Endüstri 4.0 gerçek anlamına kavuşuyor
Geleceğin üretimi ve otomasyonu başlığında Endüstri 4.0 süreci, tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi etkisi ile birçok açıdan hızlandı ve yenilendi.
Dijital çağda rekabetçi kalmak, her ölçekte ve her sektörde şirketin bakışında teknolojinin öne çıkmasını gerektiriyor. Tüketicinin alışverişinin dijital kanallarla başladığı, müşteri yaşam döngüsünü dijitalde korumak ve geliştirmek gerektiği göz önüne alınınca, sırf bu gereklilik bile üretimden satışa, tedarik zinciri yönetiminden Ar-Ge’ye her alanda teknolojik araçlarını ve bilişim uygulamalarını kullanmayı gerekli kılıyor. Bu gerçek ışığında Bilişim Zirvesi, 21 Ekim’de “Dijital Arena: Geleceğin Üretim ve Otomasyonu” etkinliği ile sektör temsilcilerini buluşturdu. BT yenilikleri ve ekonomide konumlanan Z neslinin beklentilerinden, pandemi ile değişen küresel ve yerel algılara kadar birçok başlık Dijital Arena’da değerlendirildi. Açılışı yapan SOCAR Türkiye Dijital Dönüşüm Başkanı Hakan Irgıt, geleceğin üretim ve otomasyonu konusunda kurumsal vizyonlarını paylaştı. Endüstri 4.0 ve global büyüme hızını ele alan Hakan Irgıt, teknolojinin değişimi ile birlikte gelen değişimden Türkiye’nin faydalanabilmesi için yapılması gerekenleri değerlendirdi. Teknolojiyi ‘verimlilik için bir araç olmaktan çıkıp, farklı platformlara taşan ve kararları etkileyen bir olgu’ olarak tanımlayan Hakan Irgıt’ın belirttiği gibi, küresel büyümede yıllardır azalan bir ivme var.
Dijitalin ikinci dalgası
Bu tabloda yönetim teknolojilerinde yaşanan gelişmelerle birlikte verimlilikte artış ise büyümeyi destekleyen bir faktör. “Büyüme trendlerini önümüzdeki 20 yılda değiştirecek bir durum ile şu an karşı karşıyayız” yorumunu yapan Hakan Irgıt’a göre, Türkiye’nin ‘rekabeti yüksek’ teknolojilerin içerisinde yer alması, Endüstri 4.0’ın öncü ülkelerinden biri olmak için canla başla çalışması gerek. Üretim teknolojileri ve otomasyonla gelen değişimlere dikkat çeken Hakan Irgıt’ın belirttiği gibi Endüstri 4.0 ile beraber tüm nesnelerin, insanların, kurumların birbirine bağlanabileceği, her cihazın veri ürettiği, tüm süreçlerde entegrasyonun sağlandığı, yeniliklerin takip edilemez bir hızda geliştiği bir süreç başladı. Bu gelişmeleri imalat sektöründe uygulanabilir hale getiren nesnelerin interneti, yapay zeka, makine öğrenimi gibi teknolojiler sayesinde süreç bazlı mikro denemelerden iş modellerinde daha köklü değişimlere yeni ürün, süreç ve iş modellerini ortaya çıkmasına sebep oldu. “Bunu dijitalin ikinci dalgası olarak nitelendirebiliriz. Ben üretim teknolojilerinin geleceğinin robotlar ve yapay zeka ile tekrar tasarlanabileceğini düşünüyorum” beklentisini dile getiren Hakan Irgıt, şöyle devam etti:
“Dönüşüme hazırlıklı olmak şart”
“Türkiye’de Endüstri 4.0’a uyum sağlamak ve sürdürülebilir büyümeyi desteklemek için iş gücü, yatırım faaliyetlerini kapsayan uzun bir yaklaşım gerçekleştirilmek zorunda. Burada tüm paydaşlara görevler düşüyor. Öncelikli olarak kamu, özel sektör ve STK işbirliklerinden bahsetmek gerek ve bu, her endüstride, gelişimde olması gereken bir şey. Kısa vadeli yaklaşımlardan, Ar-Ge’ye dayalı daha uzun soluklu büyümeye odaklanılmalı. Büyük ölçekli şirketlerimizin yanı sıra KOBİ’lerimizin de dijital dönüşüm ekosistemine dahil edilmesi ve desteklenmesi önemli. Kamu, Endüstri 4.0’ın yapısallaşmasına odaklanılmalı. Teknolojiyi geliştirmek ve ihraç edebilmek için gerekli işgücü, altyapı, finansal teşvik fonları sağlayacak politikaları hayata geçirmemiz gerek. Teknolojiyi ithal eden ülkeden ihraç eden ülkeye geçmemiz için daha yolumuz