Esas gündem “veri yönetimi” olmalı
Veri, akıllı bir işletmenin temelini oluşturuyor. İşletmelerin, daha iyi sonuçlar elde etmeye ve dijital olarak farklılaşmaya hazır olduklarından emin olmak için veri yönetimi stratejilerini yeniden ele alması ve yenilemesi gerektiğini söyleyen Dell Technologies Yapılandırılmamış Veri Çözümleri Kıdemli Yöneticisi Eylem Oruc, kuruluşları ortak bir noktada buluşturan bazı önemli değişimleri şöyle anlattı:
1- Yapılandırılmış ve yapılandırılmamış verilerde hızlı büyüme: “Çok sayıda akıllı cihaz ve IoT sensöründen elde edilen veriler, on yılı aşkın süredir tüm dünyada hızla büyüyor. Yapılandırılmamış ve duraksız iletilen veriler de dâhil olmak üzere daha fazla veri türü yeni değerler yaratıyor ancak kuruluşlar, topladıkları verileri korumak ve bunlardan tam değer elde etmekte zorlanıyor. Forbes’a göre, açık dosyalar (loose files), PDF’ler, fotoğraflar ve video klipler gibi yapılandırılmamış veriler, her yıl yüzde 55-65 oranında bir büyümeyle yıllık veri üretiminin yaklaşık yüzde 90’ını temsil ediyor. Bu nedenle işletmeler, analiz etme, arşivleme ve yönetme konularında kendilerine yardımcı olacak uç, merkez ve bulut konumlarını kapsayan çözümlere ihtiyaç duyacak.”
2- Merkeziyetsiz veriler: “Yeni teknolojilerin benimsenmesi, üzerlerinde verilerin oluştuğu daha dağıtık konumlara yol açıyor. Verilerin ağırlık merkezi hızla uç noktalara doğru ilerlerken, veriler giderek daha fazla kaynağına yakın konumlarda depolanıp işleniyor. Ancak uçta daha fazla fonksiyon yer aldığından, verilerin merkezden uca ve hibrit bulutlara kadar farklı bir şekilde ve sürekli olarak yönetilmesi gerekiyor. Bu da bilgi işlem, ağ, depolama ve uygulama mimarilerinde değişiklikler gerektiriyor. Yeni teknolojiler; kuruluşların yinelemeden yeniliğe geçiş yapmalarını ve veriler yoluyla yeni iş ve müşteri değeri yaratmalarını sağlıyor. Uç bilgi işlem, 5G, yapay zekâ (AI) ve makine öğrenmesi (ML), verilerin toplanma, işlenme ve kullanılma şeklini dönüştürüyor. Tarihte ilk kez, akıllı altyapı, yazılım ve algoritmalar üzerinden verinin hızla işlenebilir bilgiye dönüştürülmesiyle veri patlamasına tanık oluyoruz. Bu veriler, yeni değer yaratmak ve uçta daha iyi kullanıcı deneyimleri sağlamak için kullanılabiliyor. Bu nedenle, anlamlı içgörüler üretmek için büyük hacimli verilerin tüm yaşam döngüsü boyunca ustalıkla yönetilmesi, korunması ve işlevsel hâle getirilmesi gerekiyor.”
3- Kullanıcı beklentilerinde artış: “Dağıtık bir ortamda gerçek zamanlı kararlar alabilmek için AI ve ML’in giderek daha fazla kullanılması, en gelişmiş veri yönetimi stratejilerini bile zorlayabiliyor. Ayrıca kuruluşların çoğunun veri yönetimi uygulamaları, içgörülerin ve sonuçların saatler veya günler içinde elde edilebildiği eski teknolojilere dayalı olduğundan, bu seviyede BT yeteneklerine sahip değiller. Verilerden eyleme dökülebilir iş zekâsı elde etmek için her saniyenin önemli olduğu günümüzdeyse durum artık böyle değil.”
4- Veri ihlallerine karşı düzenlemeler: “Siber güvenlik tehditleri artık çok daha karmaşık ve veri ihlallerinin sayısı hızla artıyor. Bu nedenle düzenlemeler oluşturuluyor ve bunlar daha sağlam, dirençli veri güvenliği, gizlilik ve denetimi zorunlu kılıyor. Birden fazla konumda giderek daha fazla veri oluşturulduğu, depolandığı ve işlendiği için, kötü amaçlı faaliyetlerin saldırı alanı genişliyor. Bu da küresel veri yasaları ve düzenlemelerine uyumluluğu daha karmaşık hâle getiriyor. Bununla birlikte müşteriler, verileri konusunda güvenebilecekleri kuruluşlarla iş yapmak istiyor. Bu trendler, veri kullanıcılarının ve tüketicilerin nasıl değiştiğine, kuruluşlarınsa güncel kalabilmek için nasıl uyum sağladıklarına vurgu yapıyor.”
Yeni veri çağında yalnızca dijital olmanın fark yaratan tek özellik olmadığının altını çizen Eylem Oruc, şöyle devam etti:
“Dell Technologies Dijital Dönüşüm Endeksi’ne göre işletmelerin yüzde 91’i, verilerden değerli içgörüler elde etmenin kendileri için her zamankinden çok daha önemli olacağı konusunda hemfikir. Verilerden eyleme dökülebilir içgörüler elde etmenin önemi gayet açık olsa da kuruluşlar, genellikle verilerinin doğruluğuna güvenmiyor. Günümüzdeki veri yönetimi stratejilerinin çoğu, verileri merkezî bir veri merkezine aktaran ve bunları nihayetinde veri tabanlarından ve veri göllerinden toplu olarak işleyen bir iş akışı için optimize edilmiş durumda. Ancak veri yönetimine ilişkin bu merkezî yaklaşım artık veri çağının gerçeklerini yansıtmıyor.
Bu veri patlamasıyla beslenen yeni teknolojiler, yeni bir zekâ çağını harekete geçiriyor. Söz konusu teknolojiler, sürekli iyileştirme için daha fazla veri içgörüsü üretirken, gerçek zamanlı karar vermeye ve sonuçlara etki eden bir “veri hazinesi” fırsatı sunuyor. Dijital ekonomide ilerlemek, büyümek için kullanılan gelişmiş, bağlantılı teknolojilerle keşfedilmeyi bekleyen yeni veri zenginliği arasında simbiyotik bir ilişki bulunuyor. Benzer şekilde, uç teknolojilerle başarı etmeyle veri yönetimi arasında da bir simbiyoz var. Uç teknolojiler, kuruluşların kaynağa yakın bulunan verileri devam ettirmelerini sağlayarak hem verimliliği artırabiliyor hem de yeni deneyimler oluşturulmasına yardımcı olabiliyor. AI ile birleşen uç da makinelerin verileri paylaşma ve bunlara tepki verme şeklini değiştiriyor. İşte bu nokta, işletmelerin yeni değer yaratma fırsatlarını bulacağı yer olarak karşımıza çıkıyor. Akıllı şehirlerden ağ bağlantılı gerçekliklere kadar tüm kapsayıcı deneyimler önümüzdeki on yıla damgasını vuracak. Bu nedenle veri çağında lider konuma sahip olmak isteyen akıllı işletmelerin, veri yönetimi konusunu etraflıca yeniden düşünmeleri gerekiyor.”