri, artırılmış ve sanal gerçeklik, nesnelerin interneti gibi dijital teknolojiler ve dijital altyapı” bilgisini veren TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Erman Karaca ise şu bilgileri verdi:
“Dijital veri birçok geleneksel sektörde yeni iş modelinin temeli oldu ve yeni sektörlere yol açtı, veri ekonomisi oluşmaya başladı. Tüm dünya dijital ekonomi dönüşümüne giderken, Türkiye’nin rekabetçi kalmasına ve yüksek teknoloji ihraç eden bir ülke olmasına katkıda bulunacak hamleler yapmak kritik önem taşıyor. Bunun için ise toplumun her kesimini içine alan dijital yetkinlik planları oluşturulmalı, yapay zekanın ve veri ekonomisinin potansiyeli ortaya çıkarılmalı, e-Hizmetler teşvik edilmeli ve kolaylaştırılmalı, bağlantılar hızlanmalı, altyapılar ve siber güvenlik güçlendirilmeli.”
Yol haritası net, sıra icraatta!
“Dijitalleşme Yolunda Türkiye” araştırmasında öne çıkan 6 başlık ve detayları şöyle sıralanıyor:
- Dijital beceri eğitimleri için kamu ve özel sektörün işbirliği: Ülkelerin işsizlik ve verimsizlik nedeniyle karşılaşacakları maliyet, şirketlerin dijital becerileri artırmaya yönelik yapacakları yatırımlardan daha fazlası olacak. Değişen işgücü piyasasının taleplerini karşılayabilmek için gençlerin dijital becerilerinin artırılması kritik önemde. Dijital becerilerin artırılması toplumun geneli, işgücü, eğitim ve bilişim uzmanları odağında planlanmalı. Genç nüfusa yönelik özel sektörün öncelik ve ihtiyaçlarına uygun dijital becerilerin kazandırılması için özel sektör ve kamunun işbirliği ile özel programlar tasarlanabilir.
- Vatandaşlar ve işletmeler için etkili e-hizmetler: Türkiye’de 2018 itibarıyla e-Devlet kullanım oranı yüzde 45,6. e-Devlet kapısında 423 farklı birim tarafından 3 binden fazla hizmet sağlanmakta. Bu başlıkta gelişim için öncelikle e-Devlet hizmetlerinde İK ve telekom altyapısının önemine dikkat edilmeli, planlamalar bu eksende yapılmalı. Çünkü vatandaşlar ve işletmeler için ‘uluslararası hareketlilik’ hizmetlerine odaklanılmalı. AB ülkeleri e-Kimlik, e-İmza gibi konularda Elektronik Kimlik Belirleme ve Güven Hizmetleri (eIDAS) düzenlemelerini hayata geçirdi. Türkiye’de de eIDAS spesifikasyonları ile uyumlu e-Kimlik, e-İmza gibi teknolojilerin geliştirilmesi, uluslararası hareketlilik çalışmalarını destekler. e-Devlet hizmetlerinin yaygınlaştırılması, ayrıca kamunun bakış açısının e-Devlet hizmetleri ile sınırlandırılmaması, ‘dijital devlet’ anlayışı ile teknolojiden yararlanılması önemli.
- Siber güvenliğin güçlendirilmesi: Dijital tehditlere karşı yasal ve teknolojik düzenlemeler olmalı. Siber yetkinliklerin artırılmasına odaklanılmalı. Siber güvenlik ekosistemi iyileştirilmeli. USOM ve SOME gibi devlet kurumlarının işleyişi ve teknolojik altyapısı geliştirilmeli. Ayrıca STK’lar, üniversiteler ve özel sektörün işbirliği ile bir ekosistem oluşturulabilir. Uluslararası düzeyde farklı aktörler ile ortak çalışma platformları da inşa edilebilir.
- Yapay zekanın tüm fonksiyonlarından yararlanılması: Sektörü yapay zekayı benimsemesini teşvik edecek bir plan geliştirilmeli. Bu planda öncelikle KOBİ’lere ve startup’lara yatırım yapılarak, araştırmalarına ve büyüme çabalarına destek olunabilir. Ayrıca yabancı yatırımcıları ve yapay zeka girişimcilerini pazara çekmek için teknoloji vizesi kotası aracılığıyla vergi muafiyeti gibi teşvikler verilebilir. Araştırma girişimlerine, laboratuvarlara ve üniversitelere hibe sağlanması söz konusu olabilir. Hükümetleri birinci müşteri konumuna getirip, startup’ları desteklemek ve müşteri tabanı bulmalarına yardımcı olunması gündeme gelebilir. Akademi, özel sektör ve STK’lardan uzman isimlerin katılımı ile ‘Yapay Zeka Etik Rehberi’ çalışılabilir.