var. İyi adımlar atmış durumdayız; ama kamunun bu noktayı geliştirecek politikalara imza atması çok önemli. Kamunun bir bacağında da eğitim politikalarının oluşturulması geliyor. Burada TÜBİTAK ve Sanayi Bakanlığı’nın girişimleri var. Yetenek havuzunun genişletilmesi adına doktora öğrencilerine burs verilmesi ya da doktora öğrencileri istihdam eden firmaların desteklenmesi konusunda da çalışmalar sürdürülüyor. Bir diğer paydaş; özel sektör de kısa vadeli yaklaşımlardan ekosistemi destekleyecek yaklaşımlara geçmek için çaba harcamalı. SOCAR Grubu, Türkiye’deki en büyük yatırımcı. Hedeflerimiz; değer odaklı sürdürülebilir büyümeyi içeriyor. Bu modelleri yakalamak için dijital dönüşüm en önemli faktör. Dijital dönüşümü, dijitalleşme pilot projelerle bazı firmalarımızda 2018’de başladık. Bu aksiyonlarımızın bazıları planlı, bazıları plansızdı. Pandemi ile yeni normale adapte olmak zorundayız. Bu noktada dijital dönüşümün hızlanması ve şirketlerde önemli bir rol oynaması gerekiyor. Pilot projelerimiz kapsamında; İzmir Aliağa’da Petkim kimya tesisimiz ve Türkiye’nin en büyük özel yatırımı olan Star rafinerimizin entegrasyonunu gerçekleştirdikten sonra büyük veriye dayalı makine öğrenimi mekanizmalarıyla operasyonel mükemmellik adına birçok proje yapmaya başladık. Yolculuğumuz yeni başlıyor; ama başlangıçta 40 yıllık bir tesise üretimi ve otomasyonu Endüstri 4.0 projelerini uygulayarak bir değer kazandırabilmemiz, bunu hem rakamsal olarak görmemiz, hem de kültürel olarak bunu hissetmemiz doğru yolda olduğumuzu gösterdi. Bu projelerimize devam edeceğiz. Orta ve uzun vadede de Aliağa Endüstri Bölgemizde ileri teknolojileri kurarak şirketlerimize, ülkemize değer katmaya devam edeceğiz. Özel sektör işbirliklerini artırarak ekosistemimize destek vermek istiyoruz. Üniversite start-up’larında farklı uygulamalar oluşturmayı, sektörümüzde kuluçka merkezi olmayı hedefliyor, veri bazlı karar verme mekanizmasını iş yapış şekillerimizdeki DNA’mıza eklemlemek istiyoruz. Türkiye’nin önünde fırsatlar dünyası var ve Türkiye’de üretim ve lojistik sektörünün yanında yazılım alanında da ciddi bir gelişim söz konusu. Bunun daha da gelişmesi için özel sektörün aldığı inisiyatiflerin politika yapıcıları tarafından daha fazla teşvik edilmesi üretkenliği artıracaktır. Üretim ve imalatta otomasyon ve dijitali kullanmak için gelecekte bizi bekleyen işgücü değişimi ve dönüşümüne hazırlıklı olmamız şart.”
Kullanıcı derin bakış açısına kavuşuyor
“Dijital Dönüşüm Yolculuğunda Coğrafi Bilgi Sistemlerinin Gücü” başlıklı sunumuyla Esri Türkiye Enerji ve Altyapı Sektör Lideri Hasan Coşkun Güler, coğrafi bili sistemleri (CBS) ve bu yapının dijital dönüşüme yaptığı etkiyi anlattı. CBS; verilerin toplanması, saklanması, analiz edilmesi, kullanıcıya sunulması gibi işlevleri bütünleştiren bir bilgi sistemi ve Güler’in belirttiği gibi, birçok veri tipinin birleşmesinden oluşan CBS, hayatımızın her alanına giren mekanların analiz konumu ile birlikte bilgi katmanları düzenleyerek, haritalarda ve 3D sahnelerde görselleştirmeler yapılmasını sağlıyor. Bu bağlamda CBS, kullanıcıların daha rahat karar vermesine yardımcı olmak için modellemeler yaparak ve bunlar arasında ilişkiler kurarak kullanıcıya daha derin bir bakış açısı sunuyor. “Esri, dünyanın en büyük CBS yazılımı üreticisi konumunda ve gelirlerinin her yıl yüzde 30’unu Ar-Ge yatırımlarına harcıyor” bilgisini veren Hasan Coşkun Güler’e göre, günümüzde çoğu büyük kuruluşun bir dijital dönüşüm stratejisi var ve bu, sürekli değişen ve gelişen dünyada şirketlerin ayakta kalabilmelerinin yegane yolu. Dijital dönüşüm, CBS için de yeni gereksinimler ortaya çıkardı, CBS’den beklentiler de oldukça değişti. “Sadece varlıkları haritalandırmak değil, alanın nasıl performans gösterdiğini anlamak için talep üzerine analitik gerçekleştirmesi de artık beklentilerin arasında yer alıyor. Bunun yanında IoT cihazlar ile çalışması, büyük veri depolarından, AI, ML’den yararlanması bekleniyor” örneklerini veren Hasan Coşkun Güler, şöyle devam etti:
Gelişmiş veri analitiğinden yararlanma zamanı…
“Kuruluşlar ve paydaşlar daha dijital odaklı olmak istiyorlar; ancak bu yolda belirsizlikler olabiliyor. Nereden başlanacağı, pazarlama, operasyonlar, satış genelinde işleyen ve sonuçta fayda sağlayan bir stratejinin nasıl oluşturulacağı korkulan konular olabiliyor. Milyarlarca veri üreten varlıkları, cihazların internete bağlandığı bir dijital çağda anlamlı dijital strateji arayan birçok kişi için mantıklı bir giriş noktası belirleyici oluyor. Dijital dönüşüm ile ilgili en önemli şey; yeni bir çağı ifade etmesi. Fiziksel nesnelerin giderek bir dijital ikiz, sanal ayna ile tamamlanması söz konusu. Görüntü; yaşam döngüsü boyunca nesnenin davranışı, performansı, ortamı ile alakalı olarak bunların konumla alakalı verilerden oluşuyor. Canlı veri setleri, ürün tasarımı bakımından müşterilerin ve son kullanıcıların üretkenliği, refahına dek işletme ile ilgili her şeyi geliştirme potansiyeline sahip. Büyük veri dünyasında gelişmek ve dijital potansiyellerden yararlanmak için kuruluşlar dijital bölümlerini hızla hayata geçirmek ya da oluşturmak için acele ediyorlar. Sürdürülebilirlik arayan her kuruluş, uygulanabilir, gerçekçi, uzun vadeli ve anlamlı bir dijital stratejiyi kendilerine tanımlamalı. Hangi verilerin fırsatlar ve sorunlarla ilgili olduğunu net bir şekilde anlaşılması bir anlam ifade edecektir. Dijital dönüşüme giden yolda büyük verilerle yol haritaları çıkarmak daha da önem kazanıyor. CBS değiştikçe ArcGIS ortamı da gelişmeye devam ediyor. ArcGIS, müşterilerine ve ortaklarına eksiksiz bir CBS ortamı sunuyor. Yeteneklerini bir arada çalıştırmak üzere tasarlanmış ve günümüze uyumlu durumda. ArcGIS platformu dağıtık mimari olarak değerlendirilebiliyor. Modern CBS teknolojisi ile desteklenen ML otomasyonu ile büyütülmüş ve gerçek zamanlı olarak ölçeklendirilen konum zekası endüstrilerin dönüştürülmesine yardımcı oluyor. Saha çalışmalarını otomatikleştirmek, büyüme senaryolarını modellemek, mahsul sağlığını gerçek zamanlı olarak tahminlemek için coğrafi referanslı drone ve uydu görüntülerinde ML algoritmalarını kullanıyorlar. Savunma, ticari, kamu, yerel yönetimlerde birçok firmaya sahip olduğumuz ürün tedarikçiliği, teknik destek, danışmanlık, eğitim hizmet ve destek vermeye çalışıyoruz. Dijital dönüşüm süreçleri düzene koymanın ve sonuçları iyileştirmenin anahtarı olarak kabul ediliyor. Dijital dönüşüm daha sezgisel hizmetler sunmak ve daha akıllı toplumlar oluşturabilmek için gelişmiş veri analitiğinden yararlanmayı içeriyor.”
Dijital Arena paneli moderatörü İstanbul Kültür Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sinan Alçın olurken, panelistler de Esri Türkiye CEO’su Barış Uz, Autodesk Türkiye Endüstri Lideri Emin Cenal, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkan Ender Yorgancılar, YASAD Başkanı Gönül Kamalı ve SOCAR Türkiye Dijital Transformasyon Başkanı Hakan Irgıt oldu. Pandemi ile teknolojik dönüşümün hız kazandığında hemfikir olan panelistlere göre, dönüşüm daha da hızlanacak. Her başlıkta etkin olacak u dönüşümün faydasını elde edebilmek ise doğru analiz ve planlamaya, yetkin insan kaynağına ve çevik kurumsal yapıya bağlı olacak.