Endüstri 4.0 ile birçok yeni iş kolu ortaya çıkacak
Endüstri 4.0 kavramını endüstri bilişim teknolojilerinin bir araya gelmesi olarak tanımlayan Tesan Genel Müdürü Rüştü Arseven, yeni nesil cihazların, günümüzün klasik ürünlerinden farklı olarak daha düşük maliyetli, küçük, minimum enerji tüketimi olan, az ısınan, uzun süreli çalışmaya dayanıklı özelliklere sahip olduğunu ifade etti. Bu donanımların çalıştığı işletim ve yazılımların da, hafıza kullanımı açısında son derece minimize edilmiş değerlerle çalışabilmesi de kaçınılmaz. Rüştü Arseven, tüm bu donanımsal gereksinimlerin yanı sıra nesnelerin internetinin tanımlamasını ise şöyle yapıyor: “Nesnelerin interneti olarak gündemimize oturan temel kavramı, canlı veya cansız kaynakların, elektronik devreler, sensörler ve nano teknolojik ürünler vasıtasıyla birbirleriyle iletişime geçmesi, yani yönetilebilir veri aktarması olarak özetleyebiliriz. Nesnelerin interneti (IoT) terimi ilk olarak 1999 yılında İngiliz Fütürist Kevin Ashton tarafından kullanılmış ve orada IoT’un M2M (makineler arası iletişim) alanının ötesine geçeceğine dikkat çekilmiştir. İnternete bağlanabilenlerin yanı sıra, RFID (radyo frekanslı tanımlama), NFC (yakın alan iletişimi) ve QR kodlar dâhil birbirleriyle iletişime geçerek bilgi üretebilen tüm cihazların yer aldığı ağı kapsayan nesnelerin interneti (Iot), önümüzdeki süreçte firmalar için anlaşılması kolay stratejiler sunan bir kavram olarak önemini artıracaktır”.
Dördüncü Endüstri Devrimi ile şüphesiz birçok yeni sektör açılırken, değişime ayak uyduramayan çoğu sektörün de kaybolmasına şahit olacağız. Yeni endüstriye ayak uyduramayan ülkeler, şirketler, çalışanlar da dâhil olmak üzere her şey bu durumdan olumsuz etkilenecek. Arseven bununla ilgili olarak sözlerine şöyle devam ediyor: “Endüstri Devrimlerinin gelişimi ile önce kol gücü ile çalışanlar, sonra teknisyenler işlerini kaybetmeye başlamıştı. Yeni devrim en çok mühendisleri tehdit etmektedir. Ancak açılacak yeni iş kolları bu negatif etkiyi kısa sürede tersine çevirebilir. Dolayısıyla bugün adını koyamadığımız birçok işkolu da önümüzdeki kısa sürede gündemimizde yerini alacaktır. Yeni teknolojiye yatırım yaparak çalışan üreticilerin günlük hayatımızı kolaylaştıran ürünlere yönelmesi, enerji tasarrufu ve alternatif enerji kaynaklarına yönelmemize de kapı açacaktır. Tabii ki her geçiş döneminde olduğu gibi bu süreçte de ilk yatırım maliyeti ve süreç yönetimi açısından bazı sıkıntılar söz konusu olabilir”.
Nesnelerin internetinin en önemli ve stratejik kullanım alanlarının başında akıllı kentlerin geldiğini söyleyen Rüştü Arseven, bu kavramın ulaşım, güvenlik ve sağlık hizmetlerinde çok geniş bir kullanım alanı bulmasının günümüzde birçok ülke ve şehir tarafından güncel yatırımlarının bu noktaya odaklanmasına sebep olduğunun altını çizdi. Son dönemde bu konudaki öncü şehirlerde, ilk aşamadaki yatırımın 25 milyar doları aştığını da sözlerine ekledi. Geleceğin akıllı kentlerinde her şey az ya da çok olarak yazılım kodları içereceğine de dikkat çekti. Bu sistemler için sensörler ve ağ geçitleri, kontrol cihazları gibi çeşitli donanımların kullanılacağını söyleyen Rüştü Arseven, bu yüzden akıllı kentlerin mimarisinde kullanılan bu yazılımların ve donanımların sürekli gözlem altında tutulması ve ekosistem içinde siber güvenlik kültürünün oluşturulmasının önemine dikkat çekti. Aynı hassasiyetin veri merkezleri için de çok kritik olduğunu belirtti.
VPN olarak bilinen özel sanal ağların, IPsec olarak bilinen ve IoT kent şebekesinin farklı parçaları arasındaki veri alış-veriş halindeki verilerin “kimlik doğrulama”, “yetkilendirme” ve “şifreleme” gibi süreçleri yürüten, İnternet Protokol Güvenliği’ni (IPSec)kullandığını söyleyen Arseven, şifrelemenin, VPN’lerin sunması gereken en temel özellik olduğunu da sözlerine ekledi.