- Altyapıların geliştirilmesi ve bağlanabilirliğin artırılması: Düşük bağlanabilirlik, var olan teknolojilerin geliştirilememesi, yerli ve yabancı girişimlerin yitirilmesi, teknolojik gelişimin yavaşlaması ile rekabet gücünün kaybedilmesini beraberinde getirebilir. Bu nedenle 5G ve gigabit ağlarının yaygınlığını güvence altına almak için ortak yatırım da dahil olmak üzere açık yatırım teşvikleri oluşturulmalı. Küçük girişimlerin idari yükleri azaltılabilir. Ortak çalışmaya dayalı iş modelleri teşvik edilebilir. Katma değerli hizmetlerin gelişimi ile altyapı yatırımları bağdaştırılmalı. Yeni nesil dijital altyapılara talebi tetiklemek için uçtan uca test ortamları kurulmalı.
- Veriye dayalı ekonomi potansiyelinin artırılması: Veri sahipliği ve kontrolünün netleştirilmesi önemli. Güçlü ve güvenilir bir veri koruma çerçevesi oluşturulması, kamu sektörü verilerinin etkin biçimde kullanımı, ortak çalışma ortamlarının ve standartlarının oluşturulması, ayrıca güvenli, yasal ve uygun veri paylaşımı veri ekonomisini oluşturmada öne çıkan temel başlıklar.
“Tek ortak küresel dil kodlama”
Türkiye’nin, dünya lideri ve yenilikçi şirketler tarafından önemli bir Avrupa ülkesi olarak tanındığını belirten Digital Europe Genel Direktörü Cecilia Bonefeld-Dahl, konuşmasında şu başlıklara vurgu yaptı:
- Özellikle son yıllarda önem kazanan yapay zekâ gibi yeni alanlar, tüm işletmeleri ve endüstrileri büyük ölçüde değiştirecek. Tüm potansiyel ve fırsatların üretim, eğitim ve sağlık hizmetlerini iyileştirmek için yeni işlere, yeteneklere ve çözümlere dönüştürülmesini sağlamak için hükümetler ve endüstrilerle birlikte çalışıyoruz.
- Digital Europe; sadece AB ülkelerine değil, Türkiye ve Norveç gibi birlik dışındaki ülkelere de destek veriyor. Dijital sürdürülebilirlik, gizlilik ve güvenlik, dijital yetkinlikler ve şirketlerde altyapı ile ilgili çalışmalarımız öne çıkıyor. 5C; yani ‘capital’ (sermaye), ‘competence’ (yeterlilik), ‘culture’ (kültür), ‘common market’ (ortak pazar) ve ‘cohesion’ (uyum) felsefemiz ile hedefimiz dijital dünyada başarısıya odaklanmak.
- Günümüzde girişimler büyük şirketleri bertaraf edebiliyor. Çünkü burada hız kritik önemde. Buna rağmen, çocuklar kodlama bilmiyor, oysa tek ortak küresel dil kodlama. Bu nedenle okullar ve eğitim sistemi, bu dönüşümde en büyük sorunumuz. Ayrıca dönüşümün tam ortasındayız ve bunu reddetmek imkansız. Bu arada, Avrupa’da küreselleşme ve ulusalcılık kavramını da aşmak gerek. Sonuçta dijital politikalar tek bir pazarı oluşturmayı hedeflemeli, Almanya, Fransa, Türkiye ayrımı olmamalı. Avrupa bu konuda birliği sağlayamazsa, kendi pazarını ve küresel rekabet gücünü başkalarına bırakır.
- AI, doğal olarak, farklı kanallardan çok veri gerektirir. Avrupa, örneğin tıp ve üretim sektörlerinde veri göllerine sahip ve ortak veri gölleri, düzenlemelere uyum demek. Algoritmalar da zeki ve sürekli öğrenip kendilerini geliştiriyor. Dijital teknolojilerin yok ettiği her iş, 3,7 yeni iş yaratacak. GDPR gibi birçok yeni uygulama Avrupa’da etkili ve iki yıldır üzerinde çalıştığımız Siber Güvenlik Yasası da yakında hayata geçecek. Sonuçta ülkeler verinin kendilerinde kalmasını istedi, ama biz de kişisel verileri seçerek bölgede konumlanmasına imkan verdik. Verinin serbest dolaşımı için AB içinde ve dışında ortak fikirlerin geliştirilmesi bu nedenle çok önemli.
- Dijital vergi başlığında dijital ekonomide değeri vergisel bazda nasıl bölmemiz gerektiğine baktık. Geldiğimiz noktada bu, AB değil, küresel bazda çözüm bulunması gereken bir konu ve bu nedenle de OECD nezdinde ele alınan bir sorun.
- Üniversite-kamu-özel sektör arasında işbirliği her başlıkta esas olmalı. Hatta bu tarz işbirliği, misal ülkelerin üniversiteleri arasında olabilir. Sonuçta her devrim, sorun getirir ama bu sefer farklı, çünkü hiçbiri dijital devrim kadar hızlı olmamıştı. Bu nedenle süreç içinde sorunlarla hep karşılaşacağız, kötü adamlar hep olacak. Ama unutmamak gerekir ki, krizler fırsatları da yaratır.