“Endüstri 4.0 ve Toplum 5.0 buluştu”
Hitachi Vantara Genel Müdürü Önder Sönmez’e göre, koronavirüs süreci dijital dönüşümün ne kadar değerli ve gerekli olduğunu ortaya koydu.
BThaber’in “3 Gazeteci 1 Konuk-3G1K” başlıklı dijital etkinliğinin konuğu Hitachi Vantara Türkiye Genel Müdürü Önder Sönmez oldu. Endüstri 4.0 ve Toplum 5.0 yapılarının koronavirüs ile birbiri ile entegre olduğunu vurgulayan Önder Sönmez, 3G1K buluşmasında. BThaber Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi, BThaber Ankara Temsilcisi Sedef Özkan ve BThaber Editörü Handan Aybars’ın sorularını yanıtladı:
Koronavirüs salgınını iş dünyası nasıl yönetti? ABD, Uzakdoğu ve Avrupa’da etkin bir firma olarak bu süreci nasıl değerlendirdiniz?
Bu soruyu birkaç açıdan cevaplayabiliriz. Bir tanesi; şirketlerin bu krize nasıl ve ne durumda yakalandıkları. Hiç beklenen bir şey değildi. Salgının süreçleri de her ülke için farklıydı. Bu noktada en önemli sorulardan bir tanesi; şirketlerin evden çalışmaya ne kadar hazırlıklı olduklarıydı. Şirketler bir anda ofislerini kapattı. Çalışanlarının, üretimin dışında finans sektörü, diğer tüm servis sektörleri dahil olmak üzere işe gelip gelmemesi noktasında ne kadar hazırlıklı oldukları böylece test edildi. Teknolojiye yatırım yapan, bu konuda sürekli denemeler yapan telekom, finans gibi sektörler başta çok zorlanmadan bunu halledebildiler. On binlerce kişiyi bir anda evlerine gönderip call center’lar da dahil olmak üzere bunun set-up’ını kurabildiler. Çoğunun bizim müşterimiz olması nedeniyle bunu biliyorum. Ama bazı şirketler şok oldular. Bir gözlemimiz; evden çalışma ile alakalı hazırlıklardı ve şu anda herkes evden çalışabilir durumda. Hatta pek çok firma kiralık ofisler, plazalar konusunda ikinci kez düşünecekler. İkincisi; sağlık konusu. Şirketlerin içerisinde sağlıkla ilgili pek çok endişe olduğu için çalışanlarını korumak için önlemler aldılar. Dijital dönüşüm hikayesine başlamış şirketler bu süreçlerin ne kadar gerekli olduğunu gördüler. “
Salgın sonrasında yeni iş hayatı normallerimiz nasıl şekillenecek? Bilişim teknolojileri burada nasıl bir rol üstlenecek?
Birinci tespitim; temassızlık. Her şeyin temassız olarak yapılabileceği bir ekonomiye doğru gidiliyor. Bu, pek çok şeyi beraberinde getirecek. Biz sattığımız ürünlere temassız, uzaktan destek verebiliyoruz. Herhangi bir disk, depolama ünitesi bozulmadan biz bunu tahmin edip o diski eskiden kendimiz değiştirirdik. Şimdi ise müşteriye tarif ederek, diskinin bozulacağını söylüyoruz. Yani müşteriye gitmeden de destek verebiliyoruz. Ama temassızın bir yere kadar limiti var. Veri yönetimi ve analitiği konuşuyoruz. Ama bunu öngörüye dönüştüremiyorlar. Bu konu artık çok hızlanacak. Her türlü verileri kullanılıp, öngörülebilir her şeyi verilerle öngörerek, problemlerin olmasını engelleyerek problemsiz bir şekilde hizmete sokabilmek çok daha değerli oldu. Bu, COVID öncesinde daha az önemliydi. Şimdi çok önemli hale geldi. Son konu ise çalışanların sağlığı. Çalışanlarınıza sağlıklı, eğitimli bir ortam sunmak zorundasınız. Ateşi doğru ölçmek, hijyen koşullarını, sosyal mesafeyi sağlamak zorundasınız. Bunları yapmayan şirketler zaman içerisinde hem iyi çalışanlarını kaybedecekler.
Corona sonrasındaki süreç, iş hayatında Endüstri 4.0’ın başlamasını sağlayacak mı?
Bence sağlaması konusunda çok ciddi bir ateşleyici olacak. Biz 310 bin kişilik dev bir firmayız. Sadece bilgi teknolojileri konusunda faaliyet göstermiyoruz. 100 seneden fazla bir süredir üretim konusunda uzman bir firmayız. Japonlar zaten üretim teknolojileri konusunda dünya lideri. Biz müşterilerimize bir şey sunarken, referans olarak onları Japonya’daki fabrikalarımıza götürüyoruz. COVID sürecinde gelen taleplerin hiçbirine geç kalmadık. Çünkü Japonlar stok üretimini çok daha iyi yapıyorlar. SARS tecrübesi geçirmişler. Belki de o yüzden 30 Eylül’e kadar bizi ofislere göndermek istemiyorlar. Özellikle üretim konusundaki teknolojileri çok iyi hale getirdik. Pek çok firma ile bunları konuşmaya başladık. Endüstri 4.0’ı çok ciddiye almaya başladılar. Tedarik zinciri yönetimi, enerji tasarrufu gibi konular daha ön plana çıkmaya başladı.
COVID-19 sürecinde Endüstri 4.0 süreci ile ilgili ne gibi değişiklikler oldu?
Öncelikler değişti. Japonlar buna “Society 5.0” diyor. Dolayısıyla sadece şirketleri değil, tüm toplumu ilgilendiren bir dönüşüm. Endüstri 4.0’ın önemi daha fazla anlaşıldı. Önceliklerden çalışan sağlığı, Endüstri 4.0’a çok iyi bir örnek. Bizim de çözümlerimiz var. Kameralarla çalışanların ellerini 20 saniyeden daha az ya da daha uzun sürede yıkadığını tespit edip, o kişiyi veri sistemlerinde otomatik olarak ayırabiliyoruz. Endüstriyel skalada çok sayıda insanın ateşini ölçebiliyoruz. Öncelikler değişti ve çalışan sağlığı çok daha önemli hale geldi. Güvenlik de ciddi bir şekilde problem olmaya başladı. Bu noktada BT ve veri güvenliği çok daha önemli olmaya başladı. E-ticaret’te ürünlere ulaşılabilirlik ve çok hızlı bir şekilde teslim edilmesi çok önemli olmaya başladı.
“Endüstri 4.0 ve Toplum 5.0 bu süreçte entegre oldu” gibi bir başlık bu söyleşiden çıkar mı?
Evet. Hatta Toplum 5.0’ın çok daha ön plana çıktığını söyleyebilirim. Sadece kurumları değil, birey olarak hepimizi ilgilendiriyor. Belediyeler, kurumlar STK’ların hem kendisini hem de çalışanını koruması lazım. Bu değişikliğin altından nasıl kalkacağımızdan emin değilim; ama büyük bir değişiklikten bahsediyoruz. Ben olumlu düşünen bir insanım. Öncelikler değişirken firmaların, kişilerin odaklanmaları gerekecek. Her şeyi bir anda yapamayız. En önemli kısımdan başlayıp çalışanların, insanların sağlığı ve ardından aşağılara doğru inmemiz lazım.
Hitachi Vantara olarak pandemi sürecini nasıl geçirdiniz? Bundan sonra neler planlıyorsunuz?
Hitachi’nin beş şirketi var ve biz Hitachi grubunun dijital dönüşümünü de üstlenmiş durumdayız. Çok yerden bilgi akıyor ve Hitachi Vantara olarak buna çok hazırlıklıydık. Uzaktan çalışmaya çok aşinayız. Hemen hemen tüm BT şirketleri bu şekilde çalışıyor. Bizim için en büyük değişiklik, müşterilere gidemememiz oldu. Uzaktan çalışma teknolojileri devreye girdi. Bundan daha önemlisi, çalışanların morali, motivasyonu açısından güzel şeyler yaptık. 13 Mart’tan itibaren hemen hemen her sabah kahve araları verdik. 09.30’da başladık, 11.00’a kadar zorunlu olmayan toplantılar yaptık. Kimin nerede olduğu, sağlıklarının nasıl olduğunu sorduk. Zira herkes endişeliydi. Hepimizin farklı tepkileri var. Bizim niyetimiz ise takım olarak beraber olup, kişinin ve ailesinin, çevresindekilerin sağlığını takip etmekti. Bir süre sonra Cuma akşamları bir araya geldik, hatta konuşma odalarına arkadaşların tavsiyesiyle değişik konularda misafirler davet etmeye başladık. Psikoloji, çocuk psikolojisi, astroloji, sanat gibi iş gündeminin dışında hem entelektüel kapasitemizi genişletmek hem kafamızı dağıtmak için bu etkinlikleri gerçekleştirdik